Galatasaray'ın Yıldızı Bruma'dan Fatih Terim İtirafı - Son Dakika
Spor

Galatasaray'ın Yıldızı Bruma'dan Fatih Terim İtirafı

Galatasaraylı futbolcu Bruma, kulübün resmi dergisine röportaj verdi.

05.09.2014 17:01

Galatasaraylı futbolcu Bruma, Fatih Terim'in gidişinin kendisini olumsuz etkilediğini itiraf etti. İşte Bruma'nın Galatasaray Dergisi'ne yaptığı açıklamalar...

Koşulacak bir depar, atılacak bir çalım ve yapılacak bir orta… Galatasaray’ın kanatlarında sahibini bekleyen eylemlerin su götürmez alıcısı Armindo Bruma, meşin yuvarlakla birlikte yeni bir başlangıcın peşinde…

Futbola nasıl başladın?

Ailemde futbola karşı çok büyük bir ilgi vardı. Abim Mesca’da şu anda İngiltere’de Fulham’da oynuyor. Ben işin başında futbola çok hevesli değildim, futbolcu olmak gibi bir niyetim de yoktu. Anne sevgisi ile daha çok evde zaman geçiren bir çocuktum. Fakat bir zaman sonra sokağa çıkıyorsunuz… İşte o zaman futbolla tanıştım. Çok kötü de değildim, bu işi gayet iyi yapıyordum. Abim de futbol oynadığı için ailemden de destek geldi. Belli bir zaman sonra bir baktım; futbol benim hayatım olmuştu.

Gine Bissau nasıl bir yerdi, nasıl bir ortamda büyüdün?

11 yaşına kadar Gine’de kaldım. Gine, benim için çok önemli hatıralara sahip bir yer. Biz, ülkede yaşayan çoğu ailenin aksine ekonomik olarak rahat bir aileydik. Babam cumhurbaşkanlığında çalışıyordu ve danışmanlık yapıyordu. Gine’de yaşadığım dönemde herhangi bir zorluk çekmedim. Orada çok önemli dostlukları ve arkadaşlıkları geride bıraktım. Tabii ki günün birinde geri dönmek istiyorum. Tanrı buna izin verirse bunu mutlaka yapacağım.

Gine’de bıraktığı en önemli anı hangisi?

Gine ile ilgili aklımda kalan en önemli detay derslere hiçbir zaman girmemdi. Açıkçası dersleri çok sevmezdim ve çoğunlukla da girmezdim. Dersler yerine futbol oynamak, arkadaşlarımla beraber olmak benim için daha cazipti. Biraz daha genel konuşmam gerekirse, Gine çok eğlenceli bir ülke… Sokaklarda istediğiniz gibi davranabilir, istediğiniz gibi koşabilir ve istediğiniz yerde top oynayabilirsiniz. İnsanlar çok anlayışlı ve eğlenceyi seviyorlar. Ayrıca futbolun çok sevildiği bir ülke, hatta Gine insanları futbola bağımlı.

Portekiz milli takımını tercih ettiğin için eleştirildin mi Gine'de?

Tabii ki bu konuda da iki farklı görüş ortaya çıktı. Eleştirenler olduğu gibi, destekleyenler de oldu. Bir kısım benim Gine Bissau için oynamamı istedi, fakat bazı insanlar da Portekiz'de oynadığım için benimle gurur duydu. Fakat ‘Gine milli takımda oynaması gerekiyordu’ diyenler çoğunluktaydı. Ama kabul etmek gerekir ki ben 11 yaşında gittiğim Portekiz’de futbolumu geliştirdim. Portekiz’de çok şey öğrendim ve Portekiz milli takımda oynamam garipsenmemeli.

Peki Portekiz’e gitme kararını nasıl verdin?

Babamın iyi bir çevresi vardı Gine Bissau’da. Tanıdığı bir menajer sayesinde gittik Portekiz’e. Menajerimizin özellikle Portekiz kulüpleri ile ilişkileri çok iyiydi. Abimle ve ben oynadığımız futbolla yaşadığımız yerde öne çıkıyorduk. O menajer, bizi Sporting Lizbon akademisine götürdü. Abim ile birlikte Avrupa'ya adımımızı atmış olduk.

Şu anda seni sağ çizgi oyuncusu olarak biliyoruz. Altyapılardan bu yana aynı bölgede mi oynuyorsun?

Küçük yaşlardan beri süratli bir oyuncuydum. Futbol oynarken özgür olmayı ve topu önüme atıp koşmayı seviyordum. O yüzden hep kanatlarda oynadım.

Altyapılarda oynarken ‘futbolcu olamayacağım’ dediğin anlar oldu mu?

Sporting Lizbon akademisine yeni girmiştim. O yaşlarda yeni bir yere alışmak çok kolay değil. Farklı insanlar ve farklı bir hayat; yeni bir yerdeydim. İşte o günlerde vazgeçebilirdim. Ama hep A takıma çıkacağım günün hayaliyle yaşadım ve 18 yaşıma geldiğimde A takıma çıktım. Ama hedefim 17 yaşındayken A takıma çıkmaktı. Çünkü Cristiano Ronaldo 18 yaşında A takıma çıkmıştı ve onu geçmek istiyordum. Şu anda anlatırken kolay ama altyapıda geçirdiğim 7 yılda çok zor zamanlar da oldu. Bence her futbolcu kendine o soruyu sormuştur, ‘acaba futbolcu olamayacak mıyım?’ Ama o günlerde dahi çalışmayı bırakmadım. Eğer çalışmayı bıraksaydım bugün burada olamazdım.

Menajer ve antrenör olan Jesualdo Ferreira’nın senin için önemi büyük. Galiba sendeki yeteneğin farkına varan ilk isim.

Dediğiniz gibi Jesualdo Ferreira benim için çok çok önemli bir isim. Sporting Lizbon akademideyken A takıma çıkmamı sağlayan kişidir kendisi. Onu tanıdığım için çok şanslıyım. Bendeki yeteneği gördü ama daha önemlisi bana her zaman destek verdi. Onun için babam gibi diyebilirim. Aynı şekilde Fatih Terim de benim için çok değerli bir isim, o da bana güvendi ve buraya transfer olmamı sağladı. Yine Başkanımız Ünal Aysal’a çok teşekkür ediyorum, o da burada olmam için büyük fedakarlık yaptı. Onlar sayesinde buradayım ve Galatasaray forması giyiyorum.

Cristiano Ronaldo da senin gibi Sporting Lizbon akademisinde yetişti. Ve aynı mevkide futbol oynuyordunuz. Ronaldo’ya benzetilmek senin üzerinde baskı yaratıyor mu?

Ronaldo’ya benzetilmek bana çok büyük gurur veriyor, çünkü benim en büyük idolüm o. Bana göre dünyanın en büyük oyuncusu. Saha içinde onun yaptıklarını yapmaya çalışıyorum ve açıkçası onu taklit etmeyi seviyorum. Ronaldo’ya benzetilmek ve onunla kıyaslanmak çok önemli, hatta bir futbolcunun gelişimi için çok da yararlı diye düşünüyorum.

Cristiano Ronaldo’nun kariyerinde çok önemli bir maç var. Sporting Lizbon forması giyerken Manchester United’a karşı oynadığı hazırlık maçı. Bazen bir maç çok şeyi değiştirir futbolcunun hayatında. Senin çıkış yakalamak için böyle bir maça ihtiyacın var mı?

Tabii ki bir futbolcunun kariyeri açısından bir çıkış maçı oynaması çok önemli ama şart değil. Böyle bir maçı mutlaka oynamalıyım diye bir düşünce içinde değilim. Eğer bunu düşünürsem o zaman kendimi baskı altına alırım. Şu anda Galatasaray’dayım ve burada olmaktan çok mutluyum. Kafamda olan, çok çalışıp Galatasaray'a yararlı olmak... Bunun için de düzenli forma giymeliyim. Önümüzde çok önemli maçlar var. Şampiyonlar Ligi'nde ve Süper Lig'de önemli maçlara çıkacağız ve bu maçlarda takıma katkı vermeliyim. Ayrıca öyle bir maçı yaşamak istiyorsanız mutlaka düzenli olarak takımınızda forma giymeniz gerekir.

Ronaldo ile konuşma şansın oluyor mu?

Tabii ki Ronaldo ile fırsat buldukça konuşuyorum. Milli takıma gittiğimde de kendisiyle görüşme şansım oluyor. Bana tavsiyeleri oluyor, özel şeyler konuşuyoruz ama bunları paylaşmam çok doğru olmaz.

Türkiye’deki U20 Dünya Şampiyonası senin için çok iyi geçmişti. Gümüş ayakkabıyı kazandın. Kariyerim açısından önemli bir dönüm noktası mıydı bu şampiyona?

U19’da gösterdiğim performans beni U20 Dünya Şampiyonası'na taşıdı. Oraya gitmek benim için çok önemliydi ve dediğiniz gibi çok iyi bir turnuva çıkardım. Ödül de kariyerimde önemli adımlardan bir tanesiydi ama bu ödülü tek başıma kazanmadım. Tabii ki arkadaşlarım ve hocalarımın büyük bir yardımı vardı. Bütün dünyanın izlediği bu tip turnuvalarda çok iyi oynarsanız talipleriniz de artıyor. Turnuvanın bana yardımcı olduğunu inkar edemem.

Turnuvanın ardından Galatasaray dışında Premier Lig ekiplerinden Tottenham Hotspur’ın da sana teklifi oldu. Genelde bu tip durumlarda İngiltere Ligi dünyada gördüğü ilgi itibariyle de birinci tercih olur. Sen ise aksi yönde bir karar verdin.

Evet, turnuva sonrasında iki takım arasında kaldım. Galatasaray'ı seçmendeki en büyük sebep Galatasaray'ın Şampiyonlar Ligi'nde oynaması ve Avrupa'nın önde gelen takımlarından bir tanesi olmasıydı. Ayrıca Fatih Terim’in beni çok istediğini biliyordum. Kulübün bana göstermiş olduğu ilgi de çok fazlaydı ve bu ilgiden etkilendim. Zaten biraz araştırınca Galatasaray ve İstanbul ile ilgili güzel şeyler duyarsınız. Diğer bir yandan da her futbolcu Premier Lig’de oynamak ister. Ama şu dönemde Galatasaray benim için çok daha iyi bir tercihti. Premier Ligi hedefini bırakmış değilim. Fakat öncesinde hedefim Galatasaray’la büyük başarılar yakalamak.

Galatasaray’da bir sezonu geride bıraktın. Yaşadığın sakatlığı bir kenara bırakırsak, saha içinde oyuna etki etme gücü ve takım uyumu açısından hedeflediğin performansa ulaştın mı?

Takıma yeni katılan oyuncuların ilk sezonları önemlidir. Geçen sene baktığımızda iyi maçlarım da oldu, kötü maçlarım da. Yeni gelmiştim ve kısa süre sonra bir teknik direktör değişikliği yaşandı. Açıkça söylemek gerekirse Fatih Terim'in gidişi beni çok olumsuz etkiledi. Geçtiğimiz sezonki performansım sakatlığımdan çok da bağımsız düşünülemez. Çok şanssız bir sakatlık yaşadım ve sezonu kapattım. Bu sene ise takımın başına Sayın Prandelli geldi. Kendisinin iletişimi çok kuvvetli ve bana çok yardımcı oluyor. Sahada ne yapmam gerektiğini bana ayrıntılı bir şekilde anlatıyor. Önemli olan bu sezon. Diğer bir taraftan da Mert Çetin’e teşekkür etmek istiyorum. O da iletişimimi kolaylaştıran bir isim. Bana takım arkadaşlarımın ve teknik ekibimizin direktiflerini ayrıntılı bir şekilde iletiyor. Benim görüşüm bu senenin geçtiğimiz sezondan en çok daha iyi olacağı yönünde. Ben kapasitemi ve saha içinde neler yapabileceğimi biliyorum.

İlk sezonunun ardından bitirici vuruşlarının zayıf olduğu yönünde eleştiriler oldu. Diğer bir eleştiri ise fiziksel olarak zayıf olduğun yönündeydi. Bu iki konuda neler düşünüyorsun?

Bu iki eleştiri benim de kulağıma geldi. İlk olarak söylemeliyim ki eleştirilerle ilgili hiçbir sıkıntım yok. Çünkü öğrenmeyi seven bir insanım. Çok genç bir oyuncuyum. Fiziksel anlamda her sene daha iyiye gidiyorum. Bu sene kendimi geçen seneye göre daha güçlü hissediyorum. Seneye daha da güçlü olacağım. Diğer konuya gelince herkes gol atmak ister ve her futbolcu gol kaçırdığında üzülür. Bu konuda da özel çalışmalar yapıyorum ve daha iyiye gittiğimi düşünüyorum. Ama eleştiri yaparken benim genç bir futbolcu olduğum unutulmamalı.

Geçtiğimiz sezon Tokatspor maçında çok şanssız bir sakatlık yaşadın. İlk anda sahalardan bu kadar uzun süre ayrı kalacağını düşünmüş müydün?

Evet, o sakatlık sonrası işlerin ters gittiğini anladım. Bu oyunun kurallarından bir tanesi de bu. Sakatlık sonrası çok üzüldüm. Yavaş yavaş forma giymeye başladığım bir dönemdi. Ayrıca bu sakatlık sonrası Dünya Kupası'nı kaçıracağım da ortaya çıktı. Bu durum üzüntümü ikiye katladı, hatta yıkıldım. Neyse ki, şimdi o günler geride kaldı. Aslında o günleri fazla hatırlamak istemiyorum.

Abin Mesca’da çok ciddi bir sakatlık yaşamıştı ve uzun süre sahalardan ayrı kaldı.

Evet, onun da bir sakatlığı olmuştu. İnsanın böyle günlerde kendisini anlayabilecek birisinden destek alması çok önemli. O bu tip durumların psikolojik halini çok iyi biliyor ve benim sakatlığımı atlatmamda önemli rol oynadı. Kendisinin bana desteği çok fazlaydı, kendisine bir kez daha buradan teşekkür ediyorum. Bana bu sakatlığın yaşanması gerektiğini söyledi ve kariyerimin bundan sonra daha iyi olacağına inandırdı beni.

Prandelli ile iletişiminin güçlü olduğunu söyledin. Şu anda hoca saha içinde senden tam olarak ne istiyor?

Hocanın benden beklentileri büyük, bunu biliyorum. Kapasitemin farkında. Kilit nokta, sorumluluk almam. Özellikle üçüncü bölgede, birebirde rakibi geçmemi ve rakibin arkasına koşular yapmamı istiyor. Ofansta takıma maksimum anlamda katkı vermem gerektiğini söylüyor.

Sezon sonu için hedeflediğin rakamlar var mı, sezon bittiğinde kaç maç sahada olursan hedefine ulaşmış olacaksın?

Maç sayısı anlamında ortaya bir hedef koymak çok doğru olmaz. Bütün maçlarda sahaya çıkmak için çalışacağım. Takım olarak dördüncü yıldızı sezon sonunda takmak istiyoruz. Ayrıca Şampiyonlar Ligi hedefimiz var. Yine Türkiye Kupası’nı geçtiğimiz sezon olduğu gibi kazanmak istiyoruz. Bu hedeflere giderken maksimum seviyede takıma yardım etmek için çalışacağım.

Dünya Kupası’nda Portekiz’i izlerken hayal kırıklığı yaşadın mı?

Futbolun inişleri ve çıkışları var. Her zaman istediğiniz gibi olmuyor. Ne yazık ki Dünya Kupası'nda Portekiz'in istedikleri olmadı. Beklentiler yüksek seviyedeydi. Ama Portekiz gibi önemli futbolculara sahip bir milli takımın geçmişle yaşamaması gerekir. Şimdi 2016’da düzenlenecek Avrupa Şampiyonası’na odaklanmak gerekiyor. Dünya Kupası herkes için geride kaldı.

İstanbul'da bir günün nasıl geçiyor?

Dünyanın neresinde olursak olalım, hayatımızın önemli bir bölümü antrenmanlarla geçiyor. Kalan boş zamanları ise evde geçiriyorum, çünkü dışarıya çıkmayı seven bir insan değilim. Portekiz’den gelen arkadaşlarımla birlikte evde oturuyorum. Dışarıya daha çok yemek için çıkıyorum.

Abi Mesca ve ortak kader

Bruma’nın abisi Mesca, kardeşi ile birlikte Academia Sporting’e adım atarak Avrupa macerasına başladı. Daha sonra Britanya’ya giden Mesca, Chelsea’ye transfer olsa da, hiç forma giymeden bir başka Londra ekibi Fulham’ın yolunu tuttu. Mesaisini daha çok rezerv takımda geçiren Gineli oyuncu, 2012-13 sezonunda dizinden geçirdiği sakatlık sonucunda uzun süre sahalardan ayrı kaldı. Geçtiğimiz sezonu İngiltere 1. Lig ekiplerinden Crewe Alexandra’a geçiren oyuncu altı maçta forma giydi.

Bir okuldan fazlası: Academia Sporting

İki kardeşin yetiştiği Academia Sporting, Portekiz en elit futbol akademisi. Luis Figo ve Cristiano Ronaldo gibi efsane iki oyuncuyu 12-13 yaşından itibaren yetiştiren bir altyapının karşısına tüm büyük Avrupa takımları gözlemevi kurmuş durumda. Nani, Quaresma, Simao, Moutinho, Hugo Viana gibi ayakları hızlı, pahası değerli futbolcuları dünya piyasasına sunan Akademi, dünya üzerinde bir ekol olarak kabul ediliyor.

Şimdilik gümüş ayaklar

Bruma’yı futbolseverler Türkiye’de düzenlenen U20 Dünya Şampiyonası’nda tanıdı. Portekiz'in 19 Yaş Altı Takımı'nın 2013 yılı başında Litvanya'da düzenlenen Avrupa Şampiyonası elemelerine katılmak amacıyla oynadığı Elit Tur maçlarında takımını sırtlayan isim olan Bruma, bir adım daha atarak U20 milli takımına seçildi. Bruma, Türkiye'nin ev sahipliğinde düzenlenen 20 Yaş Altı Dünya Kupası'nda sadece takımının değil, tüm turnuvanın öne çıkan birkaç isimden biri oldu. Turnuvayı dört maçta attığı beş gol ile tamamlayan başarılı oyuncunun, gol atamadığı tek maç ikinci turdaki Gana maçı oldu ve o maçı da Portekiz kaybetti. Bruma, bu erken veda sonunda en çok gol atan ikinci oyuncu olarak gümüş krampon ödülünü aldı

Kaynak: EuroSport.com

Son Dakika Spor Galatasaray'ın Yıldızı Bruma'dan Fatih Terim İtirafı - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?

    SonDakika.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve sondakika.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.

Advertisement