GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: -Akdoğan'ın açıklamaları-Akdoğan'ın konuşmasının ardından fotoğraf çekilmesi-Akdoğan'ın gidişi Akdoğan AA Editör Masası'na konuk oldu- Başbakan Yardımcısı Akdoğan: (3)- "(PYD'nin Fırat'ın batısına geçme girişimi) Kusura bakmasın kimse, Türkiye buna seyirci kalmaz. Ne sınırımızdaki terör faaliyetlerine göz yumarız, ne de orada Arapların, Türkmenlerin ve diğer unsurların bir şekilde buradan kaçırılmasına, sindirilmesine, yok edilmesine"- "Onlar, şimdi Kürtlere zulmeden, baskı yapan, Esed'le işbirliği yapabiliyorlar. Kürtleri yok eden, Baba Esed o Esed, Kürtlere onlardan daha büyük zarar veren kimse geldi mi insanlık tarihinde? Ama onlarla işbirliği yapabiliyorlar, bunlarda Stockholm sendromu var"- "Demirtaş'ın bir yere 'Kürdistan' demesiyle orası Kürdistan olmuyor. Bunların çıkıp, 'biz özerklik ilan ettik' demesiyle de özerklik olmuyor. Bunlar lafla olacak şeyler değil"- "Burada bütün örgütler, adı ne olursa olsun ister MLKP, ister IŞİD, ister DHKP-C olsun bunların hepsi kötüdür. Bunların hepsiyle eş zamanlı olarak mücadele ediyoruz. Eş zamanlı derken Paralel Yapı'yı da bunun içine katıyorum. Çünkü oda bu kirli şer ittifakının orkestra şefidir" Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, PYD'nin Fırat'ın batısına geçme girişimine ilişkin, "Kusura bakmasın kimse, Türkiye buna seyirci kalmaz. Ne sınırımızdaki terör faaliyetlerine göz yumarız, ne de orada Arapların, Türkmenlerin ve diğer unsurların bir şekilde buradan kaçırılmasına, sindirilmesine, yok edilmesine" dedi. Akdoğan, Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'na konuk olarak gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı. Son yaşanan terör olaylarından sonra herkesin Çözüm Süreci'nin akıbetini sorduğu belirtilerek, "Çözüm Süreci devam edecek mi? Bunun devamı neye bağlı? AK Parti tek başına iktidar olmazsa Çözüm Süreci sona mı erer?" sorusu üzerine Akdoğan, çözüm ve öncesindeki tüm süreçleri bu hükümetin bu ülkenin temel bir sorunun çözmek için başlattığının altını çizdi. Bu süreçte yapılan her şeyi tüm reformları bu hükümetin yaptığını belirten Akdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Hizmetleri, yatırımları bu hükümet yaptı. Onlar sadece engel oldu. Bazen, 'biz mücadele ettik onun sonucunda bunlar oldu' diye propaganda yapıyorlar, böyle bir şey yok. Bunlar sadece süreci zehirlediler, sabote ettiler, olumlu adımların atılmasını bile yavaşlattılar. Çünkü bütün bu yapılanlar toplumsal destekle oluyor. Terörün varlığı, terör örgütünün bir şekilde bu süreci sabote edecek işler yapması toplumsal desteği azaltıyor. Bu yüzden de sürece hep zarar verdiler. Bundan sonra da bu felsefeye bu yaklaşıma sahip olan AK Parti iktidarıdır. AK Parti ne kadar güçlü olursa Çözüm Süreci o kadar hızlı bir şekilde neticelenebilir. Burada Çözüm Süreci'nin şu anda buzdolabında olması bizim Kürtleri kucaklamayacağımız, hizmet etmeyeceğimiz, yatırım yapmayacağımız, yaptığımız reformlardan geri adım atacağımız anlamına gelmiyor. Oradakiler bizim vatandaşımızdır, hangi etnik kökene, mezhebe ait olursa biz bütün vatandaşlarımıza hizmet etmeye, reform yapmaya, yatırım yapmaya devam edeceğiz."Bu süreci zehirleyen, süreci sürdürülemez hale getiren bir örgüt ve eylemleri olduğunu vurgulayan Akdoğan, "Siz isteseniz de yapamıyorsunuz, birileri yol kesiyorsa, adam kaçırıyorsa, tehdit ediyorsa, şehir merkezlerinde yapılanmalara gidiyorsa o zaman siz isteseniz de bunu devam ettiremiyorsunuz" dedi. Bu sürecin devam edebilmesi için bütün bu illegalitenin devre dışı kalması gerektiğini söyleyen Akdoğan, şunları kaydetti: "Bundan dolayı bu operasyonlar önem taşıyor, Çözüm Süreci'nin selameti açısından da önem taşıyor. Hem Çözüm Süreci perspektifini koruyoruz, bunu yapacaksak biz yapacağız, başka hiçbir parti de bunu yapamaz. Halkımızın hakkını hukukunu korumak için kamu düzeni tesis etmek için de güvenlik politikaları aynı şekilde devam edecek. AK Parti bu anlayışı devam ettirecek. Bunun ötesinde diğer partilerin bu meselelere katkıda bulunmasını da önemsiyoruz. CHP keşke bu konuda bugüne kadar destek verseydi. Şimdi 'Meclis'e havale edelim, Meclis çözsün' diyor. Biz Meclis'te Çözüm Süreci Komisyonu kurduk üye bile vermediler, katılmadılar. Bu yüzden somut öneriler, teklifler bütün partilerin ortak öneride bulunması biz bunu önemsiyoruz bu süreci dediğim şekilde devam ettireceğiz." - "Bunu Kürt kökenli kardeşlerimizin de anlaması lazım"HDP'lilerin "biz görüşüyoruz, seçimden sonra Çözüm Süreci hemen başlayacak" gibi yalanlar ortaya attığını da belirten Akdoğan, bu sözlere kimsenin inanmamasını istedi. "Bunların sözünün inandırıcılığı kalmadı, tam bir hayal kırıklığıdır bunlar" diyen Akdoğan, HDP'nin süreçte oynaması gereken rolü oynamayarak sürece ihanet ettiğini yineledi. Burada HDP'ye oy verenleri değil, yanlış yapan HDP yöneticilerini dile getirdiğini vurgulayan Akdoğan, "Düşünün sürekli size hakaret eden, 'katil' diyen 'hırsız' diyen, 'arsız' diyen sürekli süreçleri bozan birisiyle siz nasıl bunu devam ettirebilirsiniz. Bunu Kürt kökenli kardeşlerimizin de anlaması lazım" ifadelerini kullandı. Hep iyi niyetle, samimiyetle yürümeye çalışan bir hükümet olduğunu dile getiren Akdoğan, karşılarında ise sürekli bozan, tahrik eden bir anlayış olduğunu vurguladı. - "Demirtaş'ın bir yere 'Kürdistan' demesiyle orası Kürdistan olmuyor" PKK'nın Suriye kolu PYD'nin Fırat Nehri'nin batısına geçme girişimine karşı yapılan operasyon hatırlatılarak, "Sayın Demirtaş ise Cerablus dahil kuzey bölgelerini Kürdistan olarak niteledi. Burası Kürdistan mı, Türkiye neden müdahale ediyor?" sorusuna Akdoğan, "Demirtaş'ın bir yere 'Kürdistan' demesiyle orası Kürdistan olmuyor. Bunların çıkıp, 'biz özerklik ilan ettik' demesiyle de özerklik olmuyor. Bunlar lafla olacak şeyler değil" yanıtını verdi.Başbakan Yardımcısı Akdoğan, şöyle konuştu: "Tarihte nerelerin bu adla adlandırıldığı da biliniyor. Burada bir kere Fırat'ın batısı denilen alan Afrin'e kadar olan bölgede burada yaşayanların etnik dağılımı da bellidir. Arapların ve Türkmenlerin çoğunlukta yaşadığı bir bölgedir, çok düşük oranda Kürtlerin de olduğu bir bölgedir. Bu yüzden buraya hemen böyle çıkıp da hiç tarih, coğrafya bilmeden 'burası Kürdistan'dır' vesaire demek oradaki insanlara haksızlıktır. Türkiye'nin buradaki hassasiyeti bellidir. Kobani'de yapılması gerekenleri, insani yardımları, kucaklamayı yapan Türkiye'dir. Buna rağmen bir algı operasyonu yapılıyor, sanki 'Kürtlere düşmanmış, karşıymış' gibi, böyle bir şeyimiz yok bizim. Esed'le Türkiye'nin ilişkilerinin olduğu zamanda, orada Kobani'de neydi tablo? Küçük küçük Kürt gruplar vardı. Onlar vatandaş bile sayılmıyordu, nüfus kağıtları bile yoktu. Biz o dönemde bile onların hakları için mücadele ediyorduk."Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın o zaman yapılan görüşmelerde sık sık Esed'e "Bunları vatandaş olarak kabul edin hakkını, hukukunu verin" dediğini aktaran Akdoğan, kendilerinin oradaki insanların hak ve özgürlükleri için mücadele eden bir hükümet olduklarının altını çizdi. Akdoğan, "Onlar, şimdi Kürtlere zulmeden, baskı yapan, Esed'le işbirliği yapabiliyorlar. Kürtleri yok eden, Baba Esed o Esed, Kürtlere onlardan daha büyük zarar veren kimse geldi mi insanlık tarihinde? Ama onlarla işbirliği yapabiliyorlar, bunlarda Stockholm sendromu var. O bölgede dediğim gibi Arapların, Türkmenlerin olduğu bölge, oranın bu şekilde adlandırılması yanlıştır" diye konuştu.PYD'nin kendilerine tabi olmayan Kürtleri kaçırdığını, oradaki Arapların, Türkmenlerin evlerini yaktığını dile getiren Akdoğan, tam bir sindirme ve kaçırma politikası izlendiğini anlattı. Kandil'den getirdikleri silahlı adamlarla ceberut bir yapı kurulduğuna işaret eden Akdoğan, "Şimdi bu nasıl geliştirebiliriz? Şimdi Fırat'ın batısına geçip, oradaki Türkmenleri, Arapları da, ana yurdudur. Oradaki halkların, oradan nasıl kaçırabiliriz, nasıl sindirebiliriz? Böyle bir yaklaşım içinde. Kusura bakmasın kimse, Türkiye buna seyirci kalmaz. Ne sınırımızdaki terör faaliyetlerine göz yumarız, ne de orada Arapların, Türkmenlerin, diğer unsurların bir şekilde buradan kaçırılmasına, sindirilmesine, yok edilmesine" değerlendirmesinde bulundu. Yapılanların adeta bir soykırım olduğunu belirten Yalçın Akdoğan, buna seyirci kalınamayacağını tekrarladı. Suriye'nin geleceğine Suriye halkının bir bütün olarak karar vereceğini dile getiren Akdoğan, "Biz oradaki bütün halklar, Arap olsun, Türkmen olsun, Kürt olsun. Bunlar bizim kardeşimizdir, bunların hiçbiriyle problemimiz yok. Onlara baskı yapan yapılarla problemimiz var. Bunun adı ister Esed olsun, ister PYD olsun, ister IŞİD olsun bunlarla problemimiz olur ama halklarla problemimiz olmaz" diye konuştu. - "Millet de kimin ne mal olduğunu pazar günü ortaya koyacak" HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın Başbakan Ahmet Davutoğlu'na yönelik hakaret içeren sözlerinin hatırlatılması üzerine Akdoğan, "Türkiye yapar, o da izler. Türkiye'nin neler yaptığını, neler yapma kapasitesine sahip olduğunu izler. Millet de kimin ne mal olduğunu pazar günü ortaya koyacak" dedi.Bu tür ifadelerin bir parti başkanına yakışmadığını kaydeden Akdoğan, bu tür sözlerin paniğin ürettiği şeyler olduğunu söyledi. HDP'nin kaybetme korkusuyla her şeyi berbat ettiğini vurgulayan Akdoğan, "Şimdi bir kaybetme korkusuyla böyle bir noktaya getirelim. Gerilim, bir kriz olması lazım. Sürekli sanki 'hükümet Kürtlere karşı bir davranış içerisinde, sürekli kavga halinde.' Bunlar son derece yakışıksız ifadelerdir ve sen kendi devletine bir aidiyetin, mensubiyetin yokmuş gibi sürekli böyle bir dil kullanırsan, o zaman birileri sana 'git Kobani'de siyaset yap' der" açıklamasında bulundu. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "Terörle mücadele operasyonlarının oyları artırmak için özellikle yapıldığı" yönündeki iddialarının anımsatılması üzerine de Akdoğan, "7 Haziran da bir seçimdi, daha önce niye yapılmadı?" sorusunu yöneltti. Kendilerinin 10 ayrı seçime girdiğini, böyle bir şeyden hiçbir zaman medet ummadıklarını vurgulayan Akdoğan, bir inandırıcılığının bulunmadığını ve bunun bir sonuç olduğunu belirtti.Bu tür söylemlerin, "örgütün yaptıklarını görmezden gelme" anlamına geleceğini ifade eden Akdoğan, "Siz kalkıp 'operasyonlar bu amaçla yapılıyor' derseniz size derler ki o kadar uyuyan polisler şehit edildi. Eşinin yanında sivil askerler şehit edildi, bir sürü vatandaş hayatını kaybetti. Bunları kim yaptı? Terörü sen masum göstereceksin, olup biten bütün terör olaylarını görmezden geleceksin ve hükümete diyeceksin ki 'oy kazanmak için operasyon yapıyorsunuz.' Bu operasyonlar seçime endeksli değildir. Vatandaşın hakkını hukukunu korumak için bu operasyonlar seçimden sonra da hız kazanarak devam edecektir" değerlendirmesini yaptı.PKK terör örgütünün 7 Haziran'dan sonra eylemsizliğinin bittiğini açıkladığını anımsatan Akdoğan, şunları kaydetti: "Devrimci halk savaşı ilan eden PKK'dır ve diğer örgütlerdir. Onların sempatiyle baktığı diğer örgütler, MLKP'sinden DHKP-C'sine kadar. Bütün bunlar eş zamanlı Türkiye'ye saldırıya geçmiştir ve bunun bir sonucu olarak AK Parti Hükümeti, devlet bir takım operasyonlara başlamıştır. Bu bir sonuçtur, sebep değildir. AK Parti siyasi siyasi hesaplarla, insan hayatı üzerinden böyle işlere girişecek bir anlayışa sahip değildir. Kimlerin insan hayatına kastettiği bellidir. Kimlerin de insan hayatı üzerinden siyaset yaptığı bellidir. AK Parti buna karşı mücadele eden bir siyasi anlayıştır. Burada bütün örgütler, adı ne olursa olsun ister MLKP, ister IŞİD, ister DHKP-C olsun bunların hepsi kötüdür. Bunların hepsiyle eş zamanlı olarak mücadele ediyoruz. Eş zamanlı derken Paralel Yapı'yı da bunun içine katıyorum. Çünkü oda bu kirli şer ittifakının orkestra şefidir. Bütün bu örgütlerle, partilerle vesaire işbirliği içindedir. Türkiye aleyhine yürütülen uluslararası zemindeki kampanyanın konsorsiyumun da önemli bir parçasıdır. Bu yüzden nasıl süreci sabote etmek için ellerinden gelen her türlü kötülüğü yaptılarsa şimdi terörle mücadele sürecini akamete uğratmak için de her türlü kötülüğü bu paralel yapı yapıyor. Buna karşı da eş zamanlı mücadele etmemiz, hem demokrasimiz, hem hukukumuz için hem de terörle mücadelenin başarıya ulaşması için de çok büyük önem taşıyor. Bakın bunun IŞİD zihniyetinden hiç bir farkı yoktur."- "Paralel Yapı'nın temel felsefi de budur"DAEŞ'in temel felsefesinin "amaca ulaşmak için her yol mubahtır" olduğuna dikkati çeken Akdoğan, "Paralel Yapı'nın temel felsefi de budur. Bir tanesi insanların hayatına kastetmektedir, diğeri insanların hayatını mahvetmektir. Türkiye'de de mahvetmedikleri insan hayatı kalmadı. Her kesime zarar verdiler, bir ihanet şebekesidir bu. Casusluk faaliyeti yürütüyorlar başka bir takım yapılar adına yani Türkiye düşmanlarının amacına hizmet edecek şekilde burada yılanla çuvala girmekten de çekinmiyorlar. Bütün bunların hepsiyle eş zamanlı mücadele etme çok büyük önem taşıyor" dedi. Seçimden hayırlı sonuçlar çıkması temennisinde de bulunan Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, "AK Parti siyasetine Türkiye'nin çok ihtiyacı var. Güven ve istikrarın sürmesi için ihtiyaç var. Türkiye'nin birlik siyasetine ihtiyacı var. O da AK Parti siyasetidir. AK Parti'nin ortaya koyduğu projelere Türkiye'nin ihtiyacı var. Böyle baktığımızda Türkiye'nin AK Parti siyasetine ihtiyacı var. İnşallah halkımız bu yaşananları da değerlendirerek, bütün partilerin notunu verecektir" diye konuştu.
Son Dakika › Güncel › Akdoğan: 'Ak Parti Siyasetine Türkiye'nin Çok İhtiyacı Var' - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?