Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, "Bir yandan İslamofobi var, İslam düşmanlığı var. Amerika'da üç tane gencecik kardeşimizi sırf Müslüman olduğu için öldürdüler. Avrupa'da camiler yakılıyor. Avrupa'da Müslümanlara karşı bazı şiddet olayları uygulanıyor" dedi.
Kurtulmuş, Siyaset Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı'nın (SETA), Başbakanlık Yurt Dışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB) ve İstanbul Bilimler Akademisi, Anadolu Yazarlar Birliği, İstanbul Medya Akademisi, Selami Ali Efendi İlim ve Sanat Vakfı'yla birlikte gerçekleştirdiği Uluslararası Öğrenciler Akademisi 2015'in açılış seminerini verdi.
Sunuculuğunu, İTÜ Su Kaynakları Mühendisliği'nde doktora yapan Etiyopyalı Said Ahmet Salih'in yaptığı seminerde konuşan Kurtulmuş, insanoğlunun en fazla zenginliğe sahip olduğu bir dönemden geçtiklerini söyledi.
İnsanların bu dönemde en ileri teknolojiye ve her türlü nimete sahip olduğunu belirten Kurtulmuş, "Bir tarafta zenginlik, bir tarafta yoksulluk. Bir tarafta büyük bir refah seviyesinin, diğer tarafta insanlık tarihinde görülmemiş eziyetlerin, zulümlerin olduğu bir dönemdeyiz" diye konuştu.
"Yeni bir barış düzeninin kurulması mümkün müdür? ve büyük İslam medeniyetinin küresel barışa katkısı nasıl olur?" diye soran Kurtulmuş, şunları kaydetti:
"Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra hiçbir şekilde barış düzeni kurulamadı. Savaş bitmişti, silahlar susmuştu ama aslında savaş hiç bitmedi. Arkasından da İkinci Dünya Savaşı geldi. Sonra gelen düzen sadece galiplerin egemen olduğu bir küresel düzen olarak kuruldu. Mağlup olanların ya da galiplerin safında yer almayanların hiç esamesinin okunmadığı, onların hiç ciddiye alınmadığı bir dünyayı uzun bir süre yaşadık. 1945-1990 arasındaki dönem, soğuk savaş dönemi olarak geçti. Berlin Duvarı'nın yıkılmasıyla yeni bir döneme girdiğimizi, barışa dayalı bir dünya olacağını zannettik ama maalesef 1990-2015 arasında 25 yıldır devam eden bu süreçte dünyada yeni bir düzen kurulamadı. Kutuplar arasında görünür ya da görünmez bir savaş yoktu ama maalesef 90'lardan bu yana süren savaşlarda İkinci Dünya Savaşı'nda ölenlerden daha çok insan öldü. 90'ların başında Ruanda'da bir yılda 1 milyon 200 bin insan katledildi. Yugoslavya yeniden yapılanırken sadece 300 bin Boşnak, Müslüman olduğu için katledildi. Dünyanın dört bir tarafında savaşlar sürdü. Önce Ruslar, sonra Amerikalıların işgaliyle birlikte Afganistan'da yüz binlerce insan hayatını kaybetti. Irak'ın işgaliyle birlikte 1 milyondan fazla Iraklı öldürüldü. Yine aynı şekilde Yemen, Mısır, Suriye ve Libya'daki olaylarda binlerce, on binlerce insan öldü. Nisan 2011'den bu yana Suriye'de 320 bin insan rejim tarafından katledildi. Ukrayna'da dünyanın gözü önünde güç çatışması dolayısıyla binlerce sivilin öldüğünü görüyoruz."
" İnsanlara etnik fitneyi aşıladılar"
Kurtulmuş, Pax Ottomana (Osmanlı Barışı Düzeni) tabirinin kendilerinin değil, vicdan sahibi Batılıların kullandığı bir tabir olduğunu aktararak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Asırla boyunca pratik olarak bugün kanın, göz yaşının, çatışmanın sürdüğü bölgelerde Osmanlı barışı, adaleti sürdürebilmişti. Balkanlar'da 4 hatta 5 asır boyunca Pax Ottomana egemen oldu. Öyle bir barış sağladı ki Müslümanlar-Hristiyanlar, Müslümanlığın ve Hristiyanlığın farklı mezhep ve meşrepleri, hiçbir şekilde birbirleriyle kavga etmeden 5 asır boyunca Balkan coğrafyasında yaşadılar. Makedonya'nın şu anki devlet başkanı İvanov, 2.5 ay evvelki ziyaretinde bize bugün de Makedon lisanında var olan 'komşu kapıcık' kelimesini öğretti. Komşuların birbirlerinin bahçelerine girdikleri daha alçak olan komşu kapıcıklar var. Komşular birbirlerinin evlerine bu kapılar vasıtasıyla girerler. Birbirinden farklı din ve mezheplerde olanlar, dış kapıdan girmezler, bu kapıdan girerek birbirlerine itimatlarını gösterirler. Osmanlı, Balkanlar'da bunu sağlamışken, Avrupa'da insanlar mezhep, 10, 50, 70 yıl savaşlarıyla aynı dinin mensupları birbirlerini katlediyordu. Demek ki insanların barış içinde yaşamaları mümkündür. İvanov diyor ki 'İnsanlığın şimdiye kadar bulduğu en büyük yönetim sistemi Osmanlı'nın millet sistemidir'. 5 asır boyunca süren bu büyük barış düzeni maalesef 10 yılda Balkan Savaşları öncesinde yıkıldı. İnsanlara etnik fitneyi aşıladılar."
Kurtulmuş, Osmanlı'nın 400 yıl Filistin'de de iç barışı sağladığını ve birçok farklı etnik ve dini yapının asırlar boyunca barış içinde birlikte yaşadığını anımsatarak, bu barışı "Kudüs Kriterleri" olarak nitelendirdi.
İslam medeniyetinin 3 asırdır geri kaldığına, içine kapandığına, ötekileştirildiğine ve baskı altında tutulduğuna dikkati çeken Kurtulmuş, şunları söyledi:
"Kudret, modern Batı egemenliğinin elinde. Bir yandan İslamofobi var, İslam düşmanlığı var. Amerika'da üç tane gencecik kardeşimizi sırf Müslüman olduğu için öldürdüler. Avrupa'da camiler yakılıyor. Avrupa'da Müslümanlara karşı bazı şiddet olayları uygulanıyor. Özellikle 11 Eylül olaylarından sonra bazı karanlık odaklar, '11Eylül'ü bulduk ya, İslam'ın içinden çıkan birtakım terör örgütlerini bulduk ya, ne güzel' diyerek, bütün Müslümanları terörist olarak ilan etmeye, bütün İslam dünyasını kara bir dünya gibi göstermeye çalışıyorlar. Diğer tarafta ise İslam adına çok kötü görüntüler var. İslam'ı terörle, silahla, kafa kesmekle, insanlara baskı yapmakla, masum insanları öldürmekle eş değer gösteren birtakım karanlık odaklar var. Şimdi bir tarafta İslam adına karanlık görüntüler, diğer tarafta bundan istifade edenler. Bütün İslam'ı töhmet altında tutmak isteyen, İslam'ı, İslam dünyasını terörist olarak görmeye çalışan birtakım karanlık lobiler. Sizlere, bizlere düşen, İslam'ın barış dilini anlamış olan Müslümanlara, İvanov gibi bu barış dinini anlamış gayrimüslimlere düşen İslam'ın bu barış dilini çoğaltarak bugünün dünyasına ifade edebilmektir."
"Bu 5 ülkenin 195 ülkeden ne farkı var?"
Sürekli olarak dünyanın 5'ten büyük olduğunu dile getirdiğini belirten Kurtulmuş, "İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra 5 ülkenin veto hakkı olan bir dünya sistemi kuruldu. Bu 5 ülkenin 195 ülkeden ne farkı var? Tek üstünlükleri savaşı kazanmaları ve dünya üzerinde siyasi, ekonomik ve askeri güçlerinin var olmasıdır. Suriye'de 320 bin kişi ölecek ve dünya sistemi bunlar için bir çözüm bulamayacak. Neden? Çünkü Birleşmiş Milletler'e gittiğiniz zaman Suriye rejiminin arkasında Rusya duruyor. Rusya veto ettiği zaman küresel manada Suriye rejimini durduracak en ufak bir adım ortaya koyamıyorsunuz. Aynı şekilde İsrail'e karşı yüzlerce Birleşmiş Milletler kararı var. Ama İsrail'in işgalini, yeni yerleşimci yerleştirmesini ve Müslümanların kültürel mirasını yok etmesini önleyemiyorsunuz. O da Amerika'ya sırtını dayıyor ve istediği zulmü yapıyor" değerlendirmesinde bulundu.
Kurtulmuş, Türkiye'ye okumaya gelen öğrencilerden, kendi ülkelerinin tarihi içindeki büyük İslam medeniyetinin gizli hazinesini ortaya çıkarmalarını ve bunu yeniden üreterek paylaşmalarını istedi.
"İnsanlar akın akın Türkiye'de geleceklerini arıyor"
YTB Başkanı Kudret Bülbül de farklı alanlardaki sivil toplum kuruluşlarının işbirliğiyle Uluslararası Öğrenciler Akademisi'nin İstanbul programını 83 ülkeden 950 öğrenciyle gerçekleştirdiklerini ifade etti.
Türkiye'deki 60 bin uluslararası öğrencinin 15 bininin YTB tarafından getirilip üniversitelerde okutulduğu bilgisini veren Bülbül, öğrencilere ilk yıl Türkçe öğretildiğini söyledi.
Bu öğrencilerin gelecekte ülkelerinin seçkin isimleri olacağını vurgulayan Bülbül, "İnsanlar akın akın Türkiye'de geleceklerini arıyor. Türkiye bu anlamda bir eğitim üssü haline gelmiş durumda. Bu öğrencilerin Türkiye'ye geldikten sonra sadece kampüs içerisinde kalmaları düşüncesinde değiliz. Bu amaçla hayata geçirilen projelerden biri de Uluslararası Öğrenciler Akademisi" dedi.
Kudret Bülbül, "Biz uluslararası öğrencilerimizle birlikte bir taraftan ihmal ettiğimiz ya da unuttuğumuz değerleri hatırlarken, onlarla birlikte hem yeni Türkiye'nin hem de daha barışçı, daha huzurlu ve daha adil bir dünyanın inşasına katkı veriyoruz" diye konuştu.
SETA Vakfı Genel Koordinatör Yardımcısı Muhittin Ataman ise YTB rehberliğinde başlatılan bu projenin parçası olmaktan gurur duyduklarını ifade etti.
Ataman, uluslararası öğrencilere, üniversite eğitiminin yanında farklı alanlarda kendilerini daha iyi geliştirecekleri programların ciddi katkılar sunacağını kaydetti.
Seminere, akademinin oluşmasına destek veren sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, YTB ile SETA Vakfı yöneticileri ve Türkiye'de okuyan yabancı öğrenciler katıldı.
Son Dakika › Güncel › Uluslararası Öğrenciler Akademisi'nin Açılışı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?