Davutoğlu, Denetim elemanı gittiği yerde çay dahi içemez. Herhangi bir tarafla yakınlık ilişkisi içine giremez. Denetim toplumsal vicdan için yapılır. Orada çalışan işçilerimizin barınakları nasıl? Bu şartları da bizim orada denetlememiz gerekiyor. Bu anlamda da bu mekanizmayı güçlendireceğiz"' dedi
Davutoğlu, "Birincisi insan faktörü ve eğitim, üçüncüsü toplumsal duyarlılık ve bilinçlendirme, dördüncüsü de yasal düzenleme. Bütün çalışmaları paydaşlarla Bakanlar Kurulu’nda ilgili arkadaşlara görüşüp bunu nihai haline dönüştüreceğiz, inşallah 1 ayı geçmeden çok daha geniş katılımla işveren ve işçi sendikalarımızla birlikte kamuoyuna paylaşacağız" dedi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığında bürokrat ve sosyal taraflardan brifing almasının ardından sosyal taraflarla bir araya geldi. Davutoğlu, toplantı sonrası yaptığı açıklamada, "Şunu bir kez daha vurgulamak istiyorum Türkiye bir daha demokrasiye böyle bir müdahale ve insan hakları da dahil olmak üzere temel hak ve özgürlüklerin kısıtlandığı böyle bir dönem bir daha yaşamayacaktır. Hepimizin ortak düşüncesi siyasete toplum hayatına bakışı insan haklarına dayalı demokratik ve evrensel değerlerin hakim kılındığı bir toplumsal düzendir. Bu anlamda bir kez daha bu ortak dili ifade etmek isterim" dedi.
Hükümetin güven oylamasından kısa bir süre sonra asansör kazasının meydana geldiğini hatırlatan Davutoğlu, “O gün ben Konya’daydım güvenoyu sonrasında tabi bütün o mutluluğu dediğim gibi yaşayamadan ve bu acıyı da hissederek hemen konuya müdahil olduk" ifadelerini kullandı.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in olay sonrası geceyi kaza mahallinde geçirdiğini kendisinin de konuya müdahil olduğunu belirten Davutoğlu, olay sonrası ilk Bakanlar Kurulu’nda gündemlerinin bu olduğunu ifade etti. Siyasetin, ekonominin, iş hayatının, toplumsal hayatın bütün öznesi ve hedefinin insan olduğunu anlatan Davutoğlu, "İnsana hizmet etmeyen ve insanı esas almayan hiçbir faaliyet ne kutsal addedilebilir ne de topluma hizmet olarak görülebilir" dedi.
Davutoğlu, Bakanlar Kurulu’nda yaklaşık 4 saat boyunca konuyu tüm detayıyla konuyu ele aldıklarını ve kendisinin daha önce almış olduğu bir karar doğrultusunda bakanlıkları gezerek brifing almayı planladığını ve bu olay nedeniyle de ilk olarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na geldiğini ifade etti.
İş güvenliği ve çalışma hayatıyla ilgili bakanlığa bağlı bütün birimlerden bilgi aldıklarını belirten Davutoğlu, "Öğleden sonrada çalışma hayatımızın bütün taraflarıyla ki bu masa biraz önce gördüğüm kadarıyla son derece de üretken bir masa emeğe saygı bakımından da kutsal bir masa burada çok toplantılar yapılmış, bütün arkadaşlarımız değişik toplum kesimlerinin çıkarlarını ve yaklaşımlarını benimsemek ve savunmakla birlikte bu masa etrafında ortak bir anlayışta buluşmuşlar. Ben her şeyden önce burada gördüğüm farklı görüşler, eleştiriler gördüğüm atmosferden duyduğum memnuniyeti ifade etmek isterim" dedi.
Davutoğlu, Bakanlar Kurulu’nda aldıkları karar çerçevesinde eylem planı hazırlıkları olduğunu bildirerek, "Tabii bu eylem planı detaylandırılacak, bir daha iş kazalarının olmaması için. Ama kaza her zaman olabilir, en azından bunun minimize edilmesi için alınacak tedbirler çerçevesinde ben dört ana alana dikkatleri çekmek istiyorum. Bu dört ana alan eylem planımızda da yansıyacak ve eylem planımızda bu detaylandırılacak" şeklinde konuştu.
Bakanlıkların birçok alanının olduğunu söyleyen Davutoğlu, "Asansörlerin denetimi bu Bakanlığımızda, inşaatın denetimi başka bakanlığımızda. Ayrıca, asansörlerin denetimi anlamında belediyelerde de sorumluluklar var. Öncelikle bunları sistemik bakışla, yetki ve sorumluluk paylaşımını netleştirecek bir koordinasyona ihtiyaç var" dedi.
İş güvenliğinin çıkar çatışması alanı olarak görülmemesi gerektiğine dikkati çeken Davutoğlu, "Toplum kesiminin çıkarlarını gündeme getirir doğrudur, iş güvenliği can güvenliği dediğimizde bu bizim ortak değerimiz. Burada ortak bir mekanizma kurmak, ne aksıyorsa açık yüreklilikle bunu paylaşmak lazım. Bu süreç yönetimi açısından, bunları ve kriz anında işçi ve işverenlerimizin birayaya gelip konuşması lazım" şeklinde konuştu.
İNSAN FAKTÖRÜ
İkinci önemli olanın ’insan faktörü’ olduğunu belirten Davutoğlu, "Eğitilmiş insan olacak. Yasal düzenlemelerimiz, İş Güvenliği ve Sağlığı Yasası çok kapsamlı, o yasaya uyacak insan unsuru. En fazla üzerinde durduğum konu mesleki yeterliliğin güçlendirilerek devreye sokulması. Kazaları engelleyecek olan şey performans ve ehliyet. Dün, Bakanlar Kurulu’nda aldığımız kararla mesleki yeterlilik konusu, 2006 başı olarak planlanmış olan belgelendirme sürecini 2014 sonuna alacak. Bunu geciktiremeyiz. Belki süratli hareket etmemezi gerekecek. Belki 8 saat yerine 16 saat günde çalışılacak. Bu tür konularda, 1 Ocak 2013 itibarıyla mesleki yeterlilik programının bütün hazırlıklarını sertifikalandırma ve belgelendirme aşamasına geçirin. Onu da şöyle yapacak, kademelendirecek. Enerji dağılmasına yol açmadan kademelendirilecek. Eğitim bağlamında Milli Eğitim Bakanımızla görüşeceğiz ve iş güvenliği dersleri konacak. Meslek okullarının, üniversitelerde. Böylece ne kadar üzüntü verici tablo ki vefat eden işçilerimizden biri 1 Eylül’de işe giriyor, 7 Eylül’de o asansörün kumanda yetkisi, idaresi ona veriliyor. Bunun sertifikası, belgelendirmesi var mı? Bundan sonra, işçi yok, emekçi tanımı saygı duyulan bir tanım olarak kalacak. İşçi yok inşaat işçisi var, kalıpçı var. Her biri hangi mesleği yapacaksa onun belgelendirmesini alacak ve bunu değerlendirecek. Herkes her işi yapabilir mantığı değil. Vasıfsız işçi diye bir kavramın kalmaması. Her iş yerinde çalışan işçinin sertifikası olacak" ifadelerini kullandı.
SOSYAL DUYARLILIK VE KÜLTÜR BİLİNÇLENDİRMESİ
Üçüncüsünün ’sosyal duyarlılık ve kültür bilinçlendirmesi’ olduğunu anlatan Davutoğlu, "Sosyal duyarlılık kaza olduğunda farkediyoruz, sosyal duyarlılık kaza olmadan bir anda o kazayla ilgili şu ya da bu taraf birini suçlamaya başlıyor, peki öncesinde ne oluyor? O bakımdan bazı toplum kesimlerine çağrıda bulunmak istiyorum, İşverenlerimizin iş güvenliğini teminat altına alacak maliyet iş güvenliği ortadan kalktıktan sonra bir işçi bile ölse ortaya çıkacak sosyal itibardan daha öncelikli olmalıdır. İşverenin itibarı esas ise bu itibara zarar veren iş kazalarını engellemek için harcama yapmaktan çekinmemeliyiz. Bundan sonra yaptırımları, yasal düzenlemeleri artıracağız ama ödülleri de artıracağız. Bazı işverenden yapılan kesintileri, eğer o işverenin yerinde hiçbir iş kazası olmamışsa onlardan aldığımız kesintiler alınmayacak. Bir ödül mekanizması koyacağız. Ama ölümcül bir kaza olmuşsa şimdiki cezalardan çok daha ağır bir ceza gelecek" dedi.
DENETİM ELEMANI ÇAY DAHİ İÇEMEZ
"Toplumsal duyarlılık bağlamında bir başkası da işçi sendikalarımız. Sadece bu alanda değil yasa çıkarıyoruz yasanın iç izmet gibi yasanın eğitimini yapmıyoruz. Sendikalarımız kaza olduğun da seslerini yükseltmemeli, kaza olmadan işçilerimizi bilinçlendirmeliler. İşçilerimiz çıkan yasadaki haklarını acaba biliyorlar mı? İşçilerimize bu hakları sendikalarımız öğretecek. İnsanımızı kaybettikten sonra suçluyu tespit etsek o insanı geri getirmeye faydası olur mu? Kamu olarak bizlerin yasal sorumluluğu sürerken, Çalışma Bakanlığımızın ve diğer bakanlıklarımızın denetimlerle kimin bu konuda tedbir alıp almadığını ortaya koşmamız lazım. Denetim elemanı gittiği yerde çay dahi içemez. Herhangi bir tarafla yakınlık ilişkisi içine giremez. Denetim toplumsal vicdan için yapılır. Orada çalışan işçilerimizin barınakları nasıl? Bu şartları da bizim orada denetlememiz gerekiyor. Bu anlamda da bu mekanizmayı güçlendireceğiz."
"Kaza olduğunda hemen bir suçlu aramak yerine hepimiz o kazanın şekliyle ilgili detaylı araştırma yapmalıyız" diyen Davutoğlu, "Ben çok acılı olduğumu aynen onun gibi acılı hissettiğim bir psikoloji içinde, emekçilerimizin annelerini, babalarını aradım, hepsi güzel şeyler söylediler. Bir baba da teşekkür ettikten sonra ’birlikte bu meseleyi takip edelim’ diye konuştum. Akşam internet sitelerinde ’benim mahkemeye verileceğini’ söylemiş, ’hükümetin sorumlu olduğunu’ söylemiş vesaire. Ben o acılı babaya teşekkür ediyorum. Böyle bir diyalog yokken bunu varmış gibi vermenin kime ne faydası var? Vefat eden kardeşlerimize, topluma mı faydası var" diye sordu.
YASAL ALAN
Davutoğlu, dördüncü alanın ise yasal alan olduğunu belirterek, "Bazen en önemli alan yasal alan zannediliyor. Çıkardık ama ondan sonra kaç tane kaç iş kazası yaşandı? Bu iş kazalarını durduracak net tutum almamız gerekir. Uygulamalardaki aksaklıkları görmek gerekir. Başbakanlık Teftiş Kurulu’na talimat verdim. 2012’de çıkan yasayı esas alarak, o günden bugüne kadar olan iş kazalarını göz önünde bulundurarak bu yasada eksiklik varsa tespit edelim" dedi.
Taşeronluk meselesine değinen Davutoğlu, "Burada ana işverenler, taşeronlar arasındaki ilişkiler ve diğerleri en yeniden düzenlenmesi gerekiyorsa gerekli düzenleme yaparız. Uluslararası sözleşmelerle ilgili çok sık gündeme geliyor. 2012 yasasını okursak ILO’daki çok şart yerine getirildi. Eleştirirken sanki evrensel standartların dışındaymış gibi bir tavır çizmek çok doğru değil. ILO sözleşmesinin bütün unsurları uygulanacak. Dünyada iş güvenliği için ne yapılması gerekiyorsa bunlar yapılacak" şeklinde konuştu.
Eylem planında bulunacak temel başlıklar hakkında bilgi veren Davutoğlu, "Birincisi insan faktörü ve eğitim, üçüncüsü toplumsal duyarlılık ve bilinçlendirme, dördüncüsü de yasal düzenleme. Bütün çalışmaları paydaşlarla Bakanlar Kurulu’nda ilgili arkadaşlara görüşüp bunu nihai haline dönüştüreceğiz, inşallah 1 ayı geçmeden çok daha geniş katılımla işveren ve işçi sendikalarımızla birlikte kamuoyuna paylaşacağız. Burada işveren ve işçi sendikalarımıza teşekkür ediyorum. Bir daha Allah bize böyle bir acı yaşatmasın" dedi.
Son Dakika › Güncel › Davutoğlu: 'Denetim Elemanı Çay Dahi İçemez' - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?