Aydın Adnan Sezgin: "Maalesef, Türkiye'nin Dış Politikası Kalmamıştır. - Son Dakika
Güncel

Aydın Adnan Sezgin: "Maalesef, Türkiye'nin Dış Politikası Kalmamıştır.

Aydın Adnan Sezgin: "Maalesef, Türkiye\'nin Dış Politikası Kalmamıştır.

İYİ Parti Aydın Milletvekili Aydın Adnan Sezgin, “Maalesef, Türkiye'nin dış politikası kalmamıştır. Küresel dengeler değiştikçe Türkiye uluslararası ilişkilerinde savruldukça savruluyor. Toparlanmaya, bazı ülkelerle anlamsız yere bozulan ilişkilerimizi de normalleştirmeye çalışıyorsunuz. Bunu destekliyoruz elbette. Ama toparlanma bir türlü olmuyor, gerçekleşmiyor, normalleşme ya tutmuyor yahut da eksik kalıyor. Niye? Çünkü iktidarınız uluslararası alanda çok şeyi yitirdi, özellikle güvenilirliğini yitirdi” dedi.

08.11.2022 17:31  Güncelleme: 19:10
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

İYİ Parti Aydın Milletvekili Aydın Adnan Sezgin, "Maalesef, Türkiye'nin dış politikası kalmamıştır. Küresel dengeler değiştikçe Türkiye uluslararası ilişkilerinde savruldukça savruluyor. Toparlanmaya, bazı ülkelerle anlamsız yere bozulan ilişkilerimizi de normalleştirmeye çalışıyorsunuz. Bunu destekliyoruz elbette. Ama toparlanma bir türlü olmuyor, gerçekleşmiyor, normalleşme ya tutmuyor yahut da eksik kalıyor. Niye? Çünkü iktidarınız uluslararası alanda çok şeyi yitirdi, özellikle güvenilirliğini yitirdi" dedi.

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda Dışişleri Bakanlığı'nın bütçe teklifi üzerindeki görüşmeler sürüyor. Komisyonda söz alan İYİ Parti Aydın Milletvekili Aydın Adnan Sezgin şunları söyledi:

"KEŞKE BÜTÇEYİ ALIP DÖVİZE YATIRMAK MÜMKÜN OLSAYDI"

"Dışişleri Bakanlığı'nın 2023 bütçesi kabaca hesapla 900 milyon dolar. Bütçe 2022 yılında ek bütçeyle birlikte 880 milyon dolar civarındaydı, küçük bir artış var. Yaşadığımız enflasyon nedeniyle bunları maalesef dolar olarak ifade ediyorum. Geçtiğimiz dönemde yıllık bütçenin o dönemdeki enflasyon nedeniyle yetersiz kalacağını söylemiştim, ek bütçe müzakereleri sırasında da Dışişleri bütçesinin artırılmasını savunmuştum. Mevcut enflasyon oranlarına ve tahminlerine göre bu bütçenin, mevcut bütçenin gerçek değeri çok aşınacak. Harcamalarının çok önemli kısmını döviz cinsinden yapan bir Bakanlık için çok zor bir durum; hele meseleler, sorunlar bu denli artmışken. Keşke bütçeyi alıp dövize yatırmak mümkün olsaydı, keşke Dışişleri Bakanlığı bütçesi biraz daha artırılabilseydi.

Kırılgan olan küresel düzen 2022 yılında iyice hırpalayıcı gelişmelere maruz kaldı. Elbette Rusya'nın Ukrayna'ya saldırısı bu gelişmelerin en önemlisi. Nükleer silah kullanımından dahi söz ediliyor. Küresel düzeyde askeri, siyasi, ekonomik, ekolojik birçok girift sınamayla karşı karşıyayız; belirsizlik ve istikrarsızlıkla dolu bir çağdayız Türkiye açısından. Bir de iktidarın kendi kendine yarattığı ciddi riskler, istikrarsızlıklar mevcut. Türkiye bu ortamda gerektiği gibi konumlanabildi mi yoksa savrulmalar ve tenakuzlar girdabında mı? Bazı yorumcular bu savrulmaları, tenakuzları taktik hamleler olarak nitelendiriyor. Bunlara hiç mi hiç iltifat etmiyoruz.

"MAALESEF, TÜRKİYE'NİN DIŞ POLİTİKASI KALMAMIŞTIR"

Maalesef, Türkiye'nin dış politikası kalmamıştır. Ben, 'Türkiye'nin dış alemle ilişkileri' veya 'uluslararası ilişkileri' ifadelerini kullanıyorum. Küresel dengeler değiştikçe Türkiye uluslararası ilişkilerinde savruldukça savruluyor. Toparlanmaya, bazı ülkelerle anlamsız yere bozulan ilişkilerimizi de normalleştirmeye çalışıyorsunuz. Bunu destekliyoruz elbette ama toplanma, toparlanma bir türlü olmuyor, gerçekleşmiyor, normalleşme ya tutmuyor yahut da eksik kalıyor. Niye? Çünkü iktidarınız uluslararası alanda çok şeyi yitirdi, özellikle güvenilirliğini yitirdi. Bunun nedenlerine girmeyeceğim ama ulusal çıkar mefhumundan uzaklaşma konusunu da zikretmeden edemeyeceğim. Yönettiğiniz Bakanlık çoğu zaman itfaiyeci vazifesi görüyor, dikkatle kullanılması gereken enerji boşa harcanıyor, lüzumsuz maliyetler doğuyor, bu maliyeti tüm ülke ve vatandaşlar ödüyor.

Birincisi, bu kadar uzun bir süre Dışişleri Bakanlığı vazifesini yürüttükten sonra dışarıdan tayinlerin doğru olmadığı kanaati edindiğinizi düşünüyorum ancak son Büyükelçiler Kararnamesiyle dışarıdan atama eğilimi devam etmiştir. Bu keyfi atamaların toplam sayısı kaça ulaşmıştır? Bu şekilde atananların yurt dışında fiilen görevde bulunan toplam büyükelçi sayısı içindeki oranı nedir? Keza, merkezde yönetici konumundaki memurlar arasındaki denge hangi düzeydedir? Bakanlığın işlevinin tali hale getirilmesi de dahil olmak üzere pek çok yanlış uygulama neticesinde uluslararası ilişkilerimiz sürekli sarsıntı halinde. Dış ilişkilerimizde Cumhurbaşkanlığının mutlak ağırlığının yanında Milli Savunma Bakanlığının da payı hiçbir zaman olmadığı kadar artmıştır. Keza, Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanlığı da öne çıkmaktadır. Bu tespit hem karar hem de uygulama aşamaları için geçerli. Uluslararası ilişkileri yönetmekle görevli Dışişleri Bakanlığı bu durumu nasıl değerlendiriyor?

"LİBYA'DA TARAFLARIN BİR ARAYA GETİRİLMESİNE İLİŞKİN SIKINTILAR ARTMAKTADIR"

Libya'da tarafların bir araya getirilmesine ilişkin sıkıntılar artmaktadır. 'Türkiye'nin bazı adımları bu süreci daha da zorlaştırıyor' algısı yerleşmektedir. Geçen hafta gerçekleştirilen Arap Ligi zirvesinde konuya yüzeysel değinilmiş olsa da önceki ay düzenlenen Dışişleri Bakanları toplantısında Arap Ligi Türkiye'ye Libya'daki müdahalelerine son verme çağrısında bulunmuştur. Arap Ligi'nin Türkiye'nin Arap ülkelerinin iç işlerine karışmasını izlemekle görevli Bakanlar Komitesi kurmuş olması başlı başına üzüntü vericidir.

"MISIR'LA BAŞLATILAN NORMALİZASYON SÜRECİ BU DEFA MISIR TARAFINDAN ASKIYA ALINMIŞTIR"

'Ulusal çıkar' kavramından tamamen koparak ilişkilerimizi anlamsız şekilde bozduğumuz Mısır'la başlatılan normalizasyon süreci bu defa Mısır tarafından askıya alınmıştır. Mısır, Libya'daki faaliyetlerimizi de gerekçe göstermektedir. Türkiye, Libya'da uzlaştırıcı, yapıcı bir rol oynama ve bu ülkenin geleceğinde etkili şekilde söz sahibi olma fırsatını iyi kullanmıyor izlenimi vermektedir. Ayrıca, akdettiğimiz muhtıraların Libya siyaset sistemi içinde kimin tarafından nasıl onaylanacağına ve tam olarak nasıl yürürlüğe gireceğine dair belirsizlikler sürmektedir. 2019'dan beri sorduğumuz soruyu tekrarlıyorum: Libya'yla mutabakat muhtıralarının ve protokollerin Libya tarafınca onaylanıp meşru şekilde yürürlüğe girmesinin önündeki engelleri nasıl aşacağız? Geçtiğimiz eylül ayında Türkiye ile Libya arasında hidrokarbon ve askeri iş birliği konularını da içeren yeni 4 mutabakat muhtırası imzalanmıştır ayrıntıları tam olarak bilmiyoruz bunları onay için Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne ne zaman getirmeyi düşünüyorsunuz?

"GİRİT'TEN DEDEAĞAÇ'A KADAR KURULAN ÜSLERİN VARLIK SEBEBİ NEDİR?"

ABD'nin Yunanistan'da birçok üs kurduğu biliniyor, sınırımızda iki ülke ortak tatbikatlar da yapıyor. AK Parti'ye yakın olarak tanınan birçok yorumcu bu üsleri ve tesisleri Türkiye'ye karşı bir konumlama olarak görmektedir. Sayın Cumhurbaşkanı da Dedeağaç'taki üslerle ilgili olarak şu veciz sözleri söyledi: 'Kime karşı kurdunuz?' diye sorduğumuzda 'Rusya'ya karşı' diyorlar, yemeyiz.' Birçok sorun yaşadığımız ABD, cılız bir üslupla üslerin Rus tehdidiyle bağlantılı olduğunu söylemektedir. Yetkili makam olarak size soruyorum Sayın Bakan: Girit'ten Dedeağaç'a kadar kurulan veya tahkim edilen üslerin, tesislerin varlık sebebi nedir?

Keza Yunanistan'ın ülkemize karşı şımarıkça bir tutum içine girmesinin, bir gün yumuşama mesajı verip ertesi gün celallenmesinin Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de yarattığı boşluktan ve uluslararası düzeyde yalnızlaşmasından, ABD sistemiyle ilişkileri yönetememesinden kaynaklandığı yönündeki görüşe yanıtınız nedir? Sayın Cumhurbaşkanı 3 Eylül 2022 tarihli bir konuşmasında Yunanistan'ın bazı adaları işgal ettiğini ifade etmiş ve "Vakti geldiğinde gerekeni yaparız." demiştir. Bu adalar hangileridir, ne zaman işgal edilmiştir? Adaların silahlandırılması da ayrı büyük bir sorundur, buna siz de değindiniz.

Kıbrıs'ta egemen eşitlik ve eşit uluslararası statü temelinde iki devletli çözüm uygun formüldür. Bir de Kıbrıs'a 15 Ekim itibarıyla Rus charter seferlerinin başlayacağı yönünde söylentiler çıkmış ancak henüz bir gelişme olmamıştır. Bu konuda bilgi verirseniz memnun oluruz.

"RUSYA HİÇBİR ZAMAN OLMADIĞI KADAR BÖLGEYE NÜFUZ ETMİŞ DURUMDADIR"

Ermenistan ile Azerbaycan arasında yaşanan savaş sonrasında kardeş Azerbaycan, işgal altındaki topraklarını ve Yukarı Karabağ'ın bir kısmını kurtarmıştır. Bununla birlikte, Rusya hiçbir zaman olmadığı kadar bölgeye nüfuz etmiş durumdadır, hatta birçok açıdan başat konumdadır. Bunun orta ve uzun vadede Türkiye ve Azerbaycan'a hatta bölgeye zarar vermesinden endişeliyiz. Somut olarak şu soruların yanıtını merak ediyorum: Yukarı Karabağ'ın halihazırda Ermeni işgali altındaki kısmına ne olacaktır? Bu bölgeye geçtiğimiz hafta Rusya'da şöhret olmuş Ermeni asıllı bankacı bir Rus vatandaşının yönetici olarak atandığını da hatırlatmak istiyorum.

"SURİYE'DEKİ RİSK VE TEHDİTLERİN ÇOĞUNUN MÜSEBBİBİNİN İKTİDARINIZ OLDUĞUNU KABULLENMEK GEREKİYOR"

Maalesef, Suriye'deki risk ve tehditlerin çoğunun müsebbibinin iktidarınız olduğunu kabullenmek gerekiyor ve 2011'den beri bu böyledir. Geçmişte sorduğum bir soru üzerine siz ve Sayın Milli Savunma Bakanı, NATO'nun ulusal kimliğimizin bir parçası olduğunu beyan etmiştiniz, bizim buna bir itirazımız yok. Gerçi, Sayın Cumhurbaşkanının Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) üyeliği arayışıyla bu örtüşmemektedir. Bu tuhaf arayışa cevap, ŞİÖ'nün Rus yetkilisinden gelmiştir. Demek ki Sayın Cumhurbaşkanı bu konuda yeteri derecede bilgilendirilmemişmiş. Esasen, ŞİÖ içi boş, sembolik bir örgüttür; Çin ve Rusya'nın hakimiyeti altında hürriyetçi demokrasi anlayışına meydan okuma teşkilatı niteliğindedir.

Bu minvalde, size daha önce bu çatı altında sorduğum bir soruyu yinelemek istiyorum: Ülkemizde insan hakları, hukukun üstünlüğü anlayışı ve demokrasi bu denli geriye gitmişken Avrupa Birliği'nin beklediğimiz adımları atmasını mümkün görüyor musunuz? Bu koşullarda AB'ye üyelik arzusunda sahiden samimi misiniz? Bu soruları sorarken AB'nin vahim hatalarını göz ardı etmiyorum.

"İKTİDARINIZ AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ'NİN BAZI KARARLARINI UYGULAMAMAKTADIR"

Şu anda Avrupa Konseyi'nin İnsan Hakları Sözleşmesi'ni de en fazla ihlal eden ülkelerden birisiyiz. Türkiye, Konsey'de denetim sürecindedir. İktidarınız, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin bazı kararlarını uygulamamaktadır; oysa, Avrupa Konseyi'nin kurucu üyesiyiz. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin yazımına fiilen katıldık. Eski bir AKPM Başkanı olarak, bugün Avrupa Konseyi'nin ve değerlerinin uluslararası kimliğimizin neresinde olduğunu düşünüyorsunuz? Bu soruyu sorarken AKPM'nin geçtiğimiz haftalarda Rusya'yı 'terörist devlet' ilan ettiğinin de altını çizmek istiyorum.

Çin rejimi, Doğu Türkistan'da Uygur Türklerine ve Çin'deki diğer soydaşlarımıza ağır ve vahim şekilde zulmetmektedir, konuşmanızda Uygur Türklerini sadece telaffuz ettiniz Sayın Bakan. İktidarınız, maalesef, uzun yıllar Doğu Türkistan'daki ağır ve kitlesel insan hakları ihlallerine, insanlığa karşı suç kategorisindeki uygulamalara ses çıkaramamıştır. Bugün yavaş yavaş ve tereddüt içinde milletimizin duygu ve düşüncelerini yansıtmaya başladınız. Bu adımlardan memnuniyet duyuyoruz ancak bunlar yetersizdir."

Kaynak: ANKA

Son Dakika Güncel Aydın Adnan Sezgin: 'Maalesef, Türkiye'nin Dış Politikası Kalmamıştır. - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement