MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, öğrenci evleri tartışmalarına ilişkin "Bize göre, her hane mahrem, her insan muhterem ve her müdahale de haramdır. Başbakan haksız yere isnatlarda bulunduğu masum öğrencilerimizden ve ailelerinden mutlaka da özür dilemelidir" dedi.
Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, insanın yaşayabilmesi için temel ve zorunlu ihtiyaçlarının mutlaka karşılanması gerektiğini belirterek, en temel ihtiyaçların örtünme, beslenme ve barınma olduğunu söyledi. Bir siyasi yönetimin en önemli görevinin beslenme ve barınma alanlarındaki eksiklik ve talepleri en kapsamlı şekilde gidermek olduğunu ifade eden Bahçeli, gençlik devresinde barınma ve beslenme ihtiyaçlarının herhangi bir savsaklamaya ve kayıtsızlığa müsaade edilmeden karşılanması gerektiğine işaret etti. Bugün Türkiye'nin en önemli sorunlarınının konut yetersizliği ile sağlıklı ve insana yaraşır beslenme yoksunluğu olduğunu dile getiren Bahçeli, Türk gençliğinin bu iki sorunu alabildiğine yaşadığını bildirdi.
Başbakan Erdoğan'ın partisinin Kızılcahamam Kampı'nda sarfettiği bazı ifadelerin özellikle üniversitede okuyan, ailelerinden uzakta bulunan gençlerin durumunu tekrar gündeme getirdiğini anlatan Bahçeli, "Yıllarca yapılan yurt sayısından ve verilen burs miktarlarından bahseden Başbakan, bu defa da öğrencilerimizi zan altında bırakan suçlayıcı ve yaralayıcı sözler kullanmıştır" dedi.
"Kendisi; eğilip bükülerek, omurgasız bir şekilde bir şeyi sürdürmenin hiçbir zaman gayreti içerisinde olmadığını iddia etmiş, yardımcısını deyim yerindeyse kum torbasına çevirmiştir" diyen Bahçeli, şöyle devam etti:
"Ancak yaşadığımız, gördüğümüz bütün deneyimlerimiz işaret etmektedir ki Başbakan'ın kendisini üst üste yalanlayan, boşluğa düşüren, bir dediği diğerini tutmayan sayısız açıklaması ve konuşması vardır ve bu herkesçe bilinmektedir. 'Bir başbakan, iki Erdoğan' derken sanıyorum kast edilen de budur. Başbakan Erdoğan'la bütünleşmiş şeref polemikleri, inkarlar, kıvırmalar, 'yok tek dil dedim, yok tek din dedim, yok demedim, yok görüşmedim, yok görüştüm' sözleri şahsını her fırsatta mahcup etmiştir. Burada Başbakan'ın gelgitlerine, iniş çıkışlarına, fırıl fırıl dönen mizaç ve zihniyetine ayrıntısıyla girecek zamanımız elbette bulunmamaktadır. Şu kadarını ifade etmek lazım gelirse, Başbakan Erdoğan bal gibi, gün gibi, belgeli ve şahitli biçimde bir gün söylediklerini ertesi gün inkar eden güvenilmez, itibar edilmez bir siyaset cambazıdır. Bu itibarla muhataplarına karakterli adam pozları vermesi boşuna bir uğraş, nafile bir emektir."
-"Başbakan'ın sözleri yaralayıcı ve suçlayıcıdır"
Bahçeli, Başbakan Erdoğan'ın öğrenci evleri ile ilgili sözlerinin tesir düzeyinin haddinden fazla olduğunu, çok önemli kutuplaşmaları tetiklediğini belirterek, Başbakan Erdoğan'ın "her yurt dışı seyahati öncesi suni gündem oluşturmayı ve Türkiye'yi cephelere sürüklemeyi adet haline getirdiğini" ileri sürdü. Meselenin gizli ve gizemli noktalarının gün yüzüne çıkmasını sabırla beklediklerini dile getiren Bahçeli, Türkiye'nin bir haftadır öğrenci evlerini konuştuğunu, ortada beyanat enflasyonu görüldüğünü söyledi. Bahçeli, "Meseleyle ilgili görüşlerimizi tüm yönleriyle açıklığa kavuşturmadan evvel şunu söylemek lazımdır ki, Başbakan Erdoğan yurtta kalmayan ya da kalamayan tüm üniversite öğrencilerini zan altında bırakmış, bunlara da zımnen aba altından sopa göstermiştir. Başbakan Erdoğan gençliğe ayar vermeye, ahlak öğretmeye kalkışmış, öğrenci evleriyle ilgili gerekli tedbirlerin alınacağını, düzenlemelerin de yapılacağını peşinen açıklamıştır" dedi.
Öğrencilere insanca yaşamaya müsait barınma yerleri temin etmenin hükümetin en öncelikli görevleri arasında olduğunu ifade eden Bahçeli, "Başbakan'ın sözleri yaralayıcı ve suçlayıcıdır. İma ve göndermeleri, gençliğe yapılan en büyük hakaret, muhterem ailelerine en ciddi saygısızlıktır" diye konuştu.
-"Başbakan Erdoğan acaba değişik türden bu cemaat ve vakıf yurtlarından da rahatsız mıdır?"
Türkiye'de 175 üniversite ve 303 bin öğrenciye barınma imkanı sunan 365 yurt bulunduğuna dikkati çeken Bahçeli, üniversitelerde okuyan öğrenci sayısının ise yaklaşık 4 milyon 300 bin civarında olduğunu bildirdi. "Yurtta kalamayan, barınacak temiz ve güvenilir yerlere ihtiyacı olan milyonlarca evladımız ne yapacak, sokakta, köprü altlarında veya parklarda mı konaklayacaktır?" diye soran Bahçeli, şöyle konuştu:
"Üniversiteyi kazanma sevinciyle anadan, babadan ayrılan gençlerimiz, şayet herhangi bir yurtta kalamıyorsa kendileri için ekonomik olabilecek makul seçeneklere yönelmektedir. Bunlardan ilki ortaklaşa tutulan ve külfete de birlikte katlanılan öğrenci evleridir. Bugün devlet, siyaset, basın, iş dünyası, akademik hayat başta olmak üzere, toplumun birçok kesiminde önemli görevler üstlenmiş değerli şahsiyetler eğitimlerini bu şekilde tamamlamışlardır. Bugüne kadar da bu evlerden istisnalar dışında, hiçbir toplum ve devlet için tehlikeli kişi ya da kişiler yetişmemiştir. İkinci olarak, eğer mümkünse öğrencilerimiz değişik türden cemaat, dernek ve vakıf evlerini veya yurtlarını tercih etmektir. Buralarda da daha sonraki yıllarda milletimize hizmeti geçen çok sayıda saygın isim kalmıştır. Başbakan Erdoğan acaba değişik türden bu cemaat ve vakıf yurtlarından da rahatsız mıdır? Dershaneler bazında başlayan bildik mücadeleye bu kez de yurt ya da evler de mi eklenecektir? Kendisi öğrencilerden ne istemektedir? Yoksa terör örgütlerine militan devşiren evlerle, klasik öğrenci evlerini mi karıştırmaktır? Gençliği, ahlaksız, edepsiz, düzensiz, karmaşık ilişki yaşayan potansiyel tehdit olarak tasvir ve takdim etmeye Başbakan'ın ne hakkı vardır? Eğer ki ahlaki zafiyetlerle ilgili bir ihbar alınmışsa, konuyla ilgili ciddi emare ve deliller varsa hükümetin görevi bunların üzerine gitmek, gerekli tedbirleri tüm boyutlarıyla almaktır. Devletin tüm imkanları iktidarın emrindedir. Buna diyeceğimiz bir şey yoktur."
-"Gençliği zapturapt altına alma teşebbüsü vicdansızlıktır"
Bahçeli, Türk gençliğinin ahlaklı ve şuurlu olduğuna işaret ederek, her ailenin üniversitede okuyan bir çocuğu olduğunu ve hiçbir ailenin çocuklarının gayri meşru ilişkiler içine girmesine rıza göstermeyeceğini anlattı. Gençlerin Türk ve İslam ahlakına uygun bir hayat tarzı benimsemelerinin en büyük arzuları olduğunu belirten Bahçeli, şu ifadeleri kullandı:
"Başbakan Erdoğan kişisel hak ve hürriyetleri, konut dokunulmazlığını, Anayasa'da yer bulan, özel hayata ve aile hayatına saygı gösterilmesini düzenleyen 20'nci maddeyi çiğnemiştir. Öğrenci evleriyle ilgili ifadeler öyle noktalara gelmiş, öyle boyutlar kazanmıştır ki sanki tüm evlatlarımız suçlu ve karmakarışık ilişkilerin içindedir. Başbakan Erdoğan bu meyanda soru soran yerli yabancı muhabir ve gazetecilere bile ateş püskürmüş, partisinden ve hükümetinden önemli isimlerle taban tabana zıt tutum takınmıştır. AKP'nin içi bu tartışmayla çatlamış, kaynamış ve karışmıştır. Zira Başbakan dayatmacı, uzlaşmaz, ön yargılı, kadim arkadaşlarına bile vefasız ve peşin hükümlüdür. Kendisini kamuoyu nezdinde aklamak ve haklı çıkarmak için en yakınında bulunanları ateşe atmaktan dahi çekinmemektedir."
Başbakan Erdoğan'ın sözlerinin ardından öğrenci evlerine baskınlar düzenlendiğini ve Kabahatler Kanunu'na göre cezalar kesildiğini dile getiren Bahçeli, şunları söyledi:
"Bu ayıptır, rezalettir, düpedüz insafsızlıktır. Gençliği zapturapt altına alma teşebbüsü vicdansızlıktır. Zannedersiniz öğrencilerimiz evlerde, çok af buyurun, yasa ve ahlak dışı ilişkilerle zevki sefanın ortasındadır. Maksat Türk gençliğini toplumsal planda küçük düşürmek ve sorgulatmaktır. Başbakan Erdoğan öğrenci evlerine gösterdiği kuşkulu hassasiyeti, acaba yetiştirme yurtlarına niçin göstermemektedir? 18 yaşını dolduran kız ya da erkek yetim evlatlarımız kapının önüne bırakılırken, engelliler insanlık dışı saldırı ve tacizlere uğrarken hiç yüreği sızlamış mıdır? Başbakan Erdoğan ve hükümeti yurt yapmış ve bu çerçevede her türlü imkanı sağlamıştır da öğrencilerimiz mi bundan istifade etmemişlerdir?"
-"Türk gençliği Başbakan'ın oyunlarını bozacaktır"
Zinanın 2004'te AK Parti iktidarında suç olmaktan çıkarıldığını öne süren Bahçeli, şu değerlendirmeyi yaptı:
"2004 yılında, bir televizyon kanalında zinayla ilgili, 'Alan razı, veren razı ise o zaman zaten hiçbir şey yok' sözleriyle ahlaksızlığı hasıraltı yapan hilkat garibesi, zinayı masumlaştıran çıbanbaşı şimdi kalkmış muhafazakar demokratlık mı taslamaktadır? Meşru hayat ve gayri meşru hayat diye toplumsal yapıyı ikiye bölen, aklı fikri milletin özel hayatında olan, onu bunu izleyen, dinleyen, komplo kuran birisinden Başbakan olması hicran ve hicap vericidir. Başbakan kürtajdan çocuk sayısına kadar hayatın her alanına yönelik müdahaleci, kaba, hırçın ve serttir. Öte yandan ayıpları engelleyeceğim diyerek özel alana müdahaleye kalkmak Kur'ani ilkelere ve Sünnete açıkça aykırıdır. Bize göre, her hane mahrem, her insan muhterem ve her müdahale de haramdır. Başbakan haksız yere isnatlarda bulunduğu masum öğrencilerimizden ve ailelerinden mutlaka da özür dilemelidir."
Bahçeli, "Gençliğe güvenmeyen bir Başbakanın hükümet ettiği ülkede, çocukların sağlıklı eğitiminden ve geleceğe güvenle bakmasından söz edilemeyeceğini" öne sürerek, "Ülke nüfusunun toplamda yüzde 16,6'sını temsil eden Türk gençliği Başbakan'ın oyunlarını bozacaktır. Seçme ve seçilme çağı olan 18-25 yaş kuşağındaki 10 milyona yakın genç kardeşim iktidarı yerinden edecek güce ve demokratik imkana fazlasıyla sahiptir. Türk gençliği vatanına, geleceğine ve haklarına leke sürdürmeyecektir ve her daim gençliğin hakkını, hukukunu savunacak, üzerlerinden siyaset yapılmasına, suçlanmalarına, töhmet altında bırakılmalarına da parti olarak izin vermeyeceğiz" diye konuştu.
-"Başbakan Erdoğan'ın bu ziyareti çok tehlikelidir"
Devlet Bahçeli, Başbakan Erdoğan'ın hafta sonu Diyarbakır'a gideceğine işaret ederek, bu ziyaret sırasında Erdoğan'ın Barzani'yle görüşme yapacağının kamuoyuna yansıdığını söyledi. Irak, İran ve Suriye'deki Kürt partilerinin Ankara'da düzenlenen "Kürtler Barış, Demokrasi ve Çözüm Modellerini Tartışıyor" konferansına katılmalarından sonra bu buluşmanın gerçekleşecek olmasının oldukça manidar olduğunu ifade eden Bahçeli, şunları kaydetti:
"Açık Toplum Vakfı'nın yanı sıra, bazı yabancı oluşum ve organizasyonların desteğini alan Ortadoğu Barış Araştırmaları Merkezi tarafından tertip edilen bölücülük konferansının son halkası Başbakan tarafından Diyarbakır'da tamamlanacaktır. Başbakan Erdoğan'ın bu ziyareti çok tehlikelidir. 4 parçalı büyük Kürdistan'ın güney ayağı temsilcisi Barzani'nin, bölücülerin sözde kuzey Kürdistan olarak tarif ettiği zeminde bizzat Başbakan tarafından karşılanması çok vahim neticelere ortam açacaktır. Başbakan Erdoğan Kürdistan için umut mu verecek, vade mi biçecektir? Başbakan bugün Barzani'nin ayağına gönül huzuruyla gitmeyi normal görürken, gün gelecek İmralı canisinin huzuruna da tıpış tıpış çıkmayı sıradan kabul edecek midir? Barzani'ye ne söyleyecek ve ne duymayı isteyecektir? Başbakanla peşmerge başı, 'Ne Mutlu Türküm Diyene' tabelasının vinçlerle sökülüp atılmasını mı kutlayacak, sözde kuzey Kürdistan'ın şerefine yeni sıra geceleri mi düzenleyecek, daha fazla yıkım ve tahribat için anlaşma mı imzalayacaktır?
İmralı canisi tarafından Sırat Köprüsünde olduğu ifade edilen ihanet süreciyle ilgili güven mi tazelenecek, gönüller mi alınacak, ordu kurduğunu açıklayan PYD'ye ikramlarda mı bulunulacaktır? Diyarbakır'da yapılacak bu şaibeli ve son derece sinsi görüşmenin ihanet sürecinin bir parçası olduğu, yeni taviz reçetelerini beraberinde getireceği bugünden bellidir. Devletin teamüllerine, başkent Ankara'nın emanetlerine, milli güvenlik ve çıkarlara darbe vurmak demek olan bu görüşmenin bölücü emelleri daha da cesaretlendirip ümitlendireceği aşikardır. Başbakan Erdoğan, taşıdığı sorumluluğun ağırlığına uygun hareket etmeli ve peşmergeyle Diyarbakır'da kesinlikle görüşmemelidir. Çok meraklı ise Erbil'e gitmesinin, kardeşiyle eşbaşkanlık görevini bölüşmesinin ve bir daha da geri gelmemesinin önünde hiçbir mani hal yoktur ve böylece Türkiye başındaki musibetten kurtulacaktır."
- TBMM
Son Dakika › Politika › MHP TBMM Grup Toplantısı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?