Görmez: "Biz Onlara Ev Olmalıyız" - Son Dakika
Güncel

Görmez: "Biz Onlara Ev Olmalıyız"

Görmez: "Biz Onlara Ev Olmalıyız"

Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, Mardin Ulu Cami’de Cuma Namazı’nda okuduğu hutbede, “Terörden mağdur olmuş, evini, yurdunu terk etmiş kardeşlerimize biz hanelerimizi açmalıyız. Biz yardımcı olmalıyız, biz onlara yuva olmalıyız, biz onlara ev olmalıyız” dedi.

05.02.2016 17:19

Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, Mardin Ulu Cami'de Cuma Namazı'nda okuduğu hutbede, "Terörden mağdur olmuş, evini, yurdunu terk etmiş kardeşlerimize biz hanelerimizi açmalıyız. Biz yardımcı olmalıyız, biz onlara yuva olmalıyız, biz onlara ev olmalıyız" dedi.

Diyanet İşleri Başkanı Görmez, hutbesinde, "Bugün tarih şehri, ilim şehri, hikmet şehri, marifet şehri ve medeniyet şehri, bütün aleme vahdet içinde kesret, kesret içinde vahdeti öğreten Mardin'de nice ulemanın, nice sülehanın içinden geçtiği Ulu Cami'de bir Cuma saatinde, icabet vaktinde bizleri bir araya getiren Yüce Rabbimize sonsuz hamdüsenalar olsun" ifadesini kullandı.

"Kuran'ı yaşanan bir hayata dönüştüren, bize yol gösteren, bütün insanlığa hidayet rehberi olarak gönderilen bütün peygamberlere, hasseden Efendimiz Muhammed Mustafa'ya salat ve selam olsun" diyen Görmez, şunları kaydetti:

"Hudeybiye müsalahasında Rasülü Ekrem ile görüşerek İslam'la şerefyab olan onun vefatından 7 sene sonra Mardin'in kapılarını İslam'a açan İyaz bin GanemMardini'ye selam olsun.

Onunla birlikte Anadolu'nun bütün kapılarını din-i mübini İslam'a, İslam'ın rahmet mesajına, Muhammed Mustafa Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in o vahdeti ve tevhidi birleştiren mesajına açmak için Mardin'e gelen bütün sahabeyi kirama ve o günden bugüne kadar bu topraklarda yetişen bütün alimlere, bütün salihlere, bütün velilere selam olsun."

Görmez şöyle devam etti:

"Kur'an-ı Azimüşşanda huzurunu kaybetmiş, tevhitten uzaklaşmış, vahdeti terk etmiş, barıştan uzaklaşmış toplumlar için kullanılan bir ifade vardır. "Hani siz ateş dolu bir çukurun kenarında yaşıyordunuz da Allah sizi kurtardı"(Al-i İmran 103) buyuruyor.

Huzuru, barışı, tevhidi, vahdeti kaybetmiş toplumların hayat tarzı için Rabbimizin kullandığı ifade 'ateş dolu çukurların kenarında yaşamak' Din-i mübini İslam bütün insanlığı aynı zamanda bu ateş dolu çukurların kenarından uzaklaştırmak için gelmiştir.

Hutbemin başında okuduğum ayeti kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: 'Ey iman edenler, öncelikle her biriniz mesulsünüz.Her biriniz sorumlusunuz. Mümin birey olarak, her kimse sorumludur. Ama şunu biliniz.Eğer siz doğru yolda olursanız, siz istikamet üzere olursanız dalalette olanlar asla size zarar veremezler.'(Maide 105)

Bu ayetin birinci cümlesi Resulü Ekrem'den hemen sonra bazı kimseler tarafından yanlış anlaşıldı. 'Herkes sadece kendisinden sorumludur' diye yorumlandı. 'Bana değmeyen yılan bin yıl yaşasın' ifadesine mesnet gösterildi. Bunun üzerine Hazreti Ebubekir radiyallahu anh bir hutbe irat ederek "Siz Allah'ın bu ayetini yanlış anlıyorsunuz.Rasülü Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem,bu ayet nazil olduktan sonra şöyle buyurdu: "Her kim bir zalime, bir yıkıcıya yardımcı olursa, her kim insanlara zarar veren bir kimseye yardımcı olursa Allah, azabı umum gönderir. Vazifesini, sorumluluklarını yerine getirmeyenler o azaptan nasibini alırlar.

Bizim kadim fıkıh kitaplarımızda şöyle bir örnek üzerinde durulur: Bir insan düşünün. Allah'ın huzurunda kendisinden geçmişçesine kıyama durmuş, gözlerinden yaş akarak namaz kılan bir insan düşünün. Yahut secdeye kapanmış, huşu içerisinde secdede Rabbiyle adeta mülaki olmuşçasına sübhane rabbiyel ala diyen bir abid düşünün. Rüküda belini bükmüş, Rabbinin huzurunda huşu içerisinde duran bir mümin düşünün. Ama aynı zamanda o müminin yanı başında bir başka insanın ateş dolu çukurlara gittiğini düşünün. Yahut gözü görmeyen bir amanın bir kuyuya doğru hareket ettiğini düşünün. Yahut bir çocuğun bir yavrunun emekleyerek ateşe doğru gittiğini düşünün. Eğer bu mümin namazını bozmaz, ateşe doğru giden, kuyuya doğru giden, çukura doğru giden o kardeşini, o insanı eğer bundan kurtarmazsa o mesul olur. Bazı fakihlerimiz 'bu vazifesini yerine getirmeyip namaza devam ederse katil olur' ifadesini kullanırlar."

Dünyaya bakıldığında, nice çocukların, nice gençlerin ateş dolu çukurlara doğru gittiklerini söyleyen Görmez, şöyle devam etti:

Nice insanlarımız uçurumlara doğru hareket ediyorlar. Biz huşu içerisinde namazlarımıza devam edebilir miyiz? Yahut bir mümin olarak sorumluluklarımızı yerine getirmeden yerimizde durabilir miyiz?

Günlerdir, ilim merkezi nice şehirlerde,

Cizre, bütün dünyaya ilim saçan alimlerin yatağı, alimleri yetiştiren merkez.

Nusaybin, nice eserlerin varit olduğu mübarek bir şehir.

Diyarbakır dediğimiz zaman, Sur dediğimiz zaman Halid Bin Velid gelir aklımıza, Hazreti Ömer gelir aklımıza, Selahaddin Eyyubiler gelir aklımıza.

Bu mübarek mekanlarda, bu şehirlerde eli kalem tutacak nice çocuklar, nice gençler nasıl olurda kendi milletine, kendi annesine, kendi babasına, kendi vatanına çukurlar kazarak, oralara bombalar yerleştirerek o şehirleri tahrip edebilir?

Bütün bunlarda her birimizin sorumluluğu yok mudur? Biz her birimiz mümin olarak üzerimize düşen vazifeleri yerine getirebildik mi?

Aziz kardeşlerim!

Hep birlikte bunun üzerinde düşünmek zorundayız. Diyanet İşleri Başkanlığı olarak bugün bütün camilerimizde bir kampanya başlatmış bulunuyoruz.Bu kampanyanın maddi boyutundan daha ziyade manevi boyutu çok daha önemli, çok daha büyük.

Bugün 90 bin camimizde 'şimdi yaralarımızı sarma zamanı' diye seslendik, sesleniyoruz. Milletimiz dünyanın bütün mazlumlarının yaralarını sarmaya koştu. Gazze'ye bombalar yağdı.Sizler yaralarını sarmaya gittiniz. Camilerini tamir etmek üzere bizzat ziyaret ettiğimde harabeye dönen mabetlerin üzerinde şu levhayı görmüştüm: 'İşgalciler harabeye çevirir, Türkiye gelir imar eder' bunu gördüğümde gözlerim yaşarmıştı. Afrika'da açlık ve kıtlık ortaya çıktı. Somali'yi ayağa kaldırmak için bu aziz millet seferber oldu. Afrika'nın en ücra köşesindeki kardeşlerinin yarasını sarmak için koştu. Arakan'da zulme uğrayan kardeşleri oldu onların yaralarını sardı. Haiti'de deprem oldu.İnanç farkı gözetmeksizin oradaki insanların yardımına koştu. Endonezya'da tsunami oldu. Pakistan'da sel felaketi oldu.Aziz milletimiz dünyadaki bütün mağdurların, mazlumların yarasını sarmaya gitti. Şimdi hep birlikte biz bir birimizin yarasını sarmak için seferber olmalıyız."

"EVİNİ KAYBEDENE EV OLMAK, YUVASINI KAYBEDENE YUVA OLMAK, GÖZÜNDEN YAŞ AKAN KARDEŞİMİZİN BİZZAT ELİMİZLE GÖZÜNÜ SİLMEK KADAR ALLAH KATINDA DEĞERLİ BİR ŞEY OLAMAZ"

Devletin elbette üstüne düşen bütün vazifeleri yerine getireceğini vurgulayan Görmez, şunları dedi:

"Ama asıl önemli olan millet olarak bizim birbirimizin yaralarını sarmamız, bizim birbirimize yuva olmamız, birbirimize ev olmamız.

Evini kaybedene ev olmak, yuvasını kaybedene yuva olmak, gözünden yaş akan kardeşimizin bizzat elimizle gözünü silmek kadar Allah katında değerli bir şey olamaz. Allah Resulü hutbemin başında okuduğum hadisi şerifte şöyle buyurmuştu: "Bir insan, bir mümin kardeşinin yardımında olduğu müddetçe Allah da onun yardımcısıdır. Mümin kardeşinin ihtiyacını giderdikçe, Allah da kulunun ihtiyacını giderir."

Allah'ın rahmetinin yeniden üzerimize yağarak, kalplerimizi birleştirerek, bizi ateş dolu çukurların içerisinden çıkarmasını istiyorsak biz birbirimizin yaralarını sarmalıyız.

Terörden mağdur olmuş, evini, yurdunu terk etmiş kardeşlerimize biz hanelerimizi açmalıyız. Biz yardımcı olmalıyız, biz onlara yuva olmalıyız, biz onlara ev olmalıyız. Geleceğimiz için, birliğimiz için, beraberliğimiz için, kardeşliğimiz için bu çok daha önemli.

İstanbul'dan, Edirne'den, İzmir'den, Samsun'dan, Anadolu'nun her tarafından bütün kardeşlerimiz bu bölgelere akacaklardır ve kardeşlerinin yaralarını saracaklardır.

Dünyanın bütün mazlumlarının yaralarını sarmak için seferber olan milletimiz, hep birlikte birbirimizin yarasını saracağız.

Hutbemi Cenabı Hakk'ın Kuran-ı Kerim'den bir fermanıyla bitiyorum:

Gelin iyilikte ve takvada birbirinize yardım ediniz, iyiliği beraber ayağa kaldırın, birbirinize yardım ediniz. Sakın kötülükte birbirinizle yardımlaşmayın. Kötülükte ve düşmanlıkta asla yardımlaşmayın. İyilikte ve takvada yardımlaşın.

Cenabı Hak iyilikte ve takvada yardımlaşanlardan eylesin.

Birbirimizin yaralarını sararak rızasına kazananlardan eylesin.

Tevhitle, vahdet arasındaki ilişkiyi yakalayarak beldelerimizi barış ve huzur içerisinde mamur eylemeyi bizlere nasip eylesin.

Bu topraklarda inşa ettiğimiz barışı, huzuru, kardeşliği, emanı, selamı yanı başımızda emanı ve selamı kaybeden Iraklı, Suriyeli, Yemenli, Libyalı bütün kardeşlerimize taşımayı millet olarak bizlere nasip eylesin." - MARDİN

Kaynak: İHA

Son Dakika Güncel Görmez: 'Biz Onlara Ev Olmalıyız' - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?

    SonDakika.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve sondakika.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.

Advertisement