AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, tek başına iktidar olmayı hedeflediklerini belirterek, "Biz başa oynuyoruz. Onlar baş altına oynuyor. Şu an MHP'nin bütün yarışı üçüncü parti olmak veya ayakta kalmak için. Siyasete heyecan getirmiyor" dedi.
Davutoğlu, A Haber'de canlı yayına katılarak, gündeme ilişkin soruları cevapladı.
AK Parti'nin amacının tek başına iktidara gelmek olduğunu vurgulayan Davutoğlu, 7 Haziran'dan sonraki tabloyu değiştirmek için çaba sarf ettiklerini söyledi.
Ahmet Davutoğlu, "Başka ihtimaller üzerinde düşündüğümüzde bu tablonun değişmeyeceğine dair bir şüphemizin ya da kanaatimizin olması lazım ki böyle bir kanaatimiz yok. Bütün partiler meydanlardan çekildi, ben sürekli meydanlardayım. Bugün Trabzon'a gideceğiz, yarın Van'dayız. Sürekli hareket halindeyiz. Halkımızla beraberiz. İnşallah halkımız bu emeğin karşılığını bize verecek" diye konuştu.
Bütün partiler için başarı kıstasının tak başına iktidar olması gerektiğini anlatan Davutoğlu, CHP ve MHP'nin kendilerinin yanı sıra seçmenlerini de bu başarı kıstasına inandıramadıklarını söyledi.
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Davutoğlu, başarı kriteri tek başına iktidar olmayanların niye siyaset yaptığını anlayamadığını ifade ederek, şunları aktardı:
"Böyle bir iddiası yoksa bir partinin neden siyaset yapar? Bütün meselesi kendi partisini genel başkanı olmak olan birisi niye siyaset yapar? Anlamsız oluyor. Siyasette başa oynayacak. CHP ile aramızdaki fark bu. CHP ile aramızda sadece oy farkı değil, psikolojik olarak da fark var. Biz başa oynuyoruz. Onlar baş altına oynuyor. Şu an MHP'nin bütün yarışı üçüncü parti olmak veya ayakta kalmak için. Siyasete heyecan getirmiyor. Bizim için tek başarı kriteri var o da tek başına iktidar olmaktır. Milletvekili sayımız 276 ve üstünde olursa daha rahat iktidar oluruz. Amacımıza ulaşana kadar da gece gündüz koşturmaya devam edeceğiz. Diğer partilerin kendilerine böyle bir başarı kriteri koymaları onların kendilerine olan güvensizliği ortaya koyuyor."
"PYD, PKK ve PEJAK birbirlerinin mütemmim cüzleri"
"HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın "Figen Yüksekdağ'ın (Sırtımızı PKK'ya yaslıyoruz) sözleri çeviri hatasından kaynaklanıyor, aslında 'Sırtımızı YPG'ye, PYD'ye dayıyoruz' diyoruz. Böyle bir şey varsa istifa ederiz" dediği aktarılarak, görüşlerinin sorulması üzerine Davutoğlu, şunları söyledi:
"O zaman istifa mektubunu hazırlasın. 'YPG'ye dayanıyor' dediğinde dünya alem bilmiyor mu PYD'nin de YPG'nin de PKK'nın organik ilişkileri olduğunu, yan örgütleri olduğunu? Herkes bilmiyor mu Kandil'de eğitilen teröristlerin Suriye'ye geçip, PYD safhında çalıştığını ya da Türkiye Kandil'e operasyon tertip ettiğinde, bazı önemli PKK liderlerinin Suriye'ye geçtiğini bilmiyor muyuz? PYD, PKK ve PEJAK aynı hiyerarşik yapı içinde, birbirlerinin mütemmim cüzleri. 'PYD'ye dayıyoruz' diyerek meşruiyet sağlıyorlar, 'PYD üzerinden DAEŞ'le çarpışıyoruz' diyerek meşruiyet sağlıyorlar, PKK'nın terör eylemlerine ve PKK'nın uluslararası alanda taraftar bulmasına zemin hazırlıyorlar. İkiyüzlü olmasınlar, herkes maskelerini indirsin. PYD çıksın desin ki eğer PKK ile alakası yoksa, 'PKK'nın Türkiye'deki terörist faaliyetlerine karşıyız, hiçbir şekilde Türkiye'ye zarar vermeyeceğiz, biz Suriyeli bir yapıyız ve sadece Suriye'de mücadele ediyoruz, PKK'nın da Türkiye'yi rahatsız eden tutumları konusundaki davranışını alenen kınıyoruz.' Diyebilecek mi PYD bunu? Demeyecek. Desinler."
PYD'nin Suriye'de DAEŞ'le çatışmasının PKK'yla ilişkisini ortadan kaldırmayacağını ifade eden Davutoğlu, "HDP bu anlamda cambazlık oyunu yapar gibi gerçek failleri saklamaya kalkmasın. Herkesin tutumu açık ve net olsun. Biz kiminle nasıl konuşacağımızı biliriz, bize saldıranla hangi dilde konuşacağımızı, bizimle görüşebilecek olanla hangi dilde konuşacağımızı, bizimle yol yürüyecek olan kimse, 'Çözüm Süreci bağlamında söylüyorum', onlarla hangi dilde konuşacağımızı biliriz. Ama bir gün PKK gömleği giyip, ertesi gün yok 'PYD'yiz, Suriyeliyiz' deyip, bir sonraki gün Türkiye'de şehirlerde 'milisiz' deyip, bir sonraki gün de 'siyasiyiz' demek suretiyle hedef saptırmanın, milleti saf yerine koymanın da anlamı yok. Herkes maskesini indirsin. Tek kimlikle konuşsun bizimle. Siyasi ise siyasi olsun, PYD ise PYD, PKK ise PKK... Ama her gün gömlek değiştirerek, kimlik değiştirerek, 'siyaset yapıyorum' iddiasında bulunmak kimseyi ikna etmez" şeklinde konuştu.
Gül'ün Demirtaş'ı araması
Başbakan Davutoğlu, "Ankara'daki terör saldırısının ardından 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ile görüşmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusu üzerine, bunun, Gül'ün takdiri olduğunu söyledi.
"Taziye evinin" Türkiye Cumhuriyeti olduğunu belirten Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Ama şunu ifade etmek isterim, Burada taziye evi kim? Taziye kime verilir? İlk günden itibaren şunu söyledim. Burada taziye evi Türkiye Cumhuriyeti'dir. Bütün Türkiye'dir. Hepimiz acıyı yaşadık. Sadece HDP'ye taziye dilemek, orada hayatını kaybeden bütün vatandaşları HDP ile özdeşleştirmek anlamına gelir. Büyük bir acı yaşadık. Türkiye'nin en büyük taziye evi; Başbakanlık ofisidir. Hepimizin birbirimize taziye dilemesi lazım, bir arama beklentisi içinde olduğumdan değil. Yurt dışından arayan liderler beni, Cumhurbaşkanımızı aradılar, taziye dilediler. Çünkü Türkiye'nin taziyesi bu. Kimse bu taziyeyi alıp Demirtaş için söylüyorum, kendisine mal edemez. İkincil olarak taziye evi kim? Bu gösteriyi, toplantıyı organize eden kuruluşlar. Ben de DİSK, KESK, Tabip Odaları Birliği'ni aradım. Mimar ve Mühendisler Odaları Birliği Başkanı, bir şekilde telefona çıkmadı, o da kendi bileceği şey. Ama diğer sivil toplum kuruluşlarıyla son derece seviyeli, güzel görüşmeler yaptık telefonda. Her zaman yüzyüze de görüşebileceğimi ifade ettim. Birinci taziye evi Türkiye Cumhuriyeti Devleti'dir, Türkiye'dir bir ülke olarak, onu temsil eden makamlardır. İkinci taziye evi de organizasyonu yapanlardır."
-"Acı hepimizin acısı"
Davutoğlu, "Demirtaş ile bu konuda bir görüşmeniz olmadı mı?" sorusuna "Olmadı, gerek de görmedim. Bir, taziye ona ait değil, acı bizim acımız, acı hepimizin acısı. Bu olayda 2 de AK Parti teşkilatı mensubu hayatını kaybetti, biri Batman'da, biri Hatay'da, birisi de baba oğul kaybettiler hayatlarını. Dolayısıyla kimse 'Bu taziye bana ait' diyemez" karşılığını verdi.
Demirtaş'ı, HDP mitingine yönelik olduğu için Diyarbakır saldırısından sonra aradığını hatırlatan Davutoğlu, ancak Demirtaş'ın ne kendisinin ne de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın telefonlarına çıktığını anlattı.
Bu topraklarda ihtilaflı durumlarda bile taziye gününde herkesin her şeyi unuttuğunu vurgulayan Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Demirtaş o gün telefonlarımıza çıkmadı. Şimdi benim tekrar aramamı gerektirecek bir durum yok. Bir, taziye onun taziyesi değil. İki, tekrar aynı tavırları, zaten bizim taziyeyi beklemeden bizi katillikle suçlamış, yani devleti, hükümeti, Cumhurbaşkanını, beni katillikle suçlamış, neyin taziyesini yapacağız? Burada standartlarımızı bulmamız lazım, oturtmamız lazım. Kimin hangi konuda, ne tür tavır alacağı konusunda yerleşik bir ölçütümüzün, kriterimizin, standardımızın olması lazım. O bakımdan Demirtaş'a bu anlamda bir taziyeyi şahsi olarak gerekli görmedim ama sebeplerini de söylüyorum. Bütün Türkiye taziye diledik, bütün Türkiye'nin taziyesi de bizim taziyemizdir."
(Sürecek)
Son Dakika › Güncel › Davutoğlu Canlı Yayında - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?