GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ :
Kongreden görüntüler
Fransız Danıştay Başkanvekili Jean-Marc Sauve'un konuşması
Danıştay Başkanı Güngör'ün konuşması - Danıştay Başkanı Güngör:
"Adalete ulaşmayı hızlandırmak, etkili hale getirmek biz hukukçuların, yargıçların öncelikli görevi. Devletler, sistemlerini kurar ama bunların uygulayıcısı kişiler, kurumlar daha etkili, daha başarılı yöntemleri sürekli tartışmalıdır"
"Yenilik arayışı gereklidir. Zaman içerisinde bazı sistemlerin işlemez, beklentilere cevap vermez olduğu çok net görülür. Alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemleri arayışı da bunlardan biridir"
Fransız Danıştay Başkanvekili Jean-Marc Sauve:
"Hukuki mirasımız, İstanbul'da, Paris'te, Brüksel'de terörist saldırılar vesilesiyle tehdit altına alınıyor. Bu yeni tehditlere karşı demokrasilerimiz, tabii ki kendilerini korumalıdır, değerleri ve ilkeleri üzerinde daha fazla birleşmeli, iş birliklerini derinleştirmeli ama aynı zamanda da soğukkanlılıklarını koruyarak, hukuk devletinin esas teminatlarına bağlı kalmalıdırlar"
Danıştay Başkanı Zerrin Güngör, adalete ulaşmayı hızlandırmanın, etkili hale getirmenin hukukçuların, yargıçların öncelikli görevi olduğunu belirterek, "Devletler, sistemlerini kurar ama bunların uygulayıcısı kişiler, kurumlar daha etkili, daha başarılı yöntemleri sürekli tartışmalıdır. Yenilik arayışı gereklidir. Zaman içerisinde bazı sistemlerin işlemez olduğu, beklentilere cevap vermez olduğu çok net görülür. Alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemleri arayışı da bunlardan biridir" dedi.
Güngör, Danıştay'ın dönem başkanlığını yürüttüğü ve "İdari Konularda Alternatif Uyuşmazlık Çözüm Yolları" ana temasıyla Grand Tarabya Oteli'nde düzenlenen 12. Uluslararası Yüksek İdari Yargı Mercileri Birliği (IASAJ) Kongresi'nde yaptığı konuşmada, bütün sistemlerin, kurumların insanların mutluluğu, huzuru ve güveni için bulunduğunu, toplumsal güveni, huzuru sağlamanın da hukukçuların önemli katkı, destek ve çalışmaları olduğunu söyledi.
Toplumun beklentisinin, adalete bir an evvel ulaşmak olduğunu ifade eden Güngör, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Adalete ulaşmayı hızlandırmak, etkili hale getirmek biz hukukçuların, yargıçların öncelikli görevi. Devletler, sistemlerini kurar ama bunların uygulayıcısı kişiler, kurumlar daha etkili, daha başarılı yöntemleri sürekli tartışmalıdır. Yenilik arayışı gereklidir. Zaman içerisinde bazı sistemlerin işlemez olduğu, beklentilere cevap vermez olduğu çok net görülür. Alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemleri arayışı da bunlardan biridir. Güvenlik ve özgürlük dengesinde kişi hak ve hürriyetini koruyarak, toplum huzurunu temin etmek, başarılı ve mutlu bir geleceği saglamak adına hepimizin çalışmaları çok değerli."
Türk Danıştayı'nın 2013 yılında dönem başkanlığına seçildiği tarihten bu yana birliğin amacı doğrultusunda önemli adımlar attığını anlatan Güngör, birlik üyesi ülkeler arasında hakim değişimi programının, önemli faaliyetlerden biri olduğunu belirtti.
Güngör, 2015 yılında 5 coğrafi bölgeden seçilen 5 hakimin programdan yararlandığını, Paris Yürütme Kurulu Toplantısı'nda hakim değişim programından yararlanacak aday sayısının 2016'dan itibaren 10'a çıkarılması önerisinin kabul edildiğini söyledi.
Bir uluslararası idare hukuku oluşturulabilmesi için birliğin belirleyici olması gerektiğini ve bunun da imkansız olmadığını belirten Güngör, "Gerekirse, akademik dünyanın da katkısı alınarak evrensel bir idare hukuku inşa edilebileceğine inanıyorum. Ulusal idare yargı organlarının, üye ülkelerin yargı organlarıyla paylaşma iradesine sahip olması gerekir diye düşünüyorum." dedi.
"Alternatif yollar ile idari uyuşmazlıkların çözülmesi konusunda düşünmemiz gerekiyor"
Fransız Danıştay Başkan Vekili Jean-Marc Sauve de, birlik nezdinde Afrika, Amerika, Asya ve Avrupa olmak üzere dört coğrafi bölgenin temsil edildiğini, amaçlarının, birlik çerçevesindeki çalışmaları gerçekleştirmek, deneyimleri paylaşmak olduğunu söyledi.
Bunların hepsini hukukun üstünlüğü ve en iyi şekilde adaleti gerçekleştirmek adına yaptıklarını anlatan Sauve, bu bağlamda hakimler ve yargıçlar topluluğunun benzer zorluklarla karşılaştığını ifade etti.
Sauve, söz konusu toplantının teması çerçevesinde, yargı mercilerinin uyuşmazlık çözümü kapsamında, vatandaşmar ve idareler bağlamında ne önlemler alması gerektiğine ilişkin, şunları söyledi:
"Esasında söz konusu konu sadece bir hakimin ağzından çıkacak olan kararın ötesinde, uzun zamandır idari yargı makamlarına olan güven eksikliğini de öne çıkarır nitelite. Bu çerçevede tek bir hakimle bu sorumluluğun ortaya konulması ve söz konusu alternatif çözüm yollarının uygulamaya konulması çerçevesinde, esasında olmayan ve kendi omuzlarında çok farklı sorumluluklar taşıyan bir hakimle karşı karşıyayız. Onun vatandaşlar ve idarelerle olan ilişkisi bağlamında da önemli sorunlar karşımıza çıkmakta.
Her yerde 'atlas' tabir ettiğimiz hakimin tabii ki istenmesi söz konusu değil. Bu yüzden de daha genel bir çerçevede alternatif yollar ile idari uyuşmazlıkların çözülmesi konusunda düşünmemiz gerekiyor. Bu tabii ki vatandaşların çıkarı için. Zaten ulusal raporlar da bize bu tür alternatif yolların, uyuşmazlıkları daha çabuk ve daha az maliyetli bir şekilde çözmek yolunda önemli bir yöntem olduğunu gösteriyor. Tabii ki bu avantajların yanı sıra iki şartın öne çıktığını görüyoruz. Bir tarafta idarenin kanundan kaynaklanan bir takdir yetkisi olduğunu görüyoruz. Bu yüzden de sadece adil bir çözüm söz konusu oluyor. Diğer taraftan da yasallık ilkesi ve kamu düzeni kuralları idarenin uygulaması gereken en önemli ilkeler. Çünkü burada kamu kişiliklerinin, herhangi bir ülkede kendi yasal yetkilerinden feragat etmeleri veya ödememeleri geken bir meblağ ödemeleri söz konusu olamaz. Bu yüzden de dostane çözümlerin, kanunun çizdiği çerçeveler nezdinde ancak hayata geçirilebileceğini söylememiz gerekiyor."
"Adalete erişim hakkı, her zaman vatandaşın elinde olmalı"
Diğer taraftan mahkemelerin bakış açısından bakıldığında, alternatif usüllerin bu mahkemelerin iş yükünü azaltmaya ve işlemlerin daha hızlı bir şekilde ele alınmasına sebep olduğunu aktaran Sauve, alternatif bir yöntem başarıya ulaşmazsa ve temel haklara helal getirecek kadar uzarsa, adalete erişim hakkının her zaman vatandaşın elinde olması gerektiğini vurguladı.
Bunun yanında mahkeme marjında, yani yargılama başladıktan sonra ortaya çıkan alternatif yollar söz konusu olduğunda, burada yine hakimin otoritesi altında sürecin hızlandırılmasının söz konusu olduğunu anlatan Sauve, dostane çözüme girildiği zaman da taraflar arasında bir görüş birliği söz konusuysa, o zaman hakimin takipsizlik kararı vererek, alternatif çözüm yolunu öne çıkardığını söyledi.
Bu farklı usuller arasında herhangi bir rekabet, birbirini dışlamanın söz konusu olmadığını dile getiren Sauve, şu bilgileri verdi:
"Ülkeler arasında çok farklı uygulamalar söz konusudur ama bunlar arasında benzerlikler de vardır. İlk olarak klasik tabir ettiğimiz idari itirazlar karşımıza çıkıyor. Bu idari işlemin kararı veren idare ya da onun hiyerarşik üstü tarafından tekrar gözden geçirilmesi anlamına geliyor. Bu bazen sadece bir seçenek. Ancak bazı ülkelerde, idari itiraza gidilmesi şart oluyor idari hakimin önüne gitmeden önce. Nitekim bu böyle oluduğunda, ikinci kez verilen idari karar, birinci idari kararın yerine geçiyor ve sadece ikinci idari karar hakim önünde itiraza maruz olabiliyor. Klasik tabir edilen bu idari itirazlar, aslında daha önce söz konusu olmuş bir fikir alış verişinin derinleştirilmesi anlamına geliyor ve vatandaş bu şekilde idari birim ile irtibata geçerek, düzensizliğin düzeltilmesini talep edebiliyor. Bu şekilde belli bir yanlış anlaşma da bazen ortadan kaldırılabiliyor. Gereksiz yere yargılama sürecinin devam ettirilmesinin önüne geçilebiliyor. Ancak bu idari itirazların sürelerinin kısıtlı olmasından dolayı, bazen de idari birimlerin zaman ve beşeri kaynak eksikliği söz konusu olduğunda vatandaşların taleplerine her zaman olumlu yönde cevap verememesi söz konusu. Bu yüzden de idari itirazların yanı sıra alternatif çözüm yolları düşünülmüş."
"Küreselleşmeye rağmen, farklı ülkelerde farklı usüller söz konusu"
Kurumsallaştırılmış usüllere bakıldığında görüşler yoluyla tarafların aydınlatılması ya da bağımsız idari komisyonlar veya birimler tarafında bir anlaşmazlığın çözümlenmesinin söz konusu olduğunu anlatan Sauve, "Bir tarafta istişare organları söz konusu ki bunlar sadece görüş veriyor ve idareyi bağlamıyor bu görüşleriyle, diğer taraftan ise karar organları var. Neredeyse mahkeme rolünde olan ve bu karar organlarının kararları da idari hakim tarafından tekrar gözden geçirilebiliyor. Bu idari itirazlardan farklı olarak kurumsallaştırılmış bu usüller, heyetlerden oluşmuş organların, idari işlemleri gözden geçirmesi anlamına geliyor. Türkiye'den Kamu İhaleleri Kurumu örneğini verebiliriz. Diğer taraftan bütün ülkelerde, daha esnek ve daha dışsal alternatif usüller de öngörülmüş. Bu söz konusu olduğunda tarafların daha büyük bir özgürlüğü ve bazen de bir arabulucu yolu ile bir anlaşmaya varmaları söz konusu olabiliyor." ifadelerini kullandı.
Burada üç modelin bulunduğunu aktaran Sauve, "Sadece hakim arabuluculuk görevini üstlenebiliyor. İkinci olarak rekabetçi bir model var. O da arabulucunun bir hakim tarafından atanması ve bir kamu kuruluşu ya da özel bir kuruluşun bu arabuluculuğu onaylaması. Üçüncü bir modelde ise çok daha rekabetçi ama daha özgür bir model. Burada da bir arabulucunun, herhangi bir kurala uygun olmadan arabuluculuk faaliyetini götürmesi." diye konuştu.
Sauve, küreselleşmeye rağmen farklı ülkelerde farklı usüllerin söz konusu olduğunu belirterek, "Arabuluculuk, idari hukuk söz konusu olduğunda son derece yeni bir uygulama. Bir çok AB üyesi ülke, idari hukuk konusunda arabuluculuğa geçmedi. Fransa'da bu son derece kısıtlı tutuluyor ve şu anda bu uygulama alanının genişletilmesi yönünde çalışmalar söz konusu. Tabii ki bu usüllerle ilgili kullanım klavuzlarını daha iyi tanımlamamız, alternatif çözüm uygulamalarının avantajları üzerinde durmamız gerekiyor." dedi.
"Yeni tehditlere karşı demokrasilerimiz, tabii ki kendilerini korumalıdır"
Kongrenin genel kurul ile tamamlanacağına değinen Sauve, şunları kaydetti:
"Türkiye'nin girişimiyle, derneğimizin yönetişimi konusunda önemli bir reform başlatıldı. Burada idari organların daha dirençli ve daha etkin kılınması söz konusu. Diğer taraftan hakim değişim programlarının ne kadar etkili olduğunu tekrar belirtmek isterim. Bu sene de 15 hakim bu programdan yayınlanacak.
İstanbul'daki 12. kongremizin, 33 yıldan sonra derneğimizin hala ne kadar canlı olduğunu, kurucuların ön gördüğü şekilde aramızdaki tartışmaların ne kadar önemli ve doğrudan fikir alış verişine vesile olduğunu görüyoruz. Burada küreselleşme bağlamında, vatandaşların kişisel haklarının daha fazla teminat altında olduğunu görme beklentisi olduğunu görüyoruz. Diğer taraftan da halkların ifade ettiği iradelerin, hakimler tarafından göz ardı edilmemesi çok önemli. Tabii ki idarenin yargılanması, demokratik ve temel hakların korunması, vatandaşların beklentilerinin yerine getirilmesi gibi bütün konuları içeriyor. Biz de bu konuyla ilgili çalışan uzmanlar olarak İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ya da diğer bölgesel insan hakları sözleşmeleri metinlerinde ifade edilen değerler ve ilkeler çerçevesinde görevlerimizi yerine getirmeye çalışıyoruz. Unutmayalım ki bu hukuki mirasımız, İstanbul'da, Paris'te, Brüksel'de terörist saldırılar vesilesiyle tehdit altına alınıyor. Bu yeni tehditlere karşı demokrasilerimiz, tabii ki kendilerini korumalıdır, değerleri ve ilkeleri üzerinde daha fazla birleşmeli, işbirliklerini derinleştirmeli ama aynı zamanda da soğuk kanlılıklarını koruyarak, hukuk devletinin esas teminatlarına bağlı kalmalıdırlar."
Son Dakika › Güncel › 12. Iasaj Kongresi - Danıştay Başkanı Güngör - Fransız Danıştay Başkanvekili Jean-Marc Sauve - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?