GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: - Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşen Gürcan'ın konuşması Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Gürcan: - "(Başörtülü ilk bakan olması) İlk olmak benim için güzel ve büyük bir nasip, aynı zamanda ağır bir mesuliyet. Bundan sonra daha çok arkadaşımız başarıyla bu görevi yerine getirecektir"- "Geçici hükümetin mensubuyum, bağımsız bir bakanım. Bu anlamda gelecek seçilmiş hükümete güzel bir dosya sunmak isterim. Başlangıcı rahatlıkla yapsınlar. O yüzden de her günü önemsiyorum"- "Özellikle göç ve toplumsal değişimin çok hızlı olduğu coğrafyalarda ciddi aile sorunlarına hemen müdahale edebilecek bir sistemdir Aile Sosyal Destek Programı (ASDEP). Bu modelin tekrar hayata geçirilmesi benim önceliğim"- "(Kadına yönelik şiddet) Son dönemde Alo 183 Hattı, açılan servis kanalları, ASDEP de buna tamamen güvence sağlayacak. Önemli şeyler getirecek. Şiddeti bitirir mi? Ben bittiği dönem bilmiyorum. Hadsizler hep oluyor. Ama hadsize insanca haddini bildirecek uygulamaları bizim yapmamız boynumuzun borcu" HANDE CANCA/MERVE YILDIZALP - Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşen Gürcan, başörtülü ilk bakan olmasıyla ilgili yaptığı değerlendirmede, "İlk olmak benim için güzel ve büyük bir nasip, aynı zamanda ağır bir mesuliyet. Bundan sonra daha çok arkadaşımız başarıyla bu görevi yerine getirecektir" dedi.Bakan Gürcan, göreve atanmasından kadın politikalarına, yaptığı çalışmalardan kendisi ile ilgili basında yer alan iddialara ilişkin çeşitli konularda AA muhabirinin sorularını yanıtladı. Türkiye'nin ilk başörtülü bakanı olmanın çok büyük bir mesuliyet olduğunu vurgulayan Gürcan, bunu temsil edecek çok arkadaşının olacağını ifade etti. Bu konunun geç kalınmış bir karar olduğunu dile getiren Gürcan, "İlk olmak benim için güzel ve büyük bir nasip, aynı zamanda ağır bir mesuliyet. Bundan sonra daha çok arkadaşımız başarıyla bu görevi yerine getirecektir" dedi.Göreve getirildiği günün hikayesini anlatan Gürcan, çocuklarıyla birlikte Kudüs'e gittiğini, o günün akşamına kadar Mescid-i Aksa'da kaldığını, telefonlarına bakmadığını, beklediği bir şeyin de olmadığını anlatan Gürcan, şöyle konuştu: "O gün bir telefon geldi, cevap yazdım 'yurt dışındayım, acilse mesaj atın' diye. Orada aldım haberi, telefonum çekmiyordu, Başbakanımızı duyamıyorum. Mescid-i Aksa'yla ilgili bana bir şey mi soracaklar?' diye düşünüyorum. Görevlendirilmek hiç aklıma gelmemişti. Büyük bir sürprizdi ve sevinç veren bir haber oldu. Haberi özellikle orada almayı manevi bir sorumluluk gibi de algıladım doğrusu." - "Tercihler ve zorlamalar vardı"Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına yabancı olmadığını, Bakanlıkta 8 yıl, 3 bakanla çalıştığını hatırlatarak, bunun bir nöbet değişimi olduğunu ifade etti.Sosyal politikaların önemli bir alan olduğunu, 2000'li yıllardan önce ihmal edildiğini vurgulayan Gürcan, Bakanlığın bugün bir hizmet bakanlığı olduğunu, maddi ve manevi gücünün bulunduğunu dile getirdi.Gürcan, geçici dönemde daha iyi işler yapmak için yarım kalan işlere devam edeceklerini, yeni çalışmaların tohumlarını atacaklarını söyledi.Türkiye'de başörtüsü ile ilgili gelişmelere de değinen Gürcan, kendisinin de başörtüsünden dolayı sıkıntılar yaşadığını ifade ederek, şöyle devam etti: "Tek yanlı ve kadınlar üzerinden yürütülen anlamsız ve insan haklarına uymayan bir uygulamaydı. Okumak isteyenin insani hakkı elinden alınan bir dönem oldu. O dönem benim öğrencilerim vardı. 1990 yılında böyle bir girişimim olmuştu. Tercihler ve zorlamalar vardı. Ben o zorlamaları bizzat yaşamış biriyim."Artık Türkiye'nin insan hakları konusunda kendi özbenliğine kavuşması, korkuların biçimlerden arınması gerektiğinin altını çizen Gürcan, kimin nasıl giyindiğine değil, ne işi nasıl, hangi kabiliyetle yaptığına bakılmasının önemli olduğunu söyledi. - "Allah bana ömür verdiği sürece akademisyenliğe devam edeceğim"Bakanlık görevinden önce yaptığı çalışmalar hakkında bilgi veren Gürcan, akademisyen olduğunu, üniversiteyi bitirdikten sonra yüksek lisans ve doktora yaptığını anlattı. Öğretmen yetiştiren bir fakültede 2005'e kadar 18 sene öğretim üyeliği yaptığını belirten Gürcan, şunları kaydetti: "Öğretim üyeliği yapmaktan hayatım boyunca onur ve zevk duydum. Akademisyenliği, Ar-Ge'yi, sosyal bilimleri severim. İnsan eğitimi mühendislik eğitiminden daha değersiz değil, çok daha değerli olduğuna inanırım, o yüzden üniversitedeydim. Ancak o dönem arkadaşlarımın ricasıyla ihtiyaç duyulduğu için bürokrasiye geçtim. 2006'da Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığında Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü, bir tür kamunun enstitüsü gibi, çok önemli bir misyon üstlenmiş bir kurumdu. Benim dönemimde 17 araştırma yapıldı. O dönemde yaptığımız araştırmalar sosyal politikalarda bu bakanlığın kurulmasında çok etkili olmuştur. Aile Sosyal Destek Programı (ASDEP), o araştırmalar sonucunda ortaya çıkmıştır ki aile destek hizmetleri konusunda kamusal standart çalışması gerçekleştirdik."Ar-Ge'nin önemine işaret eden Bakan Gürcan, sosyal politikalar konusunda bunu çok önemsediğini söyledi. Gürcan, emeklilik sonrası 1-2 yıl sivil toplum, dernek ve vakıflarda görev aldığını, kendisini sivil hayata verdiğini anlattıDaha sonra akademik hayata bir vakıf üniversitesinde geri döndüğünü anlatan Gürcan, "Yine bundan sonra da Allah bana ömür verdiği, yaşım yettiği sürece akademisyenliğe devam edeceğim" dedi. - "Kendimi özgeçmişimle anlattığımı düşünüyorum"Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Gürcan, "Bir akademisyen olarak uluslararası yayınlarının bulunmadığına ilişkin basında yer alan haberlere" ilişkin de açıklamalarda bulundu.Doçent olunabilmesi için belli bir puan toplanılması ve dil seviyesinin geçilmesi gerektiğine işaret eden Gürcan, "H-indexime baksınlar, h-indexim sekizdir, bu çok yüksek bir orandır. Alıntı sayımın 250 üzerinde olduğunu göreceklerdir. Bunları söylemekten imtina ediyorum. Ben kendimi, ne kadar iyi akademisyen olduğumu, sözlerimle değil de özgeçmişimle anlattığımı düşünüyorum. Anlaşılıyor ki gerçekten dertleri başka. Onların derdi üzüm değil, bağcı" diye konuştu.Sivil toplum kuruluşlarıyla her zaman iş birliği yapılması gerektiğine de vurgu yapan Gürcan, sosyal politikaların toplum kahramanlarının eliyle harekete geçirilebileceğini, devletin kuralları koyduğunu, hizmet verme noktasında ise STK'ların çok önemli oluduğunu ifade etti."STK'lar ile ilgili çalışmalarda gönüllü bir insanım" diyen Gürcan, altı STK'nın mütevelli heyeti üyesi olduğunu da kaydetti. - "Asıl problem, boşanma sonrası sağlanamayan imkanlardır"Türkiye'de parçalanmış ailelerin sayısındaki artışı sosyolojik açıdan değerlendiren Bakan Gürcan, refah seviyesi arttıkça boşanma oranlarının arttığı bilgisini paylaştı.Gürcan, "Toplumların demografik istatistiklerinde, evlilik ve boşanma istatistiklerinde batıya doğru gidildikçe boşanma oranlarının artması bundandır. Boşanma bir haktır ama asıl problem, boşanma sonrası sağlanamayan imkanlardır, ortada kalan çocuklar, kadınlardır, nafakasını alamayan, yüz üstü bırakılmış eşlerdir, ebeveynlerdir ya da çocuğuyla görüştürülmeyen ebeveynlerdir ki bu anlamda ciddi sıkıntılar olduğunu da biliyoruz" diye konuştu."Karı kocalıktan boşanılır ama anne babalıktan asla boşanılamaz" ifadesini kullanan Gürcan, "Anne babalık, hele bizim toplumumuz için ömür boyu süren bir şeydir. Çocuğunuz 60 yaşına da gelse 'Aman yavrum üşütürsün hırkanı giy' deriz biz. O bizim için hep yavrumuzdur. Dolayısıyla bu anne için de, baba için de böyledir. Anne babanın ayrı mekanlarda oturuyor olması, çocuklar için elbette kolay bir şey değildir" dedi.Boşanma öncesi ve o süreçte çiftlerin birbirlerine yaptığı ithamlardan çocukların korunması gerektiğine işaret eden Gürcan, "Çünkü biliyoruz ki psikolojik olarak çocukların, kendilerinden dolayı boşandıklarını düşünme gibi bir eğilimleri var. Dolayısıyla bu anlamda psikolojik bir yardım hem ebeveynlerin hem de çocukların alması gerekiyor. Boşanma sonrası ebeveynlerin görüşme imkanları ve yaşam biçimlerinin sosyal mekanlarda da yanlış anlaşılmaması, baskı görmemesi, öteleştirilmemesi adına önlemler alınmalı" diye konuştu.Bakanlığın bu konuda verdiği hizmetlerden biri olan Aile Eğitim Programına (AEP) değinen Gürcan, bu program kapsamında ailelere eğitimler verildiğini anımsattı.Bu alanda Türkiye'nin önemli bir yol katettiğini söyleyen Gürcan, "Artık kimse bir soyadının mülkü değil. Hiçkimse kimseye taciz, şiddet, baskı, sömürüde bulunamaz. Hepimiz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyız. Yaptığı taktirde onun bedelini ödemek durumundadır. Maruz olanı da devlet korumak zorundadır" dedi. - "Yine de şu anda çok büyük bir artış hızı yok""Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'en az üç çocuk tavsiyesi'nin mimari olduğunuz basında yer aldı. Nüfus ile ilgili yaptığınız çalışmalara ilişkin bir değerlendirme yapabilir misiniz" sorusunu da cevaplayan Bakan Gürcan, tüm sosyal politikaların çalışma konularından birinin demografik değişmeler ve trend analizleri olduğunu belirtti. Bunu bütün ülkelerin yaptığını, çok bilinen bir şey olduğunu ifade eden Gürcan, şunları anlattı: "Siz kalkınmanızı buna göre yaparsınız, okul planlamanızı bile buna göre yapmak zorundasınız. Yaşlılık dönemi için planlama yapmak durumundasınız ki bir 20 yıl sonra gelecek kişilerin bakım sorunlarıyla ilgilenebilesiniz. Biz o analizleri yaptığımız dönemde fark ettik ki nüfus artış hızında düşme var. Bir de nüfus hareketlerindeki hareketlilik bir anda değişemez. Finlandiya 1,7'den, 1,8'e, 10-15 yılda çıkartamadı. Çünkü bir anlamda da bir paradigmayı da içeren bir durum bu. O dönem fark ettik ki nüfusa göre doğurganlık oranının 2,1'in altına düşmesi demek, 50 yıl, 100 yıl sonrasında belli sıkıntılar demekti. Bunun için de bizim önlem almamız, nüfus artışındaki bu ivmenin yavaşlatılması, mümkünse durdurulması, mümkünse tersine çevrilmesi konusunda belli politikalar izlenilmeli diye bir rapor hazırladık. Sayın Cumhurbaşkanımızın dile getirmesiyle bu politika, tüm ülke sathında bilgilendirme konusunda bizim çok işimize yaramıştı.Bizim hazırladığımız rapora sahip çıkarak, sosyal politika noktasındaki kararlılığımızı destekledikleri için kendilerine teşekkür ediyoruz. Yine de şu anda çok büyük bir artış hızı yok. Ama en azından o düşme hızının durdurulması yönünde ilerleme olduğunu düşünüyorum." - "Önceliğim ASDEP"Kadın sorununun tek başına bir sorun olmadığını belirten Gürcan, kadın konusunda "şiddet, kadın istihdamı, girişimcilik, karar mekanizmalarındaki yeri, siyasette temsil edilebilirlik" gibi üzerinde çalışılan temel alanlar olduğunu söyledi.Gürcan, "Bu alanlarda önü açmak, politika belirlemek ve bu çalışmaları regüle etmek adına bu bakanlık yıllardır hizmet veriyor. Belki de en iyi çalıştığı sahalardan bir tanesi diye düşünüyorum. İstenilen yerde mi? Hayır ama zaten sosyal politikalarda 'oh çok şükür şu noktaya da geldik' denilmez. Hep daha iyisi istenir. Gelişmeyi hedefleyeceğiz, daha insani yaşamı hedefleyeceğiz" diye konuştu.Önce insan olmanın önemine vurgu yapan Gürcan, kadın politikalarına gereken önemi göstereceğini belirtti.Bakanlığı döneminde ilk el atacağı konunun ne olduğu sorusuna ise Bakan Gürcan, "Öncelikle Aile Sosyal Destek Programı (ASDEP), benim için önemli" yanıtını verdi.Gürcan, 2011'de görevi bıraktığında bu projenin başladığını anımsatarak, "Çok önem verdiğim bir projeydi ASDEP. Özellikle göç ve toplumsal değişimin çok hızlı olduğu coğrafyalarda ciddi aile sorunlarına hemen müdahale edebilecek bir sistemdir ASDEP. Bu modelin tekrar hayata geçirilmesi benim önceliğim bu iki ay içerisinde. Zaten alt yapı hazır, kadroları hazır, yönetmelikleri hazır. Dolayısıyla işleyişi biraz hızlandırıp başlatmak, düşüncem bu" dedi.Bakan Gürcan, "Geçici hükümetin mensubuyum, bağımsız bir bakanım. Bu anlamda gelecek seçilmiş hükümete güzel bir dosya sunmak isterim. Başlangıcı rahatlıkla yapsın isterim. Ben güzel bir şekilde devraldım, devredeceğim kişi de güzellikle devralsın isterim. O yüzden de her günü önemsiyorum" ifadesini kullandı. - "Bir bakandan ders aldık, onur verici, diyenler oldu""İleriki dönemde milletvekilliğini düşünüyor musunuz?" sorusu üzerine Bakan Gürcan, "Ben hiç bir zaman bugüne kadar görev talep etmedim, bu benim ilkem. Doğrusu budur demiyorum ben hep bana verilen görevleri yaptım. Nerede bana görev verilirse ben orada görev alırım" dedi.Bakanlık görevine getirilmesiyle ilgili öğrencilerinin tepkilerini anlatan Gürcan, "Son dönem derslerimi uzaktan eğitimle yaptım. Dolayısıyla sosyal medyayı ve interneti sıklıkla kullanıyorduk. Hepsi, hemen hepsi mesaj gönderdiler. 'Bir bakandan ders aldık, bizim için çok onur verici' diyenler oldu. Öğrencilerimi seviyorum" diye konuştu.Sadece öğrencilerinden değil, çok çeşitli kesimlerden güzel tepkiler aldığını belirten Gürcan, "Dört günde gerçekten bana destek veren, bana yönelik iftira kampanyasına karşı çıkan ve var gücüyla sosyal medyada çaba gösteren tüm vatandaşlarıma, dostlarıma, çeşitli kurum ve kuruluş temsilcilerine çok teşekkür ediyorum. Onların orada olduğu ve beni destekledikleri sürece ben korkmadan, sonuna kadar üretmeye devam ederim" diye konuştu. - "Hadsizler hep oluyor"Kadına yönelik şiddet ile ilgili de değerlendirmelerde bulunan Gürcan, şiddetin insanlık tarihi boyunca hep olduğunu belirterek, şunları ifade etti: "Sebepleri noktasında bakıldığında bölgesel farklılıklar taşıyor olmasın rağmen ortak olan şey güçlünün güçsüze uyguladığı bir girişim. Bu girişimin önlenmesinde belli şeyler gerekiyor. Bir, eğer o güçlü konumda olan taraf kendisini hadsiz görüyorsa, 'bunu yaptığımda bana hesap sorulmaz' diyorsa, çok rahat uygulayabiliyor. Bu, bir örgüt de olabiliyor, şahıs da grup da olabiliyor. Öncelikle bu kendini hadsiz gören tarafın haddini belirleyecek sınırlar koymak lazım, o yüzden önemli. Yani birisi çocuğuna, karısına, evdeki büyüğüne yapamaz böyle bir şeyi. Yaptığı taktirde hesabını vereceğini bilmeli. Dolayısıyla o hesabı nasıl vereceğine ilişkin düzenlemeyi de kamu yapar, biz bu anlamda ciddi düzenlemeler yaptık." Şiddet yaşayanların travmasını giderecek, ona moral verecek, kendisini güvende hissetirecek önlemler almak gerektiğini, bu anlamda da birçok önlem olduğunu anlatan Gürcan, şiddete müdahalede dikkat edilmesi gereken hususlara değindi. Gürcan, konuşmasında şunları kaydetti: "En önemlisi insanı öncelemek. Birçok kişi özellikle evinde şiddet noktasında bunu söylemekten ar ettiği için, utandığı için paylaşmayı gurur meselesi yaptığı için, mağdur oluyor. Onun o paylaşılmayacağı mahremiyetine özen gösterildiğinde birçok açılımlar olmuştur. Son dönemde Alo 183 bilgi hattı, ŞÖNİM ve ASDEP de bunun başlıcalarıdır. Önemli şeyler getirecek. Şiddeti bitirir mi? Hadsizler hep oluyor. Ama hadsize insanca haddini bildirecek uygulamaları da bizim yapmamız boynumuzun borcu."
Son Dakika › Güncel › Bakan Gürcan: 'Asıl Problem, Boşanma Sonrası Sağlanamayan İmkanlardır' - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?