GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ :
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun konuşması DİSK'in 15. Olağan Genel Kurulu
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu:
"Türkiye tam bir aldatma mekanizması üzerinde yönetiliyor. Türkiye Cumhuriyeti, tarihinin en derin krizlerinden birini yaşıyor. Türkiye yönetilmiyor, Türkiye bir yerlere sürükleniyor"
"İnsanlar evini, ekmeğini değil, başkasının inancını, başkasının kimliğini sorgular hale geldi"
"Oğlu işsiz düşünmüyor, komşusunun kimliğini soruyor. Komşunun da çocuğu işsiz, neden beraber olmuyorsun? Bu tablo Türkiye'ye felaket getirir"
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Türkiye tam bir aldatma mekanizması üzerinde yönetiliyor. Türkiye Cumhuriyeti, tarihinin en derin krizlerinden birisini yaşıyor. Türkiye yönetilmiyor, Türkiye bir yerlere sürükleniyor" dedi.
Kılıçdaroğlu, DİSK'in 15. Olağan Genel Kurulundaki konuşmasına, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu'nun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik sloganlar üzerine salondan ayrılmasına değinerek başladı.
DİSK Genel Kurulunda bulunmaktan büyük onur duyduğunu belirten Kılıçdaroğlu, "Keşke tepki göstermeseydiniz en azından kıdem tazminatı konusunda ne düşünüyor, neler söyleyecek hep beraber dinlemiş oluruz. Belki sizi mutlu edecekti, belki üzecekti, bu fırsatı kaçırmış olduk. Keşke bu fırsat kaçmamış olsaydı" dedi.
Türkiye'nin demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, "Demokrasi ayaklarımız altından kayıyor, sosyal devlet de ayaklarımız altından kayıyor" dedi.
Türkiye'de sosyal demokratların iktidarda olduğu dönemlerde emekten yana olan politikaların kapısının açıldığını, ne zaman ki sosyal demokratlar iktidardan uzaklaşmışsa sosyal haklarda, emeğin haklarında ciddi daralmalar yaşandığını ifade eden Kılıçdaroğlu, taşeron işçilik, asgari ücret, aile sigortasını Türkiye'nin gündemine getirenin CHP olduğunu anlattı.
Türkiye Cumhuriyeti'nin tarihinin en derin krizlerinden birisini yaşadığını kaydeden Kemal Kılıçdaroğlu, "İşsizlik geldi yüzde 10,5'lere dayandı. 6 milyonun üzerinde işsizimiz, 17 milyonun üstünde yoksulumuz var. 'Sendikalılaşmanın önündeki en büyük engel nedir?' diye sorarsanız, en büyük engel işsizliktir. Taşeron işçi, korkusundan sendikaya üye olamıyorsa, taşeron işçi korkusundan 'Benim de haklarım var' sözcüğünü ağzına alamıyorsa, burada ciddi bir sorunumuz var. İşçinin hakkını savunmayan, siyasal iktidara kapılanmış sendikacı olamaz" diye konuştu.
Türkiye'de toplam servetin yüzde 54'üne nüfusun yüzde 1'inin sahip olduğunu, gelir adaletsizliğinin büyük olduğunu, borçsuz hanenin neredeyse olmadığını ifade eden Kılıçdaroğlu, sendikalı işçilere büyük görevler düştüğünü belirtti.
Kılıçdaroğlu, "Bütün dikta yönetimleri sendikalara karşıdır. Pinochet'ye bakın, Franko'ya bakın, Hitler'e bakın öyledir. Eğer dikta yönetimine teslim olmak istemiyorsak yapacağımız şey, ayrışma olmadan işçilerin tamamının ortak hareket etmesidir. Ortak alanları yakalamak ve ortak eylem yapmak zorundasınız. Çabalarınızı ortaklaştırmak zorundasınız. Örgütsüz toplum, sendikasız toplum ne getirir? Taşeron işçiliği getirir" diye konuştu.
2002'de 300 bin olan taşeron işçi sayısının 2015'te 1,5 milyona ulaştığını dile getiren Kılıçdaroğlu, "Hedef Türkiye'yi emek açısından Avrupa'nın Çin'i haline getirmek. En ucuz işçi bizde, vur ensesine, al ağzındaki lokmayı, sesi bile çıkmaz. Bu amaçla yola çıkmışlar" dedi.
CHP lideri Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Türkiye tam bir aldatma mekanizması üzerinde yönetiliyor. Türkiye Cumhuriyeti, cumhuriyet tarihinin en derin krizlerinden birini yaşıyor. Türkiye yönetilmiyor, Türkiye bir yerlere sürükleniyor. Hepimizin gözleri önünde. Özellikle Suriye politikasında tarihin en büyük yenilgisini yaşadı Türkiye. Avrupa'dan, Amerika'dan Uzak Doğu'dan dışlanan yani dünyadan dışlanan bir Türkiye var. Alınteriyle oluşturduğumuz Türkiye'nin itibarı birileri tarafından sıfırlanıyor. Bu tablo bizim kaldıracağımız bir tablo değil. Türkiye'nin 5 ülkede büyükelçisi yok. Bu cumhuriyet tarihinde bir ilk. Böyle bir tabloyu Türkiye hiç yaşamadı. Şimdi çıkış arıyorlar. Şantaj olarak neyi kullanıyorlar? Suriyeli göçmenleri... Dün seçim meydanlarında şunu söylüyordum? 'Suriye'de barışı ancak ve ancak biz sağlarız, barış sağlandıktan sonra da Suriyeli göçmen kardeşlerimizi Suriye'ye göndeririz'. Baş tarafını kesip, 'Bakın Kılıçdaroğlu Suriyelileri göndereceğiz diyor', diyorlardı. Şimdi ne diyorlar? 'Ya bana 3 milyar avroyu verirsin ya da hepsini otobüse bindirip sana gönderirim'. Bütün bunlar yetmezmiş gibi bir de karşımıza terör belası çıktı. Açık ve net olacağız. Bütün siyasi partiler terör konusunda açık ve net teröre karşı olduklarını söyleyecekler. Son 6 ayda 270'in üzerinde şehidimiz geldi. Bir insanlık suçudur terör. Biz oturup konuşabiliriz. Kendi sorunlarımızı kendimiz çözebiliriz ama silahın konuştuğu yerde sorunlar çözülmez. Hepimizin bunun bilincinde olması lazım. Bütün siyasi partilerin terör konusunda çok açık çok net açık tavır takınmaları lazım. Biz hiçbir zaman Doğu, Güneydoğu'daki yurttaşlarımızı ikinci sınıf yurttaş kabul etmedik. En çok oraya milletvekili gönderen, yardım gönderen parti biziz. Biz sadece o bölgeye değil biz Ezidilere de yardım gönderdik, Türkmenlere de yardım gönderdik. Hem Suriye'ye hem Yayladağı'na gönderdik. Kobani'ye, oradaki Kürt kardeşlerimize de gönderdik. Biz insanı seviyoruz, insanı yüceltmek insanın sorunlarını çözmek istiyoruz. 'Elime silah alacağım ben sorunu çözeceğim...' Bugün eline silah alanlar başkalarının politikalarını Türkiye'de uyguluyorlar, açık ve net söylüyorum. Buna karşı da hepimizin ülkemizin bütün insanlarının açık ve net tavır takınması lazım. Adalet ve Kalkınma Partisi hükümetleri terör örgütüne açıkça yardım ve yataklık yapmışlardır. Bakın açık söylüyorum, bir şey söyleyemiyorlar. Beni mahkemeye vereceklerse bütün belgeleri ortaya koyacağım. Kent merkezleri silah deposu haline dönüştürülürken valiye talimat veriyorsunuz; 'Şuna dokunma, buna dokunma'. Şimdi kalkmışlar şehitler üzerinden kahramanlık yapıyorlar. "
Kılıçdaroğlu, Türkiye'de inanç, etnik kimlik ve yaşam tarzı üzerinden siyaset yapıldığını, insanların evini, ekmeğini değil, başkasının inancını, başkasının kimliğini sorgular hale geldiğini ve bu tablonun, vatandaşın kendi sorunundan koparılmasının tablosu olduğunu aktardı.
"Oğlu işsiz düşünmüyor, komşusunun kimliğini soruyor. Komşunun da çocuğu işsiz, neden beraber olmuyorsun? Bu tablo Türkiye'ye felaket getirir" diyen Kılıçdaroğlu, toplumun kamplaştığını, kamplaşmanın dışına çıkılması gerektiğini ve özgürlükçü demokrasinin olmadığı toplumun büyüme, işsizlik sorununu çözme, eğitimini geliştirme şansı olmadığını belirtti.
Yeni Akit ve Yeni Şafak gazetelerine yönelik saldırıyı da kınayan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle tamamladı:
"Onlar bize destek vermezler ama önemli olan şudur; Benim katılmadığım düşüncenin de özgürce bu ülkede söylenmesi lazım. Ben bunu yapmazsam, benim demokratlığım sorgulanır. Ben, kendi demokratlığımı sorgularım. Kaçaksarayda oturan ne diyor? 'Takip edeceğim, bakalım bunlar bir şey diyecek mi?'. Biz söyleriz, sen bizi anlamadın, anlayamazsın zaten. 'Bir gazetede cam çerçeve kırıldı, molotofkokteyli atılmadı' diyor. Lafa bakın. Oraya gidip saldıran adam senin milletvekilin. Sen bir de tuttun bu adamı getirdin Gençlik ve Spor Bakanlığında bakan yardımcısı yaptın. İnsan utanır."
Son Dakika › Güncel › CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?