Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun' başlığıyla Plan Bütçe Komisyonunun alt komisyonundan geçen ve 60'dan fazla kanunda değişiklik getiren bir torba kanun tasarısıyla 5651 sayılı İnternet Yayınlarını Düzenleme ile İlgili Kanun'a getirilmesi öngörülen yeni düzenlemedeki maddeler, pek çok tartışmanın konusu oldu.
CİDDİ İHLALLER BARINDIRIYOR
İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekan Yardımcısı ve Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Hasan Sınar, 2007 yılında yoğun tartışmalarla yürürlüğe giren 5651 sayılı kanunla ilgili yapılması öngörülen yeni düzenlemenin, temel hak ve özgürlükler açısından ciddi ihlaller barındırdığını ve hayal kırıklığı oluşturduğunu söyledi. 5651 sayılı kanunun yürürlüğe girdiği andan itibaren, bu alanda çalışan akademisyenler, uygulamacılar ve internet endüstrisi aktörleri olarak sayısız toplantı yaptıklarını ve kanunun aksaklıklarını yazılı raporlar şeklinde ilgililere ilettiklerini belirten
İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ KISITLANIYOR
Sınar, "Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, 2012 yılının Aralık ayında verdiği Yıldırım Türkiye kararı ile 5651 sayılı kanunun erişimin engellenmesi tedbirine ilişkin 8. maddesinin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin ifade özgürlüğünü düzenleyen 10. maddesini ihlal ettiğini tespit etti.
İNTERNET ENDÜSTRİSİNİ ZORA SOKUYOR
2007 yılında yürürlüğe giren bu kanunun değişmesi gerekiyordu ama şu an önümüze çıkan değişiklik kelimenin tam anlamıyla bir hayal kırıklığı. Çünkü bu düzenleme mevcut yasanın aksak yanlarını düzeltmemesine karşın internet endüstrisini zora sokacak, Türkiye'de bilişim teknolojileri alanındaki gelişmelerin önünü kesecek ve bu alandaki yatırımları sona erdirecek birçok ciddi problemi de içeriyor" şeklinde konuştu.
"GİRİŞİMCİLERİN YATIRIMLARI ENGELLENECEK"
Düzenlemedeki maddeleri değerlendiren Sınar, eski kanunda çok eleştirilen hükümlerinin düzeltilmediği gibi bu tasarı ile yeni bir katalog suç sisteminin getirildiğini, idarenin yetki gaspının daha belirgin hale getirildiğini ve tasarıda yer sağlayıcıların sorumluluğuna ve tebligata ilişkin uygulanması mümkün olmayan anlamsız hükümlerin yer aldığını söyledi.
"ULUSLAR ARASI HUKUK PROBLEMLERİ ORTAYA ÇIKAR"
Özellikle 2. maddede yer alan içerikten çıkarma tedbirinin, aynı maddede erişimin engellemesi tedbiri varken gereksiz ve aşırı olduğunu belirten Hasan Sınar, bu durumun bilişim alanındaki uluslararası girişimcilerin yatırımlarını engelleyeceğini vurguladı. Ayrıca yer ve erişim sağlayıcılara ilişkin e-mail ve benzeri araçlarla tebligat yapılmasını öngören düzenleme ile ilgili de yorumlarda bulunan Sınar,
"E-mail yoluyla yapılan bildirimin muhataba ulaşıp ulaşmadığını garanti edilemez ama tasarıda bu şekildeki tebligata hukuki sonuç bağlanıyor. Bu durum tebligat hukukunun esas ve prensiplerine tamamen aykırı. Uluslararası bir yatırımcıyı böyle bir hukuki sorumluluk altına sokmaya kalkarsanız, ciddi anlamda uluslararası hukuk problemi ortaya çıkar. Bunu gören hiçbir bilişim şirketi Türkiye'ye yatırım yapmaz" şeklinde konuştu.
"YENİDEN DEĞERLENDİRİLMESİ LAZIM"
Yeni düzenleme ile beraber temel hak ve özgürlükler açısından da ciddi ihlallerin hayatımıza gireceğini ifade eden Yrd. Doç. Dr. Sınar, düzenlemenin içerik sağlayıcılara, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı'nın talep ettiği her bilgiyi teslim etmek zorunluluğu getirdiğini söyledi.
Bu değişikliklerin yürürlüğe girmemesi ve mutlaka geri çekilerek internet alanında çalışan herkesin katılımıyla yeniden değerlendirilmesi gerektiğini belirten Sınar, "Bilgiden, bilgiye fark var. Bilginin içeriğinde sensitive data dediğimiz hassas ve kişinin özel hayatına ilişkin bilgiler yer alıyorsa veya ticari sır niteliği taşıyan bilgiler varsa, bunlar teslim edilmemelidir" ifadelerini kullandı.
"IP SAKLAMA SAKINCALI DEĞİL"
Yer sağlayıcıların IP saklama süresinin uzatılmasının, prensip olarak sakıncalı olmadığını söyleyen Sınar, "İşlenilen bir suça ilişkin yapılan soruşturma sırasında, yer sağlayıcıların sunucularında depolanmış olan internet yayını delil niteliği taşır. Bu nedenle, yer sağlayıcılara bu veriyi belirli bir süre depolama yükümlülüğü getirilebilir. Ancak bu yükümlülüğün süresinin Yönetmeliğe bırakılmaması ve kanunda açık bir biçimde düzenlenmesi gerekir, çünkü bu yükümlülük netice itibariyle yer sağlayıcı açısından yüklü bir ilave bir maliyet yaratacaktır" dedi.
"BOMBA İMALATININ ANLATIMI SUÇ DEĞİL"
İnternetin işlevini, tekniğini ve karakterini çok iyi anlamak gerektiğini söyleyen Yrd. Doç. Dr. Hasan Sınar, "İnternet ifade özgürlüğünün en geniş şekilde paylaşıldığı ortamdır. Elbette ki hukuk kurallardan bağımsız olmamalı ancak gerçekten toplumsal yaşamın devamı açısından gerekli olan hukuki değerler esas alınmalı. Örneğin, bomba yapımını öngören bir internet sitesine erişim engellenmeli.
"ÖNLENMESİ GEREKEN ÖNLENMİYOR"
Dünyanın her yerinde neyin kabul edilemez olduğu aşağı yukarı bellidir. Çocuk pornografisini hiç kimse himaye etmez. Terör suçları ve bu kapsamda sözgelimi bomba imalatı gibi belirli fiiller içeren sitelere erişimin engellenmesi açısından da mutabakat vardır. Yeni düzenlemede bir web sitesinde bomba imalatının anlatımı engellemeyi gerektiren bir suç değil. Şu an Türkiye'de bunu engelleyemiyorsunuz. Önlemesi gerekeni önlemiyor, sadece bilinçaltında engellenmesi gerektiğini düşündüğünü engellemeye çalışıyor. Bunun da hukuki bir bakış açısı olduğunu söylemek mümkün değil" ifadelerine yer verdi.
"BU KONUDA BİLİMSEL ANALİZ ÇALIŞMASI YAPILMIŞ MI?"
Bütün erişim sağlayıcıların üye olacağı 'Erişim Sağlayanlar Birliği'nin kurulmasını öngören maddenin de yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini söyleyen Sınar, "Birliğe üye olmayan, erişim sağlama hizmeti veremez deniyor. Bu düzenlemeyi hazırlayanların, erişim sağlama hizmetinin içeriği hakkında net bir bilgi sahibi oldukları konusunda ciddi şüphelerim var. Türkiye'de gerçekten erişim sağlama hizmeti veren kaç tane şirket var? Böyle bir oluşumun hayata geçirilmesine ne ölçüde ihtiyaç var? Bu konuda bilimsel analiz çalışması yapılmış mı?" şeklinde konuştu.
İNTERNET KULLANICILARI TEPKİLİ
2011 yılında yapılan 'İnternetin Güvenli Kullanımına Dair Usul ve Esaslar Taslağı' düzenlemesine tepki gösteren vatandaşlar tarafından 15 Mayıs 2011 tarihinde gerçekleştirilen 'İnternetime Dokunma' eylemleri sonucunda düzenleme geri çekilmişti. Yeni düzenlemenin gündeme gelmesiyle beraber kullanıcılar sosyal medya hesaplarından '#internetkanunuistemiyoruz' hashtagi ile tepkilerini dile getirdi.
İNTERNETİME DOKUNMA
Ayrıca vatandaşlar, 18 Ocak 2014 tarihinde ise yeni bir eylem yapma hazırlığında. Yrd. Doç. Dr. Hasan Sınar, "2011 yılındaki düzenlemeye ciddi anlamda reaksiyon gösterdik. Hak ve özgürlük alanlarımıza ve 'İnternetime Dokunma' dedik. Çabamız başarıya ulaştı ve zorunlu profil uygulaması geri çekildi. Bugün yapılması istenen bu değişiklikle çok daha büyük bir tehdit altındayız. 2011'de olduğundan çok daha yüksek bir sesle tepki göstermemiz, barışçıl bir biçimde sesimizi duyurmamız ve bu düzenlemenin yasalaşmaması için elimizden geleni yapmamız gerekiyor" ifadelerini kullandı. - İSTANBUL
Son Dakika › Güncel › İnternet Yasasına Gelen Düzenlemeye Tepkiler Yağıyor - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?