Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Ben 'Kürt sorunu yoktur' dediğimde bunu son derece art niyetli bir şekilde başka yerlere çekmeye çalışıyorlar. Oysa benim söylediğim son derecek açıktır. Türkiye'de artık Kürt sorunu yoktur. Kürt kardeşlerimin sorunları vardır. Sanki bu ülkede Kürt sorunundan başka bir mesele yok. Yatıyorlar, kalkıyorlar bunu konuşuyorlar. Bu bir ülkeyi bölmeye gayret etmektir" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kayseri, Zonguldak, Kırşehir, Niğde, Nevşehir, Sivas, Giresun, Ordu, Gümüşhane, Bartın ve Sinop illerinden gelen yaklaşık 397 muhtarla bir araya geldi. Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda gerçekleştirilen muhtarlar toplantısında konuşan Erdoğan, 6-8 Ekim tarihlerinde ve Gazi olaylarında yaşananların unutulmamasını istedi. Vatandaşların araçlarının, dükkanlarının ve binalarının nasıl yakıldığının unutulmaması gerektiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, belediyelerin otobüslerinin nasıl yakıldığını unutulmamasını istedi.
"BİR OLDUK, BERABER OLDUK, BİRBİRİMİZE EBEDİYEN KARDEŞ OLDUK"
Türkiye'nin veya Türklerle-Kürtlerin kardeşliğinin sıradan, pamuk ipliğine bağlı bir kardeşlik olmadığının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Özellikle genç nesillerin bizim aramızdaki kardeşliğin boyutunu, derinliğini ve ruhunu çok çok iyi anlamasını gönülden arzu ederim. Biz Anadolu'nun kapılarını İslam'a açan Malazgirt Savaşı'nda Kürt kardeşlerimizle omuz omuza savaştık. İslam'ın sancağına kasteden Haçlı seferlerine karşı bütün bu coğrafyada biz omuz omuza savaştık. Kudüs fatihi Selahaddin Eyyübi'nin ordusunda, Nurettin Zengi'nin ordusunda, Yavuz Sultan Selim'in o şanlı ordusunda birbirinden farkı olmayan Müslüman kardeşler olarak biz aynı kutlu gayenin, mukaddes davanın neferleri olarak bir olduk, beraber olduk, birbirimize ebediyen kardeş olduk. Bundan yüz yıl önce Sarıkamış'ta dedelerimiz birlikte şehit düştü. Çanakkale'de vatan toprağını hep birlikte savunduk. Bize unutturulmaya çalışılan Kut-ül Amere zaferi, o muhteşem zaferi Irak'ta Türk, Kürt, Arap hep birlikte kazandık. Kurtuluş Savaşı'nı birlikte verdik. Türkiye Cumhuriyeti'ni hep birlikte kurduk. Aynı sofraya oturduk, aynı somunu paylaştık. Kız aldık, kız verdik. Sadece aynı toprağı değil, biz bu coğrafyada aynı kaderi paylaştık" dedi.
"KÜRTLERİN ZOR ZAMANLARINDA YANLARINDA SADECE TÜRKLERİN OLDUĞUNU GÖRECEKSİNİZ"
"Yaklaşık bin yıldır bu topraklarda Kürtlerin yegane dostu ve kardeşi Türkler, Türklerinde yegane dostu ve kardeşi Kürtler olmuştur" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
"Açın bin yıllık tarihe bakın Kürtlerin zor zamanlarında yanlarında sadece Türklerin olduğunu göreceksiniz. Türklerin en zor zamanlarında da yanlarında da yine aynı şekilde Kürtlerin de olduğunu göreceksiniz. 1. Dünya Savaşı'nın ardından Türklerle Kürtleri ayırma çabasına Türklerden önce bizzat Kürtlerin kendisi karşı çıkmış, bizzat Kürtler itiraz etmiş, 'bizi birbirimizden ayıramazsınız' diye çok güçlü şekilde duygularını ve gayelerini ifade etmişlerdir. Bizim ortak tarihimiz öyle 30 yıldan, 40 yıldan ibaret değildir. 30 yıl, 40 yıl içindeki gelişmelere bakıp da Türklerle Kürtlerin kardeşliğini sorgulayanlar tarihimize, ecdada, bizim medeniyet mirasımıza haksızlık ederler. Bizim Kürtlerle olan irtibatımızı, ilişkimizi, muhabbetimizi ve uhuvvetimizi ancak ve ancak Türkler ve Kürtler olarak biz tanımlarız. Marjinal, ateist, inançsız, özellikle de bu toprakların değerlerinden, bu toprakların özünden ve ruhundan kopuk akımları çıkıp da bizim birbirimize olan muhabbetimizi, uhuvvetimizi yeniden tanımlayamazlar. Eğer hadiseleri, var olan sorunları çıkarda başkalarının kavramlarıyla tanımlayamaya, analiz etmeye kalkışırsak işte orada daha en başında kaybederiz."
"TÜRKİYE'DE ARTIK KÜRT SORUNU YOKTUR, KÜRT KARDEŞLERİMİN SORUNLARI VARDIR"
2005 yılında Diyarbakır'da yaptığı konuşmayı anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
"Bugün siz değerli muhtar kardeşlerime hitap ederken milyonlarca ekranları başında bizi izleyen vatandaşlarıma da hitap ediyorum. 2005 yılında Diyarbakır'da yaptığımız konuşmada kardeşlerimize dedim ki, 'Kürt meselesi benim meselemdir.' Ogün sorunları reddeden anlayışın üzerini çizdik. O gün inkar politikalarını elimizin tersiyle ittik. O gün asimilasyonu bir daha geri gelmemek üzere tarihe havale ettik. Ret, inkar ve asimilasyon politikalarının son bulmasıyla birlikte yani devletin sorunları kabul ederek çözüm çabasına girmesiyle birlikte 'Kürt sorunu' kavramı artık geçerliliğini yitirmiştir. Ben 'Kürt sorunu yoktur' dediğimde bunu son derece art niyetli bir şekilde başka yerlere çekmeye çalışıyorlar. Oysa benim söylediğim son derecek açıktır. Türkiye'de artık Kürt sorunu yoktur. Kürt kardeşlerimin sorunları vardır. Bakın bu başka bir şey, yatıp kalkıp 'Kürt sorunu şöyle, Kürt sorunu böyle' başka bir şey yok ağızlarında. Hep bunu söylüyorlar. Kardeşim bunu bırak, bu işleri söylemeyi Kürt kardeşimin sorunu varsa sen onu bana getir. O vardır, Türk kardeşimin de sorunu var, Abaza'nın da var, Boşnağın da var, Arnavut'un da var, ülkemde yaşan tüm etnik unsurların her birinin sorunları var. Ha bu sorunları gidermek için çalışacağız. Ayrım yapmayacağız. Sanki bu ülkede Kürt sorunundan başka bir mesele yok. Yatıyorlar, kalkıyorlar bunu konuşuyorlar. Bu bir ülkeyi bölmeye gayret etmektir. Bu ayrımcılıktır, bu nüans son derece önemlidir. Reddin, inkarın ve asimilasyonun sona erdiği, sorunların kabul edildiği ve çözüldüğü bir ortamda artık Kürt sorunu kavramını kullanmak Kürt kardeşimi de, Türk kardeşime de, diğer etnik unsurlara da açık bir haksızlıktır. Bu ülkede sadece Kürtler yok. Bu ülkede 36 ayrı etnik unsur var ve hepsini Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı çatısı altında topladık. Ne dedik? Tek millet, tek bayrak, tak vatan ve tek devlet dedik. Millet her türlü etnik unsuru aynı çatı altında toplayan bir kavramın adıdır. Bu millet kavramında Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Abaza, Gürcü, Boşnak, Roman, Arnavut var aklınıza ne gelirse. Millet bununla oluşur ve bunu hazmedemiyorlar. İthal kavramlarla yola çıkanlar, ithal çözümler önerenler doku uyuşmazlığı yaşarlar."
"BU İNSANLARA İHANETTİR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şuanda Doğu ve Güneydoğu illerimizde çok önemli bir tehdit, çok önemli bir mesele olduğunu kaydetti. Hem terör örgütünün hem de onun gölgesinde siyaset yapan partinin kendi kavramlarını dayatarak kendi dünya görüşünü, kendi yaşam tarzını dayatarak Kürtlerin ruhuyla, özüyle oynamaya, onu tahrip etmeye çalıştığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, onların yaşam tarzının, onların dünya görüşünün asla bu millete ait olmadığını kaydetti. "Onların diliyle, onların kavramlarıyla konuşmaya başladığınız anda bu tahribatın bir unsuru olursunuz" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ortadoğu'nun yiğit insanları, yürekli insanları, en önemlisi inançlı, imanlı insanları olan Kürt kardeşlerimi kendi değerlerine, kendi inançlarına aykırı davranmaya sevk eden her hareket en başta bu insanlara ihanettir. Benim Kürt kardeşim bu tuzağa düşemez, düşmemelidir. Şahsen bütün hayatım boyunca, bütün siyasi mücadelem boyunca farklı etnik unsurlara bakışım çok net olmuştur. 'Yaradılanı severiz Yaradandan ötürü.' Benim ilkem budur. Düsturum budur, benim dünyaya, ülkeme, milletime bakışımdaki zaviye budur. Bundan 40 yıl öncede insana bu zaviyeden bakıyordum, bu günde insana bu zaviyeden bakıyorum. Bu zaviye, bu bakış açısı bu toprakların özüdür, ruhudur, bu toprakların mayasıdır. Kim ki etnik unsurları bir farklılık, bir ayrışma vasıtası olarak kullanıyorsa en başta bu topraklar üzerinde bin yıllardır muhafaza edilen kardeşliğe ihanet içindedir" diye konuştu. - ANKARA
Son Dakika › Politika › Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Muhtarlar Toplantısı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?