Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Üniversitelerimizde ibadethane olması ne laikliğe aykırıdır, ne çağdaşlığa aykırıdır, ne de herhangi bir şekilde bir başka öğrenci grubunu rencide eden bir tutumdur. İsteyen kılar, istemeyen kılmaz" dedi.
Başbakan Davutoğlu, NTV'nin canlı yayınında, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu ve soruları yanıtladı.
Davutoğlu, seçim vaatlerinin verildiği süreler içinde hayata geçirileceğini ve geçirmeye de başladıklarını belirtti. Asgari ücretin bin 300 liraya çıkmasını örnek gösteren Davutoğlu, ekonomik açıdan yükün farkında olduklarını ve bunun için de iş dünyasıyla temas halinde bulunduklarını kaydetti.
ODTÜ'deki gerginlik
ODTÜ'deki ibadet tartışmasına ilişkin soruya ise Başbakan Davutoğlu, kendisinin de üniversite yıllarında ibadet ihtiyacının düşünülmediği dönemlerden geldiğini söyledi.
ODTÜ'deki ibadet tartışmalarının tırmandırılan bir tartışma haline dönüşmemesi gerektiğini ifade eden Davutoğlu, "Hele hele ODTÜ gibi kampüs şeklinde olan ve şehrin uzağında olan dolayısıyla yakınında herhangi bir büyük caminin olmadığı bir yer ve herkesin de arabasının olmadığı bir yerde mutlaka bir mescit ve ibadethane ihtiyacı vardır" diye konuştu.
Özellikle cuma namazının toplu halde kılındığına dikkati çeken Davutoğlu, şunları söyledi:
"Üniversitelerimizde ibadethane olması ne laikliğe aykırıdır, ne çağdaşlığa aykırıdır, ne de herhangi bir şekilde bir başka öğrenci grubunu rencide eden bir tutumdur. İsteyen kılar, istemeyen kılmaz. Kimse kimseyi ibadete zorlamıyor. Dolayısıyla eğer bu nazarla bakarsak ve bu konuda düzenlemeler yapılırsa bu tür tartışmalara yer kalmaz ama 'ODTÜ bizim kalemiz biz şunlara izin vermeyiz, şunları yaptırmayız' diye bir tutum içine girilirse... ODTÜ bu ülkenin evlatlarının, öğrencilerinin gittiği bir üniversitedir. Herhangi bir başka ihtiyaç varsa onu da karşılamak durumunda."
Din ve vicdan özgürlüğü çerçevesinde isteyenin ibadetini yapacağını istemeyenin yapmayacağını ancak öğrencilere ve öğretim üyelerine bu imkanın sunulması gerektiğini vurgulayan Davutoğlu, bugün Avrupa'da ve Amerika'daki üniversitelerde öğrencilerin ihtiyaçlarının karşılandığını, bu durumun ise çağdaş bir uygulama olduğunu ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın tecrübeleri
Yeni kabinenin çalışma temposu ile ilgili soruya ise Başbakan Ahmet Davutoğlu, yoğun bir şekilde çalışmalarını sürdürdüklerini söyledi.
Sırbistan ziyaretinde yurt dışından Türkiye ile ilgili güzel izlenimler aldıklarını aktaran Davutoğlu, bazen kendilerine muhalif olanları da yurt dışına götürmek gerektiğini kaydetti.
"Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan tavsiye alıyor musunuz?" sorusuna ise Davutoğlu, "Tabiki tavsiye alınır, herhalde Türkiye Cumhuriyeti'nde çok az kişi sayın Cumhurbaşkanımız kadar uzun dönemli başbakanlık yapma bakımından bütün rekorları kırdı. Dolayısıyla bu anlamda onun tecrübesinden istifade etmemek mümkün değil. İstifade etmediğiniz zaman aslında hata yaparsınız" diye konuştu.
Diğer siyasi parti liderlerine de çağrıda bulunan Davutoğlu, "Keşke Cumhurbaşkanımızın tecrübelerinden ve makamla ilişki bağlamında diğer siyasi liderler de istifade edecek şartta oluşmuş olsa. Bu kimseye bir şey kaybettirmez, görüşmekten kimse bir şey kaybetmez" ifadesinde bulundu.
" Irak'ın toprak bütünlüğüne saygılıyız"
"Başika kampında kaç Türk askeri var?" sorusuna Davutoğlu, Irak Başbakanı İbadi ile bugün görüştüğünü ve Başika kampı da olmak üzere pek çok konunun konuşulduğunu anlattı.
Türkiye'nin Başika'da olmasının en önemli ve tek sebebinin Irak'taki DAEŞ mevcudiyeti olduğunu dile getiren Davutoğlu, "Burada yanlış anlaşılan husus, eğitimcilerin gitmesi sonrasında, eğitimcilerimizi korumak üzere mücehhez bir birliğimizin de oraya gitmesi. Sayın İbadi'ye de söyledim, bunlar orada Irak egemenliğine karşı bulunmuyorlar. Irak toprak bütünlüğünü biz herhangi bir başka ülkeden çok daha fazla saygılıyız" diye konuştu.
Davutoğlu, Irak'ın toprak bütünlüğü konusunda hiçbir şekilde tereddütleri olmadığını ifade ederek, Irak merkezi güçlerinin Musul'a kadar gelerek o bölgeyi DAEŞ'ten temizlemesi durumunda Türk askerinin de geri çekileceğini kaydetti.
Irak merkezi hükümetinin bu egemenliği ülkenin yaklaşık 3'te 1'e yakın bölgede kullanamadığını belirten Davutoğlu, "Bunun içinde Kuzey'deki PKK kamplarının olduğu yerler var. Keşke Irak orayı da koruyabilse de bizde hava harekatı yapmak zorunda kalmasak ve Türkiye içine terörist sızmasa. Gerek Suriye sınırında, gerekse Irak sınırında artık DEAŞ, bir koridor oluşturdu. Irak-Suriye sınırı fiilen yok. Dolayısıyla burada verilecek mücadeleyi sürdürmeye kararlıyız. Ama bu herhangi bir gizli gündemin bir parçası değildir" şeklinde konuştu.
Başbakan Davutoğlu, Irak Dışişleri Bakanı Caferi'nin, "Türk askeri çekilmezse bize askeri operasyon dışında bir şans bırakmıyorlar" sözüne ilişkin soru üzerine, Caferi'nin böyle bir açıklama yapmayacak kadar siyaset ve entelektüel birikime sahip biri olduğunu ifade etti.
"Musul'u terk edip onlara bırakan 72'bin Irak askeridir"
Irak ordusunun var olan gücünü kendilerine yardıma giden Türk ordusuna değil de DAEŞ'e göstermesi gerektiğini kaydeden Davutoğlu, şöyle konuştu:
"Musul'a giren bir kaç bin DEAŞ'lıdır, Musul'u terk edip onlara bırakan 72'bin Irak askeridir. Eğer böyle bir askeri operasyon güçleri varsa Musul'dan DEAŞ'ı çıkarsınlar. Sayın Abadi'nin hatta sayın Caferi'nin bilinçli bir şekilde bunu yaptığı kanaatinde değilim. Ama onları da baskı altında tutan bazı çevreler, bazı üçüncü ülkeler bu yolu tercih ediyorlar, Türkiye ile Irak arasındaki gerilimi tırmandırmak istiyorlar. Her aklı başında ve makul düşünen Iraklı'nın da Türk devlet adamının da Irak'la Türkiye'nin birbirinin çıkarına ve istikrarına en fazla ihtiyaç hisseden ülkeler olduğunu görmesi gerekir. Hiçbir zaman Irak'a zarar veren bir eylem içerisinde olmadık ama Irak topraklarından bize zarar veren eylemler geldi."
Davutoğlu, "2016 yılında bütçe dengelerinde bir problem ya da ekonomide bir tatsızlık, yatay bir pozisyon bekliyor musunuz?" sorusuna, kendileri için en eski yılın 2015 olduğunu ifade etti.
Bir yılda 2 seçim geçirdiklerini ve o dönem arasındaki 4 ayın çok zor geçtiğini belirten Davutoğlu, "Bu ülkeyi o zaman yönetmenin ne kadar zor olduğunu benden daha yakından bilen kimse yoktur. Geçici hükümet kurduk, seçim hükümeti kurduk, kolay bir dönem olmadı. Bütün bunlara rağmen 3'üncü çeyrek yani temmuz, ağustos, eylül aylarında, tamda Türkiye'de yönetim krizi beklenen dönemdeki büyümemiz yüzde 4. Bu büyüme dünya ortalama büyümesinin 2,5-3 misli" değerlendirmesinde bulundu.
Davutoğlu, Türkiye'nin en zor olduğu dönemde bu büyümeyi yakaladığını kaydederek, önlerinde 4 yıllık bir istikrar dönemi göründüğü için ekonominin 2016'da toparlanma, 2017'de ise sıçrama şeklinde performans göstereceğini söyledi.
- "Kayıt dışılık bir tür ekonomik ahlaksızlıktır"
Başbakan Davutoğlu, asgari ücrete zam yapılmasıyla ilgili ekonomistlerin işverene yüklenen yük nedeniyle kayıt dışına yönelinebileceği yönünde uyarıları bulunduğunun belirtilmesi üzerine, "Ayrı bir reform paketi, kayıt dışıyla mücadeleyle ilgili ayrı bir reform paketi açıklayacağız, kayıt dışı hiçbir şey bırakmayacağız. Hani paralel devlet kayıt dışı devlettir. Biliyorsunuz onlara karşı nasıl mücadele ediyorsak, kayıt dışı hiçbir ekonomik aktiviteye izin vermemeye kararlıyız" dedi.
Davutoğlu, "Kayıt dışılık bir tür ekonomik ahlaksızlıktır. Hem kul hakkı bakımından hem devletle vatandaşı arasındaki hukuk bakımından. Kayıt dışına hiçbir şeyin taşmaması lazım" değerlendirmesinde bulundu.
2016 yılındaki dilek ve beklentileri sorulan Davutoğlu, 2016'ya büyük bir hızla başladıklarını ifade ederek, şunları söyledi:
"2015 yılını taçlandıran şey nedir diye sormuş olsaydınız, derdim ki çağdaş demokrasi tarihinde dünyada çok az gerçekleşen bir başarıya milletimizin imza atması, derdim. Yüzde 85 katılım, yüzde 97.5 temsil. Bu hiçbir çağdaş demokrasi de görülen bir tablo değildir. Bu tablonun başarısı kime ait, millete ait. Bunun içinden yüzde 49.5'luk oy almak da, demokraside en yüksek oyu yani 23 milyonu aşkın oyu almakta o da bizim başarımız, milletle birlikte gerçekleştirdiğimiz. Her şeyden önce milletimize bir kez daha şükranlarımı ifade ediyorum. Madem ki onlar o güveni duydular, 2016 yılının en parlak, en barış içinde yaşanan, en müreffeh yıl olması için gece gündüz çalışmaya söz veriyoruz."
Davutoğlu, 2016'nın karşılıklı anlayışın derinleştiği, empati yapılarak herkesin birbirini doğru anladığı, siyasi nezaket kurallarına ve üsluba uyum gösterildiği bir yıl olmasını temenni ettiğini vurgulayarak sözlerini şöyle sürdürdü:
"Milletimizin de bu atmosferden etkilenerek, milletimizin her bir ferdinin hangi partiye oy vermiş olursa olsun, her bir ferdinin diğeri ile en sağlıklı ilişkiler kurduğu bir yeni dönemin başlamasını temenni ediyorum ve bu konuda da bir çok sefer söyledim oy verilirken AK Parti seçmeni, işte CHP seçmeni ve HDP seçmeni diye ayırt edilebilir ama oy verildikten sonra bütün bu seçmenler Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'nin eşit vatandaşlarıdır. Bizim milletimize bundan sonrası için de taahhüdümüz, hiçbir ayrılma tabi tutulmadan her birinin hukukunu korumaya kararlı olduğumuz. Ben 2016'dan çok ümitliyim, daha güzel günlerin başlangıcı olacak. İnşallah yeni bir anayasayı sivil bir anayasayı birlikte yazarız ama o anayasa devreye girene kadar bilsinler ki gece gündüz varolan sistemi en iyi şekilde işleterek Türkiye ekonomisini ayağa kaldıracak, sıçrama dönemine getirecek, ikinci bir atılım hamlesiyle büyük reformların gerçekleştiği, inşallah ilerde bakıldığında bir reform yılı olarak anılacak bir dönem olacak 2016'da. Ben buna inanıyorum."
"Zor bir yılı geride bırakıyorsunuz, daha da zor bir yıl bekliyor belki de bizi. Kolaylıklar dileyelim" ifadesi üzerine de Davutoğlu, "Her zorluktan sonra bir kolaylık vardır. Bu Kur'an-ı Kerim'in bir vaadidir. O zorlukları biz bir imtihan vesilesi görürüz. İnşallah arkasından gelecek kolaylık için gayret sarf ederiz" değerlendirmesinde bulundu.
(Bitti)
Son Dakika › Politika › Başbakan Davutoğlu, Canlı Yayında - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?