AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Konuşursanız tuzak, taziye yayınlarsanız yetmez, mesafe koyarsanız zaten Türkler açık görüşlü değil, peki ne yapmamız isteniyor. Acıları paylaşalım diyorsunuz, hayır sizin acılarınız unutulsun bizim acıları anlayın, bizim acılar için özür dileyin. Gelin konuşalım, önce siz soykırımı kabul edin sonra konuşuruz. Böyle bir anlayışla yol almak mümkün değil" dedi.
Davutoğlu, Kanal 24'teki canlı yayında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Başbakan Davutoğlu,1915 olaylarıyla ilgili yayınladığı taziye mesajının sorulması üzerine şöyle konuştu:
"Tarihi olayları değerlendirirken birkaç perspektiften bakılabilir. Birincisi tarihi olayın kendisi, ikincisi bunun siyasal bakımdan değerlendirilmesi, üçüncüsü de bugünkü dünyaya ve geleceğe ne anlam ifade ettiği. Maalesef bu hatlar öylesine karışıyor ki tarihi olaylar üzerinden siyasi hesaplaşmaya yöneldiğinde ve nefret diliyle bu hesaplaşma kutuplaştırıcı bir yöne evrildiğinde tehlikeli bir netice ortaya çıkabiliyor. Tarih, sadece 1915 olayları için değil, gri bir alandır. Yani bembeyaz meleklerden oluşan bir insanlık tarihi yok ama tümüyle kapkara bir tarih de yok. Bu gri alanın en fazla tartışılan dönemleri savaşlar ve savaşlar esnasında yaşanan büyük acılar."
Türkiye'nin gerek 2009 yılında Ermenistan ile protokollerin imzalandığında gerekse sonrasında tarihi ile ciddi bir yüzleşmeye ve bu anlamda bir söylem değişikliğine gittiğini kaydeden Davutoğlu, bunun ilk işaretinin ise 2005 yılında bütün partilerin katılımıyla yapılan 'Ortak Tarih Komisyonu' çağrısı olduğuna dikkati çekti. Davutoğlu, bunun önemli bir adım olduğunu belirterek, "Daha önce resmi yaklaşım Türkiye'de böyle bir olay yaşanmadı şeklindeydi. Halbuki yaşanmış olan şey yaşanmıştır ve onu yok saymak onu ortadan kaldırmaz" diye konuştu.
2001 yılında üniversitede 1915 olaylarına ilişkin bir bildirinin okunacağını ve bildiriyi yazması için kendisine teklif geldiğini söyleyen Davutoğlu, akademisyen arkadaşlarına "Bizim akademisyenlerin görevi bildiri okumaktan çok araştırma yapmak, ilmi bir çerçevede olayı ortaya koymak" dediğini anlattı.
Davutoğlu, her zaman vurguladığı hususun adil hafıza olduğunu belirterek, Türkiye'nin yaklaşımını şöyle açıkladı:
"Acıları tek taraflı ve bir perspektiften yorumlayan bir yaklaşım değil, bütün acıları paylaşabilmek. Bu konuda da karşılıklı olarak acımızı paylaşmak üzerinden birbirimizi anlamaya ve geleceği inşa etmeye dayalı bir yaklaşım sergiliyoruz. Yani tarihi doğru anlayalım bugünkü siyasete barışçıl bir şekilde yansıtalım ve geleceği birlikte inşa edelim. Türkiye'nin resmi yaklaşımı bu."
Ermenistan tarafından protokoller rafa kaldırıldığında dahi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 24 Nisan bağlamında ilk defa bir beyanda bulunduğunu hatırlatan Davutoğlu, kendisinin de Hrant Dink'in vefatının yıldönümü ve dün yaptığı açıklamayla iki beyanda bulunduğunun altını çizdi.
"Bir öfke dili oluşturuluyor"
Türkler ve Ermenilerin tarihinin sadece 1915'ten ibaret olmadığını belirten Davutoğlu, "Geçen sene İngilizce bir makale yayınladım, şu anda da bir kitap çalışmam var, Osmanlı tarihinin nasıl yorumlanacağı üzerine. Orada da bu konulara değindiğim bölümler var. Bizim hedefimiz bu. Buna karşılık karşı tarafta onlarca yıldır sürdürülen, nesilden nesile aktarılarak bir şekilde tarihin tek boyutlu bir anlatımıyla bir öfke dili oluşturuluyor. Bu öfke dilinin bir sektörü oluşmuş durumda. Diasporanın belli bir kesimi buradan neredeyse hayatını idame ettiriyor" diye konuştu.
"Ortada son derece adaletsiz bir tablo var"
Ermenistan'ın Azerbaycan topraklarının yüzde 20'sini işgal etmesinin görmezden gelinmesini son derece adaletsiz bir tablo olarak nitelendiren Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Dünya savaşında öldürülen Türklerin acıları unutuluyor, Balkanlardaki büyük muhaceretin acıları unutuluyor, Kafkasların 1850'lerden itibaren yaşadıkları etnik temizlikler unutuluyor, tek bir konu hatırlanıyor. Öbür tarafta da Ermenistan'ın Azerbaycan topraklarının yüzde 20'sini işgal ettiği unutuluyor, Hocalı katliamı unutuluyor. Neredeyse Azerbaycan'ın Ermenistan'dan özür dilemesi ya da bu meselenin unutularak, Türkiye Ermeni ilişkilerinin düzeltilmesi bekleniyor."
Davutoğlu, konuya ilişkin perspektiflerini şöyle özetledi:
"Gelin tarihi ortak olarak konuşalım anlayalım, gelin ortak bir komisyon kuralım, gelin Güney Kafkasya'da yeni bir barış düzeni kuralım, aramızdaki sınırları değil bırakmayı kaldıralım, öyle bir düzen kuralım ki bütün sınırlar serbest geçiş alanı olsun bizim perspektifimiz bu."
Davutoğlu, dün yayınladığı taziye açıklamasının da bu perspektifte yapılan bir açıklama olduğuna dikkati çekti.
"Diasporayı tatmin etmek mümkün değil"
"Diasporayı tatmin etmek mümkün değil" diyen Davutoğlu, Diaspora ile Amerika'ya her gittiğinde görüştüğünü belirtti.
Dışişleri Bakanı olduğu dönemde Diaspora ile görüşmeler gerçekleştirdiğini anlatan Davutoğlu, son New York ziyaretinde de görüşmede bulunduklarını belirtti. İlk görüşmesinin Los Angeles'ta uzun bir görüşme gerçekleştirdiğini kaydeden Davutoğlu, görüşmelere ilişkin şöyle konuştu:
"Biz çok rahat konuşabiliyoruz, karşı tarafta bu rahatlık yok. Benimle konuşanlar genellikle 'aman basın duymasın' diyor. Duydukları zaman da aşırı kanattan bir Ermeni aydın şöyle bir yazı yazdı: 'Eğer Türk Dışişleri Bakanı Amerika'da saatlerini Ermeni Diasporası'na ayırıyorsa burada bir tuzak var demektir. Kimse böyle bir tuzağa gelmemeli.'"
-"Konuşursanız tuzak, taziye yayınlarsanız yetmez ne yapmamız isteniyor"
Bu tür yorumlara tepki gösteren Davutoğlu, "Konuşursanız tuzak, taziye yayınlarsanız yetmez, mesafe koyarsanız zaten Türkler açık görüşlü değil, peki ne yapmamız isteniyor. Acıları paylaşalım diyorsunuz, hayır sizin acılarınız unutulsun bizim acıları anlayın, bizim acılar için özür dileyin. Gelin konuşalım, önce siz soykırımı kabul edin sonra konuşuruz. Böyle bir anlayışla yol almak mümkün değil" diye konuştu.
"Arşivlerimiz açık, aksine Ermeni tarafının açık değil"
Bazı belgelerin Türkiye tarafından gizlendiğine yönelik iddialara ilişkin soru üzerine Davutoğlu, arşivlerin tümüyle açık olduğunu söyledi. Böyle bir talep varsa ortak komisyonu memnuniyetle kurmayı teklif eden Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Aksine Ermeni tarafının arşivleri açık değil. Bu bağlamda Sayın Merkel ile bir görüşme gerçekleştirdim, orada da zikrettim. Almanya da İngiltere de savaşın içindeydi. Herkes arşivlerini açabilir. Herkes bu meseleyi konuşabilir. Ben hayat boyu, benimle göz mesafesinden konuşan herkesle her şeyi konuşurum ama birisi bir milim yukarı çıkıp kibir yapmaya başladı mı kimsenin kibir yapmasına izin vermeyiz. Batı dünyasında hep diğer dünyadaki insanların doğuştan ya da bazı kültürel özelliklerle her an yanlış içinde olduğu kendisinin yanlışlarının ise arızi olduğu kanaati hakim."
Martin Schulz ile yaptığı görüşmede de bu konuya dikkati çektiğini söyleyen Davutoğlu, "Acıları karşılaştırıyor değilim. Ben bu konuda açık yürekli sözleri sarf ettim. Tehcir insanlık suçudur dedim. Nerede olursa olsun. Bunları ifade etmekten hiç imtina etmedik ama eğer tarihi açacaksak, Afrika'da hangi kabilelerin sömürge idareleri altında nasıl yok edildiklerini konuşalım. Bunlar konuşulacaksa dünyada yüz yüze bakacak kimse kalmaz. Bunları ben Ermenileri onlarla karşılaştırdığım için söylemiyorum" dedi.
19. yüzyılın son çeyreğinden itibaren başlayan çatışmalarda Rusya'nın savaş esnasında Ermenileri kullanma çabası olduğunu kaydeden Davutoğlu, "Acıları unutturmak için söylediğim bir şey değil. Bu acılar saygı duymamız gereken bir şey" diye konuştu.
Ermeni vatandaşların Türkiye'de pek çok görevde bulunduğunda dikkati çeken Davutoğlu, Etyen Mahçupyan ve Markar Esayan'ı örnek göstererek şöyle konuştu:
"Ermeni olması hasebiyle değil, saygı duyduğum bir entellektüel olduğu için Etyen Mahçupyan danışmanım. Yaşı dolduğu için emekliye ayrıldı her zaman görüşür ve konuşuruz. Şimdi de Başbakanlık'ta görev alması hem birikimi hem de Ermenilerin de devlet yapılanması için yer alabileceği anlamında bir güzel örnek. Şimdi Markar Esayan milletvekili adayımız. Cumhuriyet tarihinde belki ilk defa. Biz aday göstereceğimiz ortaya çıkınca CHP de gösterdi. Normalleşme budur. Ermeniler bu toprakların asli çocuklarıdır."
İki sene önce Dışişleri Bakanı döneminde büyükelçilere yaptığı konuşmada, "Diaspora bizim için olumsuz bir kavram olarak nitelendirmeyelim" dediğini belirten Davutoğlu, "Bunu dinleyen büyükelçilerimiz arasında eşi ASALA teröründe şehit olmuş büyükelçilerimiz de vardı. Böyle bir şeyi kabul edemeyiz demediler, aksine 'Yarayı yarayla saramazsınız, bunu çözelim' diye bizim hariciye kadroları öncelik etti. Biz bu anlamda çağrıda bulunuyoruz, bu çağrıya kulaklarını kapatırlarsa biz yine çağrıda bulunmaya devam ederiz. Şu veya bu gerekçeyle Türk milletini bir bütün olarak kollektif bir suçla izam etmeye kalkarsa buna tepki de gösteririz, yok da sayarız ve kendi kararları ile baş başa kalırlar" diye konuştu.
(Sürecek)
Son Dakika › Yerel › Başbakan Davutoğlu: (1) - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?