Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) Diyarbakır Milletvekili Cuma İçten, 17 Aralık tarihinde yapılan operasyonun Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik olduğunu belirterek, "17 Aralık'ta dış destekli, ülkemizdeki vesayetçi kurumları ve makamları kullanarak Ak Parti iktidarına ve sayın Başbakanımıza yönelik bir operasyon yapılmıştır. Yapılan bu operasyon, bir darbe girişimidir. Vesayetçi kurumların iktidara karşı bir "DARBE" teşebbüsüdür" dedi.
Ak Parti olarak 11 yıldır askeri vesayetlere ve kurumların vesayetlerine karşı biz özgürlük mücadelesi başlattıklarını belirten Cuma İçten, geçmişleriyle yüzleştiklerini ve kendini siyasi iktidarların üzerinde ve seçilmişlerden üstün görenleri hukuka aykırı faaliyetler içerisinde olanları yargı karşısına çıkardıklarını, adaletin birçoğunu yargılayarak onlarla ilgili hükümler verdiğini kaydetti. İçten, "Şimdi de adaletin içerisine çöreklenmiş başka bir vesayet ile mücadeleye başladık. İki savcının gerek iktidarda bulunan bakanlara yönelik gerek Halkbank'a yönelik gerek ise Fatih Belediyesi'ne yönelik adımları skandallar ile doludur. Öncelikle bir yıldan fazla süren bir soruşturma dosyası iki ay dondurulmuş ve ne hikmet ise seçime doğru tekrar raftan indirilmiştir. Yapılan bu soruşturmada şube savcı ve emniyet şube müdürünün ve hükümete karşı yayın yapan medya gruplarının ve köşe yazarlarının bilgisi olmasına rağmen, bunların üstleri olan il emniyet müdür mülkü amir valinin ve ilgili bakanlığın bilgisi yoktur. Takip yapılan ve dinleme yapılan ekibin kim olduğu, hangi araç ve gereçlerden faydalandığı konusu açık değildir. İlk gün ve ilk saatlerde kimse durumu bilmezken dışarda bazı yayın organlarının ve sözde yazarların soruşturmaya ilişkin ses, görüntü, resim ve belgeleri ile kamuoyuna bilgi vermeleri gizli olan bir soruşturmayı gölgede bırakmıştır. Savcılar mahkeme binalarının önünde basın bildirisi dağıtmış ve HSYK üye sayısı 22 olmasına rağmen tarihte ilk defa bu kurum kendini politize ederek 12 kişi ile basın bildirisi yayınlamış ve taraflı davranmıştır. Bazı bankalar, finans ve para şirketleri sanki operasyondan haberdarmış gibi borsada ve dövizde alım satımlar yapmış ve tarihin en büyük vurgunlarında bulunmuşlardır. Henüz daha ilk günden operasyonda ismi geçen vekillere karşıda fezlekeler önceden hazır tutulmuştur. Dışarıya bağımlı olan derin yapılar daha sonrasında ikinci üçüncü adımda bu ülkeyi yöneten siyasetçilere ve ülkede büyük ekonomik yatırımlarda bulunan iş adamlarına yönelik operasyon hazırlığı içinde olduğu anlaşılmıştır. Gözaltına alınmak ve tutuklanmak istenen iş adamlarının, 3. köprü, Kanal İstanbul, 3. havaalanı ve HES'leri yapmak isteyen, ülkesini ve milletini seven iş adamları olmaları tesadüf mü? Bahsi geçen savcıların çözülemeyen "Sabancı suikasti"ne, bir türlü sonuçlanmayan "Hrant Dink davası"na, MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın ifadeye çağrılması, bu ülkenin başbakanın evine gitmek istenmesi düşündürücüdür. Bu noktada dikkate alınması gereken hususlar vardır. Bunlar; iki savcının ve HSYK'nın bazı savcıların derdi ne? Gerçekte yolsuzluk ve yolsuzluğu ortaya çıkartmak mı? Eğer öyleyse şu soruların cevap bulması gerekmez mi? Belediyelere yapılan operasyonun Ak belediyeler başarılara doğru koşarken, anketler önümüzde mart ayındaki seçimlerle ilgili hazırlıklarını yapıp rakamları ortaya koyarken, imar iddiaları anıtlar kurulunu, imar müdürlüğünü mü ilgilendirir yoksa savcıları mı? Neden aynı anda 3 ayrı soruşturma bağlantılar, belgeler ortada yokken bu kıyım nedir, kimlere yöneliktir? Halkbank'a karşı yapılan operasyonda, Halkbank 17 Aralık'tan önceki değeri ile bu süreçte kaybettiği değer ne kadardır? Operasyon öncesi aylarda Halkbank'ın 87 milyar Euro kaynağın kendi üzerinden yapılması ile ilgili bir anlaşması var mıdır? Halkbank üzerinden Irak petrollerinin finans işlemleri yapılacak mıydı? Halkbank kaynak bulduğundan ve para maliyetini ucuza getirdiğinden yıllık faiz oranları diğer tüm özel bankaların fazlası ile altında mıydı? ABD ve İsrail bağlantılı düşünce kuruluşlarının ekonomik birlikleri bu durumdan aylar öncesinden rahatsız ve bu durumu dile getiriyorlar mıydı" diye konuştu.
"AK PARTİ HÜKÜMETİNE KARŞI YAPILAN BU DARBE İLE ÜLKEYİ KAOSA SÜRÜKLEMEK İSTEMİŞLERDİR"
AK Parti hükümetine yönelik yapılan bu darbe girişimi ile ülkenin kaosa sürüklenmek istendiğini belirten Cuma İçten, bu operasyonla birlikte faiz rakamlarının yüzde 5'ten 11'lere kadar yükseldiğini söyledi. İçten, "Ülkede faiz rakamları tek haneye inmişken tekrar çift hanelere çıktı mı? Yani faiz %5'ten % 11'lere neden çıktı? ABD doları ve Euro, son 11 yılın en yüksek oranda artışlarına sahne oldu mu? Yani mayıs ayında 1.76 TL olan dolar şimdi 2.170 oldu mu? Savcıların bu adımından önce kimler dövize yatırım yapmışlardır? Gezi olaylarını yapanlar ülkeye yapılacak büyük yatırımların yapılmamasını istediler. Ne hikmet ise savcılar da bu işleri yapmak isteyen iş adamlarını tutuklamak istediler mi? Gerek Türkiye borsasında gerek ise uluslararası borsalarda işlem gören Türk firmalarının değer kayıpları ne kadardır? Yani Türk şirketleri ne kadar zarar ettiler? Yani bundan haberi olan yabancı firmalar ellerinden Türk şirketlerinin hisselerini çıkardılar mı? Dolar ve kur farklarından dolayı uluslararası iş anlaşması yapan binlerce firma şu an iflasın eşiğinde mi? Yine kur farklarından dolayı enflasyon rakamları yükseldiğinde kimlerin cebinden para çıkacaktır? Kur farklarından dolayı dışarıya bağımlı olduğumuz ürünler ve enerji alanlarında sübvansiye edilecek mi, yoksa yine milletin cebinden bu paralar çıkacak mı? Mart ayında yerel seçimler sonrasında Cumhurbaşkanlığı seçimleri var. O halde zamanlama neden şimdi? İki savcının yaptığı sözde operasyonun 17 Aralık'tan bu yana şimdiki maliyeti ülkemize 120 milyar dolardır ve bu rakam her geçen gün daha çok büyüyecektir. Şimdi milletime soruyorum; bundan daha büyük bir hırsızlık olur mu? Bu vatana ve millete ihanet değil midir? Bu işten zarar eden ülkem ve insanlarım olmadı mı? Şimdi fakir fukara ve daha fazla etkilenmedi mi? Şimdi milli gelir düşmedi mi? Kim zengin oldu, kim fakir oldu? Kim kazandı, kim kaybetti? Evet, kaybeden Türkiye oldu. Kazanan İsrail ve Yahudi sermayesi oldu Bizden bu ülkenin ekmeğini yiyen bu devletten maaş alan Türkiye'nin varlığından beslenenlerin kendi vatanına ihanet etmelerini ve 11 yıldır ülkede her alanda devrimler yapmamızdan rahatsız olanları anlamak çok zor. Bizler millet iradesi ile geldik ve sadece millet iradesi ile bu makamları bırakırız. Hiç kimse sırtını derin güçlere dayayarak, ülkesine ihanet ederek bizleri bu makamlardan aşağıya indiremez. Millet hangi siyasi anlayışta olursa olsun oynanan bu oyunun Elhamdulillah farkında ve buna asla müsaade etmeyecektir. Evet, birileri ülkesine ihanet ederek devlet içinde bazı kurumlarda görev alarak bizleri birbirimize düşürmek isteyebilir. Evet, birileri hukukun arkasına saklanarak Diyarbakır'da taş atan çocukları tutuklayarak ayrı, Gezi'de taş atan çocukları salıvererek ayrı hukuk uygulamış olabilir. Evet, birileri farklı dinlere, mezheplere, farklı dillere ayrı ayrı hukuk oluşturarak bu ülkede herkesi devlete düşmen etmek isteyebilir. Evet, birileri güvenlik güçlerinin arkasına sığınarak bürokrasideki derin yapısına güvenerek bu ülkede barışı huzuru çözüm sürecini bozmak isteyebilir. Evet, birileri Ergenekon'a ayrı 28 şubat askeri darbesini yapanlara ayrı hukuk uygulayabilir. Evet, birileri KCK'dan tutuklu milletvekillerine ayrı Ergenekon'dan tutuklu milletvekillerine ayrı bir hukuk uygulayabilir. Ama artık Türkiye, eski Türkiye, insanlarımız eski insanlar değildir. 11 yıldır nasıl ki demokrasiye ve millet iradesine yönelik yapılan oyunları bozduk, bu oyunu da milletimizle birlikte Allah'ın izni ile bozacağız. Bizim hiçbir cemaat, vakıf, dernek ve cemiyetler ile kavgamız olmadı ve olmayacaktır. Biz bu ülkede dindar, inançlı, muhafazakar ve demokrat nesiller yetiştireceğiz diye yola çıktık. Bizim için tüm vatandaşlarımız hangi dinden hangi ırktan ve dilden renkten olursa olsun aynı eşitliktedir ve aynı haklara sahiptir dedik. Biz bir başkaları gibi bizden olanlar ve olmayanlar ayrımına gitmedik. Biz bu ayrıma gitseydik SODES projeleri ile okuma salonlarını açtırmazdık. Biz bu ayrıma gitseydik, okullara ve üniversitelere bedava araziler tahsis etmezdik. Biz bu ayrıma gitseydik genel müdür, il müdür daire başkanı müdürler, memur alımlarında atamalarda renge dile mezhebe ve cemaate bakardık. Bakmadık. Bazı cemaatlerin hizmetlerini gören, cemaat içinde farklı düşüncelere sahip bazı abileredir bu lafımız. Bizlere hakaret edildi, küfürler edildi. Alçakça saldırılara maruz kaldık. Keşke bu saldırıları yapanlar cemaat mensubu olmasaydılar, keşke İsrail ve ABD basını ile aynı yorum ve başlıkları atmasaydılar. Keşke birileri çıkıp bunu yapanları eleştirip isim verip kınayabilselerdi. Ama yapamadılar. Birileri terörist işgalci İsrail'e; "Sen terörist devletsin, Müslümanları yıllardır katlediyorsun" diyemedi, beddua edemedi. Diyemezler de edemezler de ettirtmezler de" şeklinde konuştu.
"DÜN DEDELERİMİZ SUSMADI BUGÜN DE BİZ SUSMAYACAĞIZ"
Yaptıkları konuşmalardan birilerinin rahatsız olduğunu belirten Cuma İçten, dün dedelerinin susmadığını, bugün de kendilerinin susmayacağını söyledi. İçten, "Konuşmamızdan rahatsız oldular. Siz de çok oldunuz dediler. Neye güveniyorsun dünyada senden daha güçlüler var yapma dediler. Ama biz yaptık. Çok olacağız dedik, çok olduk. Rahatsız edeceğiz dedik, rahatsız ettik. Biz önce Allah'a sonra da milletimize güveniyoruz dedik. Her zaman Hak galip gelir biz haktan yanayız dedik ve yolumuza bu desturlar ile devam ediyoruz.
Biz bu yola çıkarken yolumuzun ince, uzun, dar ve meşakkatli olduğunu biliyorduk. Kefenimizi cebimize aldık, cesaretimizi, yüreğimizi ortaya koyduk. Birine inandık ve pazara kadar değil mezara kadar beraberiz dedik. Biz zalimlere karşı sert mazlumlara karşı alçakgönüllü davrandık. Millet iradesini hiçe sayanlar, bizleri sandıkla yollayamayanlar, farklı yollara girerlerse vatanına ve insanlarına ihanet etmiş olurlar. Bu anlamda halkımızdan destek talep ediyorum. Siyasi görüşü ne olursa olsun; bu, birlik ve beraberlik meselesidir. Bu, vatan millet meselesidir. Bu, millet iradesine sahip çıkma meselesidir. Bir kez daha bir olma zamanı ve bu oyunu yapanlara sandıkta hesap sorma zamanıdır. Kardeşim, gel Ak kadrolara sen de gir ve Hz. İbrahim'e bir damla su taşıyan karınca misali duruşunu göster demek zamanıdır" dedi. - DİYARBAKIR
Son Dakika › Yerel › Ak Partili İçten'den 17 Aralık Manifestosu - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?