TBMM'nin Açılışının 97. Yıl Dönümü - Son Dakika
Politika

TBMM'nin Açılışının 97. Yıl Dönümü

TBMM\'nin Açılışının 97. Yıl Dönümü

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bugün TBMM'nin büyük bir itibar kaybına uğradığını, yetkilerinin alındığını, Yüksek Seçim Kurulunun (YSK) dahi TBMM'nin çıkardığı kanuna uymamayı kural edindiğini belirterek, "Bu Meclisi yaralayan, milli iradeyi sakatlayan bir başka gerçek de uygulanan yüzde...

23.04.2017 16:21

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bugün TBMM'nin büyük bir itibar kaybına uğradığını, yetkilerinin alındığını, Yüksek Seçim Kurulunun (YSK) dahi TBMM'nin çıkardığı kanuna uymamayı kural edindiğini belirterek, "Bu Meclisi yaralayan, milli iradeyi sakatlayan bir başka gerçek de uygulanan yüzde 10 seçim barajıdır. Darbecilerin getirdiği bu düzenlemeyi savunanların, darbecilerle aynı paralelde olduklarını da unutmamak gerekir." dedi.

Kılıçdaroğlu, Meclisin açılışının 97. yıl dönümü ve Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla özel gündemle toplanan Genel Kurul'daki konuşmasına, Mustafa Kemal Atatürk'ün, 23 Nisan 1920'de, 97 yıl önce bugün, bu saatlerde,

TBMM'nin Ulus'taki ilk binasına adımını attığı anda hissettiklerine dair sözlerini anımsatarak, başladı.

Kemal Kılıçdaroğlu, Atatürk'ün, "23 Nisan Cuma günü, öğleden sonra takriben saat 2 de Meclis binasının kapısından girerken, günlerden ve gecelerden beri bütün mevcudiyetimi işgal eden efkar ve duygusallık içinde bulunuyordum.

Ancak, içeriye girip Meclis salonunu dolduran milletvekillerinin, emniyet ve itimat eden bakışlarıyla bana yönelmiş olduklarını gördüğüm zaman teşebbüsümüzün, milletin amaçlarına tamamen uygun olduğunu bir kere daha idrak ettim.

Ve artık benimle fikir ve amaçta ortak, milletimizi temsil eden bu kader arkadaşlarımla beraber çalışacağımdan dolayı bahtiyardım." sözlerini aktardı.

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Atatürk için 23 Nisan'ın, "Türkiye milli tarihinin başlangıcı ve yeni bir dönüm noktası. Bütün bir cihan-ı husumete karşı kıyam eden Türkiye halkının,

TBMM'yi vücuda getirmek hususunda gösterdiği harika." değerlendirmesinde bulundu.

Kendilerini, çatısının altında toplayan bu Gazi Meclis'in, Türkiye milli tarihinin başlangıcı ve bizzat Türkiye halkının vücuda getirdiği bir harika olduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, ayıca Atatürk tarafından 23 Nisan 1920'nin çocuklara armağan edilmesinin, aynı zamanda cumhuriyetin de her zaman bir çocuk kadar saf, temiz ve yalın kalacağına duyulan inancı ifade ettiğini vurguladı.

Kılıçdaroğlu, milletin, Türkiye Cumhuriyeti'ne duyduğu sevgi ve bağlılığın kaynağında da bu inancın bulunduğuna işaret etti.

"İlk günden itibaren denetim görevini kararlılıkla sürdürüyor"

Kemal Kılıçdaroğlu, milli mücadeleyi yönetmesi nedeniyle dünyada "Gazi Meclis" unvanına sahip tek parlamento olan TBMM'nin, kurulduğu ilk günden itibaren hükümetin denetlenmesi görevini kararlılıkla sürdürdüğünü, TBMM üyelerinin, Kurtuluş Savaşı'nın en kritik dönemlerinde dahi denetim sorumluluklarından ödün vermediğini bildirdi.

Buna örnek veren Kılıçdaroğlu, Sinop Mebusu Şerif Bey'in, "Bakanlıklardaki bazı memurların görevlerinden azledilmeleri hakkında" verdiği, "İstizah Takriri" yani gensoru önergesinin, 5 Temmuz 1920'deki görüşmelerinde, bazı iç Ege kasabalarının, Yunanlılar tarafından işgal edildiğini anımsattı. Kılıçdaroğlu, en yaşlı üye sıfatıyla 23 Nisan 1920'de TBMM'nin açılış konuşmasını yapan Şerif Bey'in, aynı zamanda Gazi Meclisin kutsal çatısı altında yankılanan ilk nutuğun da sahibi olduğunu anlattı.

Kemal Kılıçdaroğlu, Saruhan Mebusu Refik Şevket Bey'in, Haziran 1920'de, Ankara Erkek Öğretmen Okulu'nun başka bir yere nakledilmesiyle ilgili sözlü soru önergesini dönemin Milli Eğitim Bakanı'na yönelttiğinde, aralarında İsmet İnönü'nün de bulunduğu bazı milli mücadele kahramanları hakkında İstanbul'da kurulan Harp Mahkemesinin, idam kararı almaya hazırlandığını belirtti.

Bu örnekleri neden verdiğini açıklayan Kılıçdaroğlu, en zor koşullarda bile TBMM'nin, hükümeti denetleme görevini yaptığını, hiç kimsenin kürsüye çıkıp, "Memleket savaş halinde siz bu soruları niçin soruyorsunuz?" ya da "Bu gensoruyu niçin veriyorsunuz" diye sormadığını vurguladı.

Kemal Kılıçdaroğlu, çünkü bu onurlu milletvekillerinin, hükümet üzerinde denetim görevlerini yaparak, parlamentoya saygınlık kazandırdığını belirtti.

Milletvekillerinin, sözlü ve yazılı soru önergeleriyle, gensoru önergeleri yoluyla denetim yetkilerini kullanmalarının, küçük bazı tartışmalar dışında sorun edilmediğini, asla "ayak bağı" olarak nitelendirilmediğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

"Bugün gelinen noktaya bakalım: YSK tarafından meşruiyeti tartışılır hale getirilen mühürsüz seçimle bizler, yani biz milletvekilleri bu kürsüye çıkıp, bir bakana bir sözlü soru dahi soramayacağız. Soruyu sorsak dahi, Sayın Bakan bu kürsüye çıkıp, bizlerin sorularına cevap verme tenezzülünde dahi bulunmayacaktır. Yaratılan bu acı tabloyu, vicdanı sızlayan herkesin iyi duymasını isterim."

-1924 anayasası hatırlatması

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, konuşmasında milli mücadelenin hemen sonrasında müzakerelerine başlanan yeni anayasa tartışmalarına da yer vererek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Tarihimizi iyi bileceğiz, iyi bileceğiz ki geleceği iyi inşa edelim. 23 Mart 1924. 1924 Anayasa'sı görüşülür, 25. maddesi, 'Meclisin kendiliğinden seçimlerin yenilenmesine karar verebileceği gibi Cumhurbaşkanı da hükümetin değerlendirmesini aldıktan sonra, gerekçesini Meclise ve millete bildirmek şartıyla seçime karar verebilir' şeklindedir.

Dönemin milletvekilleri, bu görüşülürken, 'Hükümetin değerlendirmesini almak ve gerekçesini' Meclise ve millete açıklama zorunluluğuna rağmen, fesih yetkisine karşı çıkmışlardır.

Örneğin, Saruhan Mebusu Reşat Bey 1924'te şunu söyledi: 'Gazi Paşa hazretleri katiyen emin olsunlar ki millet yine kendi tabir ve tavsiyeleri veçhile hakimiyetlerinden bir zerresini ismi ve makamı ne olursa olsun ve kim olursa olsun hiç bir makama, ferde tevdi ve teslim etmeyecektir' diyordu.

Mahmut Esad Bey'de kürsüde, 'Dünyanın hangi köşesinde, hangi devlet teşkilatında hakimiyetin kayıtsız şartsız milletin olduğu anlayışının tecellisi Meclis feshedilebilmektedir. Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir diyoruz sonra bu kadar büyük bir kuvveti cumhurbaşkanı feshedebilmektedir. Bunu doğru bulmuyoruz' diye itiraz eder."

"Vicdan azabı çektiğinizi biliyorum"

Kılıçdaroğlu, konuşması sırasında kendisine karşı çıkan bazı AK Parti'li milletvekillerine, "Rahatsız olduğunuzu, vicdan azabı çektiğinizi de biliyorum. Ama beni dinlemek zorundasınız. Milli iradeyi satıyorsunuz. Milli irade varsa, burada tecelli etmiştir. Hiçbir makam, mevki, kişi, sınıf bu TBMM'yi feshedemez. Nokta. Bu kadar." diye karşılık verdi.

Kemal Kılıçdaroğlu, "Bu Meclisin itibarını korumak, milli iradeye saygı göstermek zorunda olduğunu" ifade etti.

"En büyük gölge"

Kürsüye çıkan Saraçoğlu Şükrü Bey'in de "Bize tarih, hukuk, ihtilal açıkça gösteriyor ki bugün Millet Meclisi'nin kişiliğinde toplanmış haklarından hiçbir şey geriye doğru döndürülemez" dediğine işaret eden Kılıçdaroğlu, 25. madde oylanırken reddedildiğini anımsattı.

Kılıçdaroğlu, tarih böyleyken, TBMM'nin, köklü geçmişine, kurucu değerlerine sahip çıkmak yerine Meclisi fesih yetkisini, bir kişiye, üstelik hiçbir gerekçe göstermeden verilmesini istediğini öne sürerek, "Bu anlayış, milli irade üzerine düşen en büyük gölgedir ve milli iradenin reddidir.

Tarih, milletin egemenliğini bir şahsa teslim etmenin yolunu açan milletvekillerini elbette unutmayacaktır." diye konuştu.

"Dramatik bir tablo"

TBMM Başkanı'nın, Cumhurbaşkanı yurt dışına çıktığında veya görevinden geçici olarak ayrıldığında ona vekalet ettiğini anımsatan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"Çünkü siz seçimle gelen bir milletvekilisiniz. Ayrıca TBMM Başkanlığına da seçimle geliyorsunuz. Milli iradenin kalbi olan TBMM'yi temsil ediyorsunuz. Aynı zamanda tüm parti gruplarına karşı da tarafsızlığınızı korumak durumundasınız.

Üzülerek ifade edeyim ki, yeni tek adam rejiminde siz Cumhurbaşkanına vekalet edemeyeceksiniz. Daha acı olanı ise Sayın Cumhurbaşkanına vekaleti seçimle gelen bir kişi değil, atamayla gelen bir başkan yardımcısı yapacaktır. Bizim tarihimizde bu durum, darbe dönemlerine uygun bir uygulamadır. Bu acı gerçeğin, geriye gidişin unutulmaması gerekir.

Bu Meclis kuruluşunda, liyakate dayalı bir devlet yönetiminin, Türkiye'nin bekası açısından ne kadar önemli olduğunu bilen bir Meclistir. Yani ülkeyi yönetenlerin işi ehline vermeleri kuralını öngörmüştür.

Devlette liyakat sisteminin kurallarını, keyfi uygulamalara yol açmaması açısından hep bu Meclis belirlemiştir. Yürütme organı da bu güne kadar, bu kuralları esas alarak atama yapmıştır. Şimdi üzerine YSK tarafından şaibe düşürülen mühürsüz seçimle, bu yetki de TBMM'nin elinden alınmıştır. Böylece devlet yönetiminde liyakat değil, keyfi yönetim anlayışının egemen olmasının yolu açılmıştır.

Üzülerek ifade edeyim ki bugün TBMM büyük bir itibar kaybına uğramıştır, yetkileri alınmıştır. O kadar ki, YSK dahi TBMM'nin çıkardığı kanuna uymamayı kural edinmekte, kanunsuzluğu meşru hale getirmektedir. Bir parlamentonun bu duruma düşmesi gerçekten de çok dramatik bir tablodur."

"Darbecilerle aynı paralelde"

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, bu Meclisi yaralayan, milli iradeyi sakatlayan bir başka gerçeğin de uygulanan yüzde 10 seçim barajı olduğunu savundu.

Yüzde 10 seçim barajının, milli egemenliği hiçe sayan, yurttaşların tercihlerini görmezden gelerek temsiliyet haklarını çalan ve iktidarda kalmak için her şeyi reva gören çarpık bir zihniyetin ürünü olduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu, "Darbecilerin getirdiği bu düzenlemeyi savunanların, darbecilerle aynı paralelde olduklarını da unutmamak gerekir." dedi.

Kaynak: AA

Son Dakika Politika TBMM'nin Açılışının 97. Yıl Dönümü - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?

    SonDakika.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve sondakika.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.

Advertisement