AK Parti 21. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı - Son Dakika
Politika

AK Parti 21. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı

AK Parti 21. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı

Başbakan Erdoğan: (1) "Bu aziz millet, ülkenin başında nasıl bir idareci kadrosu görmek istiyorsa, işte biz oyuz, o kadroyuz. Bu aziz millet, kendisine nasıl bir hizmetkar kadrosu istiyorsa, iş...

02.11.2013 13:05

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Bu aziz millet, ülkenin başında nasıl bir idareci kadrosu görmek istiyorsa, işte biz oyuz, o kadroyuz. Bu aziz millet, kendisine nasıl bir hizmetkar kadrosu istiyorsa, işte biz o hizmet kadrosuyuz. Bu millet efendi olmaya gelmediğimizi hep söyledik, söylüyoruz, söyleceğiz. Biz hizmetkarız. Biz, bu millet, kendisinin nasıl yönetilmesini istiyor, nasıl yönetilmesini tasavvur ediyorsa, işte onun tezahürüyüz" dedi.

Erdoğan, Kızılcahamam'da düzenlenen "AK Parti 21. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı'nın açılış konuşmasında, "21'incisini gerçekleştirdiğimiz istişare toplantımızın, ülkemiz, milletimiz, demokrasimiz için hayırlara vesile olmasını Allah'tan niyaz ediyorum" dedi.

Toplantıda belirlenen konu başlıklarıyla ilgili iki gün boyunca genel başkan yardımcıları ve bakanların sunum yapacaklarını dile getiren Erdoğan, şunları söyledi:

"Hem gündemimize aldığımız bu konular üzerinde, hem de ülkemizi, partimizi ilgilendiren konularda 2 gün boyunca istişarelerimizi gerçekleştireceğiz. Daha önceki 20 İstişare Toplantımızda olduğu gibi, bugün ve yarın da, katılımcı tüm arkadaşlarımız, özgür, demokratik bir ortamda, samimiyetin ve muhabbetin egemen olduğu bir atmosferde, inşallah tüm görüş ve önerilerini,eleştirilerini dile getirecekler. İstişare toplantımız, her zaman olduğu gibi, partimizin ve ülkemizin yüksek yoğunluklu bir fotoğrafının çekildiği, sorunların tespit edildiği, çözümlerin üretildiği bir platform olacaktır."

-"Tüm teorilerini alt üst ettik"

İstişare toplantısının son derece anlamlı ve önemli bir gün olan 3 Kasım 2002 seçimlerinin yıl dönümünde yapıldığına işaret eden Erdoğan, şöyle devam etti:

"Şöyle bir geriye doğru baktığımızda, 'Allah, Allah. Ne kadar çabuk geçti' diyoruz. Ama geleceğe yönelik umutlarımız hep bunun üzerine inşa ediliyor. Bundan 11 yıl önce, 3 Kasım 2002'de, milletimiz sandıkta bize yetki verdi, görev verdi. Bize ülkenin idaresini emanet etti. 11 yıldır milletimiz adına bu yetkiyi kullanıyor, milletimizin bu emanetine sahip çıkıyoruz. 3 Kasım 2002 seçimlerinin ardından, 2 yerel seçimde, 2 genel seçimde ve 2 halkoylamasında milletimizin huzuruna çıktık ve Allah'a hamdolsun, her imtihanı başarıyla tamamladık, milletimizin artan teveccühüyle, her seçimde artırdığımız oy oranlarıyla yolumuza devam ettik ve devam ediyoruz. 11 yıl içinde, Türkiye siyasetinin yerleşik tüm teorilerini alt üst ettik; demokrasi tarihimize altın harflerle yazılacak çok farklı bir sürecin altına imzamızı attık."

"Bir Türkiye partisi olmadığımızı gösterdik" ifadelerini kullanan Erdoğan, şözlerini şöyle sürdürdü:

"Sınırlarını aşan ve bir dünya partisi haline gelmiş bir siyasi parti olduk. Bunu açılışımızda yaptığımız konuşmada da ifade etmiştim, 'Biz bir Türkiye partisi olmaya değil biz bir dünya partisi olmaya geliyoruz' demiştim ve 'partimiz hakkında tezlerin, makalelerin, kitapların yazıldığını çok kısa zamanda göreceksiniz' demiştim. ve şimdi artık uluslararası üne sahip üniversitelerde hamdolsun partimiz hakkında bu tezlerin, bu kitapların, makalalerin yazıldığını görüyoruz. Bizimle ilgili olarak ortaya konulan olumsuz siyasi öngörüler hep boşa çıktı. Niyet okumaların ne kadar art niyetli olduğu bu 11 yıllık süreçte defalarca görüldü."

AK Parti'ye yönelik olumsuz tahminlerin, partinin geleceğine yönelik ortaya konulan negatif projeksiyonların ve analizlerin tutmadığını dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:

"Bizim, konjonktürel, gelip geçici bir siyasi hareket olduğumuzu söyleyenler vardı. İktidarın yıpratıcı olduğu, iktidar partisinde er ya da geç bir yorulmanın olacağı bunu ifade ediyorlardı.  AK Parti'nin yorulmasından medet umuyorlardı. Şunu unutmayın değerli kardeşlerim, AK Parti, siyasetin teorisini de, demokrasi tarihini de yeni baştan yazmış bir partidir, böyle bir siyasi harekettir."

Erdogen, "muhafazakar demokrasi" tabirini kullandıklarında bazı köşe yazarlarının, "böyle bir tespit yoktur" dediklerini hatırlatarak, "Yok Montesquo böyle dememiş, yok Jan Jack Roussou böyle dememiş. Biz ne Montesquo'nun ne de Jan Jack Roussou'nun ortaya çıkardığı bir parti değiliz. Biz bu işin hafızasını da kendimiz oluşturduk" diye konuştu.

AK Parti'yi tanımak, tanımlamak ve analiz etmenin zor olmadığını milleti, ülkeyi, bu toprakları tanıyan herkesin, AK Parti'yi kolayca tanıyacağını ve tanımlayacağını söyleyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"AK Parti milletin partisidir, AK Parti, milletin ta kendisidir. AK Parti, bir konjonktür partisi değildir. AK Parti, şartların ortaya çıkardığı şartlar değişince ortadan kalkacak bir siyasi hareket değildir. AK Parti Türkiye'de ve dünyada esen rüzgarların önünde oradan oraya savrulan o yapay rüzgarlar kesildiğinde hızı kesilen bir parti değildir.

AK Parti, 1071'de, Malazgirt Ovası'nda, Sultan Alparslan ve ordusunun sahip olduğu iman ve iradeye sahip, oradaki ruhtan, oradaki gelenekten beslenen bir partidir.  AK Parti, 1299'da, Söğüt'teki heyecanı, oradaki ruhu, oradaki özü yüreğinde hisseden, o mirası omuzlarında taşıyan bir partidir. AK Parti, 1453'te, Topkapı surlarının önünde, göğüsleri imanla dolu neferlerin umudunu, fedakarlığını, kahramanlığını tevarüs etmiş bir partidir."

AK Parti'nin, Çanakkale ruhunu, Çanakkale dayanışmasını ve kardeşliğini özümsemiş, Çanakkale'de yazılan destanı kendisine yol haritası olarak belirlemiş bir parti olduğunu söyleyen Erdoğan, "En önemlisi de AK Parti, 23 Nisan 1920'de, Ankara'da teşekkül eden ilk Meclis'in renkliliğini, zenginliğini kendisine örnek almış; orada tezahür eden iman ve kardeşliği, hareketinin odak noktasına yerleştirmiş bir partidir" diye konuştu.

Erdoğan, AK Parti'nin 14 Ağustos 2001 tarihinde kurulduğunu anımsatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ama şunu asla unutmayın, 14 Ağustos 2001'de, çok köklü bir hareket, çok köklü bir dava, çok eski bir medeniyet yürüyüşü, AK Parti olarak tezahür etmiştir. Bu hareket, Nurettin Zengi'den Selahattin Eyyubi'ye; Sultan Alparslan'dan Osman Gazi'ye, Fatih Sultan Mehmet'ten Sultan Abdülhamit'e; Gazi Mustafa Kemal'den Adnan Menderes'e, Turgut Özal'dan Profesör Doktor Necmettin Erbakan'a kadar, uzun bir silsilenin devamı, o altın zincirin halkası olan bir harekettir.

'Yanlış yaptığında seni kılıcımızla düzeltiriz' diyen Ashab-ı Kiram karşısında; "Allah'a hamdolsun, yanlış yaptığımda beni düzeltecek kardeşlerim var' diyen Hazreti Ömer'i anlamayanlar, bu hareketi, bu davayı anlayamazlar. 'İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın' diyen Şeyh Edebali'yi anlayamayanlar, bizi anlayamazlar. 'Ya İstanbul'u alırım, ya İstanbul beni alır' diyen Fatih Sultan Mehmet'in kararlılığını anlayamayanlar, bizi anlayamazlar. 'Ya istiklal, ya ölüm'  diyen Gazi Mustafa Kemal'i anlayamayanlar, bizi anlayamazlar. 'Yeter söz milletindir' diyen Merhum Adnan Menderes'i anlayamayanlar, bizi anlayamazlar. 'Yaradılanı severim, yaradandan ötürü' diyen Yunus Emre'yi, 'Aşkınan çalışan yorulmaz' diyen Neşet Ertaş'ı anlayamayanlar, bizi de anlayamazlar.

Yüreğinde İskilipli Atıf Hoca'nın sızısı olmayanlar, yüreğinde, vatanını terk edip gurbette okumak zorunda kalan kızlarımızın, gençlerimizin sızısı olmayanlar, yüreğinde Ahmet Kaya'nın gurbette ölümünü hissetmeyenler, Cem Karaca'nın gurbette hüküm giymesi noktasında sızısı olmayanlar bizi anlayamazlar. Selçuklu'nun ve Osmanlı'nın gönülleri fetih hareketini, onların kardeşlik, dayanışma ve sevgi medeniyetini anlamayanlar, Filistin davasını, Mısır meselesini, Suriye mezalimini, Somali yoksulluğunu, Myanmar'ın acısını anlayamayanlar, bizi de, bizim politikalarımızı da anlayamazlar. 3 Kasım öncesinde ve 11 yıl boyunca, 81 vilayette, seccadelerinin başında bizim için dua edenleri; sadece 81 vilayette değil, dünya kentlerinde kardeşlerimizin bizim başarımız için ettikleri duaları, o hissiyatı, o kardeşlik şuurunu anlayamayanlar da bizi anlayamazlar."

"Bu milletin derdi, bizim derdimizdir. Bu milletin tarihi bizim tarihimizdir" ifadesini kullanan Erdoğan, milletin medeniyet tasavvurunun da kendilerinin de medeniyet tasavvuru olduğunu belirtti. Erdoğan, "Bize kimse millet, milliyet dersi vermesin" dedi.

Milletin kendilerini çok iyi anladığını dile getiren Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bu aziz millet, ülkenin başında nasıl bir idareci kadrosu görmek istiyorsa, işte biz oyuz, o kadroyuz. Bu aziz millet, kendisine nasıl bir hizmetkar kadrosu istiyorsa, işte biz o hizmet kadrosuyuz. Bu millet efendi olmaya gelmediğimizi hep söyledik, söylüyoruz, söyleceğiz. Biz hizmetkarız. Biz, bu millet, kendisinin nasıl yönetilmesini istiyor, nasıl yönetilmesini tasavvur ediyorsa, işte onun tezahürüyüz."

-"Zaferle çıktığımız her seçim, bizim kibrimizi değil, tevazumuzu artırmıştır"

Erdoğan, 3 Kasım 2002 seçimleri ve sonrasında elde ettikleri başarıların sorumluluklarını artırdığını belirterek, "Seçim sonuçlarını öğrendiğimizde, milletimizin bize teveccühünü, itimadını, ahde vefasını gördüğümüzde, bizim telaşımız, gayretimiz, mesaimiz çoğalmıştır. Allah'a hamdolsun, zaferle çıktığımız her seçim, bizim kibrimizi değil, tevazumuzu artırmıştır" diye konuştu.

Kazandıkları her seçimin kendilerini millete daha fazla hizmet üretmeye zorladığını ve sorun çözme iradesini güçlendirdiğini dile getiren Erdoğan, "AK Parti, bütün siyaset teorilerini altüst edip, bütün öngörü, tahmin ve niyetleri aşıp, 11 yıl boyunca, zaferlerine zafer ekleyerek bugünlere geldiyse, biliniz ki bu, tevazuyu, ağır başlılığı, paylaşmayı, dayanışmayı, kardeşliği yüceltmiş olmasındandır" ifadesini kullandı.

Makam, mevki, rütbe ve payelerin gelip geçici olduğun anlatan Erdoğan, ezeli ve ebedi rütbenin milletin gönlünde Allah'ın nezdinde elde edilen rütbe olduğunu kaydetti.  Erdoğan, şunları söyledi:

"Şöyle tarihe dönüp bir bakalım. Nice sultanlar gelip geçti, isimleri hatırlanmıyor. Nice kudretli padişahlar, krallar, firavunlar, hamanlar, nemrutlar gelip geçti, isimleri bilinmiyor. Nice kudretli kumandanlar, yumruğuyla orduları, insanları ezip geçen nice ceberrut savaşçılar gelip geçti, isimlerini hiç kimse hatırlamıyor. Başbakanlık, bakanlık, milletvekilliği, belediye başkanlığı bütün payeleri unutulur, gider. Müsteşarlık, genel müdürlük, başkanlık, generallik, şeflik payeleri unutulur gider."

Anadolu ve Trakya'nın tarihine bakıldığında şehirlere hükmetmiş sultanların, valilerin, kadıların,yakın tarihe bakıldığında da başbakanların, bakanların, milletvekillerinin hatırlanmadığının görüleceğini anlatan Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:

"Ama bir Kaymakamın, bir belediye başkanının, o şehre emek vermiş bir hizmet erinin hiç unutulmadığını görürsünüz. Sokaklara, caddelere, okullara ismi dahi verilse, yalancı şöhretlerin yadedilmediğini, ama ismi resmi evraka yazılmayan nice gönül insanının, nice kanaat önderinin, o şehre hizmet eden nice gizli kahramanın gönüllerden silinmediğini görürsünüz."

-"Asıl paye, milletin teslim ettiği, milletin takdim ettiği payedir"

"Tarihten ve milletin gönlünden silinmeyecek olan, tarihe silinmeyecek iz bırakacak olan; eserdir, hizmettir, tarih kitaplarından ziyade, milletin gönül kitabında kendine makam edinenlerdir" diyen Erdoğan, "Devletlerin de gelip geçici olduğunu bir çoğunun da yok olup gittiğini dile getiren Erdoğan, "Ama millet, kalıcıdır. Devletler silinip gider, ama milletler yürüyüşlerine devam ederler. İşte onun için, asıl paye, milletin teslim ettiği, milletin takdim ettiği payedir. Makamların insana ne kattığına hiç kimse bakmaz. İnsanın makamlara ne kattığına bakarlar" diye konuştu.

- Ankara

Kaynak: AA

Son Dakika Politika AK Parti 21. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement