Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "başkanlık sistemi" tartışmalarıyla ilgili, "Amerika'da padişahlık sistemi mi var? Amerika olunca padişahlık olmuyor, Brezilya olunca padişahlık olmuyor, Güney Kore olunca padişahlık olmuyor, Meksika olunca padişahlık olmuyor. Yani Türkiye'de böyle bir tez ileri sürülünce niye padişahlık oluyor?" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, TRT Haber canlı yanınında, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Erdoğan, "Şöyle bir kaygı var; başkanlık sistemiyle hukuk ilişkisi, demokrasi ilişkisini nasıl kuruyorsunuz, yani başkanlık sistemi geldiğinde demokrasi nasıl olacak ve hukuk nereye oturacak?" şeklindeki soru üzerine, "En basit örneği ortada. Şimdi dünyada en ileri demokrasi denildiği zaman hangi ülkeyi söylüyorlar? Amerika'yı söylüyorlar. Bu kadar açık, net. Bu yaşanan bir tablo. Yani kitabın arasına sıkışmış bir şey değil. Biz yaşananları konuşalım. Onlar bir hukuk sitemine bunu oturtmadılar mı, oturttular. Biz de kalkarız, onu aynı şekilde bir hukuk sistemine oturtma imkanına sahibiz. Bu kabiliyet bizde var" diye konuştu.
"Amerika kendi gelenek ve göreneklerini, her şeyini nasıl değerlendirmişse bu hukuku oluşturmada, biz de hem gelenek hem görenek, her şeyimizi, oluşturmak suretiyle hukuku bir sistem olarak burada hazırlamalıyız" ifadesini kullanan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bunu hazırladığımızda ben inanıyorum ki ülkemizin ileri demokrasi noktasında, temel hak ve özgürlükler noktasında, çok daha ileri seviyeye kavuşacağına, ulaşacağına inancım tam. Çünkü bunlar bu şekilde Batıda olgunlaşmış, oluşmuş. Fransa'ya bakıyorsunuz, o da bunu kendi yapısı içerisinde kendi değerleri içerisinde oturtuyor, oluşturuyor. Biz de kendi değerlerimizi, bir tarafa atamayız. Onu da söyleyeyim. Yani bir hukuk sistemi içerisinde, bir ülkenin örfünü, adetini yok farzedemezsin. Onları da bu sistemin içerisinde bir yere oturtacaksın ki gelecek çok daha huzurlu olsun, aydınlık olsun."
"Amerika olunca padişahlık olmuyor"
"Ana muhalefet liderinin eleştirisi var; padişahlık istediğinizi söylüyor, başkanlık sistemini istemenize karşılık olarak. Ben geçen hafta bir yabancı fon heyetiyle toplantıdaydım, sorular sordular, niye başkanlık istediğinizi sordular. Ben de sizin son seyahatinizde verdiğiniz cevabı söyledim. İşleyişi, yönetimi hızlandırmak istediğinizi söyledim. 'Hızlandırıp da ne yapacak, yetki aldıktan sonra ne yapacak?' dediler. Niye bu tür soru işaretleri, kafalarda oluşuyor?" şeklinde bir soru yönelten gazeteciye, "O soruyu sorana sormalıydınız, siz nerelisiniz veya hangi ülkeden geldiniz" diyen Erdoğan, "İngiltere" karşılığını alması üzerine, şöyle konuştu:
"Bana göre İngiltere bir yarı başkanlıktır. Hakim olan unsur kraliçedir. Bakınız şu anda Amerika'da padişahlık sistemi mi var? Amerika olunca padişahlık olmuyor, Brezilya olunca padişahlık olmuyor, Güney Kore olunca padişahlık olmuyor, Meksika olunca padişahlık olmuyor. Yani Türkiye'de böyle bir tez ileri sürülünce niye padişahlık oluyor? Bunu onlara, soruyla aynı şekilde cevabını vermek lazım. Dert aslında başka. Yani hızlı gidip de ne olacak, ne demek ne olacak? Bizim hız yapmamız lazım. Bizim bu yarışta mesafeyi bir defa hızla kapatmamız lazım. Eğer biz şu 12 seneyi bu kadar zor şartlarda yürüttüysek, bu da demek ki gördüğümüz bazı şeyler var. İstiyoruz ki daha iyiye gidelim, halkımızın yaşam standardını daha yüksek seviyelere çıkaralım."
"Biz de hizmetin daniskasını bu ülkede vermek istiyoruz"
"Şimdi Türkiye'de muhalefetin, hepsini kastediyorum, bir defa böyle kalkınma malkınma diye derdi yok zaten. Biz bugüne kadar ne dediysek hep onlar aksini söylemiştir. Biz 'beyaz' dediysek, onlar 'siyah' demiştir, 'siyah' dediysek 'beyaz' demiştir" diye konuşan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Eğitimde, sağlıkta, adalette, emniyette, ulaşımda, enerjide aklınıza ne gelirse hepsinde, biz de hizmetin daniskasını bu ülkede vermek istiyoruz. Bunun için de öncelikle siyasi iradeyi güçlü kılmamız lazım. Çünkü sorumluluk siyasi iradede. Bunun birinci derece dayandığı yer neresidir, milli iradedir. Milli irade eğer size bu yetkiyi veriyorsa, milli iradenin vermiş olduğu yetkiyi en ideal şekilde kullanmak lazım. Ben şu anda en ideal şekilde kullanamıyorum. Kullanamadığım zaman 4 sene sonra halkın huzuruna çıktığım zaman bu hesabı nasıl vereceğim. Sormaz mı cumhur, 'biz senden şunu da bekliyorduk, niye yapmadın?' Şimdi bunların hakkını vermek gerekiyor. Yani biz hamdolsun artık 2002 sonundaki Türkiye değiliz, bugün çok daha farklı konumdayız. Gündemi belirlenen bir Türkiye de değiliz çok daha farklı konumdayız ama ben cumhurun beklentilerini, bütün kamuoyu araştırmalarıyla gayet iyi biliyorum. Eğitimde biliyorum, sağlıkta biliyorum, adalette, ulaşımda, enerjide, tarımda aklınıza ne gelirse..."
"Kamuoyunda başkanlık sistemine destek var mı?"
Erdoğan, "Kamuoyunda başkanlık sistemine destek var mı?" şeklindeki soru üzerine de, "Ben size enteresan bir şey söyleyeceğim; yani Başbakanlığımın ikinci, üçüncü senesindeki kamuoyu araştırmalarıyla bugün olay çok çok farklı. Bugün yani tabii geçmiş dönem itibarıyla söylüyorum, o zaman partimin tabanındaki olay bile çok ciddi bir ivme tutturdu. Onlarda bakış çok daha farklı gelişti. Çünkü olaylar yaşanarak, destek bu konuda arttı. Şu anda da yine Türkiye ortalamasına baktığınız zaman, 'evet, hayır'da denge çok çok olumlu istikamette" şeklinde konuştu.
"Sizin kendinizi yakın hissettiğiniz, aşağı yukarı şöyle bir şey; cumhurbaşkanı ile başbakanlık makamının daha nezedildiği ve parlamento denetiminin geçerli olduğu, anayasa mahkemesinin denetiminin geçerli olduğu, Sayıştay vesaire gibi kurumların hala denetim yetkilerinin olduğu bir sistemden bahsediyorsunuz aslında, doğru anlamış mıyım?" şeklindeki soruyu da yanıtlayan Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
"Bu sistemler oluyor ama bu sistemlerin işleyişinde başkanın belli bir yere kadar da yetkisi oluyor. Bu var. başbakan noktasında da mesela başbakan, bir defa başbakan olarak değil, diyelim ki başkan birinci yardımcısı olarak görev alıyor, ikinci yardımcısı olarak görev alanlar vesaire. Fakat onların muadilleri, hükümet başkanlarının olduğu ülkelerde, başbakandır. Bu demek değildir ki başkan, başbakanlarla görüşemez. Hayır, onlarla da görüşür. Yani sistemin bir defa omurgaları vardır ki o omurgalarla lüzumsuz olanları varsa onları zaten koyarsınız bir kenara ama yok olması gerekenler varsa, onlarla beraber zaten yine yola devamdır ve tabii dünyayı biz yeniden keşfetmiyoruz. Bu işin başarılı olduğu yerler hepsi masaya yatırılmak üzere, bunlar üzerinde çalışarak en ideali hangisi ise bunu sistem olarak oturtmak ve bu işi reforme etmenin çok çok isabetli olacağı inancındayım."
Erdoğan, bir gazetecinin, "O zaman zihninizde bir modelin aslında tamamen teşekkül ettiğini düşünebiliriz, netleştirdiniz" sözlerine, "evet" karşılığını verdi.
1915 olayları
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "1915 olaylarının, 100. yıl dönümü geliyor. Bu konuda Türkiye nasıl bir hazırlık içinde? Çünkü karşı taraftan da lobilerin hareketleri söz konusu. Ermenistan ile ilişkiler konusunda sizin bir davetiniz olmuştu, Sarkisyan'a. Bu konuda ikili ilişkilerde bir süreç olacak mı?" şeklindeki soru üzerine ise "Tabii bu konuyla ilgili olarak bildiğiniz gibi geçen yıl 23 Nisan'da benim bir mektubum olmuştu. Bu mektuba karşı biz Ermenistan'dan olumlu bir cevap almadık. Fakat dünyanın birçok yerinde gittiğimiz, görüştüğümüz liderler veya bize gelenlerin hepsi de bu mektubumuzdan dolayı memnuniyetlerini hep bize ifade ettiler. Fakat bu Ermeni diasporası rahat durmuyor. Onlar yine karıştırmaya, kurcalamaya devam edip ve Türkiye ile bu noktada bir cebelleşmenin, adeta kavganın içerisinde bu süreci işletmek istiyorlar. Bizim üzerimizde olan görev, bir defa böyle bir şeyi kabul etmemiz mümkün değil" dedi.
Erdoğan, "Yani birilerinin siparişi üzerine, biz sözde Ermeni soykırımını kabul etmeye mecbur değiliz. Biz diyoruz ki bu konuda samimiyseniz gelin, bunları bırakalım tarihçilere, tarihçiler bu konuda çalışsınlar, arşivlerimizi açalım. Biz arşivimizi açtık. 1 milyonun üzerinde belge, bununla ilgili ortaya çıkardık. Ermenistan'ın varsa arşivi, o da çıkarsın. Üçüncü ülkelerde varsa onlar da çıkarsın. Fakat bunların hiçbirisi böyle bir gayretin içine girmiyorlar. Tamam, biz tarihçilerimiz tespit ettik, siz de tespit edin. Üçüncü ülkelerden de tespit edelim. Çalışsınlar, bu çalışmaların neticesinde raporlarını bize sunsunlar, ondan sonra da siyasiler olarak biz masaya oturalım" diye konuştu.
"Atılması gereken adımları da atarız"
""Eğer hakikaten bunun neticesinde bizlerin bir suçu varsa, ödememiz gereken bir bedel varsa, kalkar o zaman Türkiye olarak biz bunu değerlendirir, atılması gereken adımları da atarız" diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Fakat burada dikkat edelim. Bir 1915 tarih olarak ortada, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ortada bir de karşı tarafta açılmayan arşivler ortada ama bizim açtığımız arşivler ortada. Sadece yaptıkları iş; 'Türkiye suçlu.' Böyle demekle Türkiye suçlu olmaz. Arşivlerimizin içerisinde yapılmış yanlışlar olduğu kadar karşı tarafın bu noktada yapmış olduğu katliamlar da var, onlar da belgelere dayalı. Bütün bunları hep birlikte ele almak, ona göre değerlendirmesini yapmak gerekir diye düşünüyoruz. Bu konuda da biz samimi olarak masaya oturma noktasında, biliyorsunuz Ahmet Bey, Dışişleri Bakanıyken İsviçre'de bir süreci başlattık, orada da masadan kaçtılar. Kaçan onlar ama biz yine kovalayacağız dedik, yine onlar kaçtılar. Şimdi yapmak istedikleri şey, sürekli hiç alakası olmayan ülkelere gidip, oralardan bakıyorsunuz kendilerine göre bir karar çıkartıyorlar. Alakası olmayan, dünyanın değişik bölgesindeki bir ülke, yani sorsanız Ermenistan nerede, haritada yerini gösteremez, orayla ilgili bakıyorsunuz bir iki adamı çok farklı yöntemlerle ele geçirip parlamentosunda oradan bir karar çıkartmak suretiyle, 'işte filanca ülke de bunu destekliyor.' Artık bunlar dünyada kolay kolay yer bulmaz, bulmayacaktır. Biz samimiyiz ama dediğim gibi ölçümüz şu; arşivlerimiz açtık varsa siz de açın ve bizim şu anda hala açılabilecek arşiv noktasında belgelerimiz var. Biz bunları da açmaya hazırız. Varsa üçüncü ülke onlar da açsın. Tarihçileri mi koyacağız arkeologları mı koyacağız, siyaset bilimcileri mi koyacağız kimleri görevlendireceksek görevlendirelim, onlar beraber çalışsınlar ondan sonra çıkacak rapora hep beraber saygıyı duyalım."
"Olay, tek taraflı değil"
Erdoğan, Türkiye'nin 1915 olaylarına açık ve insan odaklı yaklaşımının neden karşılık bulmadığına yönelik soru üzerine de "Orada doğru, yani bizim özellikle dünyada bunların, bu diaspora faaliyetlerine karşı zayıf olduğumuz ortada. Burada hep farklı ittifaklar da var. Bunu söylemek zorundayım. Ben tabii o mektubumda bu gerek Ermeni vatandaşlar gerekse Osmanlı vatandaşları olarak, Müslüman Türkler noktasında onların da ruhuna tabii bir rahmet okudum. Çünkü olay tek taraflı değil. Onlardan ölenler olduğu gibi yani Osmanlı Evlad-ı Fatihan'dan ölenler de oldu. Her iki tarafı bu noktada da dile getirdim, o mektubumda ve bunu aklıselim olanlar zaten inkar etmiyor. Onlar da kabul ediyor. Fakat aklı selim sahibi olmayıp da önyargılarla hareket edenler olaya farklı yaklaşıyor. Sıkıntının altında biraz bu yatıyor.
Bu lobi faaliyetleri, uluslararası anlamda biliyorsunuz birçok lobi şirketleri var. Bunlara tabii çok ciddi rakamlar, çok ciddi paralar harcamak suretiyle bu adımları atıyorlar. Bunlar yeni şeyler de değil ve bakıyorsunuz şimdi Hollywood'da falan çok ilginç filmler hazırlıyorlar. Bu filmlerle daha etkili olmaya çalışıyorlar. Doğrusu biz mesela onların oluşturduğu bir şeye aynı derecede girebilme noktasında, o rakamlarla girmeyi şu anda çok düşünmüyoruz. Çünkü burada ifade edemem, gelen rakamlar öyle basit rakamlar değil. Zihniyet noktasında ilişki halinde oldukları yerler bu noktada çok çok farklı."
- Ankara
Son Dakika › Politika › Cumhurbaşkanı Erdoğan Açıklaması - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?