Kılıçdaroğlu Meclis'i kanun yapma fabrikası olarak gören anlayış demokrasimizin gelişmesinin önündeki engeldir
MECLİS'İN YETKİLERİNİ GASP ETMEYE ÇALIŞAN ANLAYIŞ DEMOKRASİMİZİN ÖNÜNDEKİ EN BÜYÜK ENGELDİR
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ile Meclis'in 95'inci yaşı dolayısıyla TBMM Genel Kurulu'nda düzenlenen 23 Nisan Özel Oturumu'nda hitap etti. Meclis kürsüsünde demokrasi vurgusu yapan Kılıçdaroğlu, Türkiye Cumhuriyeti'nin demokratikleşme tarihi aynı zamanda bu Meclis'in yetkilerini savunma ve genişletme tarihidir. Bu Meclis'in yetkilerini gasp etmeye çalışan, Meclis'i de kanun yapma fabrikası olarak gören bir anlayış demokrasimizin gelişmesinin ve derinleşmesinin önündeki en büyük engeldir. Bu yüzden bu ülkeyi kuranlar, 23 Nisan gününü ulusal egemenlik ve çocuk bayramı ilan ettiler. Hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği, yaşanacak bir Türkiye umuduyla, Cumhuriyet Halk Partisi adına 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nı kutluyor, Türkiye'yi kuran Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını rahmetle, minnetle ve şükranla anıyorum dedi.
ZAFERLER VE ATILIMLAR, MUSTAFA KEMAL'İN ÖNDERLİĞİNDE MECLİS'İN ESERİ OLARAK HAYATA GEÇMİŞTİR
Meclis kürsüsünden 23 Nisan 1920 öncesi hakkında konuşan Kılıçdaroğlu, Adana, Afyon, Ardahan, Artvin işgal altında. Aydın, düşman kuvvetlerinin kontrolünde. İzmir ve İstanbul bütünüyle işgal edilmiş. Adana, Antep, Urfa, Maraş milli mücadele kavgası veriyor. Çukurova'nın pamuk tarlaları, Trakya'nın bereketli toprakları, Batı Anadolu'nun ovaları hepsi işgal altında. Limanlarımız, var olan sanayi varlığımız, ulaşım ve haberleşme merkezleri, Türkiye'nin en stratejik yerleri, düşman kontrolünde. 11 yıl süren kesintisiz savaşlarla, harap ve bitap düşmüş bir millet. Nüfus yaklaşık 11 milyon. 2 milyon kişi sıtma, 1 milyondan fazla insan frengi. Verem, tifo, çiçek, trahom salgını kol geziyor. Binlerce köyde sığır vebası var. Doğan her iki bebekten biri ne yazık ki hayatını kaybediyor. Meclis-i Mebusan kapatılmış. Hükümet yok, ordu yok, silah yok, cephane yok, yani devlet yok. İşte 23 Nisan 1920'de, bu Meclis'in açıldığı gün Türkiye'nin manzarası bu. Ondan sonra aralıksız savaşlar, benzersiz bir mücadele, ateş çemberinden geçen bir millet, eşi benzeri görülmedik zor koşullarda kazanılan zaferler. Arkasından aralıksız devrimler. Yeni bir Cumhuriyet, yeni bir anayasa, çağdaş kanunlar, yepyeni bir ekonomi ve sürekli büyüyen, ilerleyen, gelişen bir Türkiye. Tüm bu zaferler ve atılımlar, Mustafa Kemal'in önderliğinde, bu Meclisin kararı, bu Meclisin eseri olarak hayata geçmiştir diye konuştu.
MECLİS MİLLİ EGEMENLİĞİN SEMBOLÜ OLMUŞTUR
Meclis'in milli egemenliğin sembolü olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, Var olma, yok olma mücadelesini bağımsızlıkla taçlandırmış bu yüce meclisin kişilik ve kimlik sahibi bir meclis olduğunu unutmamalıyız. Bu meclis, gazi bir meclistir; çünkü Milli kurtuluş savaşı vermiştir. Bu meclis kurucu bir meclistir; çünkü Devlet kurmuştur. Bu meclis özgürlükçüdür, milliyetçidir. Hiç şüphesiz bu Meclis devrimci bir Meclis'tir. Bu meclisin şanı büyüktür, şerefi büyüktür, elbette unvanları çoktur. Fakat öyle bir kavram var ki TBMM'nin diğer bütün niteliklerini kendi kuruluş kimyasında var olan o özelliğine borçluyuz. Olmazsa olmaz o kavramın adı hukuktur. Bu meclis, kendi varoluşunu millete ve hukuka borçludur. Bu bağlamda Anadolu ve Rumeli Müdafai Hukuk Cemiyetini çok iyi anlamak zorundayız. Unutulmaması gereken gerçek şudur. Bu meclis milletin hukukunu içerde ve dışarıda müdafaa etmek üzere kuruldu. ve bu meclis, hukukun üstünlüğüne inandığı içindir ki, bizi defalarca karanlığın içerisinden çekip, aydınlığa ulaştırmış bir meclistir. O nedenledir ki bu Meclis milli egemenliğin sembolü olmuştur ifadelerini kullandı.
BÖYLE BİR TABLO BU MECLİS'İN SAYGINLIĞINA GÖLGE DÜŞÜRMEZ Mİ
Atatürk'ün sözlerinden alıntı yapan Kılıçdaroğlu, Milli egemenliğin önemini Mustafa Kemal Atatürk şöyle anlatır. 'Bu kadar acı tecrübeyi geçiren milletin, bundan sonra egemenliğini bir kişiye vermesi kesinlikle mümkün değildir. Milletimiz, hiç kimsenin iznine gerek görmeden milli egemenliğini almış ve kullanmıştır. Milli egemenlik öyle bir nurdur ki, onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar yanar yok olur'. Evet 'Bu kadar acı tecrübeyi geçiren bir milletin, bundan sonra egemenliğini bir kişiye vermesi kesinlikle mümkün değildir. Bu ülkede egemen olan millettir ve millet egemenliğini kurumlar aracılığıyla kullanır. Yasama, yürütme ve yargı birbirinin karşıtı değil, çağdaş bir iş bölümü içerisinde çalışması gereken kurumlardır. Bu kurumlar, demokraside denge ve denetleme ağını oluştururlar. Güçler ayrılığı ilkesinin özü, demokrasiyi güçlendirmek ve milletin hakkını ve hukukunu güvence altına almaktır. Ama maalesef bu konuda ciddi sorunlar yaşıyoruz. Örneğin; Anayasamızın 98. maddesi diyor ki, 'Türkiye büyük millet meclisi soru, meclis araştırması, genel görüşme, gensoru ve meclis soruşturması yollarıyla denetleme yetkisini kullanır'. 24. dönemde sadece CHP milletvekillerinin verdikleri soru önergelerinden 11.436'sı yürütme organı tarafından cevaplanmıyorsa, burada ciddi bir sorunumuz var demektir. Hukuku göz ardı ediyoruz demektir. Yürütme organının yasama organını tanımaması demektir. Açıkça sormak istiyorum. Böyle bir tablo bu Meclis'in saygınlığına gölge düşürmez mi şeklinde konuştu.
12 EYLÜL DARBE HUKUKUNU DEĞİŞTİRİP PARLAMENTER SİSTEMİ YENİDEN GÜÇLENDİRMEK ZORUNDAYIZ
12 Eylül yasalarıyla parlamenter sistemin yara aldığını söyleyen Kılıçdaroğlu, Bizim yaklaşık 150 yıllık bir parlamenter demokrasi tarihimiz var. Parlamenter demokrasi, siyasal ve sosyal kültürümüzün parçasıdır. Ancak 12 Eylül darbe yasalarıyla parlamenter sistemimiz derin yaralar almıştır. Darbe yasalarıyla; siyasal partiler lider sultasına bırakılmış, seçim barajları ile milli iradenin mecliste gerçek anlamda temsili engellenmiş, Bunun sonucu olarak Meclis, sağlıklı denetim yapamaz hale getirilmiştir. Hele hele, kuvvetler ayrılığını ayak bağı gören bir anlayış demokrasimize de, Meclisin saygınlığına da gölge düşürmüştür. O kadar ki, Meclis'in bütçe hakkı bile kısıtlanmıştır. Bu manzara kabul edilemez. Türkiye üçüncü sınıf bir demokrasiye, layık bir ülke değildir. 12 Eylül darbe hukukunu değiştirip, kuvvetler ayrılığına dayanan parlamenter sistemi yeniden güçlendirmek zorundayız açıklamasında bulundu.
MECLİS'İN YETKİLERİNİ GASP ETMEYE ÇALIŞAN ANLAYIŞ DEMOKRASİMİZİN GELİŞMESİNİN ÖNÜNDE ENGELDİR
CHP Lideri Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü Türkiye Cumhuriyeti'nin demokratikleşme tarihi aynı zamanda bu Meclisin yetkilerini savunma ve genişletme tarihidir. Bu Meclis'in yetkilerini gasp etmeye çalışan, meclisi de kanun yapma fabrikası olarak gören bir anlayış demokrasimizin gelişmesinin ve derinleşmesinin önündeki en büyük engeldir. Bizim çocuklarımıza karşı bir borcumuz var. Daha güçlü, daha özgür, daha zengin bir Türkiye'yi onlara bırakmalıyız. Bu yüzden bu ülkeyi kuranlar, 23 Nisan gününü ulusal egemenlik ve çocuk bayramı ilan ettiler. Hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği, yaşanacak bir Türkiye umuduyla, Cumhuriyet Halk Partisi adına 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nı kutluyor, Türkiye'yi kuran Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını rahmetle, minnetle ve şükranla anıyorum
Son Dakika › Güncel › Kılıçdaroğlu 'Meclis'i Kanun Yapma Fabrikası Olarak Gören Anlayış' Açıklaması - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?