CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Irak ile yaşanan gelişmelere ilişkin, "Efelendiler, kahramanlık edebiyatı yaptılar, şimdi geri çekiliyorlar. Hani sen geri çekilmeyecektin? Türkiye'nin saygınlığını ayaklar altına almak için sana bu yetkiyi kim verdi? Bölgesinde saygınlığı, ağırlığı olan bir Cumhuriyet'i nasıl bu hale getirirsiniz? Bunun hesabı sorulmayacak mı" dedi.
Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Toplantıyı, Suruç'taki terör saldırısında hayatını kaybedenlerin aileleri de izledi.
Konuşmasına "Allah kimseye evlat acısı vermesin" sözünü hatırlatarak başlayan Kılıçdaroğlu, Suruç'ta yaşanan olayın TBMM'de araştırılmasını talep ettiklerini ancak bu isteklerinin kabul edilmediğini belirtti.
Meclis'in görevinin, vatandaşların sorunlarına çözüm üretmek olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, "33 çocuğumuz bir terör eylemi sonrasında hayatını kaybediyor. Bu olaya TBMM duyarlılık göstermeyecek de hangi olaya gösterecek? İçimiz kan ağlıyor. Yasama organı, özellikle AKP milletvekilleri, sizlere sesleniyorum, oy aldınız geldiniz, özgür iradenizi kullanın. Siyasi görüşü, inancı, yaşam tarzı ne olursa olsun herhangi bir çocuğumuzun burnu kanamasın istiyoruz. Bu duyarlılığı siz de gösterin. Parlamentoyu daha iyi çalıştıralım, sorunlara eğilelim. Eğer bunları yapmayacaksak bu parlamentoda ne işimiz var" diye konuştu.
- "Sevgili Aziz Sancar seni çok seviyoruz. Bize mutluluk yaşattın"
Türk bilim adamı Prof. Dr. Aziz Sancar'ın Nobel Kimya Ödülü'nü almasının Türk halkını gururlandırdığını belirten Kılıçdaroğlu, yeni ödüllerle başarısını perçinlemesi dileğinde bulundu.
Mardin'de doğan, zor koşullardaki eğitim hayatını başarılarla tamamlayan Sancar'ın bir Cumhuriyet çocuğu olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Sevgili Aziz Sancar seni çok seviyoruz. Bize mutluluk yaşattın" dedi.
Sancar'ın Mustafa Kemal Atatürk'e olan hayranlığının da önemli bir özelliği olduğunun altını çizen Kılıçdaroğlu, "Bir kez daha Mustafa Kemal'i haklı çıkardılar; 'Hayatta en hakiki mürşit ilimdir, fendir' diyor. Evet, hayatta en hakiki mürşit ilimdir, fendir" diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, Sancar'ın 19 Mayıs'ta Nobel Madalyası ile Anıtkabir'e gideceğine işaret ederek, Türkiye'yi Ortadoğu ülkelerinden farklı kılanın Mustafa Kemal Atatürk'ün öngörüsü olduğunu belirtti. Atatürk'ün yurttaşları arasında hiçbir ayrım yapmadığını dile getiren Kılıçdaroğlu, "Şimdi tablo biraz farklı. Ama o farkı gidermek, tekrar Mustafa Kemal'in arzularına göre o güzel Türkiye'yi kucaklamak bizim elimizde. ve bu mücadeleyi hep beraber yapacağız" değerlendirmesinde bulundu.
"Kimsenin Türkiye'nin onuruyla oynamaya hakkı yok"
Basın özgür olmadığı ülkelerde toplumun özgürlüğünden söz edilemeyeceğini belirten Kılıçdaroğlu, geçen hafta sonu Silivri Cezaevi'nde tutuklu bulunan gazeteciler Can Dündar ve Erdem Gül'ü ziyaret ettiğini hatırlattı. Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bu işin sağı, solu, ilericisi, gericisi, şucusu, bucusu yok. Medyanın her koşulda özgür olması, özgürce haber yapması lazım. Bunu yaptığımız zaman 'Türkiye'de demokrasi var' algısını güçlendirmiş oluruz. Bunun olmadığı bir ülkede demokrasi yok demektir, yara almış demektir. İnsani Gelişmişlik Endeksi yayınlandı. Eskiden 69. sıradaydık, geriledik 72. sıraya. Kim bizim önümüze geçti? Lübnan, Kostarika ve İran. Türkiye'yi bu hale kim getirdi? Bunun üzerinde oturup düşünmemiz lazım. Türkiye'nin uluslararası saygınlığına kim gölge düşürdü?
Eğer siz medyaya baskı uygular, haber yapmasını engellerseniz, 'Bunun hesabını verecekler' diyor bir diktatör bozuntusu. Bunun hesabını sen vereceksin, sen. Hiç kimsenin Türkiye'nin onuruyla oynamaya hakkı yoktur."
"Bu soruyu niye sormuyorsunuz"
Türkiye'de aydınların 78 milyon için bedel ödediğini belirten Kılıçdaroğlu, "32 gazetecimiz hapiste. Yazık, günah değil mi? 21. yüzyılın Türkiye'sinde 32 gazeteci hapiste. Herhangi bir ülkeye gittiğinde 'Sizin ülkenizde gazeteciler niçin hapiste' sorusuyla bir ülkenin başbakanının, cumhurbaşkanının muhatap olması Türkiye açısından en büyük ayıptır. Bunun farkında bile değiller" diye konuştu.
Gazetecilerin de yargılanabileceğini ancak tutuklanmalarının kabul edilemez olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, "Bir yargıç mahkum ederken bir başka yargıç mektup yazıp haksızlığa dikkati çekiyorsa o ülkede en azından umut da vardır. Türkiye bu noktada. Türkiye'yi bulunduğu bu noktadan daha yüksek bir çıtaya hepimizin çekmesi lazım" ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yurt dışı seyahatine çok sayıda gazetecinin eşlik ettiğini, pek çok konuda sorular sorulduğunu aktaran Kılıçdaroğlu, ancak tutuklu gazeteciler konusunun gündeme dahi gelmemesinin gazetecilik mesleği açısından kabul edilemez olduğunu savundu. Kılıçdaroğlu, "Bir gazetecinin aklına da 'gazetecilerin tutukluluğunu sorayım' sorusu gelmiyor. Niçin gelmiyor? Korkuyorsanız o uçağa niye biniyorsunuz? Gazetecilik yapacaksanız bu soruyu niye sormuyorsunuz? Dünyanın sorduğu soruyu sormaktan korkuyorlar. İyi de o uçakta ne işiniz var" şeklinde konuştu.
"Evrensel hukuku da bilmeniz gerekiyor"
Kılıçdaroğlu, iktidarın dış politikasını da eleştirerek, şöyle devam etti:
"Bir gün baktık gazetelerde manşetler, hükümet övünüyor, başbakan, cumhurbaşkanı övünüyor, 'Irak'a asker gönderiyoruz'. İyi, gönderin. Nasıl gönderirsiniz? Irak merkezi yönetiminden izin alırsınız, askerinizi gönderirsiniz Ne için? Türkiye'nin güvenliği için. Olabilir. Ne için? Orada Peşmergeleri eğitmek için. Olabilir. Ne için? Orada IŞİD terör örgütüyle mücadele için. Olabilir. Kimsenin itiraz ettiği yok. Ama nasıl yapacaksınız? Eğer siz bir hukuk devletiyseniz, evrensel hukuku da bilmeniz gerekiyor. BM gibi bir örgüt var, NATO gibi bir kuruluş var. AB var. Evrensel hukuk var. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi var. Siz bütün bu hukuka uyacaksınız. Asker gönderiyorsanız ne yapacaksınız? Kendi Dışişleri Bakanlığınızdan bir yetkiliyi gönderirsiniz Irak'a merkezi yönetime, 'Biz daha önce asker göndermiştik, şu gerekçelerle sayıyı ve donanımı artırmak istiyoruz' dersiniz, ikna edersiniz. Bunu hiç yapmıyorlar. Askeri gönderdik, tankları da gönderdik, arkadan bir de kahramanlık edebiyatı yaptık, 'Efendim kimse geri gönderemez. Onlardan mı izin alacağız?'"
Benzer bir durumun Taner Yıldız'ın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı döneminde yaşandığını ileri süren Kılıçdaroğlu, Yıldız'ın uçağının Erbil'e gitmek üzere havalandığını, ancak Irak merkezi hükümetinin izin vermemesi nedeniyle Kayseri'ye indiğini savundu.
Kılıçdaroğlu, "Şimdi aynı sonuç. Gönderdik, efelendiler kahramanlık edebiyatı yaptılar, şimdi geri çekiliyorlar. Hani sen geri çekilmeyecektin? Türkiye'nin saygınlığını ayaklar altına almak için sana bu yetkiyi kim verdi? Bölgesinde saygınlığı, ağırlığı olan bir Cumhuriyet'i nasıl bu hale getirirsiniz? Bunun hesabı sorulmayacak mı" diye konuştu.
Gelişmelerin ardından Bağdat ve Basra'da Türkiye Cumhuriyeti aleyhinde gösteriler yapıldığını ifade eden Kılıçdaroğlu, oysa o topraklarla Türkiye arasında kadim bir dostluk olduğuna işaret etti.
Kılıçdaroğlu, açıkça Türk halkına yalan söylendiğini ileri sürerek, "En yetkili ağızdan dediler ki 'Biz oraya davetli olarak gidiyoruz'. İyi de kardeşim Irak'ın Başbakan'ı, Dışişleri Bakan'ı 'Biz davet etmedik' diyor. Sizi kim davet etti? Diyecekler ki 'Yine bizi kandırdılar'. Sen çocuk musun arkadaş" dedi.
(Sürecek)
Son Dakika › Politika › CHP TBMM Grup Toplantısı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?