İçişleri Bakanı Efkan Ala, üç Anadolu Ajansı (AA) muhabirinin terör örgütü PKK tarafından kaçırılmasına ilişkin, sorunun çözüldüğünü belirtti.
İçişleri Bakanı Ala, NTV canlı yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Ala, terör örgütü PKK tarafından kaçırılan AA muhabirlerinin durumuyla ilgili değerlendirmelerde bulundu. Ala, "Sorun çözüldü. Arkadaşlarımız da görevlerinin başında. Basın mensubunun görev yapmasını engellemek, orada yapılan ne kadar yanlış iş varsa onları örtmek için girişilmiş bir terörist eylem. Ama sorun çözüldü ve arkadaşlarımız görev başında" diye konuştu.
Ankara'daki terör saldırısı
Ankara'daki terör saldırısına yönelik son bilgileri de paylaşan Ala, 22 kişinin gözaltına alındığını, bunlardan birisinin serbest bırakıldığını, 21'inin ise adli işlemlerinin devam ettiğini bildirdi.
Soruşturmanın son derece kapsamlı, ciddi ve derinlemesine devam ettiğine değinen Ala, bu çerçevede yeni gözaltıların olabileceğini, bazı kişilerin de ifadesinin alınabileceğini söyledi.
Şimdiden öngörülemeyen sonuçlarla da karşılaşılabileceğini belirten Ala, "Yeni ifadeler, deliller, elde edilen yeni bulgular, yeni hareketleri gerektirebiliyor, yeni hareket tarzlarını ortaya koyabiliyor. O bakımdan sürecin son derece kapsamlı, derinlemesine ve ciddi biçimde konunun ağırlığıyla mütenasip bir ciddiyette ve ağırlıkta devam ettiğini söylemek istiyorum. Gelişmeleri birlikte değerlendireceğiz" diye konuştu.
Ala, saldırganın kimliğinin nasıl tespit edildiğine ilişkin bir soruyu ise şöyle yanıtladı:
"Olay anından itibaren oradaki delillerin toplanması ve değerlendirilmesi aşaması çok hızlı bir biçimde başladı. Ciddi tedbirler de alındı. Basın da duyarlı davrandı. Daha önce ortaya çıkan görüntüler, ortaya çıkmadı. Zaten terör örgütlerinin amaçları odur. Onların amaçlarına hizmet etmemek lazım. O bakımdan hemen deliller ele alınınca orada bulunan parmak, el, diğer kişilere ait olan deliller de var. Bunların hepsi bilgisayar ortamında çok hızlı şekilde eşleştirildi. Bilgisayara parmak izini yükleyince kime ait olduğu hemen ortaya çıkıyor. Bu kişinin kimliği, daha önceki ilişkileri, nereden girmiş, nerede kaydolmuş bunlar çok hızlı bir biçimde ortaya çıkarıldı. Arkadaşlarımızı da tebrik ediyorum."
Bakan Ala, Salih Neccar isimli teröristin PYD'nin güçlü olduğu Suriye'nin Haseke bölgesine bağlı Amude ilçesinden Türkiye'ye 2014 yılında girdiğini ifade etti.
Ala, "Bu tür konularda araştırmalar, soruşturmalar devam ederken, çok amaçlı, birden çok örgütün, birden çok uluslararası gücün arkasında olabileceği bir olay meydana geldiğinde çok hassas ve ciddiyetle yaklaşmak lazım meseleye. Çünkü daha sonrasında daha fazla mesele ortaya çıkabilir. Ama berraklaşan şeyler de kamuoyu ile paylaşılır. Burada çok açık bir durum var, o da oranın PKK'sı terör örgütü ile Türkiye'nin terör örgütünün ortaklaşa yaptığı bir eylem. Ama bunların arkasındaki güçler, bunları kullananlar, soruşturma derinleştikçe daha da berrak bir şekilde ortaya çıkacak" değerlendirmesinde bulundu.
"Uluslararası platformlarda YPG'yi aklama operasyonu"
Ankara'daki terör eyleminin üstlenilmesine ilişkin bir soru üzerine Ala, şöyle devam etti:
"Terör örgütünün açıklaması olsa ne olacak, olmasa ne olacak? Türkiye'de bazı şeyleri artık toplumumuzla, devletimizle, basınımızla netleştirmemiz lazım. Türkiye, birden çok terör örgütü ile mücadele ediyor. Ortadoğu'daki, Suriye'deki, Irak'taki gelişmeler dikkate alındığında Türkiye gerçekten bir terör koalisyonuyla mücadele ediyor ve baş edecektir. Sadece Türkiye mi hayır, Avrupa da baş etmeye çalışıyor. Avrupa'nın göbeğinde de terör eylemleri yapıyorlar. Önceki terör eylemlerinde DAEŞ'in ortaklaşa yaptıkları diğer terör eylemleri gündeme gelmişti. Anında üstlense ne olacak, 3 gün sonra üstlense ne olacak. Burada görülüyor ki PYD, YPG üzerinde kalmasın diye sonra herhalde tartıştılar konuştular. PKK'nın uzantısı olan bir örgütlenme üzerine açıklama yapılırsa kendileri bakımında uluslararası platformlarda YPG'yi aklama operasyonunun doğru olacağı kanaatine varmışlar. Öyle anlaşılıyor. Bunlar taktiklerdir."
Terörün önümüzdeki yüzyılda çok ciddi bir sorun olarak bütün insanlık aleminin önünde duracağını belirten Ala, "Böyle bir çağda sürekli terör örgütlerinin ne dediğine bakmanın, oraya odaklanmanın bir anlamı yok. Sürekli önüne, dikiz aynasına bakan otomobildeki şoföre dönersiniz, yol alamazsınız" dedi.
"Bunlar hedef saptırmaya yönelik çabalar"
Terör eylemlerine bulaşan her organizasyonu terör örgütü olarak tanımlanıp, bununla mücadele etmenin bir politika olarak belirlemesi gerektiğine işaret eden Ala, şu ifadeleri kullandı:
"Diyelim ki üstlenmedi, PKK'nın üstlenmemiş olması terör örgütü olmadığını mı gösterir, göstermez. Yani bu eylemi falanca terör örgütü yapmamış olsa, şimdiye kadar yaptıkları, yöntemi onun terör örgütü olduğunu ortaya koyuyor. Yani bunlar biraz hedef saptırmaya yönelik dezenformasyona yönelik lüzumsuz çabalardır. Önemli olan keşke o terör örgütleri terörü yöntem olarak kullanmaktan vazgeçseler ve bıraktıklarını, silahları gömdüklerini, hiçbir yerde hiçbir bomba patlatmayacaklarını, bundan sonra silahlı eylem yapmayacaklarını deklare etseler, söyleseler. Bütün dünyadaki terör örgütleri, hele ki Suriye'deki terör örgütleri, Irak'taki terör örgütleri, Türkiye'deki, gömseler silahları üzerine beton atsalar ve ondan sonra da dönüp insanlığa biz bunları yaptık deseler, sonra da ülkeler onların hayata katılımını sağlayacak tedbirleri alsalar. Yani buradan bakmak lazım."
-"Şebeke tamamen ortaya çıkarıldı"
Ala, bombalı aracın nasıl kiralandığı, nasıl satıldığı, nereye götürüldüğüne ilişkin ayrıntıların netleştirildiğini vurgulayarak, şu bilgileri verdi:
"Bu bir şebeke, içinde PKK terör örgütünün olduğu, YPG'nin olduğu, bazen de haberi olmayan vatandaşların da olduğu...Bazıları tabii mesela araç sahibi aracını vermiş 'kiralansın' diye. Araç onun diye hepsi soruşturmanın derinliği içerisinde dikkate alınıyor ama bu şebeke bu işi kurgulayan bütünüyle ortaya çıkarıldı. Tamamen o model ve o renkte bir aracın plakası kopyalanmış. Bütün bunlar ortaya çıkarıldı.
Aracın Diyarbakır'a gittiği, sonra Diyarbakır kırsalında birtakım faaliyetlerinin olduğu, belki orada o kişinin de eğitim aldığı, sonra Ankara'ya geldiği ve Ankara'nın merkezinde değil de çevresinde, dışında, bir müddet bu kapalı yerde kaldığı ve orada yüklendiğine dair bu bombalar, tabii dışarıdan getirilmiş elektronik düzeneği filan, yüklendiğine dair bilgilere ulaşıldı."
Türkiye'nin Suriye'de bazı inisiyatifler aldığını, diplomatik olarak yapılması gerekeni yaptığını, orada Türkiye'ye tehdit oluşturmaması için bir terör koridorunun oluşmaması için elinden geleni yaptığını anlatan Ala, oradan Türkiye'ye göçmen olarak gelmelerini sağlayıcı tedbirlerin de alındığını aktardı.
Ala, "Bütün bu çok alanlı, eş zamanlı mevzuyu yönetirken, gelen o istihbarat, yani bunu Türkiye'nin önünü kesmeye yönelik, baltalamaya yönelik, uluslararası şebekelerin de harekete geçebileceğini tahmin etmek için istihbaratçı olmaya bile lüzum yok. Yani Türkiye, yıllardır teröristle mücadele ediyor. Bu bilgiler, bu değerlendirmeler çerçevesinde orada park yasağı da var, orada eleman da görevlendirilmiş ve seyir halindeki bir araçla, bir intihar saldırısı…Bunun da dikkate alınması gerekir" diye konuştu.
"Çok sayıda bomba yakalandı"
Son birkaç günde kamuoyuyla paylaşılan bilgiler olduğunu hatırlatan Ala, "Çok sayıda yine bomba, silahlar yakalandı. Biz zaman zaman bunları açıklıyoruz ama açıkçası tamamını da açıklamıyoruz. Gerek de yok. Dünyanın hiçbir yerinde de her yapılan, önlenen açıklanmaz" ifadesini kullandı.
Ala, yılbaşından önce de Ankara'da bir intihar bombacısının düzenekleriyle beraber yakalandığını ve adalete teslim edildiğini hatırlattı. Ala, "Bu çerçevede olayları değerlendirmek lazım. Yine de böyle bir olayda geriye yönelik kim nerede hata yapmıştır, eksiklik sistemde nerededir, kişilerin hangisindedir? Bunların hepsi ciddi biçimde inceleniyor, araştırılıyor ve gereği yapılacaktır" dedi.
Terör eyleminde Ankara'nın seçilmesinin özel bir sebebinin bulunup bulunmadığına ilişkin bir soruya karşılık Ala, terör eylemlerinin Şanlıurfa'da, Diyarbakır'da ya da Paris'te de yaşandığına işaret etti.
"Tabii ki terör örgütleri daha çok ses getirebilecekleri yerleri bu tür işlerde seçiyorlar" diyen Ala, terör örgütü üyelerinin kendi aralarındaki konuşmalarda da bunlara işaret ettiğini, bunların istihbarat raporlarına da yansıdığına dikkati çekti.
Bakan Ala, bunun "Türkiye'ye has" bir durum olmadığını vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Böyle hassas illerde yapıldığı zaman terör örgütleri daha çok ses çıksın, daha çok gündeme gelsin amacıyla bunları yapıyorlar. Daha fazla zararı nerede verebilirlerse orada yapmaya çalışıyorlar. O bakımdan zaten bu tür illerde de güvenlik daha fazla alınmıştır. Ama öyle bir çağa girdik ki öyle bir ortamdayız ki yani bu Suriye'deki Irak'taki, Libya'daki her yerdeki gelişmeleri dikkate alınız lütfen. Şimdi böyle bir çağda güvenlik hizmetinin çok daha kaliteli, çok daha standardı yüksek bir biçimde sunulması gerekir ve bunun için de sürekli gözden geçirilmesi icap eder. Yani 'bir kere yaptık bir kurgu, bundan sonra böyle devam etsin' diyebileceğimiz bir çağda yaşamıyoruz. 11 Eylül'de ABD'deki saldırıyı düşünün. ABD'nin tüm güvenlik konsepti değişti. En rahat girilip çıkılan, gezilen, kimsenin bir şey sormadığı ülke iken birden bire bütün giriş çıkışlarda insanların ayakkabılarına kadar arandığı bir ülke haline dönüştü. Onun için bu çağı iyi değerlendirmek lazım. Vatandaşların hak ve hukukunu, huzurunu onların rahatsız etmeden sağlamakla birlikte terör örgütlerinin faaliyetlerini engelleyici tedbirlerin de üst seviyede alınması gerekir. "
(Sürecek)
Son Dakika › Politika › İçişleri Bakanı Ala: (1) - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?