Doğu ve Güneydoğu Stk İl Temsilcileri Çankaya Köşkü'nde - Son Dakika
Güncel

Doğu ve Güneydoğu Stk İl Temsilcileri Çankaya Köşkü'nde

Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Eğer biz, 'ben buradayım' diye ayağa kalkan terör örgütlerine karşı, 'millet de devlet de burada' diyerek, aynı anda hem DEAŞ'a hem PKK'ya hem DHKP-C'ye şehirlerde ve Türkiye sınırları ötesinde mukabelede bulunmamış olsaydık, bu terör örgütleri birbirleriyle işbirliği halinde, perde gerisindeki şahları, vezirleriyle oynadıkları satranç oyununda bugün Türkiye'yi Kobani olaylarından çok daha ağır bir şiddet sarmalının içinde, bütün şehirlerimizde bir kargaşaya sebebiyet vereceklerdi.

02.08.2015 14:40

Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Eğer biz, 'ben buradayım' diye ayağa kalkan terör örgütlerine karşı, 'millet de devlet de burada' diyerek, aynı anda hem DEAŞ'a hem PKK'ya hem DHKP-C'ye şehirlerde ve Türkiye sınırları ötesinde mukabelede bulunmamış olsaydık, bu terör örgütleri birbirleriyle işbirliği halinde, perde gerisindeki şahları, vezirleriyle oynadıkları satranç oyununda bugün Türkiye'yi Kobani olaylarından çok daha ağır bir şiddet sarmalının içinde, bütün şehirlerimizde bir kargaşaya sebebiyet vereceklerdi. Biz bu oyunu gördük" dedi.

Davutoğlu, Çankaya Köşkü'nde düzenlenen kahvaltıda, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölge illerinden bazı sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle bir araya geldi.

Son günlerde Türkiye'deki terör örgütlerinin faaliyetlerini hatırlatan Davutoğlu, oyunun çok açık olduğunu, üç terör örgütünün, üç maşanın, Türkiye'nin özgürlüklerini, demokrasini, kamu düzenini ve ortak kaderini hedef aldığına dikkati çekerek, üç terör örgütünün de neredeyse bir savaş deklarasyonu gibi üç mesajı 20-21-22 Temmuz günlerinde verdiğini vurguladı.

Kimsenin, bu üç terör örgütüne karşı özgürlüklerin ve demokrasinin korunması için harekete geçtikleri günü milat görmemesi gerektiğini dile getiren Davutoğlu, 9 Temmuz'da, "Ateşkes Bitti Çağrısı", 11 Temmuz'da "Silahlı Halk Devrimi Çağrısı", 19 Temmuz'da "Silahlanma Çağrısı" ve 20 Temmuz'da da Suruç'taki katliama ilişkin çağrı yapıldığına işaret etti.

Suruç katliamını tekrar lanetleyen Davutoğlu, "DEAŞ denilen örgütü, bütün çevre ülkelere olduğu gibi Türkiye'ye tehdittir, DEAŞ denilen örgüt, Hristiyanlardan daha çok Müslümanlara tehdittir, DEAŞ denilen terör örgütü, insanlığa tehdittir. Bunu yüzlerce, binlerce kez tekrar ettik ama hala bizi DEAŞ'la aynı yerde anmaya çalışıp, uluslararası bir komplonun içine girenler var" şeklinde konuştu.

DAEŞ terör örgütünü lanetleyen Davutoğlu, herhangi bir DAEŞ liderinin Türkiye'den destek aldığına dair bir tek belge gösterilemeyeceğini, çünkü böyle bir şeyin söz konusu olmadığını kaydetti.

DAEŞ'in düğmeye bastığı gün, Adıyaman'da PKK'nın da, 'Ben de buradayım' diye mesaj vererek, bir askerin şehit edildiğini dile getiren Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Ertesi gün, 21 Temmuz'da Suruç'tan gelen bir vatandaşımızın cenazesi bahane edilerek, DHKP-C, 'Ben de buradayım' dedi, İstanbul sokaklarında, elinde Kalaşnikof silahlarla, yüzleri örtülü bir şekilde. Bir gün sonra bu sefer PKK, Ceylanpınar'dan ses verdi. 'Ben sizden daha fazlasını yaparım. Bakın, kamu görevlilerini gece yarısı evinde öldürebilirim. Ben buradayım. Sizin gibi' dedi. Öğleden sonra Diyarbakır'da, kazaya yardıma giden trafik polisine, -öyle bir aldatmacayla- polise saldırdı, 'Ben her yerde bunu yaparım. Ben buradayım' dedi. Bir gün sonra bu sefer DEAŞ, sınırımızda askerimizi vurarak, Türkiye- Suriye sınırında, 'Bakın ben doğrudan bile savaş ilan edebilirim Türkiye'ye. Ben buradayım' dedi. Üç gün üst üste her bir terör örgütü ayağa kalkıp, 'Ben buradayım' dedi. 78 milyon vatandaş da, 'Devlet nerede?' diye sordu. Biz de o üç gün sonunda, burada, Çankaya Köşkü'nde yaptığımız toplantıyla arkadaşlara verdiğimiz talimat açıktı. ve bu talimat, bugün de geçerlidir."

"Devletin burada olduğunu göstermemiz gerekiyordu, gösterdik"

"Mademki onlar 'biz buradayız' diye ayağa kalktılar, halk, 'Devlet nerede?' dedi. Devletin burada olduğunu göstermemiz gerekiyordu, gösterdik. Çünkü devlet değildi mesele olan. Milletin de burada olmasıydı" ifadesini kullanan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Eğer biz, 'ben buradayım' diye ayağa kalkan terör örgütlerine karşı, 'millet de devlet de burada' diyerek, aynı anda hem DEAŞ'a hem PKK'ya hem DHKP-C'ye şehirlerde ve Türkiye sınırları ötesinde mukabelede bulunmamış olsaydık, bu terör örgütleri birbirleriyle işbirliği halinde, perde gerisindeki şahları, vezirleriyle oynadıkları satranç oyununda bugün Türkiye'yi Kobani olaylarından çok daha ağır bir şiddet sarmalının içinde, bütün şehirlerimizde bir kargaşaya sebebiyet vereceklerdi. Biz bu oyunu gördük."

Ortak vicdanı, ortak aklı, ortak kaderi, ortak kültürel mayayı korumak için ortak bir kamu düzenine de sahip olmak gerektiğinin altını çizen Başbakan Davutoğlu, "Devlet hiyerarşisi demiyorum. Devlet otoritesi demiyorum. Kamu düzeni... Kamu, herkesin malıdır. Hepimizin bu kamu düzenini korumamız halinde bütün diğer özgürlükler hayat alanı bulurlar. Eğer biz bunları yapamazsak, koruyamazsak, kamu düzeni sarsılırsa, ne bireylerin ne sivil toplumun özgürlük alanı kalır. Ne girişim özgürlüğü kalır, ne fikir özgürlüğü kalır. İşte şimdi gün bugündür. Omuz omuza verme günüdür. Ortak kültürel maya zemininde, ortak vicdanımızdan hareket ederek, ortak aklımızı harekete geçirerek, ortak kaderimizi belirleme günüdür" değerlendirmesinde bulundu.

Davutoğlu, bu meselenin, sadece bir devlet meselesi olmadığını da bildikleri için 10 gündür hem bütün bu huzur operasyonunu bizzat yönetmeye çalıştığını hem de her fırsatı değerlendirerek sivil toplum kuruluşlarıyla bir araya gelmeye gayret ettiğini anlattı.

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, Türkiye Ziraat Odaları Birliği, Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Konfederasyonu, Türk-İş, HAK-İş, Memur-Sen, Kamu-Sen gibi tabanı güçlü, temsil kabiliyetine haiz sivil toplum kuruluşlarıyla cuma günü sabah bir araya geldiğini hatırlatan Başbakan Davutoğlu, gece de Doğu ve Güneydoğu illerinden gelen ticaret ve sanayi odaları başkanlarıyla görüştüğünü ifade etti.

Aynı gün 30 vilayetten Ankara'ya davet etikleri valiler, emniyet müdürleri, garnizon komutanlarıyla birlikte Ankara'nın en üst düzey güvenlik birimlerinin temsilcilerinin, bakanların bulunduğu 9.5-10 saat süren toplantı yaptıklarını belirten Davutoğlu, gece yarımdan sonra da yine 03.00-03.30'a kadar da Doğu ve Güneydoğu'dan gelen ticaret, sanayi odası başkanlarıyla görüştüğünü dile getirdi.

"Biliyoruz ki bu mesele, sadece bir güvenlik meselesi değildir"

"Çünkü biliyoruz ki bu mesele, sadece bir güvenlik meselesi değildir. Eğer ona inanmış olsaydık, 2003'te devraldığımız Türkiye'nin, bütün güvenlik odaklı yasaklarını sürdürürdük" ifadesini kullanan Davutoğlu, şöyle konuştu:

"Kimse, ' AK Parti, Türkiye'yi tekrar 1990'lı yılların güvenlikçi paradigmasına döndürmek istiyor' demesin. 13 yılık uygulamamızı herkes biliyor. Özgürlükler olmadan güvenliğin, insan onuru korunmadan bir kamu düzeni olmayacağını biliyoruz. Ama tersi de varittir. Güvenliğin olmadığı yerde en temel özgürlük olan yaşam ve hayat özgürlüğünün dahi olmayacağına Suriyeliler şahittir, Iraklılar şahittir. Onun için bu dengeyi ilk günden beri, özgürlük-güvenlik dengesini muhafaza ettik. Ama bizim siyasi irade olarak ve siyasi akıl olarak bunu muhafaza etmemiz yetmez. Sivil toplumun da bunu benimsemesi, hep beraber bu yönde ortak mesajlar verebilmesi lazım."

Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölge illerinden bazı sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle buluşmaktan duyduğu memnuniyeti de dile getiren Başbakan Davutoğlu, herkesi tek tek, vilayetlerin de düşüncelerini yansıtacak şekilde dinleyeceğini, birlikte bir ortak akıl üretmek için çaba sarf edeceklerini söyledi. Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Siz döndüğünüzde vilayetlerinize, burada gördüğünüz atmosferi yansıtmak yanında sizden ricam, hangi şartlarda olursa olsun, neredeyse bir binanın dört sütunu gibi gördüğüm ortak kültürel maya, ortak vicdan, ortak akıl ve ortak kader bilincini, harekete geçirecek şekilde ve bunu tehdit eden kim olursa olsun... İster 12 Eylül zihniyetiyle tek tipleştirmeler, ister PKK zihniyetiyle, değişik terör örgütlerinin zihniyetleriyle tek tip İslam, tek tip Kürt, tek tip etnik ve mezhebi kimlikler üzerine zalimce yöntemler yürütülen mücadeleye karşı bizim medeni, kadim, hukuka dayalı, insan hak ve özgürlüklerini koruyan, bir mücadeleyi omuz omuza, el ele vermemiz lazım. Ben bütün bu badireleri atlatacağımızdan eminim. İstiklal Savaşı'nda omuz omuza vermiş olanların torunları, Çanakkale Savaşı'nda omuz omuza vermiş olanların torunları o günkü savaşın, bugün bir özgürlük, demokrasi mücadelesi haline dönüştüğünün bilincinde olarak, inşallah bu badireleri de atlatacaklar ve Türkiye'yi önümüzdeki dönemde kadim değerlerin yaşandığı, çağdaş, eşit vatandaşlık ilkesine dayalı demokratik hukuk devletinin bütün unsurlarla harekete geçirildiği, her türlü farklılığın müsamahayla adaletle karşılandığı, her türlü tek tipleşmelere karşı ortak bir bilincin yansıtıldığı, devletin şefkat ve kudretinin aynı anda hissedildiği bir parlak geleceğe hep beraber hazırlanacağız."

Başbakan Davutoğlu'nun konuşmasının ardından toplantı, basına kapalı olarak devam etti.

Toplantıya, Başbakan Davutoğlu'nun eşi Sare Davutoğlu, Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, AK Parti Genel Başkan Yardımcıları Beşir Atalay, Yasin Aktay, Öznur Çalık ve Nureddin Nebati, AK Parti Grup Başkanvekilleri Ahmet Aydın ve Mahir Ünal, bazı milletvekilleriyle Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölge illerinden bazı sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve kanaat önderleri katıldı.

(Bitti)

Kaynak: AA

Son Dakika Güncel Doğu ve Güneydoğu Stk İl Temsilcileri Çankaya Köşkü'nde - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?

    SonDakika.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve sondakika.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.

Advertisement