Başbakan Yardımcısı Emrullah İşler, 2003-2013 arasında TİKA'ya aktarılan tutarın 840 milyon 289 bin lira olduğunu belirterek, "TİKA, kurulduğu günden beri 15 binin üzerinde projeyi başarıyla hayata geçirmiştir. Bu projelerin 2 bin 241'i 1992-2002 yılları arasında gerçekleştirilirken, ikinci 11 yıllık dönem zarfında başarıyla uyguladığı proje sayısı 13 bini aşmıştır" dedi.
İşler, "Değişen Dış Politikanın Yumuşak Güç Ayağı TİKA ve Resmi Kalkınma Yardımları" başlığıyla Barbaros Point Otel'de düzenlenen "122. Bab-ı Ali Toplantıları"na katıldı.
Emrullah İşler, konuşmasında, artık, hakim güç odaklarının çıkar çatışmaları arasında, insanlığı merkeze alarak adım atan, gönüllere hitap eden, ırk, dil, din, renk ayrımı yapmayan, kendi kültür ve medeniyet kodları ile dünyaya ve hayata bakan ve ona göre davranan bir Türkiye olduğunu söyledi.
Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı'nın, merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal döneminde kurulduğunu dile getiren İşler, yumuşak güç kavramının da 90'lı yıllarda ortaya çıkması ile aynı dönemde TİKA'nın kurulmasının, dönemin şartlarının ileriye dönük bir perspektifle ne kadar iyi anlaşıldığını gözler önüne serdiğini dile getirdi.
İşler, 2011'de kalkınma işbirliği sürecinin etkinliğinin artırılabilmesi için TİKA'nın yapısının gözden geçirildiğini ve ulusal ve uluslararası şartlar göz önünde bulundurularak, görev kapsamının genişletildiğini anlatarak, şöyle devam etti:
"TİKA, 5 kıta ve 100'ün üzerinde ülkeye ulaşarak, ülkemizin adını, kültürünü, tarihini, gittiği yerlere ulaştırmakta, gittiği yerlerde yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları ve halk nezdinde kurduğu ilişkiler sayesinde, insanların hayatını kolaylaştıracak projeler yürütmektedir. Talep odaklı ve insan hayatının her safhasını dikkate alan projeler, Türkiye'nin dünya siyaset sahnesinde ön plana çıkmasına imkan tanımaktadır."
"Türkiye, TİKA aracılığıyla etkinliğini artırıyor"
İşler, Türkiye'nin son dönemdeki gelişmesinin, Türkiye'nin kalkınma yardımlarının etkisinin kuvvetlenmesine yol açtığını ifade ederek, şunları kaydetti:
"Türkiye'nin muazzez bir vakıf medeniyeti vardır. Bu vakıf şuuru ışığında TİKA'nın gittiği ülkelerde, bir karşılık beklemeden gerçekleştirdiği faaliyetler, Türkiye'nin kalkınma yardımlarının diğerlerinden ne kadar farklı olduğunu ortaya koymakta ve faaliyetlerinin nitelik olarak daha üstün olmasına yol açmaktadır. Kalkınma yardımları, ülkemizin uluslararası arenadaki duruşunun doğal bir parçası haline gelmiştir. Suriye gibi insanlık krizinin yaşandığı bölgelerde başarılı sınavlar veren Türkiye, uluslararası arenada ön plana çıkmaktadır. Ülkemizin kuvvetli yumuşak gücü, faaliyetlerinde şeffaf olması ve söyleyeceklerini açıkça dile getirmesi, algılanma biçimini değiştirmiştir. Buna bağlı olarak da uluslararası platformda etkinliği artmaktadır."
İşler, TİKA'nın 20 yılda gerçekleştirdiği ilerlemenin, Türkiye'nin dış politikada yakaladığı başarı ve ülke içerisinde sağladığı gelişmeyle aynı doğrultuda gittiğini anlattı.
İşbirliği yapılan ülkelerin, Türkiye ile ilişkilerini kuvvetlendirmek için ülkelerinde ofis açılmasını sıklıkla teklif ettiğini vurgulayan İşler, "TİKA'nın en fazla önemsediği konulardan biri, gençlere eğitim sağlanması için imkanların seferber edilmesidir. TİKA'nın etkinlikleri, faaliyet gösterdiği ülkelerle bölgesel işbirliğinin artmasına yol açmaktadır. TİKA'nın faaliyet gösterdiği ülkelerin hükümetleri, bu vesileyle Türkiye'nin deneyimlerini kendileriyle paylaştığına inanıyor" diye konuştu.
TİKA'nın son yıllarda kapasitesini artırmasıyla birlikte, Türk dış politikasının uluslararası arenada daha fazla ön plana çıkmasına imkan tanıdığını dile getiren İşler, şunları iletti:
"Ülkemiz, kalkınma projeleri uygulama alanında örnek olarak görülüyor ve kendi içinde sağladığı atılımları takip eden ülkeler, bunların kendi ülkelerinde de uygulanması için bizden talepte bulunuyorlar. Bu aşamada TİKA, yurt dışında somut bir şekilde Türkiye'nin neler yapabileceğini göstermesi, ülkemizi doğrudan yansıtması, dış politikamızın uygulayıcı yumuşak gücü olması bakımından ana etken olarak ortaya çıkıyor. Türkiye, dış politikada söyleyecek sözü olan, uluslararası krizlerde dikkatleri kriz bölgelerine çeken, önder ülke konumundadır. TİKA ise bu noktada Myanmar, Somali, Yemen, Tunus, Orta Afrika Cumhuriyeti ve Kırım gibi sorunlu bölgelerdeki projeleriyle dış politikamızı kuvvetlendirmektedir."
İşler, Kırım Tatar halkının, altyapı, eğitim ve sağlık alanında eksikliklerinin giderilmesi ve kültürel kimliklerinin korunması amacıyla projeler hayata geçirdiklerini aktararak, şu şekilde konuştu:
"2002'ye kadar 20 ülkede faaliyet gösteren TİKA'nın, 2013'te yardım götürdüğü ülke sayısı 120'ye ulaşmıştır. İlk başta Kafkaslar, merkez Asya ve Balkanlar'daki bazı ülkelere ulaşan TİKA, 2011'de yapısal değişime gitmiş ve 5 kıtaya ülkemizin yardım elini uzatabilecek altyapıyı kurmayı hedeflemiştir. Söz konusu hedef çerçevesinde, Doğu ve Güney Asya, Pasifik ve Latin Amerika ülkeleri 2013'ten itibaren TİKA'nın ilgi alanına girmiştir. Sadece Myanmar, Bangladeş, Sri Lanka değil, Vanuatu, Kribati, Saint Lucia, Peru, Guatemala, Bolivya, Filipinler, Brezilya ve Küba'ya kadar geniş bir coğrafyaya TİKA'nın dostluk eli ilk defa uzanmıştır. TİKA, Amerika, İspanya, Hırvatistan, Polonya, Macaristan ve Güney Afrika Cumhuriyeti gibi gelişmiş ülkelerde de ilk defa önemli projelere imza atmaktadır."
"Program Koordinasyon Ofisi sayısı 40'a ulaşacak"
"2002'de 12 olan Program Koordinasyon Ofisi sayısı, 2014 sonu itibariyle 37 ülkede, 40 ofise yükselecektir" diyen İşler, bu tarihte, Ürdün, Macaristan, Kamerun, Bangladeş ve Güney Sudan'da yeni ofislerin açılması için çalışmaların devam ettiğini açıkladı.
Son dönemlerde TİKA'nın bütçesinde ciddi artışlar sağlandığını söyleyen İşler, şunları aktardı:
"Bunun neticesinde 2003-2013 arasında TİKA'ya aktarılan tutar 840 milyon 289 bin lira olmuştur. 1994-2002 arasıyla bu dönem kıyaslandığında, hükümetimiz döneminde reel bazda 3 kat, döviz bazında ise 8 katı aşan bir artış gösterdiği görülmektedir. Bu artışa bağlı olarak proje sayıları da TİKA'nın ne kadar aktif çalıştığının en bariz göstergesidir. 'Yeni TİKA', ilk 10 yılda yapılan projeye yakın sayıda projeyi artık 1 yılda gerçekleştirmektedir. TİKA, kurulduğu günden beri 15 binin üzerinde projeyi başarıyla hayata geçirmiştir. Bu projelerin 2 bin 241'i 1992-2002 yılları arasında gerçekleştirilirken, ikinci 11 yıllık dönem zarfında başarıyla uyguladığı proje sayısı 13 bini aşmıştır."
İşler, Türkiye'nin resmi kalkınma yardımlarının 2002'ye kadar yıllık ortalama 40-80 milyon dolar aralığında, 2013'te ise yaklaşık 3,3 milyar dolar olarak raporlandığını, bu rakamın 2012'ye göre yüzde 29'luk bir artışı ifade ettiğini, söz konusu rakamdaki artışın en önemli nedeninin de Suriyeli misafirlere yapılan acil yardımlar olduğunu bildirdi.
10 yılda 148 okul inşa edildi
Projeler kapsamında kullanılan kaynakların yüzde 80'den fazlasının eğitim, idari ve sivil altyapıların güçlendirilmesi, sağlık, su ve sanitasyon gibi alt sektörleri kapsayan Sosyal Altyapılar ve Hizmetler sektöründe değerlendirildiğini anlatan İşler, şöyle devam etti:
"2003-2013 arasında inşa edilen okul sayısı 148, onarım sayısı 164'tür. Türkoloji Projesi kapsamında, 32 ülkenin üniversitesi ile işbirliği yapılmış, toplam 12 Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü ile 18 Türk Dili ve Kültürü Merkezi açılmıştır. İşbirliği yapılan bölüm ve merkezlerde her yıl yaklaşık 3 bin 500'e yakın kişi Türk Dili ve Edebiyatı derslerinin yanında Türk kültürü ve tarihi ile ilgili dersler almıştır. 2011-2013 arasında inşası ve tadilatı yapılan hastane ve sağlık merkezi sayısı 49'a, donanımı ve tefrişatı gerçekleştirilen merkez sayısı 50'ye, eğitim alan sağlık personeli sayısı 2 bin 133'e, temin edilen tıbbi ve teknik malzeme sayısı 125'e, sağlık taraması proje sayısı 20'ye, hibe edilen ambulans sayısı 51'e ulaşmıştır. 2003-2013 arasında 420'den fazlası Asya'da, 210'dan fazlası ise Afrika'da olmak üzere binden fazla su kuyusu açılmıştır."
İşler, başta Balkanlar olmak üzere dünyanın değişik yerlerinde tarihi eserlerin restore edildiğini ve edilmeye devam ettiğini kaydederek, "Hz. Peygamber döneminde Habeşistan'a hicret eden ilk Müslümanlara sahip çıkan dönemin Kralı Necaşi'nin türbesi ve 15 sahabenin mezarları aslına uygun olarak restore edilecek olup, bunun yanı sıra bölgenin çevre düzenlemesi yapılarak ziyaretçiler için sosyal kullanım alanları yapılacaktır. Ayrıca Osmanlı Devleti'nin 1912'de Harar kentinde yaptığı ve bakımsızlık nedeniyle bugün yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya olan Muhammed Ali Köşkü olarak da bilinen konsolosluk binasının aslına uygun olarak onarımı gerçekleştirilecektir" ifadelerini kullandı. - İstanbul
Son Dakika › Güncel › Bab-ı Ali Toplantıları - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?