Adnan Oktar silahlı suç örgütüne yönelik hükmün istinaf tarafından usulden bozulmasının ardından 72'si tutuklu 215 sanığın yeniden yargılandığı davada, tutuklu sanıkların mütalaaya karşı savunmaları alındı.
İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesince, Marmara Cezaevi karşısındaki salonda görülen davanın 22. duruşmasına, Oktar'ın da aralarında bulunduğu bazı tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile avukatları katıldı.
Mahkeme başkanı, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının davaya katılma talebinde bulunduğunu kaydetti.
Talebe ilişkin görüşü sorulan Cumhuriyet savcısı, Bakanlığın talebinin kabulünü istedi.
Sanık Oktar, Bakanlığın talebine ilişkin, "Avukat hanımın ne gerekçeyle katıldığını bilmiyoruz. Karşı tarafın savunucusu olarak mı katılıyor? Bizim aleyhimize katılıyorsa istemeyiz tabii ki ama tarafsız olarak katılacaksa isteriz." dedi.
Mahkeme heyeti, Bakanlığın davaya katılma talebini kabul etti.
Tutuklu sanık Yakup Balaman, savunmasında, kendisine yönetilen "imam" suçlamasını reddederek, "İmam olmadığıma dair dosyada fazlasıyla delil var. FETÖ benzeri bir yapı olduğumuz imajını vermek için bu algıyı yaratıyorlar. Bu hassasiyet devreye sokularak düşman ceza hukuku uygulanıyor bize. İmam, emir, talimat, hiyerarşinin FETÖ benzeri yapı denmek için ortaya atıldığını düşünüyorum." diye konuştu.
Suç örgütü olmadıklarını savunan Balaman, "Böyle bir suç örgütü olmaz. Hayali bir yapı oluşturulmuş. Bizi de bu yapıya oturtmaya çalışıyorlar. Mehdiyet inancı etrafında bir araya gelmiş değiliz. Ben Adnan Oktar ile mehdi olduğu için değil, Kur'an'a uyan samimi bir insan olduğu için tanıştım ve görüşmeye devam ettim. Küresel güç iddiamız yok ama Türkiye'nin küresel güç olmasını istiyoruz." şeklinde konuştu.
FETÖ'yle taban tabana zıt olduklarını iddia eden Balaman, kendileri için sevginin ön planda olduğunu belirterek, "Onlarda tam tersi sevgisizlik ön plandaydı. Adnan Bey onları uyarıyordu. 'Bu size uğursuzluk getirir.' diyordu ve sonuç herkesin malumu. İddia edilen suçları işlemedik. Kumpas faaliyetlerini ortaya atmalarının amacı bizi ayırmak. Adnan Bey'e olan sevgimizi azaltamayacaklar, bizi birbirimizden ayıramayacaklar. Biz Allah'ın vereceği hükme razıyız." ifadelerini kullandı.
Duruşmanın öğleden sonraki oturumunda, "örgüt yöneticiliği" ile suçlanan tutuklu sanık Alev Babuna'nın savunması alındı.
Babuna, davanın müştekilerinden Serra Mohammed Valıpour'un iddialarına ilişkin, "Kabiliyetli, zeki bir kız. Serra küçük yaştan itibaren iftira atabilen bir insan. Annesinin yanında kalmak istemiyor, iftira atıyor, babasının yanına gidiyor. Babasının yanında kalmak istemiyor, iftira atıyor, koruyucu ailenin yanına gidiyor. İddiaların hepsi yalandır. Serra kötü niyetli olan bir çocuk fakat tabii ki biz onu seviyoruz. Böyle zihniyetli bir çocuk olduğunu bilmenizi isterim. Adnan Bey'in yanında ne kadar güzel insanlar var, niye taciz etsin?" dedi.
Kendisine yöneltilen "örgütün kasası" suçlamasını kabul etmeyen Babuna, kimsenin parasının kendisinde olmadığını ve Adnan Oktar'dan böyle bir talimat almadığını savundu.
Babuna, savunmasına şöyle devam etti:
"Bu soruşturmalar suç soruşturması değil, siyasi davalar. En açık, en şeffaf yaşayan insanlar biziz. Bizde asla gizlilik yoktur. Suç örgütü olmadığımızın göstergelerinden biri de el konulan eşyalardır. El konulanlar çamaşır makinesi, bulaşık makinesi, tabaklardır. Tüfek yok, ruhsatsız silahlar yok, çakı bile yok. Taleplerimiz, süreyi uzatacağı gerekçesiyle reddedildi. Halbuki biz süreyi uzatmak istemiyoruz. Dosyayı niye acele bitirmeye çalıştığınızı anlamıyorum. Aynı kaygıyı yine yaşıyorum."
Müştekileri dinleyemediğini belirten Babuna, bu konuda mağduriyet yaşadığını iddia etti.
Babuna, kendilerine iftira atıldığını öne sürerek, "Cezaevinde olduğumuz için yaşlanmamızı, hastalanmamızı bekleyenler çok yanıldılar. Birbirimize olan sevgimiz, saygımız arttı. Dış dünyanın maddi, manevi tehlikelerinden korunduk. Kendimizi geliştirdik. Bizim tutuklanmamıza, tutukluluğumuzun devamına karar verenlerin bir kader dahilinde, Allah'ın takdiriyle karar verdiklerini biliyorum. Ne kadar çok baskı olursa o kadar çok güçleniyoruz." dedi.
Duruşma, savunmaların alınmasına devam edilmek üzere yarına ertelendi.
Mütalaadan
Duruşma savcısı tarafından 19 Eylül'de hazırlanan 445 sayfalık mütalaada, elebaşı Adnan Oktar'ın 1994'te örgütün dışarıya açılması yönünde talimat verdiği ifade ediliyor.
İmkanı olanların iş kurması, iş kuramayanların ise iş bulmaları ve kazandıkları paraları örgüte "infak" adı altında getirmeleri talimatlarının iletildiği yer alan mütalaada, yapılan harcamalara ilişkin örgüt liderinin sürekli bilgilendirildiği ve örgüt içinde tüm harcamaların son kararının örgüt lideri tarafından verildiği belirtiliyor.
Silahlı terör örgütü FETÖ ile Adnan Oktar Silahlı Suç Örgütü'nün oldukça benzer saiklerle hareket ederek, insanların dini hassasiyetlerini manipüle ettikleri bilgisine yer verilen mütalaada, dönemin siyasi ve sosyal koşullarına göre söylem geliştirdikleri ve faaliyetlerini buna göre tanzim ettikleri vurgulanıyor.
Mütalaada, sanıkların, Akkuyu Nükleer Santral Projesi, Suriye politikaları ve Türkiye- Rusya'yı ilgilendiren istihbarı konularda bilgi toplama, ayrılan örgüt üyelerinin zor durumda bırakılmaları için FETÖ'cü olduklarına ilişkin yabancı istihbarat birimlerine bilgi verilmesi şeklindeki eylemlerde bulundukları aktarılıyor.
Etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak isteyen sanık ve katılanların beyanlarına göre örgüt lideri sanık Adnan Oktar'ın özellikle kadın örgüt mensuplarına yönelik "bakışını beğenmediği, yanlış hitap ettiği, kendisine itiraz ettiği/karşı çıktığı" gibi sebeplerle küfür ve hakaret içerikli sözler kullanarak veya darbedip psikolojik ve fiziki şiddet uyguladığı anlatılan mütalaada, Oktar'ın ayrıca örgüt üyelerinin eğitim alma hakkını engellediği bildiriliyor.
Mütalaada, Oktar'ın sistematik şekilde örgüt mensuplarına cinsel istismarda bulunduğu, örgüt üyelerinin bir kısım bürokrat, siyasetçi, gazeteci, kamu görevlisi ve sivil vatandaşlara yönelik kişisel bilgileri kaydedip Oktar'a sundukları, bu verilerin arşivlenmiş şekilde muhafaza edildiği kaydediliyor.
Esas hakkındaki mütalaada, örgüt elebaşı Oktar'ın, "örgüt yöneticiliği", "FETÖ silahlı terör örgütüne yardım", "siyasal veya askeri casusluğa teşebbüs", "eziyet", "kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma", "birden fazla kişiyle birlikte birden fazla kez çocuğa karşı cinsel istismar", "cinsel saldırı", "cinsel saldırıya teşebbüs", "kişisel verilerin kaydedilmesi", "tehdide azmettirme" suçlarından 232 yıl 9 aydan 1198 yıla kadar hapsi isteniyor.
Örgüt yöneticisi konumundaki diğer sanıklar Tarkan Yavaş, Alev Babuna, Aylin Atmaca, Bora Yıldız, Halil Hilmi Müftüoğlu, İbrahim Tuncer, Mehmet Noyan Orcan, Merve Büyükbayrak, Sinem Hacer Tezyapar, Yeliz Sucu, Ayşegül Hüma Babuna ve Fatma Ceyda Ertüzün'ün de benzer suçlardan cezalandırılması istenen mütalaada, 71 tutuklu sanığın mevcut hallerinin devamı talep ediliyor.
Davanın geçmişi
İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi, 11 Ocak 2021'de açıkladığı kararında, "örgüt yöneticisi olmak" suçundan yargılanan sanıklar Adnan Oktar, Tarkan Yavaş, Mehmet Noyan Orcan, Bora Yıldız, Halil Hilmi Müftüoğlu, İbrahim Tuncer, Ulviye Didem Ürer, Alev Babuna, Aylin Atmaca, Merve Büyükbayrak, Yeliz Sucu, Sinem Hacer Tezyapar, Fatma Ceyda Ertüzün, Ayşegül Hüma Babuna'ya ayrı ayrı 9 bin 803 yıl 6 ay hapis cezası verilmesine hükmetmişti.
Mahkeme 107 sanığa "örgüt üyeliği" suçundan 4 yıl 6'şar ay, 20 sanığa da "örgüte üye olmak", "gerçeğe aykırı mal bildirme", "örgüte yardım etme", "suçluyu kayırma", "ruhsatsız silah taşıma" ve "tehdit" suçlarından 1 yıl 8 aydan 11 yıl 3 aya kadar değişen sürelerde hapis cezası vermişti.
Etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanan 12 sanığa "örgüte üye olmak" suçundan 11'er ay hapis cezası veren mahkeme, bu sanıklarla ilgili hükmün açıklanmasının geriye bırakılmasını karara bağlamıştı.
Sanık Mustafa Kuşçu, Ozan Süer ve Turgut Aksu'nun tahliyesine karar veren mahkeme, Bahadır Köseoğlu hakkında tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkarılmasını kararlaştırmıştı.
Sanıklardan 3'ünün tüm suçlardan beraatine hükmeden mahkeme, tutuksuz sanıklar Ahmet Bürke, Dolunay Tezin, Hüseyin Alpar Sayın, Sibel Yılmaztürk, Şecaaddin Çelikler, Eşref Nuri Yakışan, Mehmet Murat Atmaca ve Deniz Tanık'ın tutuklanmalarına karar vermişti.
Bir kısım sanıkların bazı suçlardan beraatini kararlaştıran heyet, 80 sanığı ise çeşitli suçlardan 3 yıl ile 36 yıl arasında değişen hapis cezalarına çarptırmıştı.
İstinaf Mahkemesi kararı bozmuştu
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi ise Adnan Oktar organize suç örgütüne yönelik, aralarında Oktar ve örgüt yöneticilerinin de bulunduğu 84'ü tutuklu 215 sanık hakkında yerel mahkemece verilen hükmü usulden bozmuştu.
İstinafın bozma kararıyla 68 sanığın, tutuklulukta geçirdikleri süre ve haklarındaki hükümlerle ilgili bozma nedenleri dikkate alınıp tahliyelerine karar verilmişti.
Alınan kararda, suç örgütü lideri Oktar, Alev Babuna, Aylin Atmaca, Ayşegül Hüma Babuna, Bora Yıldız, Hakan Kurtul, Halil Hilmi Müftüoğlu, İbrahim Tuncer, Mehmet Noyan Orcan, Mert Sucu, Merve Büyükbayrak, Oğuzhan Sevinç, Sinem Hacer Tezyapar, Tarkan Yavaş, Ulviye Didem Ürer ve Yeliz Aksoy'un ise tutukluluk hallerinin devamına hükmedilmişti.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığı da tahliyelerin "usul ve yasaya aykırı" olduğunu belirterek, sanıklar hakkında tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkarılmasını istemişti.
İtirazın reddedilmesinin ardından Başsavcılık, bir üst mahkeme olan 2. Ceza Dairesine yeniden itirazda bulunmuştu.
İtirazı değerlendiren İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi, tahliye edilen 68 sanıktan 61'i hakkında "cinsel saldırı" suçundan tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkarılmasına hükmetmişti.
Haklarında yakalama kararı çıkarılan 61 sanıktan 50'si tutuklanmış, dava dosyası ilk derece mahkemesine gönderilmişti.
Son Dakika › Güncel › 'Adnan Oktar organize suç örgütü davası' yarına ertelendi - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?