Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, " Türkiye'deki istikrar ortamı, güven ortamı eğer korunduysa, bütçemizin sağlam yapısı, bankalarımızın bünyesinin sağlam oluşu çok çok kritik rol oynadı" dedi.
Babacan, Capital ve Ekonomist dergilerinin Bursa Valiliği işbirliğiyle Uludağ'daki bir otelde düzenlediği "Uludağ Ekonomi Zirvesi"nin açılışında yaptığı konuşmada, Türkiye'nin geçen sene mayıs ayından itibaren yaşadığı dönemin, pek çok gelişmekte olan ülkenin piyasaları üzerinde olumsuz etki oluşturduğunu söyledi.
Bu dönemin özellikle cari açığı olan gelişmekte olan ülkelerin daha çok etkilendiği bir dönem olduğunu vurgulayan Babacan, "ABD doları ile ilgili likiditenin yavaş yavaş azalacağı, maliyetin yükseleceği bir döneme girerken dışarıdan kaynak ihtiyacı olan ülkelerin piyasa göstergelerindeki hareketlilik diğer ülkelere göre çok daha yoğun oldu" diye konuştu.
Babacan, Türkiye'nin cari açığı olan ve özel sektör dış borcuna bakıldığında rakamların hızla yükseldiği bir ülke olarak bu dönemden daha fazla etkilenen ülkeler arasına girdiğinin de bir gerçek olduğunu bildirdi.
Türkiye ile birlikte Hindistan, Brezilya ve Endo gibi birkaç ülkenin de benzer piyasa hareketliliği yaşadığını vurgulayan Babacan, şunları söyledi:
"Tabii bizim piyasa hareketliliğimiz sadece dış kaynaklı olmaz. Bazı özel siyasi gelişmeler de Türkiye'de yaşandı. Bizim negatif ayrışmamız, cari açığımızdan kaynaklandı ama bir ölçüde geçen sene mayıs ve haziranda yaşadığınız 'Gezi olayları' ve son içinde hala bulunduğumuz 17 Aralık süreci de Türkiye'nin olumsuz bir şekilde ayrışmasının sebepleri oldu. Türkiye'ye genel anlamda bakacak olursak, biraz daha geniş bir perspektiften ve daha geniş bir takvim çerçevesinde bakacak olursak aslında son 10 yıl Türkiye'nin pek çok alanda önemli adımlar attığı yıllar oldu. Öncelikle bu 10 yıl içerisinde biz ciddi anlamda bir kamu mali yönetimi kontrol sistemi kurduk. Bütçe disiplininde, mali disiplinde çok çok iyi bir noktaya geldik. Sosyal güvenlik reformunu yapabilen ender ülkeler içerisindeyiz. Hala pek çok gelişmiş ülke sosyal güvenlik reformunu yapabilmenin derdinde."
Babacan, Türkiye'nin 2008 yılında gerçekleştirdiği reformun aslında sosyal güvenlik dengelerini uzun vadeli sürdürülebilir dengeler haline getirdiğini anlatarak, şöyle devam etti:
"Çok kritik çünkü Türkiye'de artık nüfus artış hızının yavaşladığı, nüfusun belli bir noktada eğer tedbirler almazsak stabilize dahi olabileceği, nüfus artışımızın durabileceği bir tabloya dahi gidiliyor olabilir eğer tedbirler alınmazsa. İşte böyle bir ülkede mutlaka sosyal güvenlik sisteminin akılcı kurulması gerekiyor ve uzun vadeli sürdürülebilir parametrelerle yönetilmesi gerekiyor. Bizim 2008 reformumuz bunu önemli bir ölçüde gerçekleştirmiş durumda. Yine Türkiye sağlık reformunu yapmış bir ülke. Sağlıkta bir yandan kontrollü bir maliyet yapısı bir yandan da çok yüksek bir memnuniyet gerçekten tüm dünyada takip edilen ve önem verilen bir gerçek. Türkiye'nin sağlık reformu bugün Birleşmiş Milletler dahil Dünya Sağlık Örgütü dahil pek çok uluslararası yayınlarda övgüyle bahsedilen bir reform. Kontrollü maliyet ama yüksek memnuniyet oranı, yüksek hizmet seviyesi..."
Bankacılık reformu
Türkiye'nin bankacılık reformu konusunda da çok ileri adımları zamanlıca attığını dile getiren Babacan, şunları belirtti:
"Aslında bu son saydığım 4 konu, kamu maliyesi, sosyal güvenlik, sağlık ve bankacılık, şu anda aslında gelişmiş ülkelerin reform yapmak için büyük bir çaba gösterdiği alanlar. 'Tamamladık, önemli ölçüde başardık' dediğimiz alanlar şu anda ABD'de, Avrupa'da ve hatta Japonya'da çok büyük bir çabayla gerçekleştirilmeye çalışılan reformlar. Bunlar zor reformlar. Örneğin sosyal güvenlik ve sağlık, hemen Türkiye basınında artık çok yansıdığı için artık eminim hepiniz çok iyi takip etmişsinizdir ABD'de Sayın Obama'nın çok arzu ettiği fakat bir yandan farklı lobilerin bir yandan da kongrenin şiddetle karşı durduğu reform aslında bizim zamanında Türkiye'de gerçekleştirdiğimiz reformla çok benzer bir reform. Fakat çok zorlanıyorlar, arzu ettiklerini bir türlü gerçekleştirebiliyorlar. Yine bizim bütçe disiplinimiz pek çok gelişmiş ülkenin arzu ettiği, hayal ettiği ama ulaşmak için çaba gösterdiği bir reform."
Babacan, bugün hala ne Avrupa'nın ne ABD'nin bankacılıkla ilgili göstergelerinin Türkiye'deki noktayı yakalayamadığını dile getirerek, "Biz şu anda Basel-2'ye uyum sağlamış bir ülkeyiz. Hatta Basel-2'den daha sert isteklerimiz var bankalarımızdan. Bizim sermaye yeterliliğimiz hesap edilirken Basel-2'ye göre daha düşük bir sonuç veriyor. Basel-3'e dahi sermaye yeterliliği açısından baktığımızda her bir bankamız bugünden uyum sağlamış durumda" diye konuştu.
Bankacılıkla ilgili bu olumlu gelişmelerin yeterli olmayacağının, devamının gerektiğinin altını çizen Babacan, bunun devamı için bankacılık sektörünün kontrollü büyümesi gerektiğini bildirdi.
"Hızlı yürüyelim ama attığımız adımlar sağlam adımlar olsun"
"Ölçüsüz bir büyüme değil kontrollü sürdürülebilir bir büyüme ki adımlarımızı ileriye doğru atalım" diyen Babacan, şöyle devam etti:
"Hızlı yürüyelim ama attığımız adımlar sağlam adımlar olsun. Bugün büyük hız kaydedelim derken yarın daha riskli bir tabloyu oluşturmayalım. Bu da çok çok önemli bir konu. Türkiye'deki istikrar ortamı, güven ortamı eğer korunduysa, bütçemizin sağlam yapısı bankalarımızın bünyesinin sağlam oluşu çok çok kritik rol oynadı. Bu kriz döneminde 2009'dan bu yana 4 yılda kamu borcumuzun milli gelire oranı yüzde 45'ten yüzde 35'e indi. Aynı dönem pek çok ülkede çok yüksek artışların yaşandığı dönemdir. Biz kriz döneminde kamu borcunu milli gelire oranla düşürebilen ender ülkeler arasındayız. Yine bütçe açığımız 2009'da yüzde 5,5 idi seneyi yüzde 1,1 ile kapattık. Son 4 yılın ortama büyüme oranı ortalama yüzde 6 ve yine son 4 yılda toplam istihdam Türkiye'de 6 milyon kişi arttı. Yine aynı son 4 yıl Avrupa'da istihdamın 5 milyon düştüğü bir yıl. Biz tek başımıza 6 milyon ilave istihdam oluşturabildik Türkiye'de."
Hükümet olarak 2012-2013 döneminde ekonomik konulardaki reformları hızlandırdıklarını belirten Babacan, "Zaten planımızı ona göre de yapmıştık. 2011 seçimlerinden sonraki 2 yılı çok önemli fırsat penceresi olarak gördük" dedi.
Babacan, bu 2 yıl içinde yepyeni bir Türk Ticaret Kanunu'nu yürürlüğe soktuklarını dile getirerek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Borçlar, hukuk mahkemeleri kanunlarını yürürlüğe sokmuşuz. Bu 3'ü tam 3 bin madde. Meclisten geçen ve uygulanmaya başlayan yasalar. Yine aynı dönemde yepyeni bir Sermaye Piyasası Kanunu yürürlüğe soktuk. Bunlar sıfırdan yeniden yazılmışlardır hepsi. Borsa İstanbul'u kurduk ve Finans Mahkemeleri'nin kurulmasıyla ilgili maddelerimizi de bu 'Sermaye Piyasası' yasası içine koydum. HSYK teknik çalışmalarını bitirdi. Çok kısa bir süre içinde görevlendirmelerle de finans konusundaki ihtisas mahkemelerimiz çalışmaya başlayacak. Bunu çok çok önemli görüyoruz çünkü hele hele şu son 2-3 aydır yaşadıklarımıza baktığımızda eğer biz İstanbul'un uluslararası bir finans merkezi olmasını istiyorsak bunun hukuk ayağını güçlü tutmamız gerekiyor."
"Yasal çerçevemiz şu anda dünyadaki en ileri standartlara ait bir yasal çerçeve oldu" diyen Babacan, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Yargı reformunu çok kısa sürede ve genel kapsamlı yapmak da çok zor olacağı için dedik ki, hiç olmazsa finans konusunu ayıralım. Burada finans konusunda ihtisaslaşmış savcılarımız olsun, hakimlerimiz olsun ve konular önlerine geldiğinde hızlı, adil, güvenilir, tutarlı kararlar alabilsinler. Biz bu ihtisaslaşmayı önemli görüyoruz. Benzer davalar benzer konular ne kadar sık bir insanın önüne gelirse daha çabuk kavrama anlama ve daha hızlı ve doğru karar verme yetkinliğine ulaşacaklardır mahkemelerimiz."
- Bursa
Son Dakika › Yerel › 'Uludağ Ekonomi Zirvesi' - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?