Sıradışı Bir Sezon: 2013-2014

Sezonun karesi:  Ryan Donk'un hayatının hareketi

Bu yılın şüphesiz en enteresan karesi, herkesi en fazla tereddüte ve karışık duygulara sevk eden anı, Kasımpaşa-Beşiktaş maçında Ryan Donk'un elindeki topu Almeida'nın ayağındaki topa kasten attığı saniye idi.

1986 doğumlu Donk, henüz 20'li yaşlarında iken Hollanda'nın en fazla umut vaat eden oyuncularından biri kabul ediliyordu. Defalarca Hollanda'nın alt yaş grubu milli takımlarında oynayan Donk, 2007'deki Avrupa Ümitler Şampiyonası'nın da yıldızı idi. Bu performanslar onu şampiyonluk yarışçısı Alkmaar'a ve İngiltere Premier Ligi'ne taşıdı ama son 3-4 yıldır yaşadığı düşüş belli ki psikolojisini de etkilemiş durumda. Beşiktaş maçında elindeki topu bırakmak ve oyuna devam etmek için çok uzun süresi olduğu halde böyle garip bir harekette bulunmasının, onun bireysel kariyerine de yardım etmediği kesin.

Hareketin sonrasında yaşananlar da ilginç. Maçın tekrar kararının verilmesi Kasımpaşa'yı demoralize etti ve belki de bu yüzden Avrupa Ligi'nden oldular. Beşiktaş'ı tekrar şampiyonluk yarışına dahil etti ama onların da nefesi yetmedi. Kasımpaşa Donk'u cezalandırmadı, hatta Şota onu ilerleyen haftalarda ön liberoda kullanmaya başladı. Galiba bu krizden zarar gören tek taraf da zedelenen adalet duygusu oldu.

Sezonun tartışması: Karabük spor'un el ele duran top savunması

Uzun yıllar boyunca unutulmayacak bir başka kare de Karabüklü oyunculardan geldi bu sene. Galatasaray karşısında duran top savunmasında yerlerini kaybetmemek için el ele tutuşan Karabük savunması, grup hareketini biraz uzatınca garip bir tartışmanın da fitilini ateşledi.

Belli ki bu el ele tutuşma hakem İlker Meral'i de şaşırttı, zira Meral pozisyonu görmezden gelip çekimser kalmayı tercih etti. Oysa Karabüklüler'in oluşturduğu uzun barajın birkaç noktası Galatasaraylılar tarafından zorlanmış ama sarı-kırmızılı oyuncular uzun engeli aşamamışlardı. Meral'in bu engellemeyi fark ettiği anda uyarı, belki de sarı kartla cezalandırması gerekiyordu halbuki.

4 sezon önce Liverppol'un da Carragher-Torres-Leiva-Skrtel-Kyrgiakos'la yaptığı benzer bir savunma fotoğrafı o gün internette dolaştı ama arada ufak bir fark vardı: Liverpoollular yerlerini netleştirdikten sonra ellerini bırakmışlardı.

Sezonun garipliği:  Dany'nin saçmasapan sektirmeli geri pası

Sezonun hakemler açısından son derece zorlayıcı, spor kamuoyu açısındansa şaşkınlığa neden olan bir başka pozisyonu da Beşiktaş- Fenerbahçe derbisinde yaşandı. Olimpiyat Stadı'ndaki sakin maçın son anlarında Dany'nin garip geri pası ve sonrasında gelişenler, gerçekten de uzun yıllar unutulmayacak cinstendi.

Kamerunlu stoper, kendi ceza yayı önünde rahat bir pozisyonda ayağındaki topu sektirip kafasıyla kalecisi Tolga'ya oynayınca hakem Halis Özkahya düdüğünü çaldı ve sportmenlik dışı hareket nedeniyle endirekt vuruş ve sarı karta hükmetti. İki tarafın sporcuları da şaşkındı: Zira Tolga topu henüz eline almamıştı, dolayısıyla geri pas kararı ihtimal dışı idi. Ama Futbol Kural Kitabı'na göre Özkahya'nın kararı doğruydu, çünkü geri pas neticelenmese bile Dany'nin hareketi sportmenlik dışıydı.

Sonuçta 22 oyuncunun şaşkınlığı geçmedi, topun başına gelen Caner, adaleti kendisi tesis etti. Meşin yuvarlağı dışarı atıp tartışmayı sonlandırdı. Böylece uzun yıllar boyu unutulmayacak bu garip karar, bir de unutulmaz centilmenlik ekledi sonuna.

Sezonun sürpriz çıkışı: Sergen Yalçın'ın aç-kapa düğmesi taktığı Gaziantepspor

Sezonun birçok başarılı teknik direktörü var: Küme düşmesine rağmen Okan Buruk, ikinci devre performanslarıyla Mesut Bakkal ve Hikmet Karaman, Avrupa'yı zorlayan Tolunay Kafkas ve Hamza Hamzaoğlu alınlarının akıyla kapattılar yılı. Ama bir teknik adam, başka bir performans sergiledi bu sezon: Defalarca Gaziantep'i terk etme kararı aldığı söylenen, en sonunda da terk eden Sergen Yalçın, takıma direkt etkisi ile unutulmaz bir istatistiğe imza attı.

Gaziantepspor Uygun'lu ilk 11 haftada 8, Süral'li son 8 maçta da yalnızca 2 puan kazanabildi. Aradaki Sergen Yalçın'lı 15 müsabakadaysa tam 27 puan toplanması herhalde eşi benzeri az görülen bir garabet. Sergen'siz başlangıç felaket. Sergen'li bölüm harika. Sergen bırakınca bir felaket daha... Sanki hocanın elinde sihirli bir değnek var, ya da adeta kenti terk ederken takımın da kontağını kapatıyor gibi!

Şu sıralar Gaziantepspor-Sergen Yalçın flörtü yine gündemde. Doğrusu bu performans farklılığına bakılırsa Yalçın'ın eli son derece güçlü gibi!

Sezonun bireysel performansı:  Kafası kanlar içinde bir Hollandalı

Sezonun unutulmaz karelerinden bir tanesi de Fenerbahçe- Antalyaspor maçında Dirk Kuyt'ın kafasına aldığı darbe ile kanlar içinde kalmasına rağmen devam etmeye çalıştığı pozisyon... Doğrusu bu adam bütün kariyeri boyunca böyle idi, bu yıl Gosso'nun canına kast eden tekmesinde bile futbolu düşünüyordu.

Ama Kuyt'ın performansını kürsünün tepesine çıkaran tek unsur, fedakarlığı ve iş disiplini değil tabii. Dirk Kuyt bir hücum oyuncusu olmasına rağmen bu yıl Fenerbahçe'nin (1655 ile) en çok pas yapan futbolcusu. 37 maçla en çok müsabaka oynayanı, 1955 ile en çok topla buluşanı.

Caner bu sezon harika idi, Sow da, Mehmet Topal da öyle. Ama 33 yaşındaki Hollandalı, fayda/kapasite oranı bence en yüksek olan adam.

Sezonun 'deja-vu'su:  Devre arası santrfor katkıları

Geçen yıl devre arasında Akhisar Belediyespor'a katılan Gekas'la, Gençlerbirliği'ne katılan Vleminckx iki ekibin kaderlerini değiştirmişler, sezonun altın karmalarını tek devrede zorlamışlardı.

Bu yıl iki başka adam, iki benzer hikaye ürettiler. İlk yarının sonunda ligden düşmesine kesin gözüyle bakılan Erciyesspor'u 12 gollü Portekizli Edinho kurtardı. İlk devrenin sonunda çok sıkıntılı olan Bursaspor'un sezon yıldızı da devre arası transferi Brezilyalı Fernandao oldu.

Galiba bu lig, kış transfer dönemini daha çok seviyor!

Sezonun trendi:  4-3-3'e dönüş

Aslında sadece Türkiye'de değil, dünyada da trend bu. Herkes 4-2-3-1'den 4-3-3'e dönüyor...

Barcelona uzun yıllardır on numarasız bir 4-3-3 oynuyor. Bu yıl Real Madrid'de Ancelotti Özil'i gönderdi, Isco'yu kulübeye oturttu. Modric-Alonso-Di Maria'lı on numarasız bir orta saha üretti. Guardiola'nın da Bayern'de Kroos'- Müller'i kullanma biçimi aynı. Santrfor arkası değil, iki yönlü oynuyor yıldızlar...

Dünyadaki bu trendden Türkiye'nin de etkilenmemesi mümkün değil tabii. Fenerbahçe'nin Alex sonrası düzeninde on numara yok. Bursa'nın Batalla sonrası tercihi de bu. Mancini, uzun bir süre Sneijder'ı solda kullanarak Yekta-Melo-Selçuk üçlü orta sahasını denedi... Gençlerbirliği sezonu Gosso-Nizamettin-Doğa ort üçlüsüyle klasik 4-3-3'le bitirdi. Türkiye'de de on numaraların devri yavaş yavaş kapanıyor, takımlar 4-2-3-1 yerine 4-3-3'ü tercih etmeye başlıyor.

Ve belli ki önümüzdeki sezon konuşacağımız ana meselelerden biri de bu olacak...

Kaynak: Al Jazeera