Başbakan Erdoğan Denizli'de - Son Dakika
Yerel

Başbakan Erdoğan Denizli'de

Başbakan Erdoğan Denizli\'de

Erdoğan'a Pamukkale Üniversitesi tarafından fahri doktora unvanı verildi: (2) "Şundan hiç kimsenin kuşkusu olmasın: Türkiye'de reformcu bir hükümet vardır, 76 milyonu bir olarak kucaklayan bir hükümet vardır" "Türkiye değiştikçe büyüyecek, dönüştükçe ilerleyecek, demokratikleştikçe kalkınacaktır. Bunu da inşallah hep birlikte üniversitelerimizle gençlerimizle özel sektörümüzle 76 milyon her bir vatandaşımızla yapmaya devam edeceğiz" "Pazartesi günü açıklayacağımız yeni bir paket ile Türkiye'ye farklı bir nefes aldıracak, toplumsal barış ve huzuru güçlendirecek, kardeşliğimizi daha da pekiştirecek adımları atacağız" "Toplum değiştikçe yeni demokratik reformlara gerek olacaktır. Tabii gönül isterdi ki Türkiye hiç gecikmeden hiç vakit kaybetmeden tüm reformlarını bir anda yapabilsin ama en başta mevcut anayasa, o anayasanın şekillendirdiği hukuk ve siyaset yani zihniyet buna elvermiyor" "Dünya kendini sürekli güncellerken, cep telefonları bilgisayarlar neredeyse her 6 ayda bir yazılımlarını güncellerken Türkiye anayasasını bile güncelleyemedi"

28.09.2013 23:02

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'de reformcu ve 76 milyonu kucaklayan bir hükümet bulunduğunu belirterek, "Türkiye değiştikçe büyüyecek, dönüştükçe ilerleyecek, demokratikleştikçe kalkınacaktır. Bunu da inşallah hep birlikte üniversitelerimizle gençlerimizle özel sektörümüzle 76 milyon her bir vatandaşımızla yapmaya devam edeceğiz" dedi.

Erdoğan, Pamukkale Üniveritesi Kongre Kültür Merkezi'nde yapımı tamamlanan 10 tesisin toplu açılışı ve kendisine fahri doktora unvanı verilmesi töreninde yaptığı konuşmada, Türkiye'nin artık eski Türkiye olmadığını, ekonomik büyüklük itibariyle şu anda dünyanın en büyük 17, Avrupa'nın en büyük 6. ekonomisi durumunda bulunduğunu,  enerjide dünyanın en önemli yatırımlarını gerçekleştirdiklerini bildirdi.

Başbakan Erdoğan, ulaşımda, Marmaray ile 3. Boğaz köprüsüyle, İstanbul'a 3. havalimanıyla hızla inşaatları tamamlanan yüksek hızlı trenlerle artık yeni bir çağa adım attıklarını, 3. havalimanının 23 milyar avro ile 25 yıllığına ihale edildiğini, yılda 100 milyon yolcu kapasitesi ile dünyanın ilk 3 havalimanı arasında yer aldığını dile getirdi.

Erdoğan, şöyle konuştu:

"Boğazda 29 Ekim'de Marmaray hızlı trenin inşallah açılışını yapacağız. Fevkalade durum olmazsa geçenlerde gittim, oradaki test sürüşlerine de katıldım ve hedefimiz 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı öncesi veya arkasında veya aynı günde bu açılışı yapmak suretiyle Londra'yı Pekin'e bağlayacağız. Bunlar tabii denizin altında 62 metre derinliğinden artık yüksek hızlı tren geçecek. Allahtan ki görmüyorlar görseler birileri gelip herhalde onun da önünde şöyle biraz gösteri de yaparlar. "İstemezük" diyebilirler. Çünkü 3. köprü için aynı şeyi yaptılar, birde de ikide de yaptılar. Şimdi üçüncü köprüyü de yapıyoruz. Onun da hızla artık direkler inşallah yükselmeye başlayacak. Dört gidiş, dört geliş, ortasından da yine raylı sistem geçecek. Böyle bir üçüncü köprüye sahip oluyoruz. 2015'de o da bitecek. 2015'te bir başka yatırımımız daha bitecek. O da yine Marmaray'ın biraz daha güneyinden tüplü geçit 2 katlı, oradan da otomobiller geçme imkanına sahip olacak."

İstanbul'un büyük göç aldığın ve yaklaşık 15 milyon nüfusa sahip olduğunu ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ne kadar kavşak düzenlemeleri yapsanız, ne kadar kalkıp da raylı sisteme metroya yatırım yapsanız, maalesef bu iş başarılamıyor. Bazen diyorum işte New York'ta Manhatten'in halini biliyorsunuz pik saatlerde tıkanır. İngiltere, merkeze girişi yasaklamıştır. İsteyen istediği şekilde Londra merkeze giremez. Bizde böyle bir karar zaten almaya kalktığınız zaman herhalde kıyamet erken kopar. Biz diyoruz ki yatırımlara ağırlık vereceğiz. Yatırımlarla ne yapabiliriz buna bakacağız. Bir de toplu taşıma noktasında bizim lüksümüz biraz fazla. Otomobilde tek başına beyefendi oturmuş yanında kimse yok otomobiline biner. Üçlü dörtlü beşli gitmez. Bunlar da ne yapıyor kullanılan otomobil sayısının ne denli arttığını gösteriyor. Bu refah düzeyi bakımından sevindirici ama bir başka açıdan da toplu taşıma aracı var. Onun başlangıcındaki yere yani aracını park etsen de ordan toplu taşımayla gitsen olmaz mı. Hem istediğin saatte istediğin yere ulaşma imkanın olur hem de ulaşımda daha az rakamlarla yani ekonomine katkıda bulunursun. Hayır o lüksümüzü sarsar."

-Savunma sanayi-

Erdoğan, savunma sanayisinde en son yerli imalat olan Büyükada gemisinin denize uğurlandığını, daha önce "Bunlar yapılamaz, olamaz" denirken 2004'de ilk adımı attıklarını ve sayıyı artırdıklarını ve 4 tanesinin silahlı kuvvetlerin İstanbul tersanesinde yapıldığını, 4 tanesinin de özel sektöre ihale edildiğini ifade etti. Erdoğan, ihracatta da bunların çok ciddi rakamları Türkiye'ye sağlayacağını ve cari açık üzerinde de olumlu katkıda bulunacağını söyledi.

Türkiye'nin artık kendi helikopterini yapar hale geldiğini, İtalyanlarla ortak yapıma girdiklerini dile getiren Erdoğan, Atak helikopterinin Ankara'da üretildiğini, sipariş alınmaya başlandığını, bu helikopteri gören uluslararası girişimciler ve siyasilerin hemen sipariş sırasına girdiklerini kaydetti.

İlk etapta silahlı kuvvetlerin ihtiyacını karşılamak istediklerini ve bunun adımlarını attıklarını belirten Erdoğan,  tank, piyade tüfeği, insansız hava aracı noktasında da adım attıklarını, çalışmaların hızlı şekilde devam ettiğini belirtti.

-80'lerin Türkiyesi'nden örnek verdi-

Türkiye'nin 1980'li yıllarını hatırlatan Erdoğan, "80'lerin Türkiye'sinde, köylerde, hatta şehirlerin bazı kasaba ve beldelerinde doğru düzgün elektrik bile yoktu. Tabii genç kardeşlerimin birçoğu o günleri hatırlamazlar. Çünkü 80'lerin başı dediğimiz zaman bugünün 33 yaşındaki insanı demektir. Ne yol vardı ne de içme suyu. 80'lerin Türkiye'sinde her evde televizyon bulmak mümkün değildi. Televizyonlarda tek kanal vardı. Siyah beyaz yayın yapılıyordu. 80'lerin Türkiye'sinde her evde telefon, sabit telefon dahi yoktu. Cep telefonları zaten yoktu. Mobil cihazlar yoktu. Bilgisayar internet hiç yoktu. Ama ne vardı biliyor musunuz. Bugünkü anayasa vardı" diye konuştu.

Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:

"Dünya kendini sürekli güncellerken, cep telefonları bilgisayarlar neredeyse her 6 ayda bir yazılımlarını güncellerken Türkiye anayasasını bile güncelleyemedi. E yaptık. Onla devam edelim. Olur mu? Sosyal hadiseler sürekli değişiyor. Bu bir geometrik olay değil, matematik bir olay değil. Yani iki kere iki dört. Eeee. 10, 20, 30, 50 sene de önce dört. 50 sene sonra da dört. Tamam. Ama anayasa öyle değil ki. Buranın sosyal siyasi bütün bu yapılarını ele almak zorundasın. Bunun üzerinde çalışmamız lazım. Bunu güncellememiz lazım. Ama çeşitli yamalar yapıldı, çeşitli bölümleri güncellenebildi. 12 Eylül'de yeniden nefes üflenen aslında 27 Mayıs'ta ülkenin üzerine çöken o karanlık ruh anayasadan giderilemedi. Anayasanın bu katı özellikle de herkesi kuşatmayan 76 milyona aynı nazarla bakacak kadar kucaklayıcı olmayan ruhu ne yazıkki yasalarımıza, hukukumuza, siyasetimize de sirayet etti. Şu anda ülke olarak yaşadığımız sorunların birçoğunun altında inanın işte 27 Mayıs'ta atılan o çarpık temel ve onun üzerine bina edilen çarpık anlayış bulunuyor."

-"Türkiye'nin ihtiyacı olan reformları yaptık, yapıyoruz"

Dünyanın hızla değiştiğine dikkati çeken Erdoğan, "Türkiye'de toplum, özel sektör, gençler, iş adamlarımız bu değişime hızla ayak uydururken ne yazık ki sistem bu hıza yeterince ayak uyduramıyor. Hükümet olarak 11 yıl boyunca Türkiye'de ne yapabiliriz? Ayak bağı olan Türkiye'ye adeta bir pranga gibi bağlanıp hareket kabiliyetimizi engelleyen bu karanlık noktaları nasıl yok edebiliriz? Cesaretle  bunun üzerine gittik" ifadesini kullandı.

Erdoğan, şöyle devam etti:

"Anayasadan yasalara yönetmelikten uygulama sorunlarına kadar işleyişi engelleyen, yavaşlatan noktaları tespit ettik ve bunları büyük bir ülkeye demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletine yaraşır şekilde yeniden düzenledik. Fakat çok çarpık şeyler oldu tabii ki. Örneğin 'Efendim partiler kapatılamaz'. Doğru. Buna şiddetle karşıyım. Onun için de malum 26 maddelik anayasa paketinin 27. Maddesi yani bir maddesi de yani partilerin kapatılmasını adeta ortadan kaldıran bir maddeydi. Çok ilginç. Onun oylamasına geldiğinde muhalefetin tamamı salondan yok oldu. Ama ne yazık ki benim partimin, grubumun içinden de 3 kişi bize ihanet etti ve biz 330'u yakalayamadık. Eğer 330'u yakalamış olsaydık artık partilerin kapatılması Türkiye'de tarih olacaktı. Hem bundan dert yanacaksın hem de gelip orada desteğini vermeyeceksin. Şu anda bile bizim tezimiz hep şudur:  Tüzel kişiliklerin cezalandırılması asla doğru değildir. Bu tüzel kişi. Gerçek kişi cezalandırılır. Tüzel kişi niye cezalandırılsın ki? Suç işleyen kim? Genel Başkan, başkan, mensuplarından birisi kimse onu yargıla. Yani kalkıp da afedersiniz kağnıyı ya da oradaki bir arabayı cezalandırmak böyle birşey olabilir mi. Bunun bir mantığı olabiliri mi. Bunlar eskiden fıkra olarak bize anlatılırdı. Tank top cezalandırıldı diye... Hala burada mıyız ya? Tank top cezalandırılır mı? O tankı kullanamayan ya da yanlış kullananın cezalandırılması lazım. Yapılması gereken bu. Onun için partiydi, vakıftı, dernekti bunların kapatılması tamamen yanlış bunlar tarih olmalıdır."

Özellikle ekonomiye, bir arada yaşama imkanlarına ayak bağı olan, yük olan prangaları büyük ölçüde söküp attıklarını vurgulayan Erdoğan, "Çok engelle, çok bariyerle karşılaştık ama yılmadan, yorulmadan engellere aldırmadan ve geri adım atmadan Türkiye'nin ihtiyacı olan reformları yaptık, yapıyoruz. Bu süreçtir. Sonu olmayan her an kendisini yenileyen bir süreçtir. Bugün nihai noktaya gelmiş durumda değiliz. Aslında hiçbir zaman nihai bir nokta olmayacak. Ekonomi büyüdükçe yeni reform ihtiyaçları olacak. Dünya değiştikçe yeni şartlara uyum sağlamak gerekecek" değerlendirmesinde bulundu.

-"Türkiye reformları süreç içinde mutlaka gerçekleştirecek"-

Öğrencilik yıllarında yaşadıkları sıkıntıları anlatan Başbakan Erdoğan, bu sıkıntıları yeni kuşaklara yaşatmak istemedikleri için sıraların üzerine hep birinci hamur kuşe kağıttan kitaplar koymaya başladıklarını, onu da yeterli görmeyerek akıllı tahta ve tablet bilgisayara geçtiklerini anlattı.

Erdoğan, şunları belirtti:

"Toplum değiştikçe yeni demokratik reformlara gerek olacaktır. Tabii gönül isterdi ki Türkiye hiç gecikmeden hiç vakit kaybetmeden tüm reformlarını bir anda yapabilsin ama en başta mevcut anayasa, o anayasanın şekillendirdiği hukuk ve siyaset, yani zihniyet buna elvermiyor. Bakınız bizim 326 sayımız var. Muhalefetin tamamı 220. Biz diyoruz ki gelin şunu yapalım. Ama biz 3 kişiyle temsil ediliyoruz, 220, 9 kişiyle temsil ediliyor. Derdimiz üzümü yiyelim. Gelin şunu halledelim. Ama hala engel, engel, engel. Takılan yerler çok çok manasız yerler. Bunları gelin aşalım. Ne kadarını yaptık? İşte en son gayret vesaire 60-61'e kadar çıktı. Ondan sonra tekrar bir geri vitese takıldı 59'a indi. Tamam 59'da dörtlü mutabakat var mı? Var. Varsa gelin şu 59'u şöyle bir 15 günde çıkartalım. Hiç olmazsa bunları değiştirmiş olalım. Buna da yanaşmıyorlar. Yani mesafe alamıyorlar. Dert bu... Ama tabii bir şey yapmak istenilmeyince ipe un sermek kolay oluyor."

Bunun yeni bir anayasa olamayacağını dile getiren Erdoğan, "Yani baştan aşağı silme sıfır yeni bir anayasa olmayacak. Zaten 26 madde halkın onayından geçmiş, o bir defa bitmiş. Bunun dışında yine geçmişten bugüne 4 partinin de üzerinde mutabık kaldıkları da var. Bunlar üzerinde de zaten herhangi bir şeye gerek yok. Fakat mutabakatın sağlanması önemli. Bu konudaki umutlar, bütün iyi niyetli, samimi çabalarımıza rağmen gittikçe maalesef güç kaybediyor. Buna rağmen biz umutsuz değiliz. Bugün olmasa da Türkiye bu yenilikleri, bu reformları süreç içinde mutlaka gerçekleştirecek, ihtiyaçlarını mutlaka karşılayacaktır" dedi.

-Demokratikleşme paketi-

"Pazartesi günü açıklayacağımız yeni bir paket ile Türkiye'ye farklı bir nefes aldıracak, toplumsal barış ve huzuru güçlendirecek, kardeşliğimizi daha da pekiştirecek adımları atacağız" ifadesini kullanan Erdoğan, şunları söyledi:

"Daha önceki tüm reformlar gibi ekonominin bu paketten son derece olumlu etkilenmesini bekliyorum. Daha da gücümüzün artacağına inanıyorum. Aynı şekilde demokrasinin de bu paketle daha fazla güç kazanacağına, toplumsal barışın, kardeşliğimizin daha da kuvvetleneceğine inanıyorum.

Bu paket sadece belli kesimlerin, sadece belli mağdurların değil, 76 milyonun eşit derecede memnuniyet duyacağı bir paket olacaktır. Adeta yaşayan bir organizma gibi olan bu yenilenme sürecinde, bu paket son derece önemli bir aşama olacak, yeni imkanlara ve fırsatlara da zemin hazırlayacaktır. İnanıyorum ki yine bu paket, bilgisayar kavramları ile söylersek yeni nesil bir Türkiye'yi ortaya koyacaktır. Değişimden, dönüşümden, tekamülden asla korkmayalım."

Başbakan Erdoğan, "Özellikle üniversitelerin, özellikle gençlerin değişimden korkması, üniversitenin ve gençliğin ruhuna, tabiatına aykırıdır. Gençlerimizin, geçmişte yaşanan direnci, bu direncin de özellikle gençlerimizi nasıl kullandığını görmesini, protesto ederken aslında neyi protesto ettiklerini bilmelerini özellikle arzu ediyorum" ifadesini kullandı.

Erdoğan, "Şundan hiç kimsenin kuşkusu olmasın:  Türkiye'de reformcu bir hükümet vardır, 76 milyonu bir olarak kucaklayan bir hükümet vardır. Türkiye değiştikçe büyüyecek, dönüştükçe ilerleyecek, demokratikleştikçe kalkınacaktır. Bunu da inşallah hep birlikte üniversitelerimizle gençlerimizle özel sektörümüzle 76 milyon her bir vatandaşımızla yapmaya devam edeceğiz" diye konuştu.

Başbakan Erdoğan, konuşmasının sonunda, fahri doktora ünvanı nedeniyle Pamukkale Üniversitesi Rektörü, senatosu ve tüm mensuplarına şükranlarını sunarak, açılışını yaptıkları eser ve hizmetlerin hayırlara vesile olmasını diledi.

- Denizli

Kaynak: AA

Son Dakika Yerel Başbakan Erdoğan Denizli'de - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?

    SonDakika.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve sondakika.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.

Advertisement