Son Haber, En Zor Haber…'başyazar Ölür Bir Acı Manşet Olur' - Son Dakika
Güncel

Son Haber, En Zor Haber…'başyazar Ölür Bir Acı Manşet Olur'

Son Haber, En Zor Haber…\'başyazar Ölür Bir Acı Manşet Olur\'

Abdi İpekçi, Çetin Emeç, Uğur Mumcu, Yalçın Özer, Hrant Dink, İlhan Selçuk, Abdurrahim Karakoç, Mehmet Ali Birand… Hepsi siyah zemin içinde haber oldular…

06.10.2013 11:21
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Cahit Sıtkı'nın "Otuz Beş Yaş" şiiri "Yaş otuz beş! Yolun yarısı eder" diye başlar ve şöyle biter:

Neylersin ölüm herkesin başında,

Uyudun uyanmadın olacak;

Kim bilir nerede, nasıl, kaç yaşında?

Bir namazlık saltanatım olacak,

Taht misali o musalla taşında…

"Ölüm" insan lügatinde son kelime, ondan öte bir kelime yok.

Bu yıpratıcı, bu göz kamaştırıcı, bu başkalarının hayatlarını yazmaya dayalı meslek, insana ölümün daima başkalarına ait bir şey olduğuna vehmettirir.

Oysa bir değirmendir bu meslek, öğütüp durur.

Hayatları boyunca manşet atanlar, manşet olur bir gün…

Makber'in şairi Abdülhak Hamid ölümden çok korkardı. "İnsanlar büyük keşifler yapmışlardır. Yapamadıkları tek şey ölümü öldürememeleridir" demişti.

Bir tarihte bir araştırma yayınlamıştı Gazeteciler Cemiyeti; "erken ölümler" listesinin tepesinde gazeteciler vardı.

Hareketli mesleğin son ödülü: Genç ölüyordun!

Bir gazetecinin ölümü için en çok kendi gazetesi "karalar" bağlar. Ölen bir başyazar ise, elbette manşet olur.

"Suikasta değer bulunmak", "ölümü ile sansasyona sebep olacak kadar önemli bir kalem olmak."

Ölümün şekli, haberin boyutunu etkiler.

Bu meslek böyle "ürünler" de verdi.

1 Şubat 1979

Abdi İpekçi'ye kurşun

Milliyet'in "G.Saraylı" başyazarı, İstanbul'da Emlak Caddesi'nde tarandı bir kış gününde… Vurulduğu caddeye adı verilip anıtı dikildi daha sonra…

Abdi İpekçi cinayetini aydınlığa kavuşturmak için çabalayan bir başka başyazar Uğur Mumcu da karanlık emellerin hedefi olacaktı daha sonra…

7 Mart 1990

Çetin Emeç'e pusu

Demokrat Parti kurucusu ve milletvekili bir babanın (Selim Ragıp Emeç) oğlu, kendisi gibi ünlü bir gazetecinin (Leyla Tavşanoğlu) kardeşi Çetin Emeç, İstanbul Suadiye'deki evinden çıkarken –şoförü Sinan Ercan birlikte- tarandığında meslekte 38. yılındaydı. Çetin Emeç'in adı, İstanbul Suadiye'de, Antalya Manavgat'ta ve Ankara Çankaya'da bulvarlara, İstanbul Dudullu, Tekirdağ Çorlu, Aydın Kuşadası ve Tunceli'de caddelere, İzmir'de salona, İstanbul Bayrampaşa'da stada verildi.

"Nice devlet adamı sırrını bize açmıştır. Hepsini, kutsal bir gizlilik içinde korumaya özen gösterim" demişti.

24 Ocak 1993

Uğur Mumcu susturuldu

Karlı bir günde Ankara'da Karlı Sokak'taki evinin önünde, arabasına konulan bombanın patlaması sonucu hayatını kaybetti. Bir yazısında kullandığı "ordu uyanık olmalı" sözleriyle, "orduya hakaret etmek" suçunu işlediği iddiasıyla gözaltına alındı. Bu olaydan sonra askerliğini yedek subay olarak yapması gerektiği halde, 1972-1974 yılları arasında Ağrı'nın Patnos ilçesinde, resmi tarifiyle "sakıncalı piyade eri" olarak tamamladı.

Ölümüyle sonuçlanan suikastı hemen hemen bütün örgütler üstlendi: İslami Hareket, İBDA-C, Hizbullah, PKK… Hatta saldırının arkasında Mossad'ın ve kontrgerilla'nın olduğu da iddia edilmişti.

8 Ocak 2002

Yalçın Özer üzdü

Pratisyen hekimdi ama gerçekte "gönül doktoruydu."

Çok okur, çok yazardı. 18 yıl başyazarlık dile kolay…

Gazeteciler Cemiyeti tarafından 1986 yılında son 10 yılın en iyi gazetecisi seçilmişti.

1980 ihtilalinde siyasi liderler Hamzakoy'a sürüldüğünde "Yalçın Abi" orada askeri doktordu. Hafızası hatıralarla doluydu.

18 Nisan 1999'da yapılan yerel seçimlerde DYP'nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayıydı. Aynı seçimde rakibi olan Recep Tayyip Erdoğan, karlı bir Ankara gününde Bağlum'a kadar gidip cenaze namazını kılmış, Yalçın Özer'in çok değerli bir dostu ve ağabeyi olduğunu belirterek, "Gerçekten çok saygı duyduğum, çok da müşterek yanlarımızın olduğu bir insan… Ölümü bizi çok derinden üzdü" demişti.

19 Ocak 2007

Hrant Dink bir ilk...

Ailesi Sivaslı, kendisi Malatyalı, yetimhanede büyümüş Ermeni kökenli Türk gazeteci Dink, 19 Ocak 2007 günü saat 15: 00 sıralarında, genel yayın yönetmeni olduğu Agos gazetesinin Şişli Halaskargazi Caddesi üzerindeki binası önünde uğradığı silahlı saldırı neticesinde hayatını kaybetti.

Agos, Zaman ve Birgün gazetelerinde yazdı.

21 Haziran 2010

İlhan Selçuk en yaşlısı

Hayatı ve mesleği "sınırlarda" yaşayan bir yazardı.

Darbelere destek vermekle anıldı hep… 1971 darbe teşebbüsü, Ergenekon…

Anne tarafından Ermeni kökenliydi. Anılarını anlattığı bir kitabında 1971 darbe teşebbüsünde maksatlarının "ulusalcı" subayları ikna ederek onlarla birlikte 1917'de Rusya'da yapılmış olan Bolşevik Devrimi gibi askeri darbeye benzeyen bir "Milli Demokratik Devrim" yapmak olduğunu yazmıştı.

21 Haziran 2010 günü organ yetmezliği nedeniyle İstanbul'da 85 yaşında hayatını kaybetti. Vasiyeti üzerine Nevşehir'in Hacıbektaş İlçesi'nde ağabeyi Turhan Selçuk'un yanında toprağa verildi.

İlhan Selçuk'un gazetecilik manifestosundan:

"Gazeteci mabeyin başkatibi değildir. Gazeteci gerektiğinde devletin başının, başbakanın, bakanın canına okur."

"Gazeteci her an tetikte durup, her an yarışa çıkacakmış gibi, olduğu yerde eşinen kişidir. Cangılda yaşayan olağanüstü duyarlıkta bir yaratık gibi uzaktan haber kokusunu alır gazeteci. Canavar gibi avının üstüne gider."

"Gazeteci gün geçtikçe geriye doğru itiliyor. Lotaryayı, promosyon numaralarını, piyango asparagaslarını iyi bilen elemanlar, el üstündedir. Bir lotarya yaptın mı, gazetenin tirajını yüz binlerce arttırabiliyorsan; muhabirin, sekreterin, haber müdürünün, yönetmenin kıymet-i harbiyesi ne?"

7 Haziran 2012

Abdürrahim Karakoç ekoldü

Mektup yazdım Hasan'a.

Ha Hasana, ha sana…

Bu "sıcacık" beyit ile herkese seslenmişti. Dedesi, babası ve kardeşleri de şair olduğu için küçük yaşlarda şiire merak sarmıştı.

Bir ara siyasete girdi ve ayrıldı. Niçin girip, niçin ayrıldığını bir röportajda şöyle cevaplamıştı:

"Allah rızası için girmiştim, Allah rızası için ayrıldım."

7 Haziran 2012 günü Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi hastanesinde yoğun bakımda iken hayatını kaybetti.

80 yaşındaydı.

17 Ocak 2013

M.Ali Birand'ın randevusu

"Perşembe akşamları kimselere randevu vermeyin, 32.Gün'de birlikte olalım."

Bir Perşembe akşamı öldü.

Bulunduğumuz bir sohbette şöyle bir hatırasını nakletmişti:

"Bir gün taksiye bindim. Taksici, 'Abi o koca koca yabancı devlet adamları karşısında çatır çatır İngilizce konuşuyorsun ya, bayılıyorum' dedi."

1941 gecesi Alman Hastanesi'nde doğdu, 2013 gecesi Amerikan Hastanesi'nde öldü.

Anne tarafından Kürt kökenliydi.

Renkli kişiliği, kendine has üslubu, cesareti, bilgisi, tecrübesi, başarılı meslek kariyeri, yetiştirdiği gazeteciler ve Türkiye'nin önemli meseleleri konusunda açık sözlülükle savunduğu fikirleriyle sevilen, sayılan bir gazeteci ve haberciydi.

"Seni unutmayacağız" nidalarıyla toprağa verildi ama ölümünün "32. Gününden" itibaren unutuldu hemen hemen…

Sadık Söztutan - Nasıl bilirdiniz?

Kaynak: TurkiyeGazetesi

Son Dakika Güncel Son Haber, En Zor Haber…'başyazar Ölür Bir Acı Manşet Olur' - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement