Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Avrupa Birliği
müzakerelerine ilişkin, "Millet olarak çok büyük bir heyecanla çok büyük bir
coşkuyla aynı zamanda da karalılıkla başladığımız müzakereler ne yazık ki Avrupa
Birliği'nin önümüze çıkardığı yapay engellerle ilgili son derece yavaş ilerliyor.
Önümüze çıkan engellerin teknik olmaktan öte siyasi engeller olması bu noktadaki
şevkimizi de ciddi şekilde örseliyor" dedi.
Slovakya- Türkiye İş Forumu'nda konuşan Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin 2005
yılında Avrupa ile katılım müzakerelerine başladığı anımsatarak, "Türkiye Avrupa
Birliği'ne müracaatı fiili olarak 1959 senesindedir ama resmi olarak 1963
senesindedir. Yani 50 yıl geçti, Avrupa Birliği'ne münacatımızın üzerinden. 50
yıldır Türkiye Avrupa Birliği kapısında bekletiliyor. Tabii biz bunu samimi bir
duruş olarak görmüyoruz" diye konuştu.
"Avrupa Birliği burada ahde vefa ilkelerini ayaklar altına almıştır. Avrupa
Birliği müktesebatına uygun olarak harekat etmemektedir" diyen Başbakan Erdoğan,
"Bakınız Güney Kıbrıs'ı Avrupa Birliği'ne almışlardır. Güney Kıbrıs'ın şu anda
bulunduğu durumun Avrupa Birliği müktesebatıyla yakından uzaktan alakası yoktur.
Olay tamamıyla ideolojiktir. Tamamıyla ideolojiktir. Çünkü böyle bir yaklaşım
tarzı olmaz, yani bunu bir defa ortadan kaldırmak lazım" değerlendirmesinde
bulundu.
Annan planı çerçevesinde yapılan referandum görüşmelerine de değinen
Erdoğan, imza aşamasında Yunanistan Başbakanı'nın erteleme talebini kabul
etmediklerini ve verdikleri sözün arkasında durarak imzaların atıldığını anlattı.
Burada imzaların atılmasının ardından Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde
referanduma gidildiğini ve referandumda Kuzey Kıbrıs'ın Annan planına yüzde 60
ile 'evet' dediğini anlatan Erdoğan şöyle konuştu:
"Güney Kıbrıs yüzde 71 ile 'hayır' diyor. ve hemen bunun ardından da
mükafat olarak Güney Kıbrıs'ı Avrupa Birliği'ne alıyorlar. Avrupa Birliğinde o
zaman Verheugen de oradaydı. Kendileriyle bunları konuştuğumuz zaman bize
söyledikleri 'hiç endişe etmeyin bu referandumun neticesi birçok şeyi
neticelendirecektir' dedi. Hakikaten belirledi Güney Kıbrıs'ı Avrupa Birliği'ne
aldılar. Kuzey Kıbrıs'ı dışarda bıraktılar.
Şunu söylemem lazım: Bakınız şu anda dünyada Kıbrıs diye bir devlet yoktur.
Güney Kıbrıs Rum Devleti vardır. Niye yoktur? Çünkü arasından yeşil hattın
geçtiği ve Birleşmiş Milletler güçlerinin orada olduğu bir yere siz Kıbrıs
diyebilir misiniz? Çünkü Güney'de ayrı bir devlet yapılanması var yönetim
yapılanması veya ne derseniz diyin Kuzey Kıbrıs'ta da bir devlet yapılanması var.
Herkes tanımamış ve olabilir ama Türkiye Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni tanıdı.
Ve şu an da İslam İşbirliği Teşkilatı'nda Kuzey Kıbrıs aynen Kofi Annan
Planı'ndaki adıyla geçiyor. Kıbrıs Türk Devleti olarak. Bunlar bir şeyi ortaya
koyuyor. Öyleyse ahde vefa dürüst olmak şart. ve Biz Avrupa Birliği'ne yük olacak
değil tam tersine Avrupa Birliği'nden yük alacak bur ülkeyiz. Zaten şu an Avrupa
Birliği'ne kimlerin yük olduğu açıkça ortaya çıkmaya başladı. Sıkıntılar ortada
ve bölgesel meselelerde üstlendiğimiz rol özellikle Arap uyanışı sürecindeki
sağduyulu ve ılımlı yaklaşımlarımız Türkiye'nin Avrupa için önemini açıkça ortaya
koyuyor. Bunun yanında özellikle küresel kriz karşısında Türk ekonomisinin ortaya
koyduğu sağlam ve dirençli duruş, ekonomik gücümüzü ciddi şekilde sınavdan
geçirdi. Memnuniyetle ifade etmek isterim ki bu sınavdan başarıyla çıktık."
Erdoğan, küresel finans krizinde Avrupadakiler dahil birçok ülkenin IMF ile
standby anlaşmasına giderken, Türkiye'nin tam tersi olumlu bir performans
sergilediğini söyledi.
Başbakan Erdoğan, 10 yıl önce görevi devraldıklarında IMF'ye olan 23,5
milyar dolar borcu ödediklerini, IMF ile yeni standby anlaşması imzalamadıklarını
ve IMF'ye 5 milyar dolar borç verme noktasına geldiklerini ifade etti.
-"Mali disiplinden, para politikalarından taviz vermiyoruz"-
"Mali disiplinden, para politikalarından taviz vermiyoruz. Türkiye'yi
istikrarla güvenle geleceğe taşıyoruz. Çok sağlam adımlarla son derece sağlıklı
bir şekilde ilerliyoruz" diyen Başbakan Erdoğan, "Avrupa'daki vizyon sahibi
lider dostlarımız Türkiye'nin bu istikrarlı büyüyüşünü görüyor ve ciddi anlamda
da destek oluyorlar. Tabii vizyondan uzak, kendi popülaritesini dert edinen
liderler Türkiye'nin bu büyümesini bir faydaya çevirmek yerine önüne engeller
çıkarmayı tercih ediyorlar. Biz önümüze çıkarılan tüm yapay engellere rağmen
yürüyüşümüze devam edeceğiz. Avrupa Birliği, Türkiye'nin bu birikiminden istifade
etmek isterse biz buna her zaman hazırız. Ancak bazı ülkelerin oldu bittilerine,
zorlamalarına, popülist tavırlarına da açıkçası biz aldırmayacağız. Türkiye'yle
iş yapan, açık söylüyorum: kazanır. Bugün de kazanır yarın da kazanır. 76 milyon
nüfusuyla artık farklı bir pazar, farklı bir Türkiye var" ifadesini kullandı.
Slovakya'nın Türkiye'ye yönelik dostane tutumunu da dikkatle izlediklerini
ve destekleri için ayrıca teşekkür ettiğini dile getiren Erdoğan şunları
kaydetti:
"İnşallah önümüzdeki dönemde de karşılıklı desteklerin artmasını,
işbirliğinin artmasını, hem gidiş gelişlerin hem ekonomik hacmin çoğalmasını
temenni ediyoruz. Ben bugün Bratislava'da gerek değerli mevkidaşımda gerek
Cumhurbaşkanımızda gerek Meclis Başkanımızda bu iradeyi gördüm. Hepsinden öte bir
dayanışma durumu gördüm. Gerçekten ülkemde koalisyonlar çok ciddi sıkıntılara
neden olmuştur. Hele hele bir cumhurbaşkanı ile bakıyorsunuz ki siyasi parti
liderleri arasında ayrı bir sıkıntı varsa bu da ayrı bir orada artık sizlere
gerçekten ertelemeler zarar veriyor. Ama eğer hızlı gidebiliyorsanız mesafe
alabiliyorsanız önünüzde engeller yok da süratle otobanda gidiyorsanız onun
tadına doyum olmaz süratle de netice alırsınız ve o ülke sıçrar, o ülke uçar. Biz
her zaman söylüyoruz, bizim uçmaya ihtiyacımız var. Çünkü yürüyerek muasır
medeniyetler seviyesinin üstüne çıkamayız bunu başaracağız.
İş adamlarımızın da öteden beri sürdürdükleri ilişkileri güçlendirerek,
bütün dostlarına iki ülkeye, iki ülkenin halklarına büyük imkanlar açacağını
biliyorum. Bakın birde yüzde 55 oranlarında Avrupa'ya ihracatımız var. Ama son
krizlerden sonra bu yüzde 30-35'e filan düştü. Ama iş adamlarımız,
girişimcilerimiz ne yaptı? Avrupa Birliği'nde o ülkelerde bu sıkıntı doğarken,
onlar Afrika'ya gitti, Latin Amerika'ya gitti. Afrika'da, göreve geldiğimizde
bizim oraya ihracatımız 3 milyar dolarken, şu anda Afrika'ya bizim ihracatımız 20
milyar dolara çıktı. Bu açığı, ihracatımızı çeşitlendirmek suretiyle kapatmış
olduk. Bundan sonra bunları niçin Türk ve Slovak iş adamları birlikte
yapamasınlar? Beraber de yapabilirler. Beraber farklı ülkelere aynı şekilde bu
ihracatı gerçekleştirebilirler."
-"Bratislava'da şehitlerimize bir kabristan yapılsın istiyoruz"-
Slovakya'dan 100 bini aşkın turistin Türkiye'ye geldiğini belirten Erdoğan,
"Biliyorsunuz bizim buralarda şehitlerimiz var. 21 şehidimizin kabrine ulaşıldı.
Bratislava'da onlara bir kabristan yapılsın istiyoruz ve Sayın Başbakana bu
talebimizi ilettim. kendileri de hemen gerekli talimatı, gerekli olan bakanına
verdi ve büyükelçimiz de bunu takip etmek suretiyle en kısa zamanda inşallah bu
kabristanımız burada bir şehitlik olarak tesis edilecek ve böylece inanıyorum ki
Türkiye'den buraya gelecek turist sayısında çok daha farklı, çok daha ciddi bir
artış olacaktır" diye konuştu.
Erdoğan, konuşmasının sonunda iş forumun düzenlenmesinde emeği geçenlere
teşekkür etti.
İş Forumu'nda Slovak Başbakanı Robert Fico'nun yanı sıra Avrupa Birliği
Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, AK Parti
Genel Başkan Yardımcısı Mevlüt Çavuşoğlu, AK Parti Grup Başkanvekili Mahir Ünal,
AK Parti Ankara Milletvekili Yalçın Akdoğan ve Başbakanlık Müsteşarı Efkan Ala da
katıldı.
(Bitti)
Muhabir: Hasan Öymez - Fevzi Çakır - Şenay Ünal
Yayıncı: İbrahim Uyar - ANKARA
Son Dakika › Güncel › Başbakan Erdoğan, Slovakya'da - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?