Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Çözüm sürecinin sağladığı Türkiye'de barış ortamı olmasa Kobanili Kürtler Türkiye'ye rahatlıkla gelebilirler miydi? Herkesin aklını başına alması lazım. Herkes bilsin ki Türkiye, çözüm sürecini sürdürme iradesini dün tezkereyle birlikte, biz çözüm sürecinin bütün mekanizmasını Bakanlar Kurulu ile benim imzamla esasa bağladık" dedi.
Başbakan Davutoğlu, A Haber-ATV ortak canlı yayınında gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Bir gazetecinin "Kobani düşerse ne olur?" sorusunu Davutoğlu, "Kobani'nin düşmesini istemeyiz. Kobani'den gelen kardeşlerimize kucağımızı açtık. Kobani'nin düşmemesi için ne gerekiyorsa da elimizden geleni yaparız" diyerek yanıtladı.
Daha düne kadar oradan Araplar, Türkmenler gelirken, "Niye bu Özgür Suriye Ordusu'na yardım ediyorsunuz, niye bu gelenlere yardım ediyorsunuz" diye CHP'nin kendisine gensoru verdiğini anımsatan Davutoğlu, o zamanki BDP'nin de aynı tutumu takındığını söyledi.
Davutoğlu, "Bunun Türkiye ilişkisi ne? Saldıran IŞİD, düşen Kobani. Bizimle ilgisi şu; biz oradaki Kürt kardeşlerimize sahip çıkarız. Ama bunun çözüm süreci ile doğrudan irtibatını kurmanın hiçbir mantığı yok. Kim böyle bir irtibat kurarsa bu gayet anlamsız bir şey" değerlendirmesinde bulundu.
Bu irtibatı kim kuruyorsa yanlış olduğunu ifade eden Davutoğlu, şöyle devam etti:
"İster şu, ister bu. Tamamıyla yanlış. Suriye'deki Kürt halkına da yardım etmez bu tutum. Suriye'deki Kürt halkının da, Arap halkının da, Türkmen halkının da dönüp sığınabileceği tek yer Türkiye. Türkiye'yi kaybederek kim, neyi yapabilir bölgede? Başka bir yere mi gidilebilecekti. Kobani halkı nereye gitti? 186 bin kişi oldu, biraz önce rakamı aldık. 186 bin kişi, yaklaşık 10 gün içinde girdi. Nereye gidecekti Türkiye Cumhuriyeti olmasaydı. Türkiye Cumhuriyeti'nde düzen olmasaydı gelirler miydi? Çözüm sürecinin sağladığı Türkiye'de barış ortamı olmasa Kobanili Kürtler Türkiye'ye rahatlıkla gelebilirler miydi? Rahat edebilirler miydi, bir çatışma ortamı Türkiye'de olsaydı. Herkesin aklını başına alması lazım. Çözüm sürecinde biz muhatap görülüyorsak ki, biz muhatabız, esas asli olarak biz belirleyiciyiz. Herkes bilsin ki Türkiye çözüm sürecinin sürdürme iradesini dün tezkereyle birlikte, biz çözüm sürecinin bütün mekanizmasını Bakanlar Kurulu ile benim imzamla esasa bağladık. Yani çıkan yasayı uygulama planına oturttuk."
-"Vebali bu kararı alanlar üzerine olur"-
Bir taraftan da ciddi bir yol haritası üzerinde çerçeve müzakereler yürüttüklerini ifade eden Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Bu kadar gelinmiş bir yolda, eğer Kobani düştü diye, Türkiye'nin hiçbir dahli, hiçbir vebalinin olmadığı, aksine PYD'nin vebalinin olduğu şekilde Kobani düşerse, bunu dönüp çözüm sürecine mal etmek istenirse bu yapılabilecek en büyük hata olur. Böyle bir hatanın vebali de bu kararı alanlar üzerine olur. Ama bizim yanımızda durulursa, Türkiye, Suriye'deki Kürtlerin de hamisidir, Türkmenlerin, Arapların olduğu gibi Suriyeli Kürtler de bizim kardeşimizdir. Yemen Türküsü'ne mesnet teşkil eden birliklerin gittiği yerler bugün bizim güneydoğu sınırımızda, Suriye'deki Kürt aşiretleridir. Bakın 186 bin kişi geldi, hemen akrabalarını buldu. Çünkü hepsi akraba. Her zaman söyledim Sayın Demirtaş'a da, sizin sadece Kürtler için yüreğiniz yanıyor olabilir, sadece onlar için eyleme geçiyor olabilirsiniz. Ama biz Türkiye Cumhuriyeti devletiyiz. Nasıl Kürtlerin akrabaları varsa, Bayır Bucak Türkmenlerinin de akrabaları var. İdlib'deki Arapların da Reyhanlı'da akrabaları var."
Davutoğlu, "Türkiye Cumhuriyeti devleti kendi vatandaşlarına ve vatandaşlarının dışardaki akrabalarına bakarken bir etnik grubu esas almaz. Bizim için hiç fark etmez, Kobani'deki, Haseki'deki Kürtler de bizim kardeşimizdir. Ne yardım gerekiyorsa yapacağız" değerlendirmesinde bulundu.
Eğer orada bir yanlış şey varsa bunun temel sorumlusunun PYD olduğunu belirten Davutoğlu, "Onlar maalesef rejim ile işbirliğine girdiler. 'Rejim bize dokunmadıkça Araplar ve Türkmenleri ne kadar katlederse katletsin sesimiz çıkmaz' dediler. HDP'den veya BDP'den bu Suriye zulmü sürerken bir tek ses duydunuz mu? 'Türkmenlere niye zulmediyorsunuz?' diye bir ses çıktı mı? 'Araplara niye zulmediyorsunuz?' diye bir ses çıktı mı? Bizim için hepsi insan ve hepsine elimizi uzatacağız" diye konuştu.
-"İbret dolu bir dönem yaşıyoruz"-
Bir gazetecinin "IŞİD de hiç İsrail'den, Gazze'den bahsetmiyor. Çok enteresan bir tablo" değerlendirmesi üzerine Davutoğlu, "Tabi, çok ilginçtir son dönemde İsrail ve Gazze'den en çok bahseden de Türkiye. Başka ülkeler şimdi zikretmeyeyim. Hani neredeyse Irak, Suriye, Lübnan hattında bütün bu mezhep çatışmasında taraf olan ülkeler, diğer konularda aynı hassasiyeti göstermiyorlar. Gerçekten çok ibret dolu bir dönem yaşıyoruz" yorumunu yaptı.
Önemli olanın Türkiye'nin tarihe nasıl geçeceği olduğunu kaydeden Davutoğlu, "Bu anlamda Ortadoğu halklarının hepsinin dostu, hepsinin gerektiğinde hamisi, gerektiğinde kardeşi, gerektiğinde omuz omuza yürüdüğü dostu, komşusu olarak geçeceğiz" diye konuştu.
Bir gazetecinin, "Kobani ile çözüm süreci arasında şöyle bir bağlantı var. Muhatap aldığınız PKK'nın bir uzantısı, biliniyor artık. Doğrudur, hata yapmıştır. Bir tarafta IŞİD aşağıda Erbil'e yöneliyor, sonra dönüyor Kobani'ye yöneliyor. İkisi de Türkiye ile ilişkili. Buraya baktığınızda ne görüyorsunuz? Çözüm sürecini baltalamak açısından bir amaç yok mu" sorusu üzerine Davutoğlu, çözüm süreci ile bunun kesinlikle bir irtibatının olmadığının altını çizdi.
-"Çözüm süreci milli proje"-
Çözüm sürecinin Türkiye'nin milli projesi olduğunu vurgulayan Davutoğlu, "Dışarıdaki olaylara üzülürüz, onlar için elimizden geleni yaparız ama çözüm süreci bizim vatandaşlarımızla ilişkilerimiz ve değişik vatandaş kesimleriyle kendi aralarındaki ilişkiyi tahkim etmeye dönük bizim projemiz" dedi.
Davutoğlu, Suriye'de ve Irak'ta yaşanan olaylar olmasa da çözüm sürecine ihtiyaç duyulduğunu söyledi.
Türkiye'nin Suriye ve Irak olmamasında, o hale getirilmemesinde çözüm sürecinin önemli bir yeri bulunduğunu ifade eden Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Vatandaşlık bağını tahkim etmektir. Türkiye'de ulusalcı çevrelerin istediği gibi, Türkiye'de Arap Baharı'nın getirdiği bu anafora, girdaba biz çatışmacı iç siyasetle girmiş olsaydık, bugün Suriye ve Irak'taki çatışmanın bize yansıması ne kadar derin olurdu değil mi? Çözüm sürecini provoke etmeye çalışan PKK içindeki bazı unsurlar veya provoke etmeye çalışan bazı çevrelerin istediği gibi çatışmacı bir şeye gidersek bundan en fazla zararı kim görür? Bölgedeki bütün Kürt halk görür, topluluklar görür. Şu anda dikkat edin Irak Kürt Bölgesinin dönüp baktığı, başı sıkıştığında bir yardım talep ettiği ülke Türkiye'dir. Eğer Türkiye'nin, Irak Kürt Bölgesine yardımı ve desteği olmasa acaba Maliki karşısında, Sayın Barzani başını dik tutabilir miydi? IŞİD'in baskısı karşısında Kobani'den, Haseki'den Kürtler 'Başımıza bir şey gelirse nereye gideriz' diye düşünüyorlar. Türkiye. Şimdi bu ülkenin gücüdür. O bakımdan hiçbir şekilde çözüm sürecinden feragat edilmesi ya da çözüm sürecinin zaafa uğratılmasını biz zaten arzu etmeyiz."
-"Bizim için insan var"-
Bir gazetecinin " TSK'nın Kobani'yi kurtarmak için bir sınır dışı askeri harekat yapması söz konusu değil. Bugün zirvede bu konuşulmadı öyle mi?" değerlendirmesi üzerine Davutoğlu, "Birileri güneydoğuda diyor ki 'Kobani'deki Kürtlere niye sahip çıkılmıyor?' Peki Türk Silahlı Kuvvetleri Kobani'ye girdiğinde Bayır Bucak Türkmenleri de Yayladağ'ın karşısından haykırsalar 'Bizi niye kurtarmıyorsunuz' diye. Oraya da girelim. Reyhanlı'nın karşısından İdlib'de Arap kökenli vatandaş 'Bizi niye kurtarmıyorsunuz' dediğinde, oraya da girelim" diye konuştu.
Bir gazetecinin, "Tezkere sonrasında askeri harekat kararı alınmadı" ifadesi üzerine Davutoğlu, "Hayır, tezkerenin bize sağladığı imkan herhangi bir durum söz konusu olduğunda elimizden geleni yapmamızdı. Ama ben güneydoğudaki provoke edilmek istenen kardeşlerime sesleniyorum. Kobani'deki kardeşlerimizin gördüğü zulme karşı her türlü insani tedbiri alırız. Aynı Türkmenler ve Araplara aldığımız gibi" yorumunu yaptı.
IŞİD'in kesinlikle Türkiye'den destek almadığını vurgulayan Davutoğlu, şunları ifade etti:
"Hiçbir zaman da IŞİD'in yaptıklarını tasvip etmedik. Ama siz üç yıldır bizim hükümetimizi, siz derken muhalefet partilerinin hepsi, CHP, MHP, BDP. 'Türkiye'yi maceraya götürüyorsunuz. Suriye'nin içine sürüklüyorsunuz' diyenler şimdi, 'Niye girmiyorsunuz' deme şeyine sahip değiller ve girdiğimizde, böyle bir duruma müdahil olmak, bütün oradaki akrabalarımız bizim için aynıdır. Hepsi için bunu yapmamız lazım. 'Rejim öldürüyorsa girmeyelim', CHP'nin dediği o. 'Rejim öldürüyorsa bırakın öldürsün.' Bakın bu çok yaralayıcı bir şey. Dün Kılıçdaroğlu'na söyledim, CHP'nin adı artık IŞİD ve Esat ile anılacaktır. Suriye halkı ile Suriye Kürtleriyle, Türkmenleriyle, Araplarıyla anılmayacaktır. Bugün CHP'nin takındığı tutumun Türkçesi özeti, şudur; 'Rejim zulmederse sessiz kalın'. Şimdi burada bu dayanışmanın arkasında ne var? Rejim ile bu dayanışmanın arkasında ne var? 'Ama IŞİD yapıyorsa onu ayırın, onunla mücadele edin'. Peki IŞİD ile mücadele ederken de şunu diyor... Kendi içinde tutarsız, Türkiye için de zaten bir tedbir almamış olsak herhalde Türkiye'deki bu huzur ortamı yanımızdaki bütün bu yangınlarla sürmezdi.
Aynı şey BDP için de geçerli. 'IŞİD'e karşı tedbir alın Kobani'yi korumak için ama rejime sesiniz çıkmasın'. Neden? Çünkü PYD ile rejim işbirliği içinde. Biz herkesi şuna davet ediyoruz; bizim için insan var, insan var, insan var. Ne Kürt var, ne Arap var, ne Türkmen var. İnsan var. Kim bu zulmü yapıyorsa ona karşı gerekli tedbiri alırız. Bugünkü tezkere bizim ulusal güvenliğimizi ve sınırlarımızı korumak için. Mülteci akınlarına karşı gerekli tedbir almak için. Uluslararası koalisyon oluştu, onunla yapılacak gerekiyorsa işbirliği ve bizim ulusal menfaatimize, stratejimize uygunsa, demin dediğim gibi, birileri karar alır da 'bize şu üs lazım, şu lazım' diyemez. Türkiye'nin istediği, belirlediği önceliklere uygun olması halinde her türlü koalisyon içinde yer alırız."
Başbakan Davutoğlu, "Tezkere, çözüm sürecini garanti altına alıyor. Çünkü bu yolla biz sınır ötesindeki kardeşlerimize de gerektiğinde size yardım etmeye hazırız mesajı iletiyoruz. İçeride de savaşçı bir üslup değil, içeride de zaten herhangi bir şekilde Türkiye'nin huzurunu bozacak bir teşebbüs olursa, bunun için tedbir alırız diyoruz. Nihayetinde Suriyeli kardeşlerimiz hangi kökenli olursa olsun Türkiye'ye huzur var diye geldi" dedi.
- Ankara
Son Dakika › Güncel › Başbakan Davutoğlu Açıklaması - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?