Yunan medyasının resmi olmayan sonuçlara rağmen Ekrem İmamoğlu için "İstanbul bir Rum-Pontus'un eline geçti" şeklindeki sevinç manşetleri, Yunanistan'ın Doğu Karadeniz Bölgesi üzerinde uzun yıllardır hayalini kurduğu Pontus idealini yeniden gündeme taşıdı.
Türk diplomasisinin yıllarca zeytin dalı uzatmasına, geçmiş dönem Başbakanlarından Bülent Ecevit'in barış dolu şiirlerine, Yunanlı halk sanatçısı Stelyo Kuyumcis'in 'halkların kardeşliği' türkülerine, 17 Ağustos 1999 depremi sonrası yaşanan dayanışma görüntülerine rağmen son yıllarda gizli saklı sürdürülen çalışmalar, Yunanistan'ın Pontus idealinden vazgeçmediğini gösterdi. "Küçük Asya" diye adlandırdığı Doğu Karadeniz Bölgesi'nde 700 yıl önce sadece 76 yıl sahil kesimde hüküm süren Pontus devletini yeniden canlandırmak isteyen Yunanistan'ın dünya genelinde kurduğu Pontus derneklerinin sayısı 179'a ulaştı. Değişik adlar altında kurulan 'Pontus'u kurtarma dernek ve vakıflarının' amaçları arasında 'sözde Pontus soykırımını dünyaya anlatmak, Türk devletini yıpratmak, muhtelif eyaletlere bölerek otonom bölgeler oluşturmak' hedefleri yer alıyor.
Dünyada 179 adet Pontus derneği var
İHA muhabirinin edindiği bilgilere göre, Yunanistan'ın gizli servis ve diğer güvenlik seksiyonlarınca dünyanın belli başlı ülkelerinde kurdurduğu Pontus derneklerinin sayısı her geçen gün artıyor. Yunanistan'da toplam 102 dernek ve vakıf bulunuyor. Almanya'da 31, ABD'de 27, Kanada'da 11, Avustralya'da 3, Gürcistan'da 2, İsviçre, İsveç ve Yeni Zelanda'da 1'er dernek ve vakıf bulunuyor.
Yunanistan, 23 Şubat 1994 tarihinde parlamento kararıyla her yıl 14 Eylül tarihinde 'Küçük Asya Soykırım Günü' olarak anma törenleri düzenliyor. Yunanistan, ayrıca geçmiş yıllarda Karadeniz Bölgesi'nde faaliyet gösteren yasa dışı terör örgütleri PKK, DHKP-C ve TİKKO'ya da maddi-manevi destek sağlarken, onlar adına afişler bastırarak Atina sokaklarına asmıştı.
Tapu oyununa dikkat
İstihbarat birimlerinin tespitlerine göre Yunanistan, bu çalışmaların yanı sıra ilginç bir çalışma daha yürütüyor. 1921-1922 yılları arasında Karadeniz Bölgesi'nden mübadele kapsamında göç eden 1 milyon 200 bin kadar Rum'un yanlarında götürdüğü arazi ve gayrimenkullerin tapularını toplamaya çalışan Yunanistan'ın uluslararası hukuk çevrelerinde bu konuyu sürekli gündeme getirerek, Karadeniz Bölgesi'nden toprak isteme çabalarına gireceği belirtiliyor. Son yıllarda Karadeniz Bölgesi'ne turist olarak gelen Yunanistan vatandaşlarının çokluğuna dikkat çekilirken, 'bazı turistlerin' bölgede köylere kadar inerek Rum şivesiyle Türkçe konuşan kişileri tespit etmeye çalıştığı kaydediliyor.
ABD'nin Pontus merakı
Her yılın 15 Ağustos tarihinde Yunanistan'dan ve Güney Kıbrıs Rum Kesimi'nden gelen kafileler, aynı gün aynı saatte gemi, uçak ve otobüslerle gelerek Trabzon'daki Sümela Manastırı'nı ziyaret ediyor. Rumların iddialarına göre 15 Ağustos tarihi Sümela Yortusu'na tesadüf ediyor. 25 Eylül 1997 tarihinde Fener Patrikhanesi, 'Vahiy ve Çevre' adıyla Karadeniz'e bir gezi organize etmişti. Deniz yolu ile yapılan gezide konukları taşıyan gemi, İzmir'i işgal ederek yakan Yunan generali Elefteros Venizelos'un ismini taşıyordu. Yine 33 Yunan papaz, 13-2 6 Ekim 2000 tarihlerinde Sinop- Rize arasında bir gezi düzenlemiş, bölgedeki her ilde eski kilise ve manastırlar ziyaret edilmişti.
Bunların yanı sıra ABD'nin de bölge ile ilgilenmesi gözlerden kaçmadı. 2000 yılı Ekim ayında Ankara'da görevli ABD'li iki diplomat bölgede araştırmalarda bulunmuş, özellikle bölgede yaşayan Rum asıllıların sayısını, Hristiyan mezarlığı bulunup bulunmadığını, Hristiyanlardan kalma tarihi eserlerin korunup korunmadığını, geçmişte Hristiyan iken Müslüman olan ailelerin olup olmadığını araştırdıkları belirlenmişti.
Atina sokaklarında Pontus anıtları
Yunanistan'da birçok şehrin sokaklarında Pontus anıtları bulunuyor. PontusWorld.com sitesinde yayınlanan fotoğraflara göre Yunanistan'ın birçok şehrinde yükselen anıtlar, Karadeniz kimliğini oluşturan kemençe, yöre kıyafeti, horonun Pontus Rumlarına ait olduğunu vurgulayan objelerden oluşuyor. Yunanistan'daki anıtların yanı sıra ABD'nin Pensilvanya, Kanada'nın Toronto ve Almanya'nın Stutgart kentlerinde inşa edilen Pontus anıtları da dikkat çekiyor.
'Küçük Asya Felaketi' olarak değerlendirdiği bu olayı her fırsatta politikasına uygun olarak geliştiren Yunanistan'da yeni filmler de vizyona giriyor. Özellikle 1922 yılında gerçekleşen mübadelenin getirdiği sosyal olumsuzlukları 'trajedi' olarak yorumlayan Yunanistan'da buna yönelik filmler hazırlanıyor.
Öte yandan Yunanistan'ın 2005 Eurovision Şarkı Yarışması'nı kazandığı, ünlü şarkıcı Helena Paparizou'nun seslendirdiği 'My Number One' şarkısında özellikle kemençe ve horon figürlerinin kullanılması da oldukça dikkat çekmişti.
Türkiye'de ise mübadele sonucu Yunanistan'dan gelen yüz bini aşkın Türk ile Rus işgalinde Trabzon ve Rize'den göç ederken yollarda hayatını kaybeden on binlerce Türk'ün dramını içeren bir anıt ve film bulunmazken, bu konuda hiç çalışma yapılmaması dikkat çekiyor.
300 bin Türk'ün 200 bini yolda öldü
Ondokuz Mayıs Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim Tellioğlu'nun Türkoloji araştırmaları kapsamında 2007 yılında yayınladığı "Doğu Karadeniz Bölgesi'nin Türk Yurdu Haline Gelmesi Hakkında Bir Değerlendirme" konulu makalede, yüzyılın başında Osmanlı devletinin gerilemesiyle Rum azınlığın Karadeniz Bölgesi'nde devlet kurma hayalinin bir sonucu olarak tarihe Pontus isyanı adıyla geçen ayaklanmanın ortaya çıktığı, bunun neticesinde mübadelenin gerçekleştirildiği belirtiliyor. 19. yüzyılın başlarından itibaren Rum Ortodoks kilisesi ve üst düzey Rum tebaanın gayretleriyle Anadolu'daki Ortodoks Hristiyanların Yunan toplumunun bir parçası olduklarına inandırıldığı, bunun sonucunda Karadeniz Bölgesi'nde gelişen Yunanlılık şuurunun Megali İdea'cı fikirlerin yayılmasına zemin hazırladığı belirtilen makalede, gelişen Pontusçuluk fikrinin Samsun merkez olacak şekilde bölgede bir Rum devleti kurma hedefine yöneldiği ifade ediliyor. Prof. Dr. İbrahim Tellioğlu, makalesinde şu ifadelere yer veriyor:
"20. yüzyılın başlarında İngiltere başta olmak üzere yabancı devletlerin de açık desteğiyle patlak veren Pontus isyanı, Doğu Karadeniz Bölgesi'ndeki Türk varlığını tehdit eder bir mahiyet kazanmıştır. 1916-1918 Rus işgali döneminde Trabzon vilayetinden işgale uğramamış diğer bölgelere göç eden 340 bin civarındaki Türk'ün 200 bininden fazlasının da muhaceret esnasında hayatını kaybetmesi önemli bir nüfus kaybına yol açmıştır. Bu boşluğun Karadeniz'in kuzeyinden getirtilen Rumlarla doldurulması çabası, Pontus isyanının nüfus alt yapısını hazırlamaya yöneliktir. Daha Balkan Savaşları sırasında Müslüman köylere saldırılması ile alevlenmeye başlayan bu ayrılıkçı çalışmalar, I. Dünya Savaşı ve Milli Mücadele döneminde de devam etmiş, Paris Konferansı'nda açıkça dile getirilen Karadeniz Bölgesi'nde Pontus devleti kurma hayalinin bir sonucu olarak tarihe Pontus isyanı adıyla geçen ayaklanma ortaya çıkmıştır. Ankara Hükümeti, düzenli orduları kurduktan sonra merkez ordusunu bölgeye sevk ederek 6 Şubat 1923'te bu isyanı sona erdirmiştir. Ankara Hükümeti Pontus isyanını bastırırken, Yunanistan konuyu uluslararası kamuoyunun gündemine taşımaya çalışmıştır. Ancak Lozan Barış Konferansı'nın 1 Aralık 1922 tarihli oturumunda nüfus mübadelesi gündeme getirilmiş, 30 Ocak 1923 tarihinde imzalanan sözleşme ile İstanbul ve Batı Trakya hariç Türkiye'deki Rumlarla Yunanistan'daki Türkler zorunlu göçe tabi tutulmuşlardır. Böylece Karadeniz Bölgesi'ndeki Rum varlığı son bulmuş ve yörenin bugünkü etnik yapısı ortaya çıkmıştır." - ORDU
Son Dakika › Güncel › Yunan'ın Pontus Hayali - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?