CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Sayıştay raporları gelmez, halk korkudan sesini çıkaramaz. Halkın devleti denetlemesi bir tarafa ülkenin başbakanı çıkar, 'Siz birbirinizi denetleyin, komşunuzu ihbar edin' der. ve bu kişinin demokrasi paketi getirdiği alkışlarla kabul edilir. Bu tam bir Aziz Nesin'lik olaydır" dedi.
Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup toplantısında yaptığı konuşmada Hükümetin demokrasi paketini eleştirdi.
Hükümetin, darbe yasalarının kalıntısı olan yüzde 10 seçim barajına yönelik eleştirilere karşı pakette üç seçenek sunduğunu anımsatan Kılıçdaroğlu, üç seçenekten birini seçmeye zorlanmanın, dördüncü bir alternatifi görmezden gelmenin demokrasiyle bağdaşmadığını söyledi.
Mecvut seçim barajının diktaya yol açtığını ileri süren Kılıçdaroğlu, AK parti'nin 2002 yılında yüzde 34 oy almasına karşın, seçim barajı nedeniyle parlamentonun yüzde 66'sına egemen olduğunu, 2007 yılında yüzde 47 oy oranı ile parlamentoda yüzde 62 çoğunluk elde ettiğini, 2011'de ise yüzde 49 oy oranı ile parlamentonun yüzde 59'una sahip olduklarını aktardı. "Hani milli irade?" diye soran Kılıçdaroğlu, "Son seçimde bizim 33 milletvekilimiz AKP sıralarında. Aldığımız oyun karşılığı milletvekilini çıkaramadık. Kim yaptı bunu? Darbeciler yaptı. Kim sahip çıkıyor? Yine darbeciler. Yani demokrasi darbecileri, Recep Tayyip Erdoğan ve arkadaşları sahip çıkıyor" diye konuştu.
Demokrasi paketinde faili meçhul cinayetlere karşı da bir düzenleme olmadığını iade eden Kılıçdaroğlu, son 10 yılda, 121 faili meçhul cinayet olduğunu söyledi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Hrant Dink'in öldürülmesinin ardından kimsenin endişeye kapılmamasını, olayın mutlaka aydınlatılacağını söylediğini, "Türkiye artık eski Türkiye değil" dediğini aktaran Kılıçdaroğlu, "Türkiye artık eski Türkiye'den de geri herkesin bunu bilmesi gerekir" dedi.
AK Parti iktidarında sıkı yönetim dönemlerinde bile olmayan uygulamaların gerçekleştirildiğini, bunlardan birinin de "gizli tanıklık" olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, yargıyı baskı altına alan, yönlendiren, şekillendiren bir uygulama olduğunu kaydetti. Kılıçdaroğlu, demokrasi paketinde bunu kaldıran bir düzenleme olmamasına da dikkati çekti.
-"Hapishanelerinde gazeteci olan ülkede, demokrasiden söz edilemez"
Demokrasi paketinde basın özgürlüğüne de yer verilmediğini söyleyen Kılıçdaroğlu, "O kadar ileri gittiler ki herhangi bir gazeteye TMSF aracılığıyla el koyabilirsiniz, bütün yandaşlarınızı oraya koyabilirsiniz, sabahtan akşama onlar anamuhalefet partisi aleyhine yayın yapabilirler. ve bunun adı demokrasi olur. Medya konusunda ciddi sorunlarımız var" değerlendirmesinde bulundu.
Sınır Tanımayan Gazeteciler örgütünün basın özgürlüğüne yönelik yaptığı araştırmayı aktaran Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin bu alanda 2002 yılında dünyada 99. sırada olduğunu, bugün ise 154. sıraya gerilediğini dile getirdi. Türkiye'nin dünyanın en büyük gazeteci hapishanesine dönüştürüldüğünü ifade eden Kılıçdaroğlu, "Hapishanelerinde gazeteci olduğu zaman o ülkede demokrasiden söz edilemez" dedi.
-"Darbe hukukuna yapıştılar, yollarına onunla devam ediyorlar"
Pakette YÖK'ün kaldırılmasına ilişkin bir düzenleme olmadığına da dikkati çeken Kılıçdaroğlu, "Darbe hukukuna yapıştılar ve onunla yollarına devam ediyorlar" ifadesini kullandı.
CHP'nin demokrasiyi her alanda, sadece kendi ülkesi için değil, herkes için savunduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, yurt dışında çalışan Türklerin de seçimlerde oy kullandığını, bu nedenle TBMM'de temsil edilmeleri gerektiğini savundu. Demokrasinin onlar için de olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, kendilerinin yurt dışında çalışan işçilerin de parlamentoda temsilcilerinin olmasını istediğini söyledi.
-"Sistem böyle tek parti devleti olur"
Demokrasilerde halkın devleti denetlemesi gerektiğine işaret eden Kılıçdaroğlu, Türkiye'de ise devletin halk üzerinde baskısı olduğunu, bunun demokrasiye uymadığını kaydetti.
Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Sayıştay raporları gelmez, halk korkudan sesini çıkaramaz. Halkın devleti denetlemesi bir tarafa ülkenin başbakanı çıkar, 'Siz birbirinizi denetleyin, komşunuzu ihbar edin' der. ve bu kişinin demokrasi paketi getirdiği alkışlarla kabul edilir. Bu tam bir Aziz Nesin'lik olaydır.
Devleti demokratikleştirdiğiniz zaman ülkeye demokrasi gelir. Yurttaş sokakta en az polisle, askerle muhattap olduğu zaman o ülkede demokrasi güçlü demektir. Ama siz tek parti devleti oluşturdunuz. Başbakan öyle konuşur, bakanları öyle konuşur, valileri öyle konuşur, savcıları öyle hareket eder, yargıcı öyle karar verir, sistem böyle tek parti devleti olur."
-"Vali demek için 50 dereden su getirmek lazım"
Eskişehir'de Ali İsmail Korkmaz'ın Gezi Parki odaklı olaylarda hayatını kaybetmesinin ardından Vali Göngör Azim Tuna'nın yaptığı açıklamada, "Kormaz'ın arkadaşları tarafından dövülmüş olabileceğini" ileri sürdüğünü hatırlatan Kılıçdaroğlu, Tuna'ya yönelik "Vali demek için 50 dereden su getirmek lazım. Onun valilikle falan ilgisi yok" ifadesini kullandı.
Vali Tuna'nın Korkmaz'ın ölümüyle ilgili haber yapan bir gazeteciye gönderdiği elektronik postayı da okuyan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Olayın takipçisi olan gazeteciye e posta ile sitemini gönderdi. Sitemi şöyle; 'Oğlum İsmail yine rahat durmuyorsun. Bir daha aynı şekilde yorum yaparak bu konuyu işlersen sen adi ve şerefsizsin' diyor. Bu sözler bana ait değil, bu devletin valisine, AKP'nin valisine ait. Recep Tayyip Erdoğan'ın valisine. Bunu söyleyen bir vali o koltukta bir saat bile oturamaz. Bırakın diğerlerini, bir gazeteciye adi ve şerefsiz diyen bir vali valilik koltuğunda oturamaz. Ama ne dedi, Recep Tayyip Erdoğan? 'Sayın Vali iyi bir arkadaşımızdır' dedi. Ne söyleyeyim? Bizde güzel bir atasözü var; arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim."
-"4. büyük devrime imza atmak zorundayız"
Grup toplantısında CHP'ye katılımlar olduğunu hatırlatan Kılıçdaroğlu, bunun artarak süreceğini ifade etti. Ülkenin iyi yönetilmediğini her yurttaşın bildiğini belirten Kılıçdaroğlu, tüm kesimlerin ağır yük altında ezildiğini savundu. Dış politikanın sorunlar içinde olduğunu, iç politikada kamplaşma yaşandığını ileri süren Kılıçdaroğlu, "Yeniden ama yeniden huzur içinde yaşadığımız bir Türkiye inşa etmek zorundayız. Yeniden ama yeniden bu topraklara barışı ve sevgiyi getirmek zorundayız. Yeniden ama yeniden birbirimizi kucaklamak zorundayız. Ayrışmayı değil beraber olmayı, kavgayı değil barışı dillendirmeliyiz. Bu topraklara huzur gelmeli" diye konuştu.
Bu topraklara huzuru, barışı Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının getirdiğini, CHP'nin de Türkiye tarihindeki 3 büyük devrime imza attığını anlatan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Şimdi hep beraber 4. büyük devrime imza atmak zorundayız. Özgürlük ve demokrasi konusunda ciddi, tutarlı ve kararlı adımları hep beraber atmalıyız. Tarihimizde hiç kimseyi kötülemeden, herkesi kucaklayarak. Tarih bizim tarihimiz, bizim zenginliğimiz. Kırılan, dökülen, demokrasi açığı gittikçe büyüyen bir Türkiye var. Biz yeni bir yola kararlılıkla çıkmak zorundayız. Adımlarımızı daha sık ve daha kararlı atmak zorundayız. Güzel Türkiye'yi yeniden inşa etmek zorundayız."
- TBMM
Son Dakika › Politika › CHP TBMM Grup Toplantısı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?