Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Türkiye Avrupa
Birliği hedefinden hiç de uzaklaşmamıştır. Uzaklaşmasını isteyenler veya
bekleyenler olabilir ama biz tam aksine fasıllar noktasında kararlı adım atmaya
devam ettiğimiz çok açık ortadadır" dedi.
Erdoğan, Başbakanlık Resmi Konut'ta AB ülkeleri büyükelçilerine veridiği
akşam yemeğindeki konuşmasında, bu buluşmanın Türkiye-AB ilişkileri açısından
hayırlara vesile olmasını diledi.
Avrupa Ekonomik Topluluğu'nun (AET) 1958 yılında kurulduğunu ve Türkiye'nin
bir yıl sonra topluluğa üyelik için başvurduğunu anlatan Erdoğan, aradan 54 yıl
geçtiğini, bu sürede Türkiye'nin kriterleri karşılamadığı gerekçesiyle
bekletildiğini, ekonomik, siyasi, demokratik olarak hazır olmadığının ifade
edildiğini ve kriterleri karşılayabilmesi için reformlar yapmasının istendiğini
söyledi.
Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bir kere şunu çok açık, net ifade etmek istiyorum: Biz şunu kabul
ediyoruz, evet Türkiye AET'ye üye olmak için başvuruda bulunduktan sadece 10 ay
sonra bir askeri müdahaleye maruz kaldı. Sonrasında 1971, 1980 ve 1997 yıllarında
Türkiye demokrasisi müdahalenin hedefi olmuştur. Bunun yanında 1950'den itibaren
Türkiye çeşitli ekonomik krizler yaşamış, belli büyüme ve refah dönemlerinin
ardından kazanımlarını ciddi şekilde kaybetmiştir. Son 30 yıldır devam eden
bölücü terör de Türkiye'de demokratikleşme adımlarını ciddi manada sekteye
uğratmıştır. Ancak kabul edilmelidir ki bütün bu sorunlarda iç dinamikler kadar
hatta onlardan ziyade dış dinamiklerin de etkisi vardır."
"Biz geçtiğimiz 10 yıl boyunca demokrasiyle güvenlik arasındaki hassas
çizgiyi büyük bir dikkatle koruduk" diyen Erdoğan, şunları söyledi:
"Bir yandan terörle mücadele ederken öbür yandan demokratik reformları
gerçekleştirirken, AB tarafından da ne yazık ki sürekli eleştirildik. Avrupa
Birliği'nin, bizi reformlar ve uygulamalar konusunda kıyasıya eleştirirken, aynı
zamanda terörle terör örgütleriyle teröristlerle arasına mesafe koymaması
hakkaniyetle asla izah edilemez. Bir yandan Türkiye'ye bu ağır bedeli ödeten
teröre müsamaha gösterip öbür yandan Türkiye'yi eleştirmek: kusura bakmayanız
çifte standarttır. Elbette burada terörle samimi şekilde mücadele eden, bizimle
her anlamda dayanışma içinde olan ülke ve liderlere şükranlarımı ifade ediyorum
ama teröre karşı işbirliği ve dayanışmayı tüm Avrupa'da görmek, somut
neticelerini müşahede etmek istediğimizi de burada bir kez daha tekrarlamakta
fayda görüyorum."
-"En etkili cevap olacaktır"-
Türkiye'nin AB ile ilgili duyduğu bir başka kaygının hızla yükselen ırkçılık
akımları ve eylemleri olduğunu vurgulayan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Özellikle bazı Avrupalı liderlerin seçim kazanmak uğruna ırkçılığı teşvik
ettiklerini büyük bir endişe ile izliyoruz. Türkiye'nin AB'ye üyeliği, ırkçılık
ve medeniyetler çatışması tezlerine karşı en iyi, en etkili cevap olacaktır.
Öngörülü Avrupa liderlerinin Türkiye'nin üyeliğini, özellikle bu bağlamda
desteklemeleri gerektiğini düşünüyorum. Bilindiği gibi Türkiye'nin AB hedefinden
uzaklaştığına dair eleştiriler yapılıyor. Şunu çok açık net söylemem lazım:
Türkiye Avrupa Birliği hedefinden hiç de uzaklaşmamıştır. Uzaklaşmasını
isteyenler veya bekleyenler olabilir ama biz tam aksine fasıllar noktasında
kararlı adım atmaya devam ettiğimiz çok açık ortadadır. Bazı Avrupa ülkeleri ve
bazı liderler, birliği ortaya çıkaran, şekillendiren siyasi cesaretten maalesef
uzaklaşmıştır. 54 yıldır kapıda bekleyen Türkiye daha önce hiçbir aday ülkenin
tanık olmadığı bir müzakere süreciyle karşı karşıya kalmıştır. Kuralları,
aktörleri, yapıları belli olan kriterleriyle izlenmesiyle raporlarıyla teknik
olması gereken müzakere süreci tamamen politize edilmiştir.
Son 5 dönem başkanlığında diğer bir deyişle 2,5 yıldır tek bir fasıl
müzakereye açılmamıştır. Genişleme tarihinde bir ilk olan ve Türkiye'ye karşı
saygısızlık olarak nitelediğimiz bu durumun devam etmesini kabul etmemiz mümkün
değildir. Siyasi blokajların kalkması halinde Türkiye 12 ayda 10 faslı, 18 ayda
ise 15 faslı açabilecek durumda ve kabiliyettedir. Biz Türkiye olarak süreci
yeniden hızlandırmak noktasında son derece kararlıyız. Ancak asıl önemli olan
Avrupa Birliği tarafının bu iradeyi göstermesidir. Artık AB'den somut adımlar,
somut kararlar bekliyoruz."
AB'ye aday ülkeler arasında Şengen vizesi istenen tek ülkenin Türkiye
olduğunu belirten Erdoğan, "Avrupa Birliği konseyinin vize muafiyeti görüşmeleri
için komisyona yetki vermesini müteakip Türkiye de sözünde durarak Geri Kabul
Anlaşması'nı parafe etmiştir. Hassasiyetlerimizi dikkate alan ve tereddütlerimizi
giderecek çözümler içeren bir yol haritası sunulduğu takdirde geri kabul
anlaşmasını imzalayıp onay sürecini başlatacağız" diye konuştu.
-"Tam bir insanlık trajedisi"-
Bazı bölgesel konulara da değinen Erdoğan, gelinen noktada Suriye'deki
durumun "tam bir insanlık trajedisine dönüştüğünü" söyledi.
Olaylar başladığından bu yana 60 binden fazla insanın hayatını kaybettiğini,
600 binden fazlasının komşu ülkelere sığındığını ve 2,5 milyon Suriye
vatandaşının Suriye sınırları içerisinde adeta göçebe haline geldiğini ifade eden
Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bugün 170 binden fazlası barınma merkezlerinde yani çadır kamplar,
konteyner kamplar olmak üzere ülkemize sığınmıştır. Bunun dışında da şu an
itibariyle yine 70 bini aşkın, bir bölümü ise değişik şehirlerimizde olmak üzere
250 bine yakın Suriyeli, ülkemizde misafir durumdadır. Türkiye'de misafir
ettiğimiz Suriyeli vatandaşlara bizim şu ana kadar kendi bütçemizden yaptığımız
harcama 600 milyon doları aşmıştır. Uluslararası toplumdan giderek büyüyen bu
insanlık trajedisi karşısında daha fazla sorumluluk almasını bekliyoruz. Gelinen
noktada halkının gözünde meşruiyetini tümüyle yitirmiş bulunan, bölge için açık
bir tehdit haline gelen Esed yönetiminin hızla devreden çıkması ve barışçıl bir
geçiş sürecinin önünün açılması gerekmektedir. Türkiye olarak bu yöndeki her
türlü yapıcı çabayı desteklemeye devam edeceğiz."
Küresel vicdan ve adaleti en fazla ve en uzun süredir kanatan meselelerin
başında gelen bir diğer konunun da Filistin meselesi olduğunu vurgulayan Erdoğan,
şöyle devam etti:
"29 Kasım'da BM'de yapılan oylamada Filistin'in ezici bir çoğunlukla üye
olmayan gözlemci devlet statüsünü kazanması, önemli bir gelişmedir. İsrail'e
buradan bir kere daha, bu tarihi süreci doğru tahlil etme ve Gazze'ye uyguladığı
hukuk dışı abluka ile gayrimeşru yerleşim faaliyetlerine en kısa sürede son verme
çağrımı yinelemek istiyorum.
AB'nin, bu sorunun çözümüne ilişkin yapmakta olduğu katkıları, bundan sonra
da artırarak sürdüreceğine dair inancımı da ayrıca sizlerle paylaşmak
istiyorum."
-"Yükselen Asya ile stratejik ilişkiler kuruyoruz"-
"Türkiye'nin bugün sadece ekonomisi ile değil, artan yumuşak gücüyle de
yükselen küresel güçlerden biri olarak dünyaya 360 derecelik bir açıdan
baktığını" ifade eden Erdoğan, şu görüşleri dile getirdi:
"Yükselen Asya ile stratejik ilişkiler kuruyoruz. Şanghay İşbirliği Örgütü
ile diyalog ortaklığı tesis ettik ve ASEAN ile kurumsal ilişkiler kurduk. Arap
Ligi'nde gözlemci üye olmanın yanı sıra Hindistan ve Çin ile birlikte Afrika
Birliği'nin üç stratejik ortağından biri olduk. Karayip Devletleri Birliği'ne
gözlemci üye olduk. Amerika Devletleri Örgütü ve Mercosur ile diyalog ve
işbirliği mekanizmasını tesis ettik. Bu ilişkileri, AB ile ortaklığımızın
alternatifi olarak değil, bu stratejik ilişkiyi güçlendirici unsurlar olarak
görüyoruz. 2009-2010 yıllarındaki BM Güvenlik Konseyi geçici üyeliğimizin
ardından, 2015-2016 döneminde yeniden adaylığımızı koyarak küresel vizyonumuzu
bölgemizde ve ötesinde bir kez daha hayata geçirmek istiyoruz."
Erdoğan, "Küresel siyasette ön planda yer almaya yönelik çabalarımıza
ilaveten Türk ekonomisinin itici gücü ve dinamizmi çerçevesinde çeşitli
şehirlerimizi de dünyayı buluşturmaya özellikle hedefliyoruz. Bu çerçevede 2020
yılında İzmir Dünya Sergisi'ne, EXPO'yu kastediyorum, İstanbul ise olimpiyatlara
ev sahipliği yapmaya adaydır. Küresel barış ve istikrara katkıda bulunmaya
yönelik tüm adaylıklarımıza biz siz değerli dostlarımızın özellikle desteğini
bekliyoruz" dedi.
Başbakan Erdoğan, 2013 yılının, Türkiye-AB ilişkilerinde yeni bir atılım
yılı olmasını temenni ederek, toplantıya katılanlara teşekkür etti.
AB Büyükelçileri adına İrlanda'nın Ankara Büyükelçisi Kenneth Thompson da
yemekte kısa bir konuşma yaptı.
AB üyesi ülkelerin Ankara Büyükelçileri için verilen yemeğe, AB Bakanı
Egemen Bağış'ın yanı sıra, Başbakanlık Müsteşarı Efkan Ala, Dışişleri Bakanlığı
Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mevlüt Çavuşoğlu,
Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı İbrahim Kalın ve diğer yetkililer katıldı.
Muhabir: Hasan Öymez - Hüseyin Gazi Kaykı - Ferdi Türkten
Yayıncı: İbrahim Uyar - ANKARA
Son Dakika › Güncel › Erdoğan: AB Hedefinden Uzaklaşmadık - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?