Dr. Altay Atlı: "Çin günümüzde yüksek katma değerli, teknolojik içeriğe sahip ürünleri üreten bir ülke olma yönünde ilerliyor" - Son Dakika
Yerel

Dr. Altay Atlı: "Çin günümüzde yüksek katma değerli, teknolojik içeriğe sahip ürünleri üreten bir ülke olma yönünde ilerliyor"

Dr. Altay Atlı: "Çin günümüzde yüksek katma değerli, teknolojik içeriğe sahip ürünleri üreten bir ülke olma yönünde ilerliyor"

Dr. Altay Atlı, "Yeni yüzyılda Çin ekonomisi" başlıklı yazısında "Çin günümüzde düşük maliyetle ucuz mal üreten bir ülke olmaktan çıkıyor ve yüksek katma değerli, teknolojik içeriğe sahip ürünleri üreten bir ülke olma yönünde ilerliyor" ifadelerini kullandı.

29.12.2021 11:13  Güncelleme: 18:22
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Dr. Altay Atlı, "Yeni yüzyılda Çin ekonomisi" başlıklı yazısında "Çin günümüzde düşük maliyetle ucuz mal üreten bir ülke olmaktan çıkıyor ve yüksek katma değerli, teknolojik içeriğe sahip ürünleri üreten bir ülke olma yönünde ilerliyor" ifadelerini kullandı.

Dr. Altay Atlı, "Yeni yüzyılda Çin ekonomisi" başlıklı yazısında ülkenin son yıllardaki ekonomisine değindi. Atlı, "Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, 11 Ocak 2021 tarihinde yerel yönetimler ve bakan seviyesindeki üst düzey yetkililere hitaben yaptığı konuşmada, göreve geldiği 2012 yılından beri 'ülkenin kalkınma ilkeleri ve yaklaşımında yapılan değişiklikleri' anlatıyor ve 'kalkınmanın yeni aşaması' olarak nitelendirdiği süreci şu şekilde tanımlıyordu: 'Büyüme rakamlarının başarının tek göstergesi olduğu düşüncesini değiştirdik. Ekonomik büyümenin kalitesini ve getirisini artırmaya odaklanmalıyız, uzun vadeli ve sağlıklı bir ekonomik gelişim sürecini hedeflemeliyiz, ve şişirilmiş değil gerçek bir büyüme sağlayarak yüksek kaliteli, etkili ve sürdürülebilir kalkınmaya erişmeliyiz'. Xi'nin bu sözleri, kırk yılı aşkın bir süredir gerçekleştirdiği reformlarla birlikte dünyanın en büyük ikinci ekonomisi ve küresel ekonominin başat bir aktörü konumuna gelmiş olan Çin'in 21. yüzyıldaki ekonomik dönüşümünün ana hatlarını ortaya koyuyor. Yakın bir geçmişe kadar büyümenin niceliğine odaklanmış olan Çin ekonomisi, günümüzde artık rakamsal olarak daha mütevazi olsa da daha yüksek niteliğe sahip bir kalkınma hedefine doğru yapısal dönüşümünü sürdürüyor" ifadelerine yer verdi.

Atlı, Çin'in 1978 yılından itibaren kademeli olarak ekonomik reformları hayata geçirmiş ve Çin ekonomisi yıllar içerisinde liberalleşmeye ve küresel ekonomi ile entegre olmaya başladığını ifade ederek, "Söz konusu bu süreç içerisinde fiyatlar serbestleştirilmiş, finansal ademi merkeziyetçilik benimsenmiş, dış ticaret ve dış yatırımlar serbest bırakılmış, özel girişim teşvik edilmiş, kamuya ait iktisadi teşebbüslere daha geniş özerklikler tanınmış ve modern bir bankacılık ile finans sistemine geçiş için adımlar atılmıştı. Bu dönemde Çin rekabet açısından en büyük avantajı olan düşük maliyet unsurunu da iyi kullandı ve yüksek tasarruf oranlarını sanayiye ve altyapıya yatırım ile değerlendirip düşük maliyetli emek yoğun üretimini ihracata yönlendirerek kendisine tüm dünyada pazar payları elde etti. 2001 yılında Dünya Ticaret Örgütü'ne üye olması ve bu sayede karşı karşıya olduğu ticaret engellerinin azalması Çin'in küresel piyasalardaki konumunu iyice perçinlemesini sağladı. Bu şekilde Çin çift haneli büyüme oranlarını yakalayarak kırk yıl içerisinde ekonomisini yaklaşık on katı büyüklüğe ulaştırdı" açıklamasını yaptı.

"Yapısal dönüşüm ihtiyacı"

Çin'in bu güçlü ekonomik performansına rağmen büyüme oranları 2010'ların başından itibaren hız kesmeye başladığını aktaran Dr. Altay Atlı, yazısını şu şekilde sürdürdü:

"Ülkenin ekonomik büyümesi devam ettikçe büyümenin iç ve dış parametreleri de değişiyor ve Çin'e yüksek büyüme oranları getiren model sürdürülebilirliğini kaybediyordu. Bu süreçte Çin başta işgücü alanında olmak üzere düşük maliyet avantajını yitirdi. Uzun bir süre para birimi yuan'in düşük değerinden fayda sağlayan ihracat, yuan'in değer kazanması ve bir de maliyetlerin artmasıyla rekabet gücünü yitirmeye başladı. İhracatın yetersiz kaldığı bir ortamda, iç tüketimin artması gerekirken hane halkı gelirlerinin tasarruftan çıkıp harcamaya yönelmemesi de olumsuz bir durum oluşturdu. Diğer yandan yıllar boyunca sanayiye yapılan yatırımlar birçok sektörde atıl kapasite oluşmasına yol açmıştı. Sanayi kapasitesi rakamsal hacim olarak büyürken, kalite, katma değer ve verimlilik açısından geride kaldı. Bu şartlar altında Çinli politika yapıcılar, ihracatın yanında iç tüketimi artırmayı hedefleyen, bunun için tasarrufun yerine hane halkı harcamalarının arttığı, yatırımda nicelikten çok niteliğe ağırlık veren, maliyet tarafında yitirilen avantajı içerik ve yüksek katma değer ile telafi eden ve bunun için de teknoloji ve inovasyonu ön planda tutan bir modele geçiş için adımlar atmaya başladılar. Yeni yüzyılda Çin ekonomisini tanımlayan başlıca unsur, bu yönde geçekleştirilmekte olan yapısal dönüşümüdür. Günümüzde Çin'in diğer bir küresel ekonomik güç olan ABD ile yaşamakta olduğu stratejik rekabet ve bu rekabetin özellikle ticaret ve teknoloji alanındaki etkileri ile birlikte 2020 yılının ilk aylarında başlayarak halen tüm dünyayı etkilemekte olan Covid-19 pandemisinin yol açmakta olduğu olumsuzluklar Çin'in bahsi geçen ekonomik dönüşüm sürecini daha zorlu bir hale getirmekteyse de politika yapıcılar, hayata geçirilen stratejilerle söz konusu sürecin başarılı bir şekilde devam ettirilmesini amaçlıyorlar. Bu doğrultuda yeni bir yaklaşım olarak Mayıs 2020'de yapılan Çin Komünist Partisi Politbüro toplantısında 'çifte dolaşım' stratejisi açıklandı. Buna göre Çin, bir taraftan dış dolaşımı sürdürür, ihracatını mümkün olduğunca güçlü tutar ve dış yatırımlara devam ederken, dışa fazlaca bağımlı olmanın getirdiği ve gerek ABD ile yaşanan süreçte gerek ise pandemi sürecinde de net bir şekilde ortaya çıkan dışa fazla bağımlılığın neden olduğu kırılganlığı önlemek için iç dolaşıma ağırlık verecek. Bu bağlamda iç talebin canlandırılması ve özellikle ithalata bağımlı olan alanlarda bu bağımlılığı azaltmak için yerli üretim ile ikame imkanlarının geliştirilmesi öncelik kazanıyor."

"Planlı kalkınma"

Altay, yazısında "2021-2025 dönemini kapsayan 14. Beş Yıllık Plan, Çin ekonomisinde 'kalkınmanın yeni aşamasının' ana hatlarını detaylandırarak bir anlamda yeni dönem için bir yol haritası ortaya koyuyor. Plana göre inovasyon, modern kalkınma sürecinin çekirdeğini oluşturacak ve teknoloji alanında dışa bağımlılık bir zafiyet oluşturduğundan bu alanda kendine yeter bir konuma erişmek Çin açısından temel hedef olarak ön plana çıkıyor. 'Made in China 2025' gibi öncelikli sektörlerde Çin'i teknoloji ve sürdürülebilir gelişim açısından kalkınmış ülkelerin seviyesini getirmeyi amaçlayan girişimler de bu hedefi destekliyor. 14. Beş Yıllık Plan'a göre Çin'de geleneksel sanayilerin ve tedarik zincirlerinin modernleştirilmesi için çaba gösterilirken bu amaç doğrultusunda dijital teknolojilerin ve ağ teknolojilerinin kullanımına ağırlık verilecek. Bununla birlikte bir taraftan iç tüketimin ve büyük bir iç pazarın geliştirilmesi ve kaldıraç olarak kullanılması sağlanırken, diğer taraftan ekonomik anlamda yüksek seviyede bir uluslararası açıklık uygulanacak, 'küresel ekonomide daha açık ve daha barışçıl bir ticaret ve yatırım ortamının oluşturulması' desteklenecek. Tüm bunlara ek olarak Çin ekonomisinde devlet ile piyasa arasındaki en uygun ilişki tarzının geliştirilmesine devam edilecek ve piyasa koşulları ekonomide daha fazla belirleyici hale getirilirken, 'sosyalist ekonomik sistemin temel unsurları ve partinin toplumsal anlamdaki önderliği' korunacak" ifadelerini kullandı.

Dr. Altay Atlı, yazısını şu şekilde tamamladı:

"Çin günümüzde düşük maliyetle ucuz mal üreten bir ülke olmaktan çıkıyor ve yüksek katma değerli, teknolojik içeriğe sahip ürünleri üreten bir ülke olma yönünde ilerliyor. Bu süreci destekleyen temel unsurlardan bir diğeri olarak ise Çin'in uluslararası ölçekteki açılımları ön plana çıkıyor. 2013 yılında başlatılan Kuşak ve Yol Girişimi ile Asya ile Avrupa arasında bağlantıların çok boyutlu olarak kuvvetlendirilmesi amaçlanıyor ve bu kapsamda uluslararası lojistik ve ulaştırma altyapısına yapılan yatırımların yanı sıra, enerji ve dijital altyapı alanlarında da projeler sürdürülüyor. Kuşak ve Yol Girişimi, bir yandan Çin'in küresel anlamda nüfuzunu artırmasını sağlarken, diğer yandan da esas olarak Çin'de oluşan atıl kapasitenin dışarıda değerlendirilmesi, katma değer artırılarak kalkınmasında öncelik verilen sektörlerin uluslararası girişimler yoluyla desteklenmesi ve güzergah üzerindeki ülkelerle Çin arasındaki ticaretin artırılması suretiyle Çin'in içerisinde bulunduğu ekonomik dönüşüm sürecini destekliyor. Buna ek olarak Çin'in son dönemlerde aktif bir şekilde yer aldığı bölgesel ekonomik entegrasyon girişimleri ve özellikle de 1 Ocak 2022 itibariyle yürürlüğe giren ve Çin ile birlikte Asya-Pasifik bölgesinde toplam 15 ülkenin dahil olduğu Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Ortaklık (RCEP) serbest ticaret anlaşması, Çin'in dış ticaret ve yatırımlarını destekleyerek ülkenin 'kalkınmanın yeni aşamasına' geçişine ivme kazandırıyorlar. Yeni yüzyılda Çin ekonomisini tanımlayan kavramlar 'dönüşüm" ve "değişim'. Çin ekonomisindeki yapısal dönüşüm sürüyor ve bu ülke artık Xi'nin ifade ettiği gibi 'şişirilmiş değil gerçek bir büyüme sağlayarak yüksek kaliteli, etkili ve sürdürülebilir kalkınmaya erişmeyi', tabir yerindeyse ürettiği ürünün ucuzluğu ile değil, yüksek teknolojisi ve inovatif özellikleri ile dünya pazarlarında yer edinmeyi hedefliyor. Bu süreç de küresel büyümenin üçte birini Çin ekonomisinin sağladığı ve tüm ülkelerin farklı kanallar üzerinden ve farklı ölçeklerde de olsa Çin'e bir şekilde ekonomik anlamda bağımlı hale geldiği günümüzde sadece Çin'i değil tüm dünyayı yakından ilgilendiriyor." - PEKİN

Kaynak: İHA

Son Dakika Yerel Dr. Altay Atlı: 'Çin günümüzde yüksek katma değerli, teknolojik içeriğe sahip ürünleri üreten bir ülke olma yönünde ilerliyor' - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement