Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, " Türkiye, kendi vatandaşlarının bir kısmıyla değil teröristle, terör örgütüyle mücadele ediyor. En başından beri bu hassasiyeti gösteriyoruz, göstermeye devam edeceğiz. Dikkat ederseniz, terör örgütünün sınırlarımız dışındaki unsurlarına karşı çok daha etkili darbeler indiriyoruz. Şu ana kadar 2 binin üzerinde teröristi içeride ve dışarıda öldürmüş bulunuyoruz" diye konuştu.
Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki "11. Muhtarlar Toplantısı"nda yaptığı konuşmada, "Dün nasıl tüzüklerle manşetlerle çarpışarak büyüdük ise bugün de terörle, terör örgütüyle, onun iç ve dış destekçileriyle mücadele ederek, yine manşetlerle çarpışarak yolumuza devam edeceğiz" dedi.
"Kaderin üstündeki kader her şeyi planlıyor"
Sezai Karakoç'un "Sürgün Ülkeden Başkentler Başkentine" şiirinin, "Sakın kader deme kaderin üzerinde bir kader vardır/ Ne yapsalar boş, göklerden gelen bir karar vardır/ Gün batsa ne olur geceyi onaran bir mimar vardır/ Yanmışsam külümden yapılan bir hisar vardır" dizelerini aktaran Erdoğan, salondakilere şöyle seslendi:
"Değerli kardeşlerim unutmayın, kaderin üstündeki kader her şeyi planlıyor. Kuddüs olan, hatadan, eksikten, kusurdan münezzeh olan sadece Allah'tır. Biz kullar için bunların hepsi de mümkündür, tabiidir. Hata da yaparız, yanlışlarımız da olur. Ama unutmayın, bu hatayı, bu yanlışı bilmek, ondan dönmektir aslolan. Önemli olan kendi inancımız, bilgimiz, irademiz çerçevesinde mümkün olan en iyiyi yapabilmeye çalışmaktır. Sorumluluk üstlendiğimiz tüm görevlerimizde bu anlayışla hareket etmeye çalıştık. Gerektiğinde özeleştiri yapmaktan, eksiklerimizi, hatalarımızı ifade etmekten çekinmedik. Bunu milletimizle aramızdaki sevginin, saygının, samimiyetin, hasbiliğin, ahdin bir gereği olarak gördüm, bu şekilde davrandım. Geçmişte 'paralel devlet yapılanması' denilen örgütün gerçek yüzünü göremediğimizi, bunun için de gereken tedbirleri vaktinde almakta geç kaldığımızı açıkça ifade ettim. Biz onlara karşı her kesime olduğu gibi hüsnü niyetle yaklaşırken, onların ülkede bir darbe hazırlığı içinde olduğunu farkeder etmez, harekete geçtik ve gerekenleri yaptık, yapmaya da devam ediyoruz. Ne demiştik inlerine gireceğiz, girdik devam ediyoruz."
Siyasette, bürokraside, sivil toplum faaliyetlerinde birlikte hareket ettikleri çeşitli isimlerle yollarını ayırmak zorunda kaldıklarını ifade eden Erdoğan, aynı şekilde çözüm sürecinde de terör örgütüne müzahir siyasi partiye ve siyasi parti olmanın ötesinde birçok sivil toplum kuruluşlarıyla bu tür yapılara hüsnü niyetle yaklaştıklarını söyledi.
Amaçlarının terör sebebiyle dökülen kanı ortadan kaldırmak ve ortak geçmişe, ortak gelecek hedeflerine dayalı olarak huzuru, kardeşliği hakim kılmak olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Bunda gerçekten samimiydik. Bölge insanıyla, hep birlikte ülkemizin tamamında ortaya çıkan ümit tablosu, bizi bu ihtimali sonuna kadar zorlamaya, sabırlı davranmaya sevketti. Maalesef demokrasi ve özgürlükler art niyetlilerin elinde istismara açık imkanlar haline dönüşüyor" değerlendirmesinde bulundu.
"Bombalarla tuzaklarla niyetlerini ortaya döktüler"
Bu süreçte terör örgütünün, sağlanan kısmi huzur ortamını kötü niyetlerini hayata geçirmek için istismar ettiklerini gördüklerini belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bölgedeki kamu görevlilerinin bir kısmının da gelişmeleri eksik veya yanlış değerlendirmesinin bu konuda bir zafiyet ortaya çıkmasına yol açtığı anlaşılıyor. Ancak lütfen şu gerçeği kimse gözden kaçırmasın, terör meselesi ülkemizde yeni ortaya çıkmış bir mesele değildir. Bilhassa bölgedeki sıkıntılar, yüzlerce yıllık geçmişi olan Cumhuriyet döneminde de sürekli nükseden sorunlardır. Biz bu kronik meseleyi çözmek için gayret gösterdik. Terör örgütünü kullanan güçlerin ve örgütün içerideki uzantılarının huzurdan, kardeşlikten, güven ortamından rahatsız olduklarını anlıyoruz. Bunun için ilk fırsatta silaha sarıldılar. Bombalarla tuzaklarla pusularla niyetlerini ortaya döktüler. Keşke Çözüm Süreci bizim istediğimiz şekilde sonuçlansaydı. Keşke terör eylemleri sebebiyle tek bir askerimizin, polisimizin, korucumuzun, vatandaşımızın canı yanmasaydı, kanı dökülmeseydi."
Bir muhtarın, Kürt vatandaşına ait olduğunu belirttiği, milli mücadele yıllarındaki savaşlarda tutulmuş anı defterini göstererek, Türk-Kürt kardeşliğine atıfta bulunması üzerine Erdoğan, "Biz Selahattin Eyyubi'yi bir kenara koyabilir miyiz? Selahattin Eyyubi, Kürt değil miydi? Bu topraklar için vuruşmadı mı?" diye sordu.
"Onlar vuruşurken, Türk, Kürt'ün kucağında, Kürt, Türk'ün kucağında, Arap'ın kucağında bu şekilde şehit oldular" diyen Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
" Çanakkale'de şehitliği bir dolaşırsınız o şehitlikte, kabirlerdeki yazıları görürsünüz. Orada hiçbir ayrım yok. Sarıkamış'tan geleni de orada görürsünüz, Bosna'dan geleni de görürsünüz, Arnavutluk'tan geleni görürsünüz, ülkemizin Kars'ından, Rize'sinden, Trabzon'undan geleni görürsünüz, hepsi orada bu topraklar için o tüm haçlı ittifakına karşı mücadele verdiler. Sadece bu vatanı kurtarabilmek için... İşte istiklal mücadelemiz böyle gerçekleşti. İstikbal mücadelemiz böyle gerçekleşti. Bundan sonra da istiklal mücadelemiz, istikbal mücadelemiz böyle devam edecek. Biz hala aynı yerdeyiz. Hala hiçbir güvenlik görevlimiz, hiçbir vatandaşımız, terör tehdidine maruz kalmasın, yürekler yanmasın, anneler, babalar, eşler, çocuklar gözyaşı dökmesin istiyoruz. Ama ülkeye ve millete karşı doğrultulan silahlara da sessiz kalamayız, kalmadık. Sabrımız, acziyetimizden değil, sorunun suhuletle çözümü konusundaki ümidimizden, beklentimizden kaynaklanıyordu."
"Ona anladığı dilden konuşacak gücümüz vardır
Birilerinin ısrarla çatışmaların başlamasını şahsına ve hükümete fatura etmeye çalıştığına dikkati çeken Erdoğan, "Bizim bu konudaki gayretimizin ve samimiyetimizin şahidi milletimdir. Bilhassa bölge halkıdır. Yaşanan çatışmalarla terör örgütünün eylemleriyle şahsım ve hükümetimiz arasında ilişki kuran, terör örgütünün amacına hizmet ettiğini bilmelidir. Bu tür yaklaşımların, bu tür ifadelerin, bu tür propagandaların ne ülkeye ne millete ne de sorunun çözümüne bir faydası yoktur. Yanlış teşhis, yanlış tepkiye, yanlış tepki de vahim sonuçlara yol açar. Madem ki terör örgütü demokrasinin ve hukukun çizgisine gelmek istemiyor, öyleyse ona anladığı dilden konuşacak gücümüz de imkanımız da kararlılığımız da vardır" diye konuştu.
"Terör örgütü kendince kirli planlar yapmış olabilir ama Türkiye de dünkü Türkiye değil" diyen Erdoğan, Türkiye'nin her alanda olduğu gibi savunma sanayinde de çok önemli mesafe katettiğini vurguladı.
"2 binin üzerinde teröristi öldürmüş bulunuyoruz"
Türkiye'nin kendi vatandaşlarının bir kısmıyla değil teröristle terör örgütüyle mücadele ettiğinin altını çizen Erdoğan, "En başından beri bu hassasiyeti gösteriyoruz, göstermeye devam edeceğiz. Dikkat ederseniz, terör örgütünün sınırlarımız dışındaki unsurlarına karşı çok daha etkili darbeler indiriyoruz. Şu ana kadar 2 binin üzerinde teröristi içeride ve dışarıda öldürmüş bulunuyoruz. Çünkü oralarda sivil halk olmadığı için hareket alanımız da geniş. Ülke içinde ise sivilleri kendisine kalkan yapan, sokak aralarında, mahalle içlerinde eylemlere girişen terör örgütü mensuplarına karşı daha dikkatli, daha ihtiyatlı yaklaşmak durumundayız. Biz herhangi bir masum vatandaşımızın, güvenlik görevlilerimizden herhangi birinin canını, sayısı ne olursa olsun teröristin etkisiz hale getirilmesine değişmeyiz. O askerimizi, polisimizi, vatandaşımızı, bir daha geri getiremeyiz ama o teröristleri eninde sonunda bulur, cezasını veririz" şeklinde konuştu.
(Sürecek)
Son Dakika › Politika › Cumhurbaşkanlığında Muhtarlar Toplantısı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?