Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı ve Sözcüsü Büyükelçi İbrahim Kalın, " Yemen'de bizim önceliğimiz, krizin bir an önce müzakere masası etrafında bütün tarafların toplanması suretiyle çözüme kavuşturulmasıdır" dedi.
Kalın, Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda düzenlediği basın toplantısında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, geçen hafta Slovenya, Slovakya ve Romanya'yı ziyaret ettiğini anımsatarak, bu ziyaretlerde, ikili ilişkiler konusunda görüşmeler yapıldığını ve bazı anlaşmalar imzalandığını, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne üyelik süreci, Ukrayna ve Ortadoğu'da yaşanan gelişmelerle ilgili siyasi istişarelerde bulunulduğunu söyledi.
Kalın, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, yarın da bazı bakanlarla birlikte İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'nin daveti üzerine, Türkiye-İran Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konsey Toplantısı'nın ikincisini yapmak üzere bu ülkeye gideceğini söyledi.
Erdoğan'ın, İran'daki ziyareti kapsamında, YDSK Toplantısı'nı, İran Cumhurbaşkanı Ruhani ile birlikte gerçekleştirmesinin ardından, bazı anlaşmaların imzalanmasının beklendiğini belirten Kalın, ayrıca İran Dini Lideri Ayetullah Seyyid Ali Hamaney ile de bir görüşmenin planlandığını bildirdi. Kalın, ziyarette, ikili ilişkilerin yanı sıra başta Suriye, Irak ve Yemen olmak üzere Ortadoğu'da genelinde yaşanan hadiselerin ele alınacağını söyledi.
Yemen'deki gelişmeleri Türkiye olarak yakından takip ettiklerini belirten Kalın, şunları kaydetti:
"Suudi Arabistan öncülüğünde başlatılan hava operasyonun 12. gününe girdik. Burada yaşanan krizin siyasi diyalog ve müzakere yoluyla çözülmesi için bizim de girişimlerimiz yoğun bir şekilde devam ediyor. Gerek Sayın Cumhurbaşkanımız, gerek Başbakanımız, gerekse Dışişleri Bakanımızın bu konudaki temasları bundan sonra da hız kazanarak devam edecek. Yemen'de bizim önceliğimiz, bu krizin bir an önce müzakere masası etrafında bütün tarafların toplanması suretiyle çözüme kavuşturulmasıdır."
İbrahim Kalın, geçen hafta P5+1 ile İran arasında yapılan çerçeve anlaşmasını da değerlendirdi. Bu anlaşma çerçevesi esas alınmak suretiyle, 30 Haziran tarihine kadar konunun teknik detaylarının uzmanlar tarafından kaleme alınacağına işaret eden Kalın, "Nihai anlaşma bütün detayları o zaman ortaya çıkacak. Dolaylısıyla önümüzdeki birkaç ay da nükleer müzakerelerle ilgili sürecin tamamlanması açısından önem arz ediyor" dedi.
"P5+1 ile İran arasında yapılan anlaşma bizim için memnuniyet verici bir gelişmedir" ifadesini kullanan Kalın, şöyle devam etti:
"Biz Türkiye olarak, nükleer müzakerelerin diyalog ve barışçıl yöntemlerle çözülmesi konusunda baştan beri tavrımızı net şekilde ortaya koymuştuk. Hatta hatırlarsanız, 2010 yılında Brezilya, Türkiye ve İran'ın ortak girişimiyle Tahran Deklarasyonu yapılmış ve İran nükleer programıyla ilgili bir deklarasyon, o zaman bütün dünyaya duyurulmuştu. O zamanki bulunduğumuz nokta ile bugün gelinen noktanın bir süreklilik arz ediyor olması da bizim için elbette sevindirici durumdur. Maalesef bildiğiniz gibi, o zaman yapılan Tahran Deklarasyonu, P5 ülkeleri tarafından önemli bir fırsat olmasına rağmen değerlendirilememiş ve arada çok büyük zaman kaybı yaşanmıştı. Biz buna rağmen, nükleer müzakerelere destek olmaya, yapıcı katkı vermeye devam ettik. Gelinen nokta bizim için de memnuniyet vericidir."
Türkiye'nin, bölgedeki bütün ülkelerin nükleer silahlardan arındırılması konusunda ortak bir politikaya sahip olduğuna vurgu yapan Kalın, "Nükleer silahların yayılması, çeşitlendirilmesi, bölge ve dünya barışı için tehdittir. Bunun önlenmesi yolunda atılan her adım, bizim için olumlu bir gelişmedir. Bu konunun detaylarını da İranlı muhataplarımızla yarın değerlendirme imkanımız olacak" dedi.
Çanakkale kutlamalarıyla ilgili hazırlıklar
Kalın, 23-24 Nisan'da yapılacak Çanakkale kutlamalarıyla ilgili hazırlıkların da devam ettiğini belirterek, "Şu anda katılımını teyit eden ülke sayısı 60'ı geçmiş durumda. Ayrıca birçok uluslararası örgüt temsilcisi, uluslararası basın ve diğer önde gelen şahsiyetler de bu törenlerde hazır olacaklar. 23 Nisan'da, İstanbul'da öğleden sonra büyük bir toplantıyla başlamış olup 24 Nisan'da Çanakkale'de devam etmiş olacak. Sayın Cumhurbaşkanımız, bu iki günlük 100. yıl kutlamalarına başkanlık edecek. Dünyanın pek çok bölgesinden gelen devlet ve hükümet başkanlarına ev sahipliği yapacak. Bununla ilgili sizi bilgilendirmeye bundan sonra devam edeceğiz" diye konuştu.
Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Kalın, "Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, İran ziyareti ilk başta 2 gün olarak planlanmıştı ama bir güne düşürüldü. Son dönemde İran'daki tepkilerden mi kaynaklanıyor yoksa özel bir nedeni mi var? şeklindeki soruya, şu cevabı verdi:
"Ziyaret baştan beri bir gün planlanmıştı. Fakat gidişimiz bir gün önce söz konusu olabilirdi. Sayın Cumhurbaşkanımızın bugün de devam eden Ankara'daki yoğun mesaisinden dolayı programında da buna müsait olduğu için yani bir güne sığdırma imkanımız olduğu için bunu günü birlik yapma kararı aldık. Daha önce de biliyorsunuz, bu tür günü birlik ziyaretlerimiz pek çok ülkeye oldu. Hatırlarsanız, en son Ukrayna'ya yaptığımız ziyaret de günü birlikti. Dolayısıyla bu planlama tamamen bizim program akışımızla ilgili bir konudur."
-"Yeni bir fırsat penceresi ortaya çıkmış bulunmaktadır"
Kalın, "P5+1 ile İran arasındaki anlaşmanın, Türkiye açısından ticari bir çıkar sağlayıp sağlamayacağı" yönündeki soruyu da şöyle yanıtladı:
"P5+1 ve İran arasında yapılan anlaşma sonrasında, yaptırımların kaldırılmasıyla ilgili şüphesiz yeni fırsat penceresi ortaya çıkmış bulunmaktadır, hem İran için hem bölgeleri için hem de bizim için. Zira bizim İran ile hem önemli sınırımız hem de önemli ticaret hacmimiz var. Bildiğiniz gibi, enerji ihtiyacımızın kayda değer bir kısmını İran'dan temin ediyoruz. Bunun yanında karşılıklı ticari ilişkilerimiz var, taşımacılık var. Mal alıp, mal satıyoruz. Birçok yönüyle yaptırımların hafifletilmesi, şüphesiz 'bize de olumlu yansıyacaktır' diye ümit ediyoruz. Fakat burada bildiğiniz gibi, iki kategoride yaptırımlar var. Öncelikle bu anlaşma, bütün detaylarıyla tamamlanıp uygulamaya geçtikten sonra, nükleer programla ilgili ambargolar kaldırılacak. Aslında ekonomik olarak bizi doğrudan ilgilendiren kısmı da burasıdır. Bu bizim için memnuniyet verici bir durumdur. İhracatımız için, yatırımcımız için, iş adamlarımız için bunu tabii fırsata dönüştürmeyi biz arzu ediyoruz.
En zor zamanlarda bile, 2010-2011 ambargo ve yatırımların uygulandığı dönemlerde bile Türkiye, İran ile ilişkileri belli vasatta tutmayı hedefledi. Bunun, gerek bizim ekonomik gerek İran ile ilişkilerimiz açısından, bir öncelik olduğunu o zaman da ifade ettik. Fakat maalesef hatırlarsanız, birileri Türkiye'yi haksız bir şekilde İran yanlısı olmakla, ambargoyu delmekle ve benzeri şeylerle itham ettiler. Ama bugün bakın, bütün dünya, P5+1 İran örneğinde Türkiye'nin durduğu noktaya gelmiş oldu. Biz, İran'ın bölgede sorumluluk sahibi, bir komşu olarak, bir aktör olarak bölgesel güvenlik ve siyaset yapısı içine entegre edilmesi, İran ile iyi ilişkiler geliştirilmesi hep savunduk. Bunu ikili ilişkilerimiz açısından da bölge dengeleri açısından da stratejik önemde gördük. Dönem dönem batı ile yaşanan veya bölgedeki Yemen olayında olduğu gibi yaşanan gerilimlerin müzakere ve diyalog yoluyla çözülmesi için çabalarımız hep devam etti, bundan sonra da devam edecek"
(Sürecek)
Son Dakika › Güncel › Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın: (1) - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?