Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, 15 Temmuz darbe girişimi gecesine ilişkin, "Çok kritik bir andı, birkaç açıdan. Bir, Cumhurbaşkanı işinin başında, iki, milleti demokrasiye sahip çıkmaya davet ediyor. Yani vatandaş o gece, o cesareti gösterip, o kahramanlığı gösterip sokağa çıkmasaydı, göğsünü siper etmeseydi olay çok daha başka bir yere gidecekti." dedi.
Kalın, CNN Türk'te katıldığı canlı yayında, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunarak, soruları yanıtladı.
15 Temmuz akşamı yaşananları anlatırken, duygulu anlar yaşayan Kalın, darbe girişimini öğrendiğinde Antalya'da olduğunu belirtti. Kalın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşüp, gerekli talimatları aldıktan sonra Türkiye'nin her yerinde ulaşabildiği kişilere "Meydanlara sahip çıkmak üzere çıkıyoruz, Cumhurbaşkanımızın davetidir, kendisi de biraz sonra açıklama yapacak." diye çağrıda bulunduğunu anlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Marmaris'te kaldığı otelde yaptığı açıklamanın, teknik sebeplerle yayınlanması gecikince cep telefonu ile görüntülü CNN Türk'e bağlandığını söyleyen Kalın, "Çok kritik bir andı, bir kaç açıdan. Bir, Cumhurbaşkanı işinin başında, iki, milleti demokrasiye sahip çıkmaya davet ediyor. Yani vatandaş o gece, o cesareti gösterip, o kahramanlığı gösterip sokağa çıkmasaydı, göğsünü siper etmeseydi olay çok daha başka bir yere gidecekti." diye konuştu.
FETÖ'nün darbe girişiminin içinde yer alan ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Marmaris'te kaldığı otele gelen ilk helikopterin keşif amaçlı olduğunu ve içinde SAT komandoları bulunduğunu anlatan Kalın, "O arada artık 'kalkıyoruz' kararı alınıyor, arkadaşlarımız Cumhurbaşkanımızı çıkartıyorlar, koruma başkanımız, Hasan Bey (Cumhurbaşkanı Özel Kalem Müdürü Hasan Doğan), Berat Bey (Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak) yanında, aile yanında tabi hep beraberler. Yaklaşık 20-25 dakika önce, maksimum yarım saat önce ayrılıyor, daha sonra bunlar indirme yapıyorlar oraya. O görüntülere baktığınızda o özel kuvvetler, özel eğitilmiş, ellerinde lazer dürbünlü silahlarla gelip tek tek, kapı kapı, oda oda Cumhurbaşkanımızı arıyorlar. Orada çatışma sırasında bir koruma görevlimizi şehit ettiler, bir bayan arkadaşımızı tartakladılar, dövdüler."
"Böyle bir belayı defedebilmiş olmanın haklı gururu var insanlarda"
O gece otelde kalan Cumhurbaşkanlığı personeline saatlerce ulaşamadıklarını anlatan Kalın, onların da iyi olduğunu sonra öğrendiklerini ifade etti.
Cuntacıların Marmaris'e Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı öldürme kastıyla geldiklerinin çok açık olduğuna işaret eden Kalın, o gece yaşananları bütün vatandaşların yaşadığını kaydetti.
Darbeye karşı çıkan vatandaşların büyük bir cesaret ve asalet örneği sergilediğine dikkati çeken Kalın, görüntüleri izledikçe olayın dehşeti ve vahametini tekrar yaşadıklarını belirtti.
Kalın, insanın beyinden ibaret bir varlık olmadığını söyleyerek, batılıların bunu yaşamadıkları için olayla duygusal bağ kuramadıklarını ifade etti.
İbrahim Kalın, "Rusların darbe girişiminin içinde yer alan pilotların konuşmalarını dinlediği ve onların uyardığı" iddiası ile ilgili soruya, "Yok, doğru değil." karşılığını verdi.
Darbe girişimi esnasında hissettiklerinin sorulması üzerine ise Kalın, "Biz o yaşananları unutmayacağız ve unutturmayacağız hiçbir zaman. Herhalde bütün duyguları millet aynı anda yaşıyoruz karışık, tezat duyguları. Bir tarafta üzüntü var, böyle bir olayın yaşanmasından dolayı ama öbür tarafta büyük bir sevinç var, millet olarak böyle bir belayı, musibeti defedebilmiş olmanın haklı gururu var insanlarda. Bir yanda öfke var. 'Nasıl olur, bu alçaklar, bu FETÖ'cü terör mensupları böyle bir işi yapar, kendi insanına ateş açtırabilir?' Ama öbür tarafta da bir zafer duygusu da var, 'Evet biz bunları alt ettik ve biz bunlara fırsat vermeyeceğiz.' Bütün duyguları aynı yaşadığımız bir dönemden geçtik, geçiyoruz." yanıtını verdi.
"Haşhaşi tabirinin ne kadar isabetli olduğunu gösteriyor"
"FETÖ'cülerin devletin en üst yöneticilerinin, en yakınlarına kadar sızmasının şüphe uyandırıp uyandırmadığına" ilişkin soruya karşılık Kalın, bu konunun Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından 17-25 Aralık'tan sonra sürekli gündeme getirildiğini anımsattı.
Kalın, şöyle devam etti:
"Bu bir süreç, çok kolay bir şey değil. Aslında insan şimdi düşününce 'haşhaşi' tabirinin ne kadar isabetli olduğunu gösteriyor. Adeta haşhaş çekip, kafayı bulup, başka bir boyuta geçip o sapkın din anlayışı içerisinde, bir kamikaze ordusu inşa etmiş bunlar ve talimat geldiğinde de gözünü kırpmadan bunları yapabiliyor. Tabi bu arada da kendisini gizlemeyi biliyor, saklamayı biliyor, yalan söylemeyi biliyor, iki yüzlü, üç yüzlü davranmayı biliyor, sizin yüzünüze gelip bir şey söylüyor ama başka yerde başka şeyler söylüyor. Ama bütün bunlara rağmen birçok kişi tardedildi devletin değişik kurumlarından. O zaman da eleştiriler geldi, 'siz muhalefeti susturmak için yapıyorsunuz.' Ne alakası var bunlar muhalefet mi? Ülkenin insanına ateş açan, asker üniformalı teröristler muhalefet mi? Muhalefet var, parlamento da var, basın da var. Muhalefet olmaya elbetteki devam edecek. Demokrasinin bir vazgeçilmezidir. Demokrasilerde farklı görüşler olur, farklı partiler olur ama kendi vatandaşına silah çeken adamlar herhalde muhalefet değil.
Bunlar ne gerekiyorsa gereği bunlara yapılacak. Dolayısıyla aslında Sayın Cumhurbaşkanımızın, Paralel Devlet Yapılanması'yla mücadele konusundaki uyarılarının ne kadar haklı olduğu bir defa daha görülmüş oldu. Yürüyen bir süreç vardı, şimdi bu bunu hızlandıracak. Bunlar da muhtemelen tamamen tasfiye olduklarını anladıkları için bir son şans kamikaze hareketi yapmak istediler. 'Deneyelim' dediler ve altında kaldılar."
Fetullah Gülen'in iade talebi
Kalın, "Fetullah Gülen'in iadesinin yerine getirilmemesi durumunda Türkiye-ABD ilişkilerinin seyri" ile ilgili soruyu ise şu şekilde yanıtladı:
"İade talebi konusu yaklaşık bir, bir buçuk yıldır bizim gündemimizde. Sayın Cumhurbaşkanımız bunu şifahi olarak Sayın Obama'ya, birkaç defa bunu açıkladı. Onlar da dediler ki, 'bizim bir hukuk sürecimiz var, bununla ilgili bu kurallar çerçevesinde bu süreçleri işletelim.' Biz de tamam dedik ve gerekli dosyalar şu anda ilk kısmı onlara iletildi, arkası da gelecek. Şu yürüyen mevcut soruşturma içerisinde toplanan bütün deliller detaylı bir dosya olarak kendilerine gönderilecek. Suçluların iadesi anlaşması çerçevesinde de biz Fetullah Gülen'in iadesini Amerika Birleşik Devletleri'nden de resmen talep ediyoruz. Bunun gereğini iki taraf karşılıklı konuşarak elbette yerine getirecek. Biz gerekli dosyayı, belgeyi ortaya koyacağız. Onlar da bizim beklentimiz ve umudumuz bunun gereğini yapmaları, bir müttefik ve model ortaklık ilişkisine yakışır bir şekilde Türkiye'nin bu konudaki hassasiyetlerini gözeterek hukuk kuralları çerçevesinde iadesini sağlamaları."
"Delil ne var, dosyada ne var?" gibi söylemleri anımsatan Kalın, "Biz mahkeme değiliz, Amerikan Dışişleri Bakanlığı da mahkeme değil, buna karar verecek olan mahkemedir. Biz zaten yargılama talebiyle istiyoruz. Birçok hukukçu yazdı bunları biliyorsunuz. Şüpheli sıfatıyla iadesi için yeterli şartlar zaten oluşmuş durumda. Bu davada da bu kişi, şüpheli sıfatındadır" ifadelerini kullandı.
Gülen'in ABD vatandaşı olmadığına dikkati çeken Kalın, "İnsanlar ister istemez, 'Bu adamı niye koruyorsunuz?' sorusunu sormaya başlarlar bir süre sonra." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, ABD Başkanı Barack Obama ile yaptığı telefon görüşmesinde Gülen'in iadesi konusunun ikili ilişkiler arasında bir sorun olmaktan çıkarılması gerektiğini ifade ettiğini anlatan Kalın, "Bunun için de Amerika Birleşik Devletleri kendi üzerine düşeni yapsın, biz de üzerimize düşeni yapalım ve bu defteri kapatalım. Çünkü bu, artık tevili, izahı mümkün olmayan bir noktaya gelmiş durumda. Bizim için önceden de böyleydi 17-25 Aralık'tan sonra. Ama artık ortada bir darbe var, kanlı bir darbe girişimi var. Bunun bağlantıları, ilişkileri açık, net bir şekilde ortada." değerlendirmesinde bulundu.
Bazılarının, "Onlar inkar ediyorlar, bir ilişkilerinin, ilgilerinin olmadığını ifade ediyorlar Fetullah Gülen'in ifadelerine binaen" dediğini aktaran Kalın, "Ben de diyorum ki, 'Bunlara sorarsanız zaten Fetullah Gülen hareketi diye bir hareket yok, bunların okulları yok, şirketleri yok, bankaları yok, dershaneleri yok, yurtları yok, bunların hiçbir şeyleri yok zaten.' Nasıl oluyor da bu imparatorluğa hükmediyorlar bunlar. Yıkılıyor artık, sallanıyor, paramparça oluyor o imparatorluk ama nasıl hükmettiler. Bu mantıkla bakarsanız bunların sözlerine de itibar bile etmemek lazım. Kendisi de geçen bir ifadesinde benzer bir şey söylüyor, 'belki diyor bana sempati duyan birileri bu işin içinde olmuş olabilir' gibi bir şeyler söylemiş verdiği mülakatların birisinde. Zaten bunlar aslında biraz itiraf. Göreceksiniz 15 Temmuz dosyası yavaş yavaş gelmeye başladı, Genelkurmay Başkanının özel kaleminin, yaverinin ifadelerinde var. Arkası da geliyor, üzerlerinde çıkan notlar, dualar, kağıtlar, şunlar, bunlar. Bağlantıları net bir şekilde ortaya koyuyor."
"Muhafız Alayının lağvedileceği" iddiası
"Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayının lağvedilip edilmeyeceği ve kritik kurumlara hava savunma sistemlerinin yerleştirilip yerleştirilmeyeceği"ne ilişkin soruya, Kalın, "Bunlarla ilgili kapsamlı güvenlik tedbirleri yeniden gözden geçiriliyor, uygulanmaya başlandı. Külliye'de var, Mecliste de var, diğer birimlerde de. Cumhurbaşkanımızın korunması çok önemli bu konuda da arkadaşlarımız gerekli tedbirleri aldı, almaya da devam ediyorlar. Muhafız Alayı konusunu elbette güvenlik noktası nazarından bir daha değerlendireceğiz. Cumhurbaşkanımızın bazı değerlendirmeleri olabilir bu konuyla ilgili. Onlar olgunlaştığı zaman zaten karar haline gelir ve paylaşırız." karşılığını verdi.
- "Genelkurmay Başkanlığının MSB'ye bağlanması"
"Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Milli Savunma Bakanlığına (MSB) bağlanması" ile ilgili soruya Kalın, "Konuşulan konulardan birisi" olduğu şeklinde yanıt verdi.
Kalın, konuşmasında şunları kaydetti:
"Türk Silahlı Kuvvetlerinin içine sızmış bu Fetullahçı Terör Örgütü'yle Türk Silahlı Kuvvetlerini birbirinden net bir şekilde ayırmamız lazım. Elbette ordunun içine sızmış, çöreklenmiş bu grubun alçaklığı ve vatana ihaneti ortada, bunların işledikleri cürümler ve katliamlar ortada. Ama bunu Türk ordusunun tamamına teşmil etmek çok yanlış olur. Türk ordusu içerisinde bu vatana bağlı, özveriyle görev yapan vatanperver on binler, yüz binler var. Onları bunlardan net bir şekilde ayırmamız lazım. Netice itibarıyla bu orada bizim ordumuz ve bu orduya sahip çıkmak da bizim görevimiz. Bunlardan temizlenecek, ıslah edilecek ve bu ordu tekrar vatanına, milletine, ülkesine hizmet eden bir ordu haline gelecek. Biliyorum komutanlar da çok rahatsızlar bu yaşananlardan. Bununla ilgili kendileri de bugün yaptıkları açıklamalarda zaten ifade ettiler. Bunları, bu ülkeye yaşatanlar en ağır şekilde cezalandırılacak. Dolayısıyla o konuda tam bir fikir birliği var ve bununla ilgili idari, hukuki ne gerekiyorsa bunlar şu anda başlatıldı ve sonuna kadar da gidilecek."
(Bitti)
Son Dakika › Güncel › Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın: (2) - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?