CHP Myk Toplantısı

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Haluk Koç, "Kürt yurttaşlarımızın en temel 'eşit hukuku paylaşan, eşit yurttaş olma' talepleri için tüm demokratik süreçler meşru zeminde, meşru siyasi aktörlerce TBMM'de tartışılmalıdır. Gizli kapaklı pazarlık yaptığınız zaman pazarlık masasından bir şey çıkmaz" dedi.

CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK), Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında toplandı.

Koç, toplantı devam ederken basın mensuplarına yaptığı açıklamada, siyaseti "gerçekte, olabilirlerin ve olamayacakların kamuoyuna anlatılması olarak" tarif etti.

Söylenilenlerle yapılanların taban tabana zıt olması durumunda, güvenilir olunmayacağını ve inandırıcılığın kalmayacağını anlatan Koç, "Bu tutumda ısrar ederseniz de yavaştan ti'ye alınmaya başlanırsınız ve süratle itibarsız politikacı sınıfında değerlendirilirsiniz" dedi.

Koç, şöyle devam etti:

"Paraşütle, emir ve biat silsilesi içinde Başbakanlık makamına vekil olarak tayin edilen Sayın Ahmet Davutoğlu, dünya kamuoyunda  süratle bu fotoğrafın içine girmeye başlıyor. Yeni tarih mucidi ve uzmanı kesilen ağabeyi gibi o da sık sık hem de uluslararası alanda söyledikleri tekzip edilir, yalanlanır hale gelmeye başladı. Son örnek Suriye politikalarında AB ile gelişen diyaloglarda ortaya çıktı. Sayın Davutoğlu ABD için 'Suriye stratejisini yeniden değerlendiriyor ve Türkiye'nin de istediği gibi Esad'ın iktidardan uzaklaştırılmasını esas hedef olarak alıyor' açıklaması yaptı. Mesajı alan yandaş kalem tayfası manşet ve haber üretmeye başladı. Ama çok geçmeden önce ABD Savunma Bakanı ile Ulusal Güvenlik Konseyi Sözcüsü, ABD'nin Suriye stratejisinde değişikliğin söz konusu olmadığını açıkladı. Sonra Obama G-20'de bu tutumu teyit etti. ABD, Suriye hattındaki İran-Rusya pozisyonunu görüyor. Suriye'nin bir Afganistan, Irak, Libya gibi olmayacağını hesap ediyor.

Berbat bir Dışişleri Bakanlığı döneminden sonra Başbakan tarifine sokulmaya çalışılan Davutoğlu, ama derin saplantılarının hevesi hala içinde ve açıkça yalan da konuşarak olduğu yerde duruyor."

-"Şu soruları yöneltmeyecekler mi"

Yakın dönemde buna benzer Türkiye'den yapılan açıklamalara  ABD'den birçok "diplomatik yalanlama" geldiğini savunan ve örnekler veren Koç, Davutoğlu'nun G-20'nin dönem başkanlığı sürecinde "Türkiye'nin yolsuzlukla mücadeleye yoğunlaşacağını" söylediğini aktardı.

Davutoğlu'nun dünyaya açıkça "gelin bizi makaraya alın, ciddiyetsizliğimizi görün" açıklaması yaptığını ileri süren Koç, şunları dile getirdi:

"Şimdi tüm ülkeler yolsuzlukla mücadele etme misyonuyla dünya kamuoyu önüne çıkacak olan şahsınıza şu soruları yöneltmeyecekler mi? Almanya Deniz Feneri davasında milyonlarca avroyu iç edip 'sadaka hırsızlığından' mahkum olmuş kişilerin Türkiye davalarını yıllarca süründüren senin Başbakan olduğun Türkiye değil mi? Bu hırsızları devletin en üst makamlarına oturtup, 'devlet korumasına' alanlar hırsızları kollayıp, davanın savcılarını yargılayanlar sizler değil misiniz? Dönemin başbakanının oğlunun vakfına  tek seferde 100 milyon dolar bağışın, ne karşılığı yapıldığı, bu iş için hangi imar değişikliklerinin gerçekleştirildiğini saklamak, gizlemek üzerini örtmek için hukukun iğfal edildiği ülke Türkiye değil mi? Bakanlarla-bakan çocukları arasındaki konuşmalar, Reza'nın önüne yatan bakanın konuşmaları, dönemin başbakanı ile oğlunun meşhur 'sıfırlama' konuşma tapeleri adli tıp kurumu tarafından doğru olarak kabul edilmesine rağmen 17 Aralık soruşturmasında 'takipsizlik kararı' veren savcı, sizin tarafınızdan görevlendirilmedi mi Sayın Davutoğlu? diyecekler. Velhasıl Davutoğlu'na verilen bu son uluslararası görev; 'geceye gündüz', 'siyaha beyaz', 'fareye fil' demek gibi bir şey. ya biz kendi kendimizle dalga geçiyoruz ya da G-20'dekiler iyice sıkıldı, bunaldı, bizimle kafa buluyorlar."

Koç, 17 Aralık soruşturmasında takipsizlik kararı veren Savcı Ekrem Aydıner'in sicilinde bir "kınama cezası" olduğunu ifade ederek, "Şimdi Meclis'te özel bir düzenleme yapılıyor. Bu cezası kaldırılacak. O zaman açıkça soruyorum; siz yarın, kendi yolsuzluğunuzu örtmekle görevlendirdiğiniz bu savcıyı Yargıtaya üye olarak mı atamayı düşünüyorsunuz? Var mı böyle bir niyetiniz" dedi.

-"Amerika'yı yeniden keşfetti"

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın son açıklamalarına değinen ve "Bir anlamda Amerika'yı yeniden keşfetti" değerlendirmesini yapan Koç, Erdoğan'ın bu açıklamalarının, "özellikle İspanyol kökenli olmak üzere dış basın tarafından ciddi bir biçimde 'ti'ye alındığını" iddia etti.

Erdoğan'ın bu durumun farkında olduğunu savunan Koç, " İspanya'nın El Pais gazetesi 'Erdoğan gerçeklerden uzak bir lider' demiş. Bu kadro sayesinde Türkiye'nin itibarı yerle bir. Sokak üslubuyla ve miting coşkusuyla devlet yönetilmez. Üç kuruşluk yaptınız Türkiye'nin itibarını. Kafanda hülyalar olabilir, gördüğün rüyayı gerçek sanabilirsin, kendi içinde kalsın. Hiç olmazsa uluslararası alanda bizi rezil etmeyin" ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, bu sözlerini savunurken, karşı çıkanlara, "Sizler ecdadımızın gemileri İstanbul'un fethinde karadan yürüttüğünü bilmezsiniz" dediğini aktaran Koç, "Biz onları biliyoruz tarihte var da senin her türlü yürütmeyi nasıl yaptığını da biliyoruz, sadece gemi yürütme değil" dedi.

Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nın "kaçak" olduğunu savunan ve yapımında 1 milyar 370 milyon lira harcandığını iddia eden Koç, bu parayla yapılabilecek yatırımlardan bazılarını saydı.

Koç, söz konusu meblağ ile 680 öğrenci yurdu, 685 huzurevi, 100 yataklı 55 devlet hastanesi, 274 engelli rehabilitasyon merkezi açılabileceğini belirtti.

-"O müzakere masasında Türkiye Cumhuriyeti tutuklu"

Çözüm sürecine değinen ve "üçüncü göz" tartışması yapıldığını ifade eden Koç, "Kürt yurttaşlarımızın demokratik taleplerinin karşılanması gizli pazarlık masalarında değil güya orada bir terör örgütü liderini devletin karşısına muhatap olarak çıkartıyorsunuz hapiste, oysa Türkiye o masada tutuklu durumunda" dedi.

Koç, şunları kaydetti:

"O müzakere masasında Türkiye Cumhuriyeti tutuklu. Kürt yurttaşlarımızın en temel 'eşit hukuku paylaşan eşit yurttaş' olma talepleri için tüm demokratik süreçler meşru zeminde, meşru siyasi aktörlerce TBMM'de tartışılmalıdır. Gizli kapaklı pazarlık yaptığınız zaman pazarlık masasından bir şey çıkmaz. O masada bilin ki her zaman tutuklu olan, rehin olan Türkiye'dir. Heyet genişleyecek, sekreterya tutulacak... Kimin eli kimin cebinde, ne alınıyor ne veriliyor, masanın altında da bomba, şantaj... Bir kere daha söylüyoruz:  'Kürt kökenli kardeşlerimiz bu masaya mahkum değiller. Bu masada ne PKK'nın esiridirler ne o masayı devlet adına kurduran kişinin kendi yakın dönem siyasi hırslarının beklentilerinin, ihtiraslarının hedefinde olmalılar."

-"Bu da CHP'nin bu millete sözü"

11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün "kayıp trilyon" davası kapsamında ifade vermesine de değinen Koç, Gül'ün "hukuka duyduğu saygı çerçevesinde ifade verdiğini" söylediğini aktardı.

Koç, şu açıklamaları yaptı:

"Türkiye'nin eski Cumhurbaşkanı davet üzerine gidiyor ifade veriyor, yeni Cumhurbaşkanı ifadeden kaçıyor. Oğlunu da kızını da kaçırıyor, neden? Birisi kendine güveniyor, 'benim suçum yok' diyor. Diğeri, tapeler de gerçek çıkacak diye ecel terleri döküyor ki gerçek olduğu ortada. Korkunun ecele faydası yok. Gül'ün dün dokunulmazlığı vardı, bugün senin dokunulmazlığın var, yarın senin dokunulmazlığın olmayacak. O gerçeklerle bu milletin bağımsız yargısı önünde yüzleşecek, bir yere kaçamayacaksın. Tercih onun, ya yargılanacak, bugün kapattığı süreçte muhatap olduğu cezalarla karşılaşacak ya da bir şekilde kaçacak. Ama onu da kaçırtmayacağız, mahkemeye de çıkartacağız, bu da CHP'nin bu millete sözü."

- Ankara