Başbakan Davutoğlu Nevşehir'de - Son Dakika
Politika

Başbakan Davutoğlu Nevşehir'de

Davutoğlu, 4. Uluslararası Hacıbektaş Aşure Günü'nde konuştu: (1) "Bir görev ifa etmek, hangi düzeyde olursa olsun destur almayı gerektirir. Alevi Bektaşi geleneği destur almanın, ikrar vermenin, nasip almanın ne demek olduğunu bilir. Bu tabirler hep bizim geleneğimizin tabirleridir.

08.11.2014 15:00

Başbakan Ahmet Davutoğlu, başbakanlık görevine başladığında Hacı Bayram-ı Veli'den, Hazreti Mevlana'dan destur aldığını belirterek, "Bir görev ifa etmek, hangi düzeyde olursa olsun destur almayı gerektirir. Alevi Bektaşi geleneği destur almanın, ikrar vermenin, nasip almanın ne demek olduğunu bilir. Bu tabirler hep bizim geleneğimizin tabirleridir. Ben buraya bir siyasi konuşma için gelmedim, destur almaya geldim, manen Hacı Bektaş-ı Veli'den" dedi.

Davutoğlu, Hacı Bektaş-ı Veli Türbesi'nin yanında bulunan Hacı Bektaş-ı Veli Kültür Merkezi'nde düzenlenen "4. Uluslararası Hacıbektaş Aşure Günü" etkinliğinin açılış törenine katıldı. Törene Başbakan Davutoğlu'nun yanı sıra eşi Sare Davutoğlu, Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Arnavutluk'tan gelen Makedonya Tetova Harabati Dergahı Dede Babası Edmond Brahimaj, Nevşehir Valisi Mehmet Ceylan, Necef Valisi Adnan Al Zurufi, Alevi Bektaşi Federasyonu Başkanı Fevzi Gümüş, Hacı Bektaş Veli Kültür Derneği Başkanı Mustafa Özcivan ve çok sayıda davetli katıldı.

Saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunmasının ardından tören Alevi Dedesi Hasan Güngör'ün Çerağ Uyandırması ile başladı. Sanatçı Erkan Çanakçı'nın Hazreti Hüseyin ve Kerbela'da şehit edilenler için seslendirdiği mersiye ile devam eden törende Kültür ve Turizm Bakanlığı Semah Grubu da semah döndü.

Başbakan Davutoğlu, konuşmasına "Selam olsun piri evvel hazreti hünkar Hacı Bektaş-ı Veli'ye. Selam olsun, onun erkanını asırlarca sürdüren dedelere, babalara, zahitlere. Selam olsun abidlere, aşıklara. Selam olsun bu yolun yolcusu dostlara, canlara. Bütün dostlara selam olsun. Allah'ın selamı üzerinize olsun" diyerek başladı.

Bugün Hacıbektaş'ta muharrem ayının bereketiyle, muharrem ayının getirdiği rahmetle Hazreti Hüseyin'in şehadetini bir kez daha anacak hem de bu topraklarda ilmin, irfanın, aşkın sembolü haline gelmiş Hacı Bektaş-ı Veli'yi anacaklarını belirten Davutoğlu, "Vakitler hayrola, hayırlar fethola, şerler defola, 12 imamın himmeti üzerinizde hasıl, kaim ola" dedi.

Alevi Bektaşi geleneğinde yer alan "gülbank"ın duayla başladığını ve bütün gülbanklarda şerleri defetmenin, Hazreti Peygamberin soyunu hayırla anmanın bulunduğunu anlatan Başbakan Davutoğlu, "Bu mekanlar düşmanlığı fethetme mekanı değil, şerleri defetme mekanları. Bu vakitler hayırları fethetme vakitleri. Asırlarca Bektaşi geleneğinden gelen gülbank her yerde böyle vurdu. Yürüyen orduları hayırlara fethe, şerleri defe çağırdı. Yürüyen Horasan erenlerini aynı aşkla davet etti" ifadelerini kullandı.

"Bizim tarihimiz bir uzun yürüyüştür. Son görevimi aldığımda, başbakanlık görevi ki ağır bir sorumluluk, bütün o yürüyüşün sahiplerini, emanetçilerini gözlerim yaşararak ve ürpererek tek tek andım" diyen Başbakan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Onların emaneti üzerimizde, Horasan erenlerinin emaneti üzerimizde. Görevi aldıktan sonra hemen aynı sabah Hacı Bayram-ı Veli'nin huzuruna gittim, ondan destur aldım. Bir görev ifa etmek, hangi düzeyde olursa olsun destur almayı gerektirir. Alevi Bektaşi geleneği destur almanın, ikrar vermenin, nasip almanın ne demek olduğunu bilir. Bu tabirler hep bizim geleneğimizin tabirleridir. Ben buraya bir siyasi konuşma için gelmedim, destur almaya geldim, manen Hacı Bektaş-ı Veli'den. Hacı Bayram-ı Veli'yi makamında ziyaret edip, çilehanesinde birkaç saat kalıp secdeye kapanıp dua ettim. Bu emanete, Ankara'nın manevi fatihine ki O da Horasan emanetidir, onun emanetine sadakatle bağlı kalmak için. Bu bir ikrar vermektir, Alevi Bektaşi geleneği ikrar vermenin ne olduğunu bilir, ikrar bozmamak için nasıl çalışmak gerektiğini de bilir.

Sonra Hazreti Mevlana'ya, doğduğum şehir Konya'ya gittim. Hazreti Mevlana'ya da destur alıp, kibirle bir başbakan olarak değil o toprakların bir çocuğu olarak, bir gönül ürpertisiyle Hazreti Mevlana'nın huzuruna vardığımda ki Hazreti Mevlana, Hacı Bektaş-ı Veli'nin çağdaşıdır, dostudur, manevi kardeşidir. Kim ki Mevlana'yı Hacı Bektaş-ı Veli'den, Mevlevilği Bektaşilikten ayırır o kişi ne Hazreti Mevlana'yı ne de Hacı Bektaş-ı Veli'yi anlamıştır. Kim ki Konya'yı Nevşehir'den Hacıbektaş'tan ayrı görür o Hazreti Mevlana'ya da Hacı Bektaş-ı Veli'ye de ihanet etmiştir. Bir ihtilaf olduğunda Hazreti Mevlana der ki Hacı Bektaş-ı Veli için 'O bembeyaz bir haldir ki onun üzerinde en küçük leke durmaz.' Ona cevaben Hacı Bektaş-ı Veli de der ki 'O öyle bir Umman'dır ki bir tek zerre düşse o Umman'da kaybolur.' Birbirlerini böyle hürmetle yadeden dostların devamı olanlar Sünni ve Alevi olmak bakımından birbirlerinden ayrılabilirler mi?"

Başbakan Davutoğlu, göreve başlamasının ardından Ebu Eyyüb El-Ensari'yi ziyaret ederek destur aldığını, sonra Hacı Bektaş-ı Veli'nin manevi kardeşi olarak nitelendirdiği Ahi Evran'a gittiğini anlatarak, Ahi Evran'ın prensiplerinde, düsturunda Hacı Bektaş-ı Veli'yi gördüğünü anlattı.

"Eline, diline, beline sahip çık" prensibinin Anadolu'yu İslam ile Türklükle harmanlayan bütün gönül erlerinin, sultanlarının temel prensibi olduğuna vurgu yapan Davutoğlu, "Buralara hep edeple gittim. Alevi Bektaşı geleneği içinde olanlar ve eline, diline, beline sahip çık ilkesini Osmanlı makalat diliyle, harflerle yazdığınızda elif, dal, ve'nin yan yana geldiğini ve 'edep' demek olduğunu bilirler. Biz her yere edeple gireriz, kibirle değil, tevazu ile geliriz. Huzura geliriz, izin almaya, ikrar almaya, nasip almaya geliriz. Bize bunu Hacı Bektaş-ı Veli'nin geleneği öğretti" dedi.

Hacı Bektaş-ı Veli'nin divanı Makalat'ta "gönül bir şehir gibidir" dendiğini hatırlatan Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Her türlü noksandan münehzeh Rabbimin Hazreti Allah'ın arşında yarattığı her şeyi içine alır, onu bünyesinde barındırır. Gönülden daha deruni hiçbir şey yoktur. Hacı Bektaş-ı Veli, gönül derken aslında bütün bir insanlık vicdanını, bütün insanlık birikimini kasteder. Malatya'ya gittiğimde Seyid Battal Gazi'ye uğradım, Seyid Burhaneddin Veli'yi ziyaret ettim. Buraya gelirken sabah Bursa'dan Emir Sultan'dan izin alarak geldim, Emir Sultan'ın selamını getirdim Hacı Bektaş-ı Veli'ye. Hepsi aynı kaynaktan beslenen Emir Sultan, Hacı Bektaş-ı Veli, Ahi Evran, Hazreti Mevlana... Kim o kaynak? Hoca Ahmed-i Yesevi'dir, Ahmed-i Sani'dir. Nasıl onları takip edenler gönüllerini ayırabilirler, aşlarını ayırabilirler. Muharrem aşı bölünebilir mi? Bölünmez. Nasıl muharrem aşı bölünmezse, nasıl gönüller ki Hacı Bektaş-ı Veli'nin ifadesiyle her şeyi bünyesinde barındıran gönüller bölünmez. Bu kardeşlik de bu topraklarda hiçbir zaman bölünmeyecek. Onun için Hacıbektaş'a gelirken bile sabah borcumu eda edip, biraz tahayyül ettiğimde Kul Himmet'in şu dizeleri aklıma geldi; 'Hacı Bektaş tekkesine gireli  / Dervişleri gül göründü gözüme/ Zahir batın himmetine ereli/ Dervişleri gül göründü gözüme. Hacı Bektaş vatan tutmuş Urum'dan/ Bu nasıl sevdadır gitmez serimden/ Hayır gülbank aldım güzel pirimden/ Dervişleri gül göründü gözüme." "Bugün Hacıbektaş'ta her şey bana bir gül gibi göründü."

- Ankara

Kaynak: AA

Son Dakika Politika Başbakan Davutoğlu Nevşehir'de - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?

    SonDakika.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve sondakika.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.

Advertisement