Türkiye'deki Tapu Kayıtları Ile "Sınır" Sorunları Çözülüyor

BURCU ÇALIK - Çevre ve Şehircilik Bakanlığına bağlı Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü arşivlerinde saklanan ve Türklerin Afrika, Ortadoğu ve Balkanlardaki 26 ülkede bulunduğunun kanıtı olan yüzlerce yıllık tapu kayıtları, ülkeler arasında yaşanan sınır anlaşmazlıklarının çözümüne katkı sağlıyor.

AA muhabirine konuşan, Arşiv Dairesi Başkanı Zeynel Abidin Türkoğlu, Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü arşivlerinde özenle saklanan Osmanlı dönemine ait tapu kayıtlarının önemini vurguladı.

Tapu kayıtlarının, bugüne ışık tutan, ülkeler arasındaki sınır anlaşmazlıklarının çözümünde de hayati öneme sahip "hazine" niteliğindeki belgeler olduğuna işaret eden Türkoğlu, "Arşivimizde Osmanlı coğrafyasından ayrılarak daha sonra bağımsızlığını kazanmış 26 ülkenin tapu kayıtları var." dedi.

Türkoğlu, söz konusu tapu kayıtlarının kapsadığı ülkelere ilişkin şu bilgileri verdi:

"Bunlar Afrika, Ortadoğu'da bildiğiniz bütün ülkeler ve Avrupa'da da Balkanların neredeyse tamamında. Libya, Irak, Ürdün, Suriye, Lübnan, Filistin, İsrail, Suudi Arabistan'da kayıtlı olan mülkiyete esas toprakların, ülkelerin kayıtları bizde mevcut. Balkanlarda ise Yunanistan, Bulgaristan, Makedonya, Bosna Hersek, Arnavutluk, Moldova, Romanya'nın bir kısmı, Kafkasya'da Gürcistan'ın bir kısmı ve Anadolu'nun tamamının tapu kayıtları bizim arşivimizde."

Tapular sınır anlaşmazlıklarını çözüyor

Tapu kayıtlarının sadece geçmişe ait değil, bugüne de ışık tutan belgeler olduğuna dikkati çeken Türkoğlu, "Bu tapu kayıtları ülkeler arasındaki bazı sorunların çözümlenmesinde de çok önem arz etmekte ve delil teşkil etmektedir. Şöyle ki Makedonya ile Yunanistan arasındaki sınırlar bizim tapu kayıtlarımızdan elde edilen bilgilerle çözümlenmektedir. İhtilaflı başka ülkeler arasındaki kayıtlar da bu şekilde çözümlenmekte." diye konuştu.

Türkoğlu, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün, yapılan protokoller çerçevesinde ve istenilmesi durumunda tapu kayıtlarını ilgili ülkelere verebildiğini belirterek, Filistin, Bosna Hersek, Makedonya, Arnavutluk ve Kıbrıs'a talep üzerine bu kayıtları ilettiklerini anlattı.

"Milli Arşiv Kanunu'na ihtiyacımız var"

Arşiv çalışmalarının sistemli ve profesyonel bir şekilde yapılmasının önemine değinen Türkoğlu, devlet arşivlerinin henüz kurulmadığı 1847 yılından önce Tapu Kadastro Genel Müdürlüğünün adının "Defter -i hakani" olarak geçtiğini söyledi.

Türkoğlu, devlet arşivlerinin, kurulduğu dönem olan 1848 yılında da "Hazine -i evrak" olarak adlandırıldığına dikkati çekerek, arşivlerdeki belgelere Osmanlı döneminde "Hazine" gözüyle bakıldığının altını çizdi.

Türkoğlu, "Her kurumda arşivler, çalışmayan insanların gönderildiği, sürgün yerleri olarak görülürdü. Ancak 2002'den, 2004'den beri Sayın Cumhurbaşkanımızın da desteğiyle Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğünce İstanbul Kağıthane'de yeni Türkiye'ye yakışır bir Osmanlı arşivi yapıldı. 13 binadan oluşan modern teknolojilerin olduğu büyük bir kompleks. Uzmanların rahatlıkla çalışabildiği, belgelere rahatlıkla ulaşılabildiği, dijitalleştirmenin yapılabildiği bir binaya kavuşuldu." değerlendirmesinde bulundu.

Bu destek sayesinde yeni atılımlar yapmaya hazırlandıklarını aktaran Türkoğlu, "Bu atılımları yapabilmemiz için biz arşivcilerin, Osmanlıca çalışanların, Osmanlı arşivlerinde görev alanların daha rahat çalışabilmeleri için bir Milli Arşiv Kanunu'na ihtiyaç var. Bu kanun da en kısa zamanda geçecek ve bu arşivlerden faydalanmak isteyenlerin de önü çok iyi bir şekilde açılmış olacak." ifadesini kullandı.