Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, " Türkiye'nin dışında olan bir gelişmeyi bahane ederek, hiç kimsenin Türkiye'deki barış ve istikrar ortamını bozmaya hakkı yoktur" dedi.
Kurtulmuş, resmi temaslarda bulunmak ve Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı (TİKA) tarafından hayata geçirilen bazı projelerin açılışı için Makedonya'nın başkenti Üsküp'e geldi.
Üsküp'teki Büyük İskender Havalimanı'nda gazetecilerin sorularını cevaplayan Kurtulmuş, son günlerde Türkiye'de yaşanan olaylarla ilgili açıklamalarda bulundu.
Kurtulmuş, 1990'lı yıllarda Balkanlar'da başlayan, arkasından Kafkaslar, Ortadoğu, Kuzey Afrika ve en son Doğu Avrupa'da, Ukrayna'daki kriz dolayısıyla ortaya çıkan türbülansın içine Türkiye'nin girmediğini ifade ederek, "Türkiye, bölgesinin bir istikrar adası olarak, bir güvenlik ve esenlik adası olarak, hep ayakta durdu. En son Irak ve Suriye olayları ile birlikte gelişen süreçler, komşularımızı bir ateş topuna döndürmüşken Türkiye, bir yerde de hem kendi esenliğini ve barışını sağladı, hem de Türkiye'de uzun süredir devam eden Kürt sorununun çözülmesi konusunda, çözüm süreciyle birlikte çok kararlı adımlar attı" diye konuştu.
Gelinen noktada Türkiye'nin tarihi bir süreci sürdürdüğüne vurgu yapan Kurtulmuş, sözlerine şöyle devam etti:
"Yani bu memlekette, kendi ülkemizde 35 bin insanın ölümüne neden olan, Türkiye'nin 1.2 trilyon dolar maddi kaybına neden olan bir sorun, geride bırakılıyor çözüm süreci vasıtasıyla. Dolayısıyla bunun kıymetini herkesin bilmesi lazım. Bunu herkesin takdir etmesi lazım. Türkiye'nin sınırları dışında gelişen herhangi bir olayı, evet son derece müessif olaylar gelişiyor, özellikle de Kobani bölgesinde, bunun hassasiyetinin farkındayız. Bunun Türkiye'ye ve bölgeye yapacağı etkilerin farkındayız. Ama Türkiye'nin dışında olan bir gelişmeyi bahane ederek, hiç kimsenin Türkiye'deki barış ve istikrar ortamını bozmaya hakkı yoktur. Daha da ötesi, Türkiye'de silahların toprağa gömülmesi için, Türkiye'de tamamıyla barışın sağlanması için atılmış olan bu adımları kimsenin boşa çıkarmaya hakkı yoktur. Dolayısıyla herkesi mutedil davranmaya, herkesi aklını başına almaya davet ediyorum. Çünkü bu, tarihi bir sorumluluktur. İnşallah Türkiye, çok kısa bir süre içerisinde şu anda içine sokulmaya çalışıldığı ortamdan kurtulacaktır ve yoluna devam edecektir. Bunu yaparken de Türkiye'de halkın içerisinde birtakım huzursuzlukları çıkarmak, halkın içerisinde birtakım çatışma ortamları oluşturmak da kimseye fayda sağlamaz.
Bu anlamda, devlet kamu otoritesini tesis etmek anlamında üzerine düşen her şeyi yapacaktır. Bir tarafta barış sürecinin devam etmesi, çözüm sürecinin evam etmesi için ne kadar kararlıysak ne kadar kararlı tutumumuzu sürdüreceksek, diğer taraftan da Kobani'deki gelişmeleri bahane ederek hiç kimsenin Türkiye'nin huzurunu bozmasına da müsaade etmeyeceğiz. Kamu düzeninin ortadan kaybolması hiç kimsenin işine gelmez. Ümit ediyorum, iki gündür başlatılmış olan olaylar bir an önce sona erer. Bu olayların içerisinde masum halkımızın gerçekten büyük çoğunluğunun katılmadığını biliyoruz. Ama maalesef çok sayıda insanımız bu olaylarda öldü. Bu insanlarımızın ölmesi kime ne fayda getirecek. Türkiye'yi böyle bir karışıklık ortamına sokanlar hangi sorunu çözeceklerini zannediyorlar. Dolayısıyla sorunun çözümü barıştan, kardeşlikten, esenlikten, huzurdan geçiyor. Türkiye'nin bu huzurunu, barış ortamını bozmaya, bir kere daha söylüyorum, kimsenin hakkı yoktur. Türkiye siyasi tarihinin, cumhuriyet tarihi boyunca en önemli sorunu oalan Kürt sorunun çözülmesi için atılmış bu fevkalede önemli iyi niyetli adımı boşa çıkarmaya da kimsenin hakkı yoktur. Dolayısıyla herkes, gerçekten aklını başına alsın. Bütün halkımızı mutedil olmaya çağırıyorum. İnşallah komşumuzdaki yangınlar bir an evvel söner ve hiç kimse komşumuzda olan yangınları Türkiye'ye sıçratmak gibi birtakım emelleri varsa bu emellerine ulaşamazlar."
"Bölge halkı çözüm sürecini istiyor"
Hükümet olarak, çözüm sürecinin başarıyla sonlanması için üzerlerine düşen sorumlulukla hareket ettiklerini söyleyen Kurtulmuş, "62. Hükümet kurulur kurulmaz, çözüm süreciyle ilgili en üst düzeyde bir komisyon kurdu. Bu anlamda, bu süreci Başbakanımızın başkanlığında takip edeceğini ve bununla ilgili düzenli toplantılar yapacağını ilan etti. Dolayısıyla bir tarafta bu kadar titiz, bu kadar iyi niyetli, bu kadar gayretli çalışan bir hükümet varken bu hükümetin işini zorlaştırmaya kimse çalışmasın. Biz bu noktada kararlılığımızı sürdürüyoruz. Bizim muhatabımız bu anlamda Türkiye halkının tamamıdır. Her şeyden evvel, bölge halkı bu çözüm sürecini istiyor. Her kim bu sürece zarar verirse, en büyük cezayı da bölge halkından görecektir" diye konuştu.
Halkların Demokratik Partisi'nin (HDP) "sokağa çıkma" çağrısını da değerlendiren Kurtulmuş, şunları kaydetti:
"Halkların Demokratik Partisi'nin nasıl davranacağına aslında seçmen, geçtiğimiz Cumhurbaşkanlığı seçiminde yol göstermiştir. Sayın Demirtaş, Cumhurbaşkanlığı seçimi kampanyası sırasında kullandığı dil ve siyaset uslubu nasıl davranmaları gerektiğini de gösteriyor. Halk da bunu bir yerde mükafatlandırmıştır. Barış dili, kardeşlik diliyle konuştuğunuz zaman Türkiye'nin bütünlüğü içerisinde esenliği savunduğunuz zaman halk da bunun desteğini veriyor. Dolayısıyla HDP'nin bu anlamda 'sokağa çıkın' çağrısını yapması bir akıl tutulmasıdır. Siyasi anlamda da kendilerine hiçbir siyasi faydası olmayacak bir davranıştır. Bir siyasi partinin yolu, sorunlar varsa bu sorunları demokratik bir dille, barış diliyle, esenlik diliyle dile getirmektir ve böylece bu çözüme katkıda bulunmaktır. Ama hayır biz sorunlarımızın çözümü için ya da herhangi bir konuyu gündeme getirmek için sokağın dilini kullanacağız derseniz, bunun adı siyaset olmaz. Bunun adı terör olur. Bunun adı şiddet olur. Dolayısıyla bu akıl tutulmasından da HDP'li arkadaşların bir an evvel vazgeçmesi lazım.
Kobani ile ilgili sorunlar, bölge ile ilgili sorunlar, bunlarla ilgili görüşleri varsa dile getirsinler. Ama şunu da insan sormadan edemiyor: Kobani'deki sorunun çözülmesini isteyenler, bu anlamda hangi somut teklifle geliyorlar, hangi destekte bulunuyorlar? Mesela tezkereyi bile desteklemediklerini düşünürsek, dolayısıyla bu çelişkiden de vazgeçmeleri lazım. Biz, bir tek kardeşimizin, bir tek vatandaşımızın, bırakın ölmesini, burnunun dahi kanamasını istemeyiz. Siyasetin yapması gereken de budur. HDP de siyasetin bir tarafı olarak bu sürecin içerisinde yer almak istiyorsa, üzerine düşen tarihi sorumluluğun farkına varsın. Bu tür sorumsuz açıklamalarla halkı sokağa dökmek ne Türkiye'ye fayda sağlar, ne Kürt halkına fayda sağlar ne de HDP'nin siyasi amaçlarına hizmet eder. Dolayısıyla bu akıl tutulması yerine mutedil bir çağrı ile bütün bölge halkını, bütün Türkiye halkını sükunete dvet etmelerini ve sorunun çözümü için de siyasi görüşlerini Türkiye kamuyouyla paylaşmalarını tavsiye ederim."
Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, Makedonya'daki temasları kapsamında Doyran'da Cumhurbaşkanı Gyorge İvanov ile görüşecek. Buradan Valandova'ya geçecek olan Kurtulmuş, Dedeli köyünde Sosyo-Kültürel ve Spor Amaçlı Tesisin İnşaatı Projesi'nin açılışına katılacak. Kurtulmuş, daha sonra da Çalıklı köyüne geçerek, Çalıklı Köyü İlköğretim Okul Binasının Tadilatı ve Donanımı Projesi'nin açılışına katılacak. Ardından başkent Üsküp'e dönecek olan Kurtulmuş, Makedonya İslam Birliği'ni, Sultan Murad ve İshak Bey camilerini ve Uluslararası Balkan Üniversitesi'ni ziyaret edecek. Kurtulmuş'a, Makedonya'daki temaslarında, AK Parti Genel Baskan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Prof. Dr. Mustafa Şentop, AK Parti İstanbul Milletvekili Hüseyin Bürge, CHP İstanbul Milletvekili Celal Dinçer, TİKA Başkanı Serdar Çam ve Yurt Dışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanı Kudret Bülbül de eşlik ediyor. - Üsküp
Son Dakika › Güncel › Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, Makedonya'da Açıklaması - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?