AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, " Türkiye'de Adnan Menderes'e idam cezasını veren Salim Başol'un bugün adı anılmıyorsa önümüzdeki on yıllarda da Mısır'da Mursi ve arkadaşları anılacak ama ona idam cezası verenler tarihin çöplüğüne atılacak" dedi.
Ahmet Davutoğlu, partisinin Maltepe'deki etkinlik alanında düzenlenen "Büyük İstanbul Mitingi"nde yaptığı konuşmada, çözüm süreciyle tüm amaçlarının milli birlik ve beraberliği ihdas etmek olduğunu belirtti.
"Nifak ekenlere karşı inadına milli birlik, milli beraberlik diyecek miyiz? Dün Balıkesir'deydim. Kuvayımilliye'nin ateşinin atıldığı yerde, Kuvayımilliye bayrağını taşıyan AK Parti kadroları, Kuvayımilliye'yi 2023'e taşıyacak mıyız?" diye soran ve kalabalıktan "Evet" yanıtını alan Davutoğlu, "İşte bizim milli birliğimiz beraberliğimiz bu. Çanakkale Savaşı'nda, Sarıkamış'ta omuz omuza olanları kimse bölemez, ayıramaz. Biz, 'Biz' dediğimizde 78 milyonu kastederiz. Başkaları gibi şu veya bu etnik grubu, şu veya bu mezhebi kastetmeyiz" diye konuştu.
Davutoğlu, AK Parti'nin milli birliğin, beraberliğin adresi, vatanın, 78 milyonun kardeş olmasının teminatı olduğunu vurguladı.
Konuşmasında 14 Mayıs'taki "Demokrasi ve Özgürlük Adaları Temel Atma Töreni"ne değinen Davutoğlu, şöyle devam etti:
"14 Mayıs'ta, bu denizin hemen karşısında, yıllardır bakmaktan hep hüzün duyduğumuz Yassıada'daydık. Yani şehit Adnan Menderes'in ve arkadaşlarının idam sehpasına, şehadete yürüdüğü Yassıada'da. Orada Sayın Cumhurbaşkanımız teşrikiyle başlatılmış olan Yassıada Özgürlük ve Demokrasi Projesini hayata geçirdik. Hemen aynı gün, biz Yassıada'dayken 2 olay oldu ki ders mahiyetindedir. Bir; bu paralel çetenin savcıları, 17-25 Aralık'la darbe yapmak isteyenler meslekten men edilince o gün dediler ki 'Bunların da akıbeti Adnan Menderes gibi olacak'. Yani bana, Cumhurbaşkanımıza Adnan Menderes'i işaret ediyorlar. Be hey gafiller, eğer biz, bize şahadet nasip olacaksa Allah şahit ki millet için, vatan için, Allah için şehit olacaksak bir an tereddüt etmez Hazreti Azrail'e 'aleykümselam' deriz. Bizi akıllarınca korkutacaklar. Bilmezler mi ki ben Hazreti Mevlana'nın diyarında doğmuş ondan ders almışım. Biz ölümü Şebi Aruz, düğün gecesi diye karşılayanlardanız. Rabbim yeter ki bize şehadeti nasip eylesin. Bir an durmayız. Hazreti Azrail'e 'aleykümselam' der, Allah'ın izniyle davamızın arkasında sizler gibi takipçilerinin olduğunu bilerek yolumuza yürürüz."
"Bunların hepsi darbeci"
Muhalefet liderlerine "Yassıada'yla ilgili tutumunuz nedir? 27 Mayıs'ı telin edin" dediğini kaydeden Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Şimdiye kadar Kılıçdaroğlu'ndan 27 Mayıs'ı lanetleyen bir söz duydunuz mu? Çünkü bunların hepsi darbeci. Bahçeli'den duydunuz mu? Adnan Menderes'in o şehadetine giden yolda kimin sorumluluğu varsa hepsi tarih önünde hesap verdi, verecek. Tam biz bunları konuşurken Türkiye'deki darbeden 55 yıl sonra, Mısır'da seçilmiş Cumhurbaşkanı, Mısır'ın ilk seçilmiş Cumhurbaşkanı Mursi'ye modern firavunlar idam cezası verdiler. Bakın burada Rabia işaretlerini görüyorum. Buradan Kahire'ye bir selam olsun. Ellerimizi kaldıralım ve diyelim ki nasıl Türkiye'de Adnan Menderes'e idam cezasını verem Salim Başol'un bugün adı anılmıyorsa önümüzdeki on yıllarda da Mısır'da Mursi ve arkadaşları anılacak ama ona idam cezası verenler tarihin çöplüğüne atılacak."
Mısır'da idam cezasına, baskılara, zulümlere rağmen hak mücadelesini sürdürüldüğünü kaydeden Davutoğlu, geçmişte Türkiye'de de benzeri süreçlerin yaşandığını hatırlatarak, şunları aktardı:
"27 Mayıs'ta Adnan Menderes'i durdurdular. 12 Mart muhtırasını verdiler, o zamanın Başbakanı bıraktı gitti, geride kalanlar koalisyon hükümeti kurdular. 12 Eylül'de o zaman rahmetli Özal'a ne çileler çektirdiler. ve 28 Şubat... Buradaki bacılarım bilir, hepimiz biliriz nasıl bir zulüm düzeni kurduklarını biliriz. Önce Sayın Abdullah Gül, sonra Sayın Recep Tayyip Erdoğan hep üzerimizde bir Demokles'in kılıcını tutmaya çalıştılar, hep engellemeye çalıştılar, hep durdurmaya çalıştılar. Önce kurucu Genel Başkanımızı yasakladılar, 2002'de seçime giremedi. Bizim iktidar olmamızı engelleyebildiler mi? Sonra 2004'te 'Genç subaylar rahatsız' dediler. Bizim yürüyüşümüzü durdurabildiler mi? 2007'de e-muhtıra verdiler. Zannettiler ki 50'li, 60'lı, 70'li, 80'li yıllarda olduğu gibi Başbakan terk eder gider ama karşılarında bu sefer Recep Tayyip Erdoğan vardı ve AK kadrolar vardı. Biz bu baskılara boyun eğdik mi? Elif gibi ayakta duranlar, kıyamda duranlar bu baskılar karşısında boyun eğer mi? Şimdi söz verin sonunda akitleşeceğiz, ne baskı gelirse gelsin, kim ne tuzak kurarsa kursun aziz İstanbul, kıyamda olacak mısınız? Ayakta olacak mısınız? Bir an bile darbecilere, vesayetçilere, paralelcilere bir an bile taviz vermeden dimdik duracak mısınız? E-muhtıra olmayınca, 'AK Parti kadroları cumhurbaşkanı seçemez' dediler, Sayın Abdullah Gül Cumhurbaşkanımız seçildi. Arkasından parti kapatma davası açtılar, 2008'de. Bizi durdurabildiler mi? Yola devam ettik."
"Milletle barışık sistemlerden korktular"
Gezi olaylarında da benzeri bir senaryonun ortaya konulmak istendiğini kaydeden Davutoğlu, "Gezi olayları aynen Mursi'nin iktidardan edilişine denk gelen günlere geliyor. Hesap şuydu: 2011'de başlayan Arap Baharı, Türkiye'deki demokrasi rüzgarını bütün bölgeye yayıyordu. Korktular. Milletle barışık sistemlerden, yeni bir Ortadoğu'dan korktular ve önce bizi durdurmaya çalıştılar. Durduramadılar. Sonra Mısır'da darbe yaptılar. Bölgede mezhep çatışmasını, etnik çatışmayı kışkırttılar. Son ümit Türkiye idi. Onun için milletimiz dimdik ayakta durdu" dedi.
Davutoğlu, milletin 17-25 Aralık komplolarına karşı da gereken dersi verdiğini kaydederek "Şimdi 7 Haziran'a yürüyoruz. 7 Haziran sadece Türkiye'nin seçimi değildir. 7 Haziran bütün Ortadoğu'nun, Balkanlar'ın, Kafkaslar'ın, Orta Asya'nın seçimidir. 7 Haziran'da yeni bir Türkiye'ye var mıyız? Onun için bütün çeteleri toplayıp bizi engellemeye çalışıyorlar" diye konuştu.
Otoriterlik iddiası
AK Parti'ye "otoriterlik" iddiasında bulunanlara da seslenen Davutoğlu, mitinge katılanlara "Biz iktidara geldiğimizde Devlet Güvenlik Mahkemeleri vardı, kim kaldırdı? Biz iktidara geldiğimizde Olağanüstü Hal vardı, kim kaldırdı? Biz iktidara geldiğimizde EMASYA vardı, kim kaldırdı? Biz iktidara geldiğimizde başörtüsü zulmü vardı, kim kaldırdı? Biz iktidara geldiğimizde imam hatip liselerinin önü kapatılmıştı? Kim bu önü açtı kim? Biz iktidara geldiğimizde anadilde eğitim yasaktı, kim kaldırdı? Biz iktidara geldiğimizde Anadolu lehçelerinde siyasi propaganda yasaktı, kim kaldırdı? Biz iktidara geldiğimizde her karakolda işkence iddiaları vardı? İşkenceyi tarihe kim gömdü?" diye sordu.
Kalabalıktan "AK Parti" cevabını alan Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Onlar konuşur, AK Parti yapar. Onlar özgürlüklerin lafını eder AK Parti, özgürlüklerin teminatıdır. Hürriyetlerin teminatıdır. Azınlık vakıflarının malları iade edildi. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkı tanındı. Siyasi partilerin kapatılması tarihe karıştı. Şimdi bütün bunları görmeyenler, tutturmuşlar AK Parti otoriterliği temsil ediyor. Aslında AK Parti'yi bu şekilde itham ederek kendi otoriter rejimlerini kurmaya çalışıyorlar. Türkiye'ye bir Sisi arıyorlar Sisi? İzin verecek miyiz? İzin verecek miyiz?"
Özgürlüklerin insanın onuru, insan onurunu korumanın ise herkesin görevi olduğunu vurgulayan Davutoğlu, "İnsan onuru adına Türkiye de ve dünyada zalimlere karşı dimdik durmaya var mıyız?" diye sordu.
"Kılıçdaroğlu'na bir hesap dersi verecek miyiz?"
AK Parti iktidara geldiğinde Türkiye'nin IMF'den borç talep eden bir ülke konumunda olduğunu kaydeden Davutoğlu, IMF'e borç defterini kapattıklarını, 230 milyar dolar olan milli geliri 830 milyar dolara çıkardıklarını aktardı.
Kişi başına düşen milli geliri 2 bin 500-3 bin dolarlardan 10 bin 440 dolara çıkardıklarını dile getiren Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Buradan yükselen bir Türkiye çıkmaz mı? Şimdi gittiği her yerde Kılıçdaroğlu yalanla meşgul. Dün meydan okudum İstanbul'dan yine meydan okuyorum. Türkiye'de diyor, 200 liranın altında geliri olan 17 milyon kişi var. Toptan külliyen yalan. Şuradan bakın, bizim dönemimizde yüksek lisans öğrenci bursu bile 300 lira, engelli kardeşlerimize 25 lira veriliyordu biz gelene kadar şimdi 417 lira veriyoruz. Yaşlı maaşı 45 liraydı, şimdi 200 lira. Bunlar sosyal yardımın en düşükleri. Bir ailede engelli varsa ona ayrıca 780 lira bakım maaşı veriyoruz. Şimdi bunları görenler, yani yaşayanlar her yerde bize teşekkür ediyor, Kılıçdaroğlu ise yalan üretmeye devam ediyor. Hesap o kadar meydanda ki, bunun hesap anlayışı yok. 17 milyon, 200 liranın altında. Bin liranın altında emekli sayısı 8 milyon, 6 milyon da işçi var diyor 31 milyon. Allah aşkına, böyle bir Türkiye'den kişi başına düşen milli gelir, 10 bin 440 dolar, yani 27-28 bin Türk Lirası nasıl olur? Bu Kılıçdaroğlu'na bir hesap dersi verecek miyiz?"
(Sürecek)
Son Dakika › Politika › AK Parti'nin Büyük İstanbul Mitingi' - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?