GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ :
Kur'an-o Kerim okunması
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'ın konuşması İslam İşbirliği Teşkilatı 13. Zirvesi
-Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan:
-"Ne yazık ki, dinimiz İslam, terörle özdeşleştiriliyor. İslamofobi, insanlık nezdinde Müslümanları korku kaynağı haline getiriyor. Öte yandan, Suriye'deki savaştan kaçan çocuklar, Akdeniz sahillerinde kendilerini ne yazık ki ölüme teslim ediyorlar. Tüm bunlara karşı güç birliği yapıp, ortak bir duruş sergilemeliyiz."
-"Kimyasallarla kuşatıldığımız dünyada, bizi her şeyin en doğalına yönelten geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamalarına da atıf yapmak isterim. Zira geleneksel tıp, insanlığın ortak birikimidir ve geleneğin güvencesi altındadır."
-" Dünya Sağlık Örgütü'nün de son yıllarda önemine işaret ettiği, gelişimini desteklediği bir alandır. Doğal ve güvenilir olmanın yanında şefkatli bir tedavi ve şifa sanatı olarak nitelenmektedir."
-"Fakat elbette bu alan, istismara açık ve denetimsizdir. İnanıyorum ki, bu konuda yapılacak bilimsel çalışmalar, insanlığın kadim şifa kaynağını, modern dünyaya yeniden kazandıracaktır."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, İslam dininin terörle özdeşleştirildiğini, İslamofobinin, insanlık nezdinde Müslümanları korku kaynağı haline getirdiğini belirterek, "Öte yandan, Suriye'deki savaştan kaçan çocuklar, Akdeniz sahillerinde kendilerini ne yazık ki ölüme teslim ediyorlar. Tüm bunlara karşı güç birliği yapıp, ortak bir duruş sergilemeliyiz." dedi.
Erdoğan, İslam İşbirliği Teşkilatı 13. Zirvesi kapsamında Lütfü Kırdar Kongre Merkezi'nde düzenlenen "Kanserle Mücadelede Hanımefendilerin Liderliği Özel Oturumu"nun açılışında yaptığı konuşmada, zirve vesilesiyle bir araya gelmekten büyük bir memnuniyet duyduğunu dile getirdi.
Kanserin, tüm dünyada gittikçe yaygınlaşan önemli bir toplum sağlığı problemi olduğuna dikkati çeken Erdoğan, kanserin ölüm nedenleri arasında birinci sırada yer aldığını, en çok gelişmekte olan ülkelerde görüldüğünü belirtti.
Bilimsel araştırmaların, kanserlerin en az üçte birinin önlenebilir, diğer üçte birinin ise erken teşhisle tedavi edilebilir olduğunu gösterdiğini aktaran Erdoğan, kanser oluşumunun yüzde 90'ının çevresel, yüzde 10'unun genetik faktörlere bağlı olduğunun bilindiğini anlattı.
Bu çerçevede kontrol programlarının, insanlığın geleceği adına hayati önem taşıdığını ifade eden Erdoğan, "Birleşmiş Milletler 2011 yılında, üye ülkelere 'ulusal kanser programı' hazırlama çağrısında bulundu. Türkiye bu çağrıdan önce, 2008 yılında harekete geçerek, dünyada kanser programı hazırlayan ilk 25 ülkeden biridir. Hazırladığı kontrol programı çerçevesinde önemli bir tecrübeye sahiptir." diye konuştu.
"Kanser kontrolünün ilk adımı, güvenilir veri bankasının oluşturulmasıdır"
Emine Erdoğan, Türkiye'nin bu alanda yaptığı çalışmaları şöyle anlattı:
"Ülkemizde kanser, dünya ortalamasının biraz üzerinde seyretmektedir. Erkeklerde akciğer, kadınlarda meme kanseri en sık görülen kanser grubudur. Alınan tedbirlerle kanser artış hızında durağanlaşma olmuş, özellikle tütüne bağlı kanserde ciddi oranda azalma gözlenmiştir. Kanser kontrolünün ilk adımı, kuşkusuz doğru ve güvenilir bir veri bankasının oluşturulmasıdır. Ancak bu sayede kanser kontrol politikaları geliştirilebilir.
2015 itibarıyla, ülkemizdeki kanser kayıt oranı yüzde 100'e ulaşmıştır. İkinci aşama, erken teşhis imkanı veren tarama konusudur. 'Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezleri' vasıtasıyla, halkımıza ücretsiz tarama hizmetleri verilmektedir. 'Erken teşhis hayat kurtarır' kampanyası, yurt genelinde yaygınlaşarak kanser konusunda halkımızın bilinç düzeyini yükseltmiştir. Bir diğer önemli konu, Türkiye'de kanser tedavisi, uluslararası standartlara uygun şekilde, tüm vatandaşlarımıza ücretsiz olarak yapılmaktadır. Dünyada, ruhsatlandırılmış tüm kanser ilaçları, bakanlığımızın onayı ile temin edilebilmektedir. Yaşam kalitesine yönelik bakım ve evde sağlık hizmetleri, kanser hastalarının ve ailelerinin hayatını kolaylaştırmaktadır."
"Tütün ve obezite ile mücadele, kanser kontrolünün yapı taşlarını oluşturur"
Türkiye'nin kanserle mücadele hususunda en başarılı olduğu alanlardan birisinin, tütünle mücadele konusu olduğunu belirten Erdoğan, "Burada bulunan hekimlerimizin ve uzmanların çok iyi bildiği üzere, tütün ve obezite ile mücadele, kanser kontrolünün yapı taşlarını oluşturur. Dünya Sağlık Örgütü, 2013 yılında Tütün Kontrol Politikaları'nın tümünü yerine getiren ilk ülkenin Türkiye olduğunu belirtmiştir. Ülkemizi lider ülke olarak ilan edip, tüm dünyaya örnek göstermiştir." ifadelerini kullandı.
Dünyada 1.3 milyar kişinin sigara kullandığının bilindiğini dile getiren Erdoğan, Dünya Sağlık Örgütü'nün tahminlerine göre, 700 milyon çocuğun, yani dünyadaki çocukların yarısının, sigara dumanına maruz kaldığını, her yıl 600 binin üzerinde kişinin, sadece dumana maruz kaldığı için öldüğünü söyledi.
Bu ürkütücü rakamların, Türkiye'yi harekete geçirerek kapsamlı bir ulusal eylem planı hazırlanmasını gerektirdiğini ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Sigara kullanımı tüm kapalı alanlarda yasaklanmış, halkımız bu uygulamayı büyük oranda içselleştirmiştir. Gençlerin sigaraya başlaması konusunda da önemli bir mücadele yürütülmektedir. Sağlık Bakanlığımız ve sivil toplum kuruluşlarımız, farkındalık kampanyaları yürütmekte, sigaranın zararlarını topluma etkin bir dil ile anlatmaktadır. Ülkemizde pek çok hastanede Sigara Bırakma Poliklinikleri hizmet vermekte, Alo 171 Sigara Bırakma Hattı yaygın şekilde kullanılmaktadır. Tüm bu çalışmalar sayesinde, 2008'de yüzde 31 olan sigara kullanma oranı, 2012'de yüzde 27'ye düşmüş, 4 yılda 2 milyon 200 bin kişi sigarayı bırakmıştır."
Dünya Kanser Araştırma Fonu'nun, temel kanserlerin yüzde 27 ile yüzde 39'unun doğru beslenme ve fizik aktivite ile önlenebileceği görüşünde olduğunu aktaran Erdoğan, "Zira, az meyve-sebze tüketimine bağlı kanser ölümleri tespit edilmiştir. Bu bağlamda ülkemizde 'beslenme dostu okul programları' gerçekleştirilmektedir. Böylece çocuklarımıza erken yaşta doğru beslenme alışkanlıkları kazandırılmaktadır. Obezite ile mücadele kapsamında, okul kantinleri sağlıklı besinlerle donatılmaktadır." diye konuştu.
"Geleneksel tıp, insanlığın ortak birikimidir"
Obezitenin sadece kanserin değil, pek çok hastalığın da kaynağı olduğunu vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Büyük tıp alimi İbni Sina, hastalıkların sebebi sorulduğunda, 'çok yemek ve yemek üstüne yemek yemek' diyor. Doğru ve ölçülü beslenme, hastalıklardan korunmanın ön şartıdır. Bu aynı zamanda, bize emanet edilen bedene karşı da sorumluluğumuzdur. Zaten Sevgili Peygamberimizin önerilerinden oluşan Tıbbı Nebevi de, bize ölçülü beslenmeyi tavsiye etmiyor mu? Peygamber Tıbbı'nın esası, hastalıklardan korunma ilkesine dayanmaktadır. Bu bağlamda, kimyasallarla kuşatıldığımız dünyada, bizi her şeyin en doğalına yönelten geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamalarına da atıf yapmak isterim. Zira geleneksel tıp, insanlığın ortak birikimidir ve geleneğin güvencesi altındadır. Dünya Sağlık Örgütü'nün de son yıllarda önemine işaret ettiği, gelişimini desteklediği bir alandır. Doğal ve güvenilir olmanın yanında, şefkatli bir tedavi ve şifa sanatı olarak nitelenmektedir. Fakat elbette bu alan, istismara açık ve denetimsizdir. İnanıyorum ki, bu konuda yapılacak bilimsel çalışmalar, insanlığın kadim şifa kaynağını, modern dünyaya yeniden kazandıracaktır. Bunu sağlamak, gelecek nesillere borcumuzdur."
"Ne yazık ki, dinimiz İslam, terörle özdeşleştiriliyor"
Oturuma, İslam ülkelerinin temsilcilerinin ve hanımefendilerinin katıldığını ifade eden Erdoğan, "İnanıyorum ki, sağlık alanında olduğu kadar başka alanlarda da birikimlerimizi paylaşmak, hepimize güç katacaktır." dedi.
İslam İşbirliği Teşkilatı çatısı altında, İstanbul'da gerçekleşen bu buluşmanın pek çok açıdan değerli ve önemli olduğunu düşündüğünü belirten Emine Erdoğan, "Zira dünyada Müslüman toplumları yakından ilgilendiren çok büyük ortak sorunlarımız var. Ne yazık ki, dinimiz İslam, terörle özdeşleştiriliyor. İslamofobi, insanlık nezdinde Müslümanları korku kaynağı haline getiriyor. Öte yandan, Suriye'deki savaştan kaçan çocuklar, Akdeniz sahillerinde kendilerini ne yazık ki ölüme teslim ediyorlar. Tüm bunlara karşı güç birliği yapıp, ortak bir duruş sergilemeliyiz.
Allah, müminlerin kardeş olduğunu ilan etmişken, bizler kardeşlerimizin sorunları karşısında duyarsız kalamayız. Benim ülkemde, 3 milyon Suriyeli ve Iraklı kardeşim misafir ediliyor. Lübnan ve Ürdün'de de Suriyeli mülteciler olduğunu hepimiz biliyoruz. Fakat dünyanın geri kalanı ne yazık ki, bu konuda sessiz. Özellikle Batılı ülkeler, bu insani kriz karşısında sorumluluk üstlenmiyorlar. İslam aleminin ve insanlığın refahı bizlerin gayretine bağlı. İslam dünyası, potansiyelinin farkına varmalıdır. Ayrılıkları bir tarafa bırakarak, Müslümanların izzetini korumak için iş birliği yapmalıdır. Bu buluşmanın, birlik ve beraberliğimizi artırmaya vesile olmasını diliyorum." değerlendirmesinde bulundu.
Sözlerini, bu toplantının temasına uygun olarak, sağlıklı ve güçlü bir ümmet duasıyla bitirmek istediğini dile getiren Erdoğan, "Allah'ın verdiği beden emanetine sahip çıkarak, varoluşumuzun amacına uygun yaşamayı temenni ediyorum. Bu toplantıdan çıkacak sonuçların, bizlere ve gelecek nesillere hayırlar getirmesini umuyorum. Rabbimizin, Şafi ismiyle, tüm kalp ve beden rahatsızlıklarımıza şifa vermesini diliyorum." ifadelerini kullandı.
Son Dakika › Güncel › Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Eşi Emine Erdoğan - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?