Londra: İngiliz Basınında Bugün - Son Dakika
Dünya

Londra: İngiliz Basınında Bugün

İngiliz basınında bugün, Dünya Kupası finali, Irak'ta iç savaş kaygısı, İngiltere'nin Afganistan'a takviye asker gönderme hazırlığı, ABD'nin İran'a sert tavır takınılması için Rusya'yı ikna çabaları, Meksika'daki başkanlık seçimleri, Başbakan yardımcısı John Prescott'ın, kumarhaneler sahibi bir işadamıyla çıkar çatışması kaygıları oluşturan ilişkileri ve Rus enerji devi Rosneft'in hisselerini Londra borsasında işleme sunmaya hazırlanması başlıkları öne çıktı.

10.07.2006 11:20

İngiliz basınında bugün, Dünya Kupası finali, Irak'ta iç savaş kaygısı, İngiltere'nin Afganistan'a takviye asker gönderme hazırlığı, ABD'nin İran'a sert tavır takınılması için Rusya'yı ikna çabaları, Meksika'daki başkanlık seçimleri, Başbakan yardımcısı John Prescott'ın, kumarhaneler sahibi bir işadamıyla çıkar çatışması kaygıları oluşturan ilişkileri ve Rus enerji devi Rosneft'in hisselerini Londra borsasında işleme sunmaya hazırlanması başlıkları öne çıktı.

BBC'nin Türkçe internet sitesi "http://www.bbc.co.uk/turkish/" adresinde yer alan basın özetlerine göre, Dünya Kupası final maçı, gazetelerin erken baskılarına nispeten az girebildi. Ancak hemen tüm gazeteler İtalya'nın zaferi kadar, Fransa'nın yıldız oyuncusu Zinedine Zidane'ın rakip bir oyuncuya kafa atarak kırmızı kart görmesine geniş yer verdi. Guardian, "Maalesef akıllarda kalan sadece İtalya'nın sevinci olmayacak. Uzatmaların 19 dakikası geride kaldığında, Zidane'ı emekliliğe bir kırmızı kart uğurladı" diye yazarken, Times ise, "Zidane'ın gidişi bir rezaletle oldu" ifadesini kullandı. Independent başyazısında, Dünya Kupası'ndan asıl kazançlı çıkanın Almanya olduğu belirterek, "Organizasyon, detaycı mühendisliğiyle tanınan bir ülkeden beklenebilecek şekilde örnek nitelikteydi. Beklenmeyen ise, Almanlar'ın konuklarına gösterdikleri misafirperverlik ve kendi takımlarına utanıp çekinmeden destek verebilmeleriydi. Birleşik Berlin'in Olimpiyat Stadı'nda oynanan final ise tarihten gelen pek çok çirkin hayaleti tamamen yok etti" ifadelerine yer verdi.

"IRAK'TA İÇ SAVAŞ KAYGILARI"

Irak'ın başkenti Bağdat'ta dün Sünniler'i hedef alan silahlı saldırılar iç savaşın tırmanması kaygılarını alevlendirdi. Yolların kesildiği, insanların araçlarından indirilip vurulduğu saldırı ardından kanlar içinde bir kadının ve küçük bir kız çocuğunun fotoğrafları hangi gazeteyi açarsanız açın karşınıza çıkıyor. Independent başyazısında konuyu işlerken, bu olay ardından şiddetin Samarra'daki Şii camiine yönelik saldırıdan bile daha ciddi şekilde tırmanabileceği kaygısını ifade etti. Gazete, "Her 2 saldırı canice olsa da, camilere yönelik bombalamalarla, sivillerin arabalarında ya da evlerinde sistematik olarak vurulması arasında fark var. Dindar bir kişi riski değerlendirip camiden uzak durabilir ama hiç kimse arabasının yolda durdurulması ya da evinin basılmasına karşı kendisini koruyamaz. Bu mezhep ve toplumlar arası çatışmanın en ilkel ve tehditkar şekli. Irak hükümetinin geliştirdiği ayrıntılı bir güvenlik planının sonuçları hayal kırıcı oldu. Bu plan ya gözden geçirilecek ya terk edilecek. Dünkü silahlı saldırılar Irak'ın iç savaşa sürüklenişinde yeni bir aşamayı simgeliyor. Şiiler Sünniler'e karşı sırf Sünni oldukları için silaha sarılıyorsa, şiddet dalgasının nerede ve nasıl geri döndürülebileceğini görmek güç" ifadelerine yer verdi. Guardian da gelişmeleri, "etnik temizliğin mezhep temelinde ve yavaş çekimde gerçekleşen bir biçimi" olarak tanımlayarak, şüphelerin Mukteda El Sadr'a bağlı Mehdi Ordusu'na yöneldiğine dikkat çekti. El Sadr ise suçlamaları reddederek, itidal çağrısı yapıyor.

Times da Bağdat'ın pek çok semtinde bir çeşit etnik temizliğin çoktan tamamlandığını, Sünni ve Şiiler'in iç içe yaşamaktan kaçındığını yazdı. Gazete konuyla ilgili olarak, "Eğer bu saldırıyı düzenleyen gruplar göze göz, dişe diş devam edecek bir döngüyü tetikleyebilirlerse ve iç savaş patlak verirse, ölü sayısı yüzlerle değil binlerle ifade ediliyor olacak" ifadelerine yer verdi.

"AFGANİSTAN'A TAKVİYE"

İngiltere Afganistan'a takviye asker göndermeye hazırlanıyor. Yetkililer geçtiğimiz haftalarda takviye teçhizat talebi olduğundan, ama asker sevkıyatının gerekli görülmediğinden söz etmişti. Ancak Financial Times'a göre, bugün Savunma Bakanı Des Browne çatışmaların sürdüğü Helmand bölgesine 2 bini aşkın asker, helikopterler ve zırhlı araçlar gönderileceğini ilan etmeye hazırlanıyor.

"İngiltere, Afganistan'daki misyonun yetersiz kaynakla ve yanlış hesaplarla başlatıldığı tartışmaları ortasında, ülkeye çoğu istihkam ve lojistik faaliyetlerden sorumlu 2 bin 200 askerin daha sevk edileceğini açıklayacak. 6 İngiliz askerinin ölümüne yol açan çatışmalar, ülkenin güneyinin 2001'te Taliban'ın devrilmesi sonrası yeterli ilgi görmediği eleştirilerine yol açıyor. Üst düzey bir İngiliz askeri yetkili, 'gözümüzü hedeften ayırdık ve Taliban kendisini topladı' diyor. 2005 yılında Amerikan ordusu Taliban'ın 2 bin kadar adamı olduğunu varsaymıştı. Şimdiyse batılı uzmanlar bu sayının en az 3 kat daha fazla olduğuna inanıyor. Taliban ise komutasında 12 bin kişi olduğunu savunuyor."

Guardian'da yazan Peter Preston ise ülkenin geleceği konusunda karamsar olduğunu göstererek, "Afganistan zaten hiç bir zaman ayaklarının üzerinde duran başarılı bir devlet değildi ki. Buradaki yapı Bağdat ile bile karşılaştırılamaz, çünkü orada en azından paramparça da olsa bir toplum var. Şimdi Afganistan'da birdenbire namlu ucunda bir sivil toplum yapısı oluşturamayız. Afganistan'da daha fazla askerin 'görevi başaracağı' fikrinden vazgeçmeliyiz. Bu görev her ne ise, daha yeni başlıyor" ifadelerini kullandı.

Independent, İran'ın nükleer programı konusunda sert tavır takınılması için uzlaşma arayan ABD'nin Rusya'yı ikna etmek için masaya yeni kozlar sürdüğünü yazdı. Gazete haberi, "ABD onyıllarca geriye giden bir tabuyu yıkarak, Rusya ile sivil alanda nükleer işbirliğine gitmeyi öneriyor. Bunun karşılığında ise İran'ın nükleer silah geliştirmesini önlemeye yönelik çabalara tam destek vermesi isteniyor. Görüşmelerin hala erken safhalarında olduğunu belirten uzmanlar, bu hafta sonu yapılacak G8 zirvesinde bir açıklama beklemiyor. Ancak bir anlaşma sağlanırsa, Rusya Amerika'nın inşa ettiği reaktörlerden gelecek yakıtları depolayarak milyonlarca dolar kazanabilir" şeklinde okuyucuya aktardı.

Financial Times okuyucularına, Kıbrıs'ta görüşme sürecinin yeniden canlandırıldığını duyurdu. Gazete, "Tassos Papadopulos'un Kıbrıslı Türklerle donmuş haldeki ilişkileri canlandırma kararı, Atina'dan gelen artan baskı ortamında alındı. Bu ay başlayacak yeni görüşmelerin, adanın 32 yıllık bölünmüşlüğüne kısa sürede bir anlaşma imkanı oluşturması beklenmiyor. Ancak görüşmeler Türkiye ile AB arasında çıkması muhtemel bir krizi giderebilir" ifadelerini kullandı. Öte yandan gazete, Papadopulos'un bugün de Atina'da Yunan liderlerle muhtemel stratejiyi değerlendireceğini belirtiyor.

"ROSNEFT HİSSELERİ"

Independent ilk sayfasını, hisselerini Londra borsasında işleme sunmaya hazırlanan Rus enerji devi Rosneft'e ayırdı. Gazete işleme açılacak 6 milyar sterlin değerli hisselerin tartışma meydana getireceğini savunarak, "Rosneft'i eleştirenler, ki aralarında milyarder yatırımcı George Soros da var, şirketin Kremlin tarafından başka hissedarlardan çalınan varlıklar üzerine inşa edildiğini savunuyor. Zira şirkete yönelen başlıca suçlama, en büyük kolu olan petrol ve gaz şirketi Yuganskneftgaz'ın Rus hükümetince Yukos'a el konması ile oluştuğu şeklinde. Bu nedenle Rosneft hisselerinin işleme açılması, yapılanları meşru hale getirecek ve Londra borsasının dünyanın en önde gelen mali piyasalardan biri olarak sahip olduğu şanı zedeleyecektir" ifadelerini kullandı. Gazete bu görüşle, bu işleme izin verilmemesini de savundu.

Gazeteler, Meksika'daki başkanlık seçimini izlemeyi sürdürüyor. Times, 40 milyonu aşkın seçmenin bulunduğu ülkede, 240 bin oy gibi çok az bir farkla yenilgiye uğrayan solcu aday Manuel Lopez Obrador'un protesto çağrılarını ülkede demokrasi için tehlike olarak niteledi.

"Obrador hafta sonunda oyların yeniden sayılmasını isteyerek, sonucu mahkemeye götüreceğini söyledi ve taraftarlara eylemlerini sürdürme çağrısı yaptı. Ancak eylemlerin sürmesi, şiddet içeren çatışmalara yol açabilir. Bunu takiben tüm eylemlere sınırlanma getirilmesi, bir çeşit ordu denetimi kurulması, insan hakları ve demokrasiyi güçlendirmeye yönelik adımların tersine çevrilmesi söz konusu olabilir. Bundan en zararlı çıkacak olansa Lopez Obrador'un taraftarları olur. Bu nedenle Obrador, böyle fikirsizce tahriklerden biran evvel vazgeçmeli."

Financial Times ise, bu durum karşısında en iyi çözümün tüm oyların yeniden sayımı ile tartışmaların noktalanması olacağını belirtti. Yine Financial Times, Uluslararası Af Örgütü'nün Cezayir'de işkenceye yönelik eleştirilerine de yer verdi. Cezayir Cumhurbaşkanı Abdülaziz Buteflika'nın bugün başlayacak Londra ziyaretinde, kötü muamele göremeyecekleri sözü karşılığında Cezayirli terör zanlılarının ülkelerine iadesine yönelik bir dizi belge imzalanacak. Gazete, Af Örgütü'nün bu durumun oluşturabileceği tehlikelere dikkat çekmek üzere özel bir rapor açıkladığını belirtti.

"Raporda örgüt, Cezayir'in askeri birimlerini, işkence ve gizli gözaltı merkezleri kurmakla suçluyor. Raporda askeri birimler üzerinde sivil denetim olmadığı hatırlatılarak, Cezayir hükümetinin vereceği teminatlar da sorgulanıyor. Örgüt bu nedenle Tony Blair'i Buteflika'ya işkenceyle mücadele çağrısı yapmaya davet ediyor."

"İNGİLTERE SİYASETİ"

İngiltere iç politikasında, başbakanlık görevini yaz sezonu boyunca vekaleten üstlenmeye hazırlanan Başbakan Yardımcısı John Prescott'ın, kumarhaneler sahibi bir işadamı ile çıkar çatışması kaygıları oluşturan ilişkileri, tartışma konusu olmaya devam ediyor. Son aylarda adı çeşitli skandallar dolayısıyla manşetlerden düşmeyen Prescott'ın, bu işadamının çiftliğinde geçirdiği tatili yetkililere beyan etmemiş olması tartışmalara neden olmuştu. Guardian, kamu yaşamı standartlarını incelemekten sorumlu komitenin Başbakan'a bu konuda bir soruşturma açma çağrısı yaptığını belirtti. İngiliz iç politikasında tartışılan bir diğer konu, Muhafazakarlar'ın kapşonlu gençleri kucaklama girişimi. Bugün gazetelerde yer alan yazıların büyük bölümü bu girişime eleştirel hatta alaycı yaklaştı. Times, yapacağı konuşmada kapşonlu gençlerin "toplumdan uzaklaşmak değil, topluma karışmak" çabasında olduğunu söyleyerek, Cameron'un aslında başka bir mesaj vermeyi çalıştığını savundu.

"Kapşonlu genci kucaklayın', aslında, modern ve merhametli bir muhafazakarı kucaklayın sloganının şifreli hali. Kapşonlu gençler gibi muhafazakarlar da zor günlerden geçiyor. Hepsi, aslında normal ama toplumdan dışlanmış, sadece kendi arkadaş gruplarına mahkum kalmış ve dış dünyaya (yani muhafazakarlar örneğinde seçmenlerin üçte ikisine) açılamaz durumdalar."

Daily Telegraph'ta yazan Janet Daley, "Kapşonluların değil ama göçmenlerin kucaklanmaya ihtiyacı var" diye yazdı.

"Muhafazakarların liderine bir not: Seçmenlerin çok büyük bir bölümü toplumdan kopuk gençlerin sorunlarının sevgi ve şefkatle çözüleceğine inanmıyor. Kamuoyunun havasını koklamakta bir numara olan Tony Blair bunu öğrendi. Bu nedenle şimdi bu konudan dörtnala uzaklaşıyor."

Times, Guggenheim Vakfı'nın Abu Dabi'li yöneticilerle vardığı anlaşmanın ardından, Ortadoğu'nun dünya standartlarında bir sanat galerisi ile batıyla boy ölçüşeceğini yazdı.

"New York merkezli vakfın Birleşik Arap Emirlikleri'nde kuracağı müze, New York, Bilbao, Venedik, Berlin ve Las Vegas'takilerden daha büyük ve cesur olacak. 200 milyon dolara mal olacak sıradışı görünümlü binayı yapmak üzere, Bilbao'nun çehresini değiştiren Guggenheim Müzesi'ni tasarlayan mimar Frank Gehry görevlendirildi. Böylece Emirlik Dubai'ye karşı bir koz elde etti. 4 büyük müze açma hedefi olan Abu Dabi yöneticileri, Louvre yetkilileri ile de klasik eserler içerecek bir müze fikri üzerinde görüşüyor."

Kaynak: İHA

Son Dakika Dünya Londra: İngiliz Basınında Bugün - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement