MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Demokrasi içerisinde aranmak demek, demokrasinin bir kurumunu değerlendirmek demektir. O kurum ise seçimdir. En yakın seçim 30 Mart'tır" dedi.
Bahçeli, partisince Cumhuriyet Meydanı'nda düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada, kadına şiddetin yuvaların yıkılmasına, boşanmaların artmasına ve zaman zaman da küçük gerginliklerin birden taşmasıyla sonuçları çok da acı olan ölümlere sebebiyet verebildiğini söyledi.
Bunların Türkiye'nin gerçeği olduğunu ifade eden Bahçeli, adaletsizliğin de böyle olduğunu belirterek, "Türkiye bundan çıkış yolu ararken bugünkü siyasi iktidar zaman zaman bu konular üzerinde durma ihtiyacı dahi hissetmiyor. Gerekli tedbirleri almıyor ve Türkiye sosyal bir kargaşa içinde, Türkiye bir kriz yaşıyor, Türkiye bir kamplaşma, kutuplaşmanın içerisine giriyor" diye konuştu.
Bahçeli, bir ülkenin insanlarının bir arada, birlikte ve beraberce yaşayacağı, ülkeye kardeşçe hizmet edeceği bir süreç içerisinde bu ve buna benzer olaylardan dolayı özellikle kamplaşma, cepheleşme ve bunu körükleyen gerilim stratejisinin zaman zaman toplumsal kesimlerin birbirlerine karşı husumet beslemelerine sebep verebildiğini ifade etti.
Bütün bunları dikkate alındığında yoksulluk, açlık işsizlik gibi son günlerde dikkat çeken bir konunun da yolsuzluk ve rüşvet olduğuna vurgu yapan Bahçeli, "Bugün yolsuzlukla, rüşvet tam 95 gün olmuştur. Şimdi hala 95 günden bugüne sayın Recep Tayyip Erdoğan TOKİ'nin imkanlarıyla düzenlemiş olduğu taşıma unsurlarla oluşturulmuş mitinglere çıkıyor, her tarafa saldırıyor, hakaret ediyor ve Türkiye'de önemli sıkıntıların devamını sanki körüklüyor" dedi.
Bahçeli, okuyacağı metni mitingdekilerle beraber değerlendireceğini de ifade ederek, şunları kaydetti:
"Sayın Başbakan diyor ki, 'Bize iktidar verdiğiniz de size şeref sözü veriyoruz, adaleti, eşitliği, hakkın rızasını ve kul hakkını gözeteceğimize söz veriyoruz' diyor. Şimdi, '11 yıldan bu yana bu söz gerçekleşiyor mu? Bu sözün inandırıcılığı var mı?' Bu sözün arkasında nelere saklanarak, nelerin yapıldığını biraz sonra sizlere anlatmaya çalışacağım. Başbakan'ın bu sözden sonra bakın Türkiye'de lobilerden bahseder. 'Faiz lobisi' der şunu der bunu der. Ülkeyi yöneten sanki kendisi değil. Bu lobileri gerekli tedbirleri alması gereken şahsiyet sanki kendisi değil ama bu lobiler gibi bir de Adalet ve Kalkınma Partisi'nin ve başbakanın lobileri var. 'Nedir bu lobiler?' Yalan lobisi. Bugün Artvin'de sabah yapmış olduğu sabah toplantısında bu yalan lobisini yine harekete geçirmiş. Ne varsa Recep Tayyip Erdoğan döneminde olmuş. 2002 yılında 79 yıllık bir süreçte Türkiye yok. Ne zaman olmuş Türkiye 2002'den bugüne kadar. Ne yapılmışsa 11 yıldan Recep Tayyip Erdoğan'dan olmuş. Bu yalan lobisi değil de nedir?"
- "17 Aralık 2013 günü kara bir gündür"
Bahçeli, 17 Aralıkta yaşananları da değerlendirerek, "Demek ki Recep Tayyip Erdoğan 11 yıllık iktidarında kendisinin ortaya koyduğu ve uygulamaya geçtiği 3 lobi faaliyeti bulunuyor. Bunlardan birisi yalan, ikincisi çalan ve üçüncüsü de talan lobisidir. 17 Aralık 2013 günü kara bir gündür. Adalet ve Kalkınma Partisi için de yüz karasıdır. Türkiye açısından utanç verici bir haldir. İktidar açısından büyük bir rezalettir" ifadelerini kullandı.
- "Başbakan, bu ülkede yaşayan her vatandaşının başbakanı olmalıdır"
"Bu süreç içinde öyle bir telefon konuşması var ki çok dikkat çekici" diyen Bahçeli, 17 Aralık soruşturmaları başladığı günden itibaren bir korku ve panik yaşandığına vurgu yaparak, "8.30'da konuya vakıf olan sayın Başbakan, oğlu Bilal beyi arıyor. Diyor ki, 'Oğlum bazı gelişmeler var. Evde ne varsa sıfırla' diyor. Onun da bir kısmını şuna bir kısmını buna... Toplam tapelerle kamuoyuna duyurulan şekliyle 1 milyar dolar. Şimdi bu konu üzerinde kamuoyu bilgilendikçe sayın Recep Tayyip Erdoğan bey hırçınlaşıyor ve hırçınlıkla beraber sağa sola saldırıyor" diye konuştu.
Bahçeli, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bir taraftan diyor ki, 'Bana komplo yapıldı.' Öbür taraftan diyor ki, 'Benim sesim montajdır. Bunlar Adalet ve Kalkınma Partisi'ni istemeyenlerdir, başarımızı kıskananlardır. Bunlar paralel devlettir, bunlar aynı zamanda alçaktır, haindir' diyor ve her gün televizyonlara çıkıyor sürekli bu tartışmayı sürdürüyor. Böyle bir durum karşısında Türkiye çok karışıyor ve öbür taraftan da çok büyük bir artık ne diyeceğimizi de şaşırdığımız bir sözü gündeme geliyor. Şimdi onu size hatırlatmak istiyorum. Bu ayıbı kınıyorum. Bu bir terbiyesizliktir. Başbakana yakışmaz. Başbakan bu ülkede yaşayan her vatandaşının başbakanı olmalıdır. Hiçbir sebeple kimseyi ayırt etme hakkı yoktur, böyle bir hakkı da kullanma yetkisi de yoktur."
"Şimdi ne olmuş da böyle olmuştur" diyen Bahçeli, şöyle konuştu:
"Kendisinin ifadeleriyle anlatmak için notlarıma bakıyorum. Başbakan Erdoğan, 12 Mart 2014 günü akşam televizyon 24'te katıldığı bir programda mezhep ayrımcılığını körüklemiş ve özellikle Ehlibeyt sevdalılarını aşırı şekilde incitmiştir. Başbakan Erdoğan, 17 Aralık'ın ardından yaşanan olaylardan sonra bazı tespitleri yaptıklarını belirtip cemaati kastederek, 'Bunlar da takiye var, bunlar da yalan var, bunlar da iftira var. Üçünün neticesi fitne var, fesat var yani böyle çok rahat takiye yapıyorlar. Şia'yı falan geçmiş vaziyetteler. Şia bunların eline su dökemez' diyor. Şimdi Türkiye'de Recep Tayyip Erdoğan'ın 11 yıldan bu yana yaptıklarının bir özetidir, bir edepsizliğidir ve Türkiye'nin Başbakanlığına bir an olsun dahi yakışmayacak bir şahsiyettir."
Ülkenin böyle yönetilemeyeceğini savunan Bahçeli, "Artık Recep Tayyip Erdoğan siyasi ömrünü tüketmiştir. İktidarda kalması her an için ülkenin birliği, dirliği ve kardeşliği için sakınca ifade etmektedir. Recep Tayyip Erdoğan'ın artık siyaseten bitmiş olduğunu görmek lazımdır. Bunları söylerken Kars'tan sesleniyorum, Adalet ve Kalkınma Partisi'ne oy vermiş olan vatandaşlarım, sizler üzülmeyiniz, sizler kırılmayınız, sizler incinmeyiniz. Sözümüz sizlere değil, sizi yönetmek için sizin desteğinizi almış, 11 yıldan bu yana tek adam rolüne girip otoriter bir rejimle diktatörlüğe heveslenen ve şu an için istenmeyen adam olarak milletçe ilan edilmiş Recep Tayyip Erdoğan ve yanındaki dörtlü çetedir" dedi.
- "Bu millet sana güle güle diyecek"
Bu durumdan kurtuluşun yolunun demokrasi içerisinde aranması gerektiğini anlatan Bahçeli, "Demokrasi içerisinde aranmak demek, demokrasinin bir kurumunu değerlendirmek demektir. O kurum ise seçimdir. En yakın seçim 30 Mart'tır. AKP'ye oy vermiş kardeşlerim de başta olmak üzere sandığa gidilmeli, oylar kullanılmalı, belediye başkanlarımız seçilmeli ve böylelikle de Recep Tayyip Erdoğan'ın oy kaybına uğratılarak, bir işaretle uyarıda bulunulmasın da fayda vardır diye düşünüyorum. Çünkü bu şahsiyet uyarılmalıdır. Bu insan oy kaybına uğratılmalıdır" şeklinde konuştu.
Bahçeli, mahalli idareler seçimlerinin iktidar değişikliğini önermeyeceğini, bu seçimlerin belediye başkanını, belediye meclis üyelerini seçtiğini ifade ederek, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
"Ama mahalli idareler seçimlerinde bir siyasi parti gerileme sürecine giriyorsa ve bu siyasi parti iktidarda ise artık iktidardan uzaklaştırıldığına dair bir iz bırakır. Bunu dikkate almak lazım. 30 Mart'tan sonra Recep Tayyip Erdoğan, siz milli iradeyle geldiniz, 'Yüzde 51 oyum ve desteğim var diyorsunuz.' Bu seçimden sonra göreceksin Recep Tayyip Erdoğan yüzde 51 ile geldin, yüzde 51 ile de bu millet sana güle güle diyecek. Öyle ise güle güle demek için 'Kars'tan bir katkı olmaması mı gerekir? Kars bir katkı vermeyecek mi? Nasıl verecek?' Burada değerli belediye başkan adayımız Murtaza Karaçanta."
Belediye başkan adayı Murtaza Karaçanta'ya dile sürçerek, 'Mustafa Karaçanta' diyen Bahçeli, "Belediye başkanı Allah'ın izniyle olduğu vakit Recep Tayyip Erdoğan'a güle güle selamı Kars'tan işareti verecek. Burada çok güzel de bir değerlendirme var. Bu karakutu değil, bu ayakkabı kutusu değil, bu Kars'tan yetişmiş değerli bir şahsiyet" dedi.
(Bitti)
Son Dakika › Güncel › Bahçeli: 17 Aralık 2013 Günü Kara Bir Gündür - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?