Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu, Başbakan ve Cumhurbaşkanı ile yaptığı görüşmeler hakkındaki eleştirilere ilişkin, "Dediler ki niçin Başbakana gidiyorsun? Çerkezce ve Gürcüce eğitmenleri yetişiyor
- DÜ bünyesinde açılan Çerkez ile Gürcü Dili ve Edebiyatı bölümlerinde okuyan 29 öğrenci, mezuniyetlerinin ardından Çerkezce ve Gürcüce öğretmenliği yapacak
- DÜ Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Genç:
- "Öğrencilerimiz arasında Çerkez ve Gürcü kökenli olmayanların sayısı hayli yüksek. Bu, bizi sevindirdi çünkü mesele tamamen dil uzmanlığına yöneldi"
DÜZCE BARIŞ ZENGİN - ÖMER ÜRER - Düzce Üniversitesi (DÜ) bünyesinde açılan Çerkez ile Gürcü Dili ve Edebiyatı bölümlerinde okuyan 29 öğrenci, mezuniyetlerinin ardından Çerkezce ve Gürcüce eğitmenliği yapacak.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün kenti ziyaretinde yaptığı öneriyle çalışmalarına başlanan Çerkez ile Gürcü Dili ve Edebiyatı bölümleri rektörlük tarafından açıldı. Fakülte bünyesinde eğitime başlayan Çerkez Dili ve Edebiyatı Bölümü Türkiye'de ilk, Gürcü Dili ve Edebiyatı Bölümü ise ikincilik özelliği taşıyor.
Öğretim üyesi ihtiyaçları Adige Cumhuriyeti ve Gürcistan'daki üniversitelerden karşılanan bölümlerde, eğitim-öğretimin ilk iki yılında Çerkezce ve Gürcüce eğitimi verilmesi, ardından öğrencilerin seçmeli dersler aracılığıyla dil bilimi alanına yönlendirilmesi planlanıyor.
Mezun olacak öğrenciler, Çerkez, Gürcü dili, genel veya toplum dil bilimi alanlarında yüksek lisans yaparak, araştırmacı ve akademisyen olarak çalışabilecek, Çerkezce ve Gürcüce eğitmenliği de yapabilecek.
DÜ Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İlhan Genç, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Cumhurbaşkanı Gül'ün üniversiteyi ziyareti esnasında, Rektör Prof.Dr. Funda Sivrikaya Şerifoğlu'na kültürlerin yaşatılması için çalışmalar yapılmasını önerdiğini söyledi.
"Rektörümüzün verdiği direktifler sonucunda kısa zamanda gerekli izin ve kararları alıp eğitim-öğretime başladık" diyen Genç, "Daha sonra rektörümüzle Adige Cumhuriyeti'ne gittik. Oradaki üniversite rektörüyle diyalog kurduk. Buraya üç hocamız geldi. Şu anda Çerkez Dili ve Edebiyatı bölümünde 17, Gürcü Dili ve Edebiyatı bölümünde de 12 öğrenci var. Ek kontenjandan ötürü sayımız bu sene biraz az. Seneye daha çok öğrenci olacağını düşünüyorum. Çerkez Dili ve Edebiyatı Türkiye'de ilk, Gürcü Dili ve Edebiyatı ise ikinci olarak üniversitemizde açıldı" şeklinde konuştu.
Verdikleri eğitimin kurs ya da seminer şeklinde değil, dil ağırlıklı olduğunu, bir profesör, iki doçent ve bir yardımcı doçentin görev aldığını aktaran Genç, öğrencilerin dil öğrenmeye başladığını anlattı.
Genç, şöyle devam etti:
"Ticari olarak iki ülkeyle ilişkilerimiz yüksek seviyede devam etmektedir. İnsanlar 'mezun olduktan sonra ne iş yapacağız' diye soruyor ancak Türkiye, dünyanın birçok ülkesiyle ticaret yapıyor. Biz de ülkeleri ziyaret ettiğimizde dikkat ettik, turizm ve ticaret potansiyeli yüksek. Mezun olduğu anda belki hemen iş bulamayabilirler ama az oldukları için bu sıkıntıyı uzun süre yaşamayacaklar.
Öğrencilerimiz arasında Çerkez ve Gürcü kökenli olmayanların sayısı hayli yüksek. Bu da bizi sevindirdi çünkü mesele tamamen dil uzmanlığına yöneldi. Ellerinde lisans diploması olacak ve zamanla tanınacaklar. ÖSYM sınavları döneminde lisedeki öğrencilere gerekli tanıtımları yaparak sayımızı artırmayı hedefliyoruz."
- Misafir öğretim üyeleri
DÜ'ye Çerkezce öğretmek için Adige Cumhuriyeti'nden geldiğini belirten Filoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mira Khachemizova da bir ay içinde öğrencilerle anlaşıp konuşmaya başladıklarını vurguladı.
"Belki seslerde biraz zorlukları olabilir ama Çerkezcenin okuması ve yazmasıyla ilgili sorun yaşamayacaklar diye düşünüyorum" diyen Khachemizova, "Geldiğimiz üniversite de bizden çok şey bekliyor. Sürekli bizden haber bekliyorlar, ne yaptığımızı soruyorlar. Elimizden gelenin en iyisini yapıp yüksek verim almamız gerekiyor. Orada da Türkiye'den arkadaşlarımız var. Bize ihtiyaç olduğu sürece burada kalmayı düşünüyorum. Mümkün olduğu kadar Türkçeyi de öğrenmeye çalışıyorum" şeklinde konuştu.
Adige Cumhuriyeti'nden gelen Doç. Dr. Ruzana Doleva ise gramer üzerine, Çerkezce dilinin yapısına ilişkin ders verdiğini anlatarak, "Öğrencilere biraz zor geliyor ama yapabiliyorlar. Daha önce hiç bilmeyene öğretmek elbette çok zor. Çerkezceyi merak eden herkesin buraya gelmesini istiyorum" ifadesini kullandı.
Doç. Dr. Susana Shkhalakhova ise öğrettikleri alfabeyle Türkçe alfabe arasında yazılış ve harf sayıları açısından çeşitli farklılıklar bulunduğuna dikkati çekerek, "Gayret gösterince alfabeyi tamamen öğrendiler. Şu anda sesleri yazabiliyorlar ama cümle bazında yazıya dökmede sıkıntıları var. Amacımız, mezun olduklarında hızlı okuyup yazmalarıdır. Başaracaklarına inanıyorum" diye konuştu.
Gürcü Dili ve Edebiyatı Bölümü öğrencisi Enes Yılmaz, dedelerinin 93 Harbi'nde Gürcistan'dan Amasya'ya göç ettiklerini, ailesinin konuşmayı çok iyi bildiğini ve Gürcü olduğu için dilini öğrenmek istediğini söyledi.
"Dille ilgili bilgileri, alfabeleri, her şeyi öğrenmek istedim. O yüzden bu bölümü seçtim, önünün açık olacağını düşünüyorum" diyen Yılmaz, şöyle konuştu:
"Birçok araştırma yaptım. Türkiye'de sadece üç üniversitede bulunduğu için istihdam konusunda sıkıntı yaşamayacağımızı düşünüyorum. Alfabeden öğrenmeye başladık. Gürcü alfabesinde 33 harf olduğu için biraz zamanımızı aldı. Dil bilgisini hocamız bize kolaylaştırarak anlattığı için hızlı öğrendik. Şu anda arkadaşlarımın hepsi kendini rahatça ifade edebileceği seviyede. Buraya gelmeden önce 'merhaba, nasılsın' gibi kelimeleri söyleyebiliyordum. Ailemiz de konuştuğu ve kulak aşinalığı olduğu için rahatça anlayabiliyoruz. Niçin Cumhurbaşkanı'na gidiyorsun? Portekiz cumhurbaşkanının çözüm üretebileceğini sanmıyorum. Nasıl güveniyorsun diyorlar. Burada güvenip güvenmeme meselesi yok. Biz kanunen bir öneri götürüyoruz, bu kanuni önerimizi koyuyoruz ortaya. Artısını eksisini tartışıyoruz. Çözüm yolunu açmaya gayret ediyoruz" diye konuştu.
Ankara Barosu tarafından düzenlenen Uluslararası 8. Hukuk Kurultayı kapsamında gerçekleştirilen Kapadokya gezisinde Avanos'a gelen Feyzioğlu, bir seramik atölyesini gezdi.
Feyzioğlu, burada AA muhabirine yaptığı açıklamada, Ankara Barosu tarafından düzenlenen Kurultay'da demokrasi, hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı gibi konuları konuştuklarını ve organizasyona Türkiye Barolar Birliği olarak destek verdiklerini söyledi.
Aralarında çok önemli hukukçuların bulunduğu bir grupla hem Türkiye'deki hem dünyadaki bağımsız, tarafsız yargının sorunlarını görüştüklerini belirten Feyzioğlu, "Aralarında ABD'nin Alabama Eyaleti Senatörü var. Müthiş bir konuşma yaptı. İtalya'dan profesörler var, Hollanda'dan profesörler var. Uluslararası Barolar Birliği'nin başkan yardımcısı var. Önümüzdeki sene başkan olacak, yaklaşık 1,5 milyon avukatı temsil edecek. Çok üst düzey bir toplantıydı" diye konuştu.
-"Türkiye'de siyasi partiler arasında diyalog kültürü yok"
Kongre kapsamında Türkiye'ye gelen yabancı misafirlere son dönemlerde Türkiye'de yaşananları izah etmekte zorlandıklarını dile getiren Feyzioğlu, "Yabancı misafirler ülkemizin gündeminden dolayı çok şaşkınlar. Olanları anlatmakta gerçekten zorluk çekiyorum. Bir noktada sadece İngilizce lisanı değil bütün lisanlar tükeniyor. Sonunda şu cümleyle açıklıyorum 'son derece karışık'. Bu şu demek 'tamam daha fazla sormayın' gerçekten literatürde anlatabileceğim cümleler bitti" dedi.
Türkiye'de siyasi partiler arasında diyalog kültürü olmadığını savunan Feyzioğlu, şunları kaydetti:
"Geçen gün Mecliste gördünüz. O ne tabloydu. Uçan tekmeler, hakaretler, bilgisayar atmalar, sövmeler yani insan benim Meclisim derken maalesef düşünüyor. Bunu söylediğiniz zaman siyasilere, size öfkeleniyorlar. Ben çok sert, çok ağır şahsımı hedef alan hakaretler karşısında tüm nezaketimle 'evet biliyorum Meclis çatısı altında birbirinize çok sövüyorsunuz. Ama biz dışarıda buna çok alışık değiliz. O yüzden bunu kendi içinizde tutarsanız hiç olmazsa ülkeye yayılma eğilimi göstermez' demiştim. Daha çok kızdılar. Demek ki doğruyu söyleyince kızıyorlar. İnsanı merkeze alan insan odaklı çözümler ürettiğiniz zaman, ben bunu milletimizin benimseyeceğini düşünüyorum."
- "Türkiye maalesef yargı uygulamaları eliyle özgürlük hissini yitirmiştir"
Kendisine karşı çok garipsediği çıkışların olduğunu belirten Feyzioğlu, "Dediler ki niçin Başbakana gidiyorsun? Venezuela başbakanına mı gideyim? Niçin Cumhurbaşkanı'na gidiyorsun? Portekiz cumhurbaşkanının çözüm üretebileceğini sanmıyorum. 'Nasıl güveniyorsun' diyorlar. Burada güvenip güvenmeme meselesi yok. Biz kanunen bir öneri götürüyoruz, bu kanuni önerimizi koyuyoruz ortaya. Artısını eksisini tartışıyoruz. Çözüm yolunu açmaya gayret ediyoruz" diye konuştu.
Son günlerde yaptıkları görüşmelerle gündemi değiştirdiklerine dair bazı kesimlerden eleştiri aldıklarını aktaran Feyzioğlu şöyle devam etti:
"Gündemi değiştiriyorsun diyorlar. Ortada iki gündem var. Türkiye'nin iki gündemini gündemde tutma becerisini de gösterin. Birbirinden de çok fark değil. Sonuç itibariyle de adalet sistemimizin etkili, tarafsız ve bağımsız olmasına bağlı. Böyle olursa yolsuzluk soruşturması yargısal bir hesaplaşmaya, yargı yoluyla bir hesaplaşmaya dönüşmeden gerçekten yolsuzluk için yürütülür. Aynı zamanda da Türkiye'nin özgürleşmesinin önü açılır. Bugün Türkiye maalesef yargı uygulamaları eliyle özgürlük ve hukuki güvenlik hissini yitirmiştir. Biz ikisinin birbiriyle üstbaşlıkta irtibatlı iki gündem olduğunu düşünüyoruz. Bunları da Türkiye'nin gündeminde tutma becerisini bütün siyasi partilerden ve sivil toplum örgütlenmelerinden beliyoruz. Biz üstümüze düşeni yapıyoruz. Bunun için de hemen hemen bütün siyasi kanatlardan ağır taarruzlara uğradık."
- Cumhurbaşkanlığı adaylığı
"Cumhurbaşkanlığı seçiminde aday olacak mısınız" sorusu üzerine Feyzioğlu şu yanıtı verdi:
"Bu soru sorulduğunda onur duyuyorum. Ben bir Türk vatandaşıyım. Bununla da övünen biriyim. Türk milleti dediğimde kıpır kıpır oluyor içim. Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı olarak adım geçtiğinde onur duyarım. Ama hemen arkasından da şunu eklerim, hiç bir teknik direktör takımını şampiyon yapmadan bir başka takıma transfer olacağım hayaliyle şampiyonluğu göğüsleyemez. Şampiyon olamazsa da başka hiç bir takım onu istemez. Benim bulunduğum makamı en iyi şekilde temsil etme, bulunduğum kurumu zirveden zirveye taşımak gibi bir görevim var. Sonrası nasip, kısmet, Allah ne yolar açar, ne kapılar açar, ne kapılar kapar bundan sonrası kaderdir."
Muhabir: Murat Asil
Yayınlayan: Ersin Altınsoy
Son Dakika › Güncel › TBB Başkanı Feyzioğlu: 'Venezuela başbakanına mı gideyim?' - - Son Dakika
Sizin düşünceleriniz neler ?