Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 23 Haziran'da İstanbul'da oyların çalınması üzerine yapılan bir yenilenme seçim olduğunu belirterek, "İstanbul Büyükşehir Belediyesiyle alakalı yapacağımız bu seçim sonucunda inşallah ben şunu özellikle temenni ediyorum, yani buna inancım tam. Ben diyorum ki, bu seçim neticesinde benim halkım, benim vatandaşım daha güzel bir neticenin olması için 'oylar yerini bulacak' diyecek." dedi.
Erdoğan, Dolmabahçe Sarayı Muayede Salonu'nda gençlerle bir araya geldi.
Ülke ekonomisi yönünden 2019 yılını nasıl değerlendirdiği sorulan Erdoğan, "Son dönemde, hele hele son seçim öncesinde dikkat ederseniz Batı ülkemize kur faiz enflasyon üzerinden çok ciddi baskılar uygulamaya kalktı ve bununla bizi köşeye sıkıştırmaya yeltendiler. Tabii enflasyonda bir tırmanış söz konusu oldu. Ondan sonra faizle bu devam etti. Ben çok açık samimi olarak şunu söyleyeyim. Bir defa faiz konusunda hassasiyetlerim var. Şu anda biz faizde iyi değiliz. Ama enflasyon yavaş yavaş inişe doğru geçmiş vaziyette. Kur şu anda sendeliyor. Beklentileri tabii çok daha yüksekti ama beklentilerini bulamadılar. Bulamayacaklar inşallah. Yani biz şu seçimi hayırlısıyla şöyle bir atlatalım. Atlattıktan sonra bunların bütün oyunları bozulacak." değerlendirmesinde bulundu.
Erdoğan, 23 Haziran'da bir belediye seçimine gidildiğini vurgulayarak, "Bu bir hükümet seçimi, bir kabine seçimi değil, bir başkanlık seçimi değil. Ama Batı, dünya bunu nasıl nitelemeye kalkıyor? Sanki bu ülkede bir başkanlık seçimi var ve bu başkanlık seçimiyle beraber de yani 23 Haziran'da, veya 31 Mart'ta Erdoğan gidecek, onun yerine bir başkası gelecek. Böyle bir şey yok ki. Erdoğan gene yerinde. AK Parti yine yerinde. Kabine yerinde." dedi.
Milli Eğitim Bakanının bir eğitim reformuyla alakalı bir açıklama yaptığına işaret eden Erdoğan, "Bu açıklamada 2023 hedefi gözüküyor ve onun altında yani bu neticeleri biz 2020, 2021, 2022 gibi almaya başlayacağız diyor. 2019-2020'de nereye geleceğiz, 2020-2021'de nereye geleceğiz, yani derslerdeki adet noktasındaki sayıları veriyor. Şimdi bu bir ufuktur. Eğer böyle kısa sürede, hani eskiden koalisyon hükümetlerinde olurdu ya, 'geldim gidiyorum' falan, 10 aylık, 12 aylık, 15 aylık hükümetlerin olduğu dönemler. Böyle bir şey olsa bunları böyle söylerler mi? Söylemezler." diye konuştu.
Erdoğan, şimdi böyle bir durumun söz konusu olmadığını, 2023'e kadar Türkiye'de neler yapacaklarını konuştuklarını, eğitimde, imtihan sistemlerinde, öğretmenlerle ilgili neler olacak, ne kadar öğretmen kadrosu verilecek, hastanelerde, şehir hastanelerinde neler yaptıklarını ve yapacaklarını konuştuklarını dile getirdi.
"Bunları siz nerede konuşursunuz? Ancak önünüzde her hangi bir bariyer yoksa, önünüz açıksa ancak orada konuşursunuz" diyen Erdoğan, "Bizim şu anda önümüz açık. Peki 23 Haziran'da ne var? 23 Haziran'da İstanbul'da maalesef oyların çalınması üzerine yapılan bir yenilenme seçimi var. Şimdi bu yenilenme seçimini yapacağız İstanbul Büyükşehir Belediyesiyle alakalı. İstanbul Büyükşehir Belediyesiyle alakalı yapacağımız bu seçim sonucunda inşallah ben şunu özellikle temenni ediyorum. Yani buna inancım tam. Ben diyorum ki bu seçim neticesinde benim halkım, benim vatandaşım daha güzel bir neticenin olması için 'oylar yerini bulacak' diyecek." dedi.
- "23 Haziran seçimleri daha da güzel olacak"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bundan önce partilerin seçim kurullarından buradaki görevlilerin ismini alamadığını vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Kim onlar? Memurlar. Çünkü her sandıkta 2 memurun olması lazım. Ama sandıklara bunlar, bırakın memurları bankalardan, oralardaki işçileri memur diye sandıklarda görevlendirdiler. Biz bunları şimdi isim isim verince bunların kaçacak herhangi bir yeri kalmadı. Listeler ortada ve bankalar tutuştu bu sefer. 'Bizden istediler de verdik'. Kusura bakmayın sizden böyle bir şeyi isteme yetkisi yok. Eğer istediyseler sizin onlara vereceğiniz tek cevap vardı 'Bunlar memur değil ki'. Bankalarda çalışan memur değildir, işçidir. Ziraat Bankası'nda çalışan bile işçidir. Halk Bankası'nda çalışan da işçidir. Vakıfbank'ta çalışan da işçidir. Bunların hiçbirisi memur değildir. Özel sektör bankalarının tamamı işçi statüsünde. Maalesef halkı bu şekilde aldattılar ve bunlar geldiler seçim yönettiler."
Şimdi bu seçimde bunun olamayacağını dile getiren Erdoğan, çünkü her siyasi partinin seçim kuruluna gidip isimleri alabileceğini söyledi. Bunun ciddi bir kontrol mekanizması olduğunu vurgulayan Erdoğan, bu kontrol mekanizmasıyla birlikte yapılacak olan 23 Haziran seçimlerinin daha da güzel olacağını dile getirdi.
"Daha oturmuş ve kendimize has bir eğitim sistemi"
Gençlere rol model olması için gençlikteki başucu kitabının ne olduğu ve eğitim sistemine ilişkin görüşleri sorulan Erdoğan, Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk'un bunun cevabını verdiğini, sürekli değişen bir eğitim sistemi değil, daha oturmuş ve kendimize has bir eğitim sistemi olması gerektiğini söylediğini aktardı.
Erdoğan, eğitim dendiği zaman bunun adeta meslek liselerini kapsadığını kaydederek, "Ama biz de öğretim var. Eğitim yok. Şimdi biz bunu eğitim-öğretim olarak ele alırsak o zaman çok daha farklı bir şekilde cereyan edecek. İnşallah temennimiz o dur ki, sürekli değişen değil, oturmuş, yerli ve milli bir eğitim öğretim sistemiyle, geleceğe ve ders adetlerine boğulan bir sistem değil. Ders adetlerinde de sınıflar yükseldikçe azalan ve az dersle çok şey veren, öğrenci de mezun olduğu zaman hakikaten o işin hamallığını değil, tamamıyla o işi hazmetmiş, onu sindirmiş öğrenciler olarak yetişmek." diye konuştu.
Öğrencilik yıllarında başucu kitabı olarak bir hocasının tavsiyesi ile Mehmet Akif Ersoy'un "Safahat" isimli kitabını okuduğunu anlatan Erdoğan, bir hocasının da Necip Fazıl'ın "İdeolocya Örgüsü" isimli kitabını tavsiye ettiğini söyledi.
Erdoğan, sadece bu kitaplarla değil, bunları çeşitlendirerek birçok yazarın kitabı ile özellikle şiire düşkün olduğu için şairlerin eserleriyle haşır neşir olduğunu anlatarak, bunların içerisinde Sezai Karakoç, Yahya Kemal Beyatlı, Ahmet Hamdi Tanpınar'ın eserlerini de okuduğunu dile getirdi.
Roman olarak lise yıllarında İnce Memed'i okuduğunu kaydeden Erdoğan, "Safahat istiklal şairimizin de eseri olduğu için onda adeta ruh dünyamın zenginleştiğini gördüm. Üstadın eserlerinde İdeolocya Örgüsü, gerek Çile'de olsun bunları yakalama fırsatını buldum. Çerçevelerinde hayatımın çerçevesini çizdim." şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'de yeni üniversitelerin açılması yerine var olan üniversitelerin kalitesinin artırılması yönünde bir şeyler yapılıp yapılamayacağı sorusuna da, şu yanıtı verdi:
"Var olan üniversitelerin kalitesinin artırılması ifadenize karşı şunu söyleyeyim, var olan üniversitelerin kalitesinin yanında acaba o üniversitelere Ağrı'dan, Iğdır'dan, Kars'tan bu çocuğu gönderebilecek mali imkana anneler babalar sahip mi? Yok. Ama biz üniversiteyi onların ayağına götürdüğümüz zaman bize düşen görev ne? Biz oraya sadece profesörü, doçenti göndereceğiz. Ama oradaki üniversiteyi kazanan benim gencim Ankara'ya, İstanbul'a nasıl gideceğim bunu düşünmeyecek. O üniversite imtihanlarında gideceği üniversite olarak önce şehrinin üniversitesini yazacak. Şu anda o şehirlerdeki üniversitelerin öğrencilerinin çoğu, o şehrin gençleri. Biz işi kolay kıldık. Bundan sonraki safhada sizin dediğiniz safhadır. Şimdi illere göre, öğretim üyelerinde geri dönüş başladı. Yurt dışından vesaire. Artık geri dönen hocalarımız var. Gönderdiğimiz bizim burslu hocalarımız var. Biz de tabii yardımcı doçentliği kaldırdık. Şimdi kariyer yapma noktasında da süratle doktoradan sonra doçentlik ve profesörlük olayıyla... Kariyer öğrenciye itimat telkin ediyor."
Profesörlüğe geçmenin o kadar zor olmadığını ama asıl en zor olanın doktora olduğunu kaydeden Erdoğan, doktorayı atlattıktan sonra doçentliğin ikinci bir zor aşama olduğu, onu da aştıktan sonra profesörlüğün işin zor olan kısmı olmadığını, Türkiye'nin artık bunları da yakaladığını dile getirdi.
"Bir yargı mensubuna sen bu şekilde hakaret edemezsin"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "İstanbul seçimlerinin yenilenmesi kararıyla birlikte birtakım demokrasi eleştirileri gelmeye başladı. Geçmişte siz de birtakım haksızlıklara uğradınız. CHP'nin bugün İstanbul'da yaşadığı olayla, sizin geçmişte yaşadığınız olay benzerlik taşıyor mu?" şeklinde sorulan soruya, kendisinin yaşadığı olayla, bu durumun uzaktan yakından alakası olmadığını söyledi.
Bu durumun çok farklı olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Benim yaşadığım da mesela elimizde bizim tercihli sistem vardı. Ben milletvekili olduğum halde, benim kendi partimden olan kişi itiraz ederek Yüksek Seçim Kurulu vasıtasıyla benden milletvekilliğimi aldı. Kimdi? Benim ilçe başkanımdı. Ben o zaman il başkanıydım. Seçime öyle girmiştim. İtiraz etti ve milletvekilliğimi aldı. Biz de olanda hayır vardır dedik. Sineye çektik. 1994'te bu defa İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı geldi. Yani oradaki olayla bunun arasında dağlar kadar fark var. Şimdi bu ise çok farklı. Farklı siyasi parti veya farklı siyasi görüşte olanlar kalkıyor, biz diyelim itirazımızı yapıyoruz. Bizim en doğal hakkımız itiraz. Bunu yasalar veriyor size." ifadelerini kullandı.
Erdoğan, yasanın verdiği bir hakkı kullandıklarını vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Şimdi Belçika'da aynı şey yapılıyor. Belçika'da yapıldığında kabul görüyor. Seçimin yenilenmesine karar veriliyor. Avusturya'da aynı şekilde seçimin yenilenmesine karar veriliyor. Değişik bir versiyon olarak söylüyorum. Seçim sisteminden kaynaklanıyor. Mesela Amerika'da Trump, Bayan Hillary Clinton'dan 3 milyon az oy aldığı halde seçim kazanıyor. Niye? Seçim sistemi onu getiriyor da onun için. Ama bunlar gibi böyle kavga etmiyorlar. Bunlar işi öyle bir şeye götürdüler ki. Bakıyorsunuz Yüksek Seçim Kurulu mensuplarına 'çete' diyor. Anayasamızın 138. maddesinde bırakın böyle bir çete demeyi, ima dahi edemezsiniz diyor. Ama maalesef YSK'nın mensupları bunlara karşı herhangi bir dava açmadılar. Bilmiyorum açarlar mı, açmazlar mı? Bana göre açmaları lazım. Bunun adı tazminat davası olur, tazminat davasından sonra dokunulmazlıkların kaldırılması olur. Bu onun en doğal hakkıdır. Bir yargı mensubuna sen bu şekilde hakaret edemezsin. Saygısızlık yapamazsın. Onlar bundan sonraki süreçte orayı nasıl yönetecekler, nasıl götürecekler? Meydan okuyor. Yani bu kabadayılık yapılacak olan yer değil. Kendine çok güveniyorsan, çok inanıyorsan sandık orada. Gene sandık gelir. Tamam sandığa gidilir. En büyük hakem, millettir. Millet ne derse doğru olan odur."
İstanbul gibi bir yerde oyların 29 binden başlayarak 13 bine geldiğini kaydeden Erdoğan, "Bu ne demektir? Burada bir şaibe var. 1963'te şaibe yenilenme kararına neden oluyor, şimdi korkuyorsun kaçıyorsun ve belgeler çok daha farklı. Bu belgeler neticesinde YSK bu işin yenilenmesine karar veriyor." değerlendirmesinde bulundu.
(Sürecek)
Son Dakika › Güncel › Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gençlerle Buluştu - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?