Başbakan Ahmet Davutoğlu, "İnşallah Hacı Bektaş-ı Veli türbesinden ve aynı şey Konya'da da geçerli, Hazreti Mevlana'nın türbesine girişler için bundan sonra para alınmayacak" dedi.
Davutoğlu, Hacı Bektaş-ı Veli Türbesi'nin yanında bulunan Hacı Bektaş-ı Veli Kültür Merkezi'nde düzenlenen "4. Uluslararası Hacıbektaş Aşure Günü" etkinliğinin açılış törenine katıldı.
Davutoğlu, buradaki konuşmasında, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) aldığı kararlar olmasa da herhangi bir kurum ya da kişi başka bir mezhebi veya başka bir meşrebi tahkir ederse büyük bir cürüm işleyeceğini söyledi.
"Bunun için AİHM'den ders almaya ihtiyacımız yok, Hacı Bektaş-ı Veli'yi okuyalım yeter, Mevlana Celaleddin-i Rumi'yi okuyalım yeter" diyen Davutoğlu, şöyle konuştu:
"Onlar söyler "Toprak gibi mütevazi ol" diye, onlar söyler "Ya göründüğün gibi ol ya olduğun gibi görün" diye. Burada hep beraber bunları konuşmaya hazırız ama son dönemlerde Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersleri ile ilgili 103 sayfalık Alevi bölümü eklendi. Yanlışsa değiştirelim, eksikse tamamlayalım ama en fazla Alevi öğrencilerimizin bu geleneği tanımaya ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Ta ki birileri bir karşıtlık tezi üretmesinler, kendi geleneğimizi tanıdığımızda zaten karşıtlık kalmaz. Karşıtlık, cahillikle başlıyor. Karşıtlık ve kategorize etmek cehaletin en kaba halidir. Cahil olmayanların herhangi bir kategorizasyon içine girip dışlamaları mümkün değil."
"Yine o acı hatıralar yüreğimizi yakıyor, onun için Madımak Oteli'ni kamulaştırdık, daha iyi hale getirebiliriz, yaşayan bir müze haline getirebiliriz" değerlendirmesinde bulunan Başbakan Davutoğlu, "Teklif ediyorum bu konuda kaygımız yok. Sivaslı kardeşlerimin de böyle bir kaygısı olduğu kanaatinde değilim. Ne Alevi ne Sünni. Asırlardır bir arada yaşadılar. Hiçbir yerde şu ya da bu gerekçeyle bir nefret ya da acıları yeniden yeşerten birisi olmaksızın acıları hatırlayıp, bir daha onların olmaması için ne yapmamız gerektiğini konuşalım" diye konuştu.
Semboller üzerinden yola çıktıklarını ifade eden Davutoğlu, "Hacı Bektaş-ı Veli adının bütün Türkiye'de ilmin, irfanın, adabın ve erkanın adı olarak bilinsin diye Hacı Bektaş-ı Veli Üniversitesi adını koyduk Nevşehir Üniversitesine, ayrıca da enstitüler kurduk" dedi.
Davutoğlu, akademisyenliği döneminde bazı öğrencilerinin Alevi olduğunu söylemeye çekindiklerini ancak kendisinin davranışlarından veya isimlerinden öğrencilerinin Alevi olduğunu hissettiğini belirterek, "Şimdi kimin üstünde böyle bir baskı var? Hiç kimse kimseye baskı yapamaz. Hiç kimse bir diğer vatandaşımızın üzerinde ne dinini ne mezhebini ne de inancını açıklama yönünde baskı yapabilir. Açıkladığında yaşamayı engelleyen baskı yapabilir" ifadelerini kullandı.
-"Mihman Ali' buyur diyeceksiniz"
Davutoğlu, bunları karşıtlık üretmeden çözebilecek erdemin oluşturulması gerektiğini vurgulayarak, "Eskiden muharrem ayı geldiğinde mahallelerde, evlerde bilinirdi ama sosyal bir olay değildi ama şimdi her muharrem ayını devletin bütün erkanı birlikte idrak ediyor. Ben muharrem ayına Şeb-i Arus'a nasıl 17 Aralık'ta gidiyorsam, size söz veriyorum, siz davet ettikçe her aşurede Hacı Bektaş-ı Veli'de olacağım. Siz de bana 'Mihman Ali' deyip buyur diyeceksiniz. Ondan eminim çünkü siz Hacı Bektaş'ın mekanının bekçilerisiniz" diye konuştu.
Bekçi tabirinin 12 hizmet erbabında da bulunduğuna işaret eden Davutoğlu, bu hizmetlerin herkesin nefsini terbiye ettiği hizmetler olduğuna dikkati çekti. "Semah dönüşün her birinde bir sembol var. O sembol dilini bir anlayabilsek problem bitecek ama karşıtlar üretirsek bitmiyor" diyen Davutoğlu, bunların daha çok konuşulacağını söyledi.
-"Türbelere girişlerde para alınmayacak"
Başbakan Davutoğlu, "İnşallah Hacı Bektaş-ı Veli'nin türbesi ve aynı şey Konya'da da geçerli, Hazreti Mevlana'nın türbesine girişler için bundan sonra para alınmayacak" dedi.
Bir Konyalı olarak para alınmasından hep ıstırap duyduğunu dile getiren Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Maalesef bu dergahlar kapandığı zaman kültürel özellikleri de kaybolmaya yüz tuttuğunda resmi kurumlar haline dönüştürüldü, yani müzeler haline dönüştürülerek korundu ki bunu da şurada zikredeceğim; Anadolu'daki her bir dergahı ve değişik mekanları bilirim, çoğunu, hepsini bilirim diye iddia edemem, her biri de güzelleştirilecek. O ayrı yasal birtakım zorunluluklar getiriyor tümüyle meseleyi ele almak ama en azından bu kararı biz idari tasarruf olarak yapabiliriz. Bu dergahlara girişlerde para alınmaz. Artık resmi hüviyeti başka şekilde tanımlarız belli anayasal çerçevelere ters düşmemek açısından ama Konya'da da aynı talimatı verdim 'müzeyi başka bir yerde kuralım yanında yine aynı ölçüde de aynı mimari özelikleri taşıyacak şekilde ama Hz. Mevlana'yı ziyaret eden birinden para almak... Dua edecek, irfan, edep öğrenecek biz ondan para alıyoruz. Bu bize yakışır mı? Hacı Bektaş-ı Veli'ye gelecek, oradaki her bir sembolden bir ders alacak. Edeple girecek, biz ondan para alabilir miyiz? İlk yapacağımız uygulamalardan biri inşallah. Diğer mekanlarda da varsa onlarda da yapacağız ama öncelikle bildiğim iki büyük mekan var Hacı Bektaş-ı Veli türbesi ve Hz Mevlana'nın türbesinde müze kısmıyla türbe kısmı ayrılacak o makamlara girenler huşu içinde dünyevi bir şey düşünmeden, edeple haya ile o mekanlara girecek dualarını edecek ve çıkacak."
-"Hepimiz Hoca Ahmet Yesevi'nin yolcuları, izcileriyiz"
Davutoğlu, Hacı Bektaş-ı Veli'ye 2001'de geldiğinde çevre düzenlemelerinin çok düzgün olmadığını daha sonra da yurt dışı seyahatleri nedeniyle istediği ölçüde gelemediğini ancak Hacı Bektaş-ı Veli'nin önemli bir mihman mekanı olarak en iyi şekilde tanzimi için hiçbir fedakarlıktan kaçınmayacaklarını söyledi.
Güllerin en güzelini Hacı Bektaş-ı Veli'nin huzuruna getireceklerini, gül kokusuyla anılacağını anlatan Davutoğlu, sadece Hacı Bektaş-ı Veli'nin değil tarumar edilmiş vaktinde çok daha eski tarihlerde ya da zamanla ihmal edilmiş mekanların da bu anlamda ortak tarihin mekanları olarak ihya edileceğini bildirdi.
O zatların çoğunu Alevi mi, Sünni mi ayırt etmenin de mümkün olmadığını, 13. yüzyılda herkesin can, herkesin yaren, herkesin Bektaş, Horasani, her yürüyenin Anadolu'da bir Hoca Ahmet Yesevi olduğunu vurgulayan Başbakan Davutoğlu, "Hepimiz Hoca Ahmet Yesevi'nin yolcuları, izcileriyiz. Allah bizi o yoldan ayırmasın" ifadesini kullandı.
-"Her Alevi de her Sünni'yle kardeştir, eşit vatandaştır"
Davutoğlu, geçmişte Alevi çalıştayları, toplantılar yapıldığını anımsatarak, kendisinin de Başbakanlık görevini üstlendikten sonra bu dosyaları bizzat etüt ettiğini kaydetti.
Gerçekleşen en önemli şeyin iletişim olduğuna dikkati çeken Davutoğlu, şunları söyledi:
"Bizim zihniyetimizi değiştirmek için en büyük eksikliğimiz de iletişim. Sünni'nin kafasında bir Alevi prototipi var. Halbuki Alevilik kültürü Türkiye'de o kadar çeşitli ve o kadar farklı ki ve bu farklılık da güzel. Alevi'nin kafasında da bir Sünni prototipi var halbuki Türkiye'de Sünnilik o kadar çeşitli ki, o kadar farklı ki ve hepsi güzel."
Aynı durumun Irak'ta da olduğuna işaret eden Davutoğlu, Irak'ta aslında yakın döneme, fitne tohumları ekilene kadar Sünni ve Şiiler'in karışık olduğunu belirtti.
Başbakan Davutoğlu, şöyle devam etti:
"O kadar çok aşiret, aile vardı ki ve Bağdat, Sünnilerle Şiiler'in ortak şehriydi. Harun Reşit'in Bağdat'ı Allah aşkına Sünnilerin egemenliğinde, Şiiler'in egemenliğinde gibi bir ayrımla anılabilir mi? Herkes oraya akardı ilim irfan bilgi sahibi olan ama ne oldu? Bir kez bu fitne tohumu ekildiğinde, zihinlerde 'şunlar var ya şunlar, onların hepsi Şii, hepsi şu şu özelliklere sahip' dendiğinde karşı taraf da 'şunlar var ya şunlar hepsi Sünni, şu şu özelliklere sahip' dediğinizde ve devleti birinin emrine verdiğinizde, Suriye'de ve birçok ülkede görüldüğü gibi, bir anda işte terörlerin en zalimi IŞİD gibi yapılar çıkıyor. Türkiye'de de bizim zinhar izin vermememiz gereken temel ortaklığımız, bu kategorileri zihinlerimize, gönüllerimize yerleştirmeyelim. Biz her birimiz bütün bu güzel gelenekleri kendi şahsi hayatında, sosyal hayatında yaşamaya çalışan, omuz omuza vermiş kardeşleriz. Nasıl Hz Mevlana Hacı Bektaş-ı Veli'yle kardeşse her Alevi her Sünni'yle kardeştir, eşit vatandaştır. Eşit vatandaş özelliklerinden hiçbir şey kaybetmeden bütün meselelerimizi konuşabilmeliyiz."
Başbakanlıkta bu anlamda bir çalışma ekibi de kurduğunu anlatan Davutoğlu, daha fazla tefekkür edilecek ve iletişime geçileceğini bildirdi.
-"Gönül dili Hacı Bektaş-ı Veli'nin dilidir"
Başbakan Davutoğlu, "Benim bu ziyaretimi yadırgayan olduğunu zannetmiyorum ama şöyle veya böyle yorumlayan olabilir, onlara şimdiden buradan söylüyorum, eğer yanlış bir kanaatleri varsa bu ziyaretimi şöyle Hacı Bektaş-ı Veli'nin yolcusu, eşit vatandaşı ve Başbakanı olarak bundan sonra daha çok yerlerde bizleri görecekler. Hacı Bektaş-ı Veli'ye her yıl gelmek yanında, sadece çağırarak, davet ederek değil, Alevi vatandaşlarımızla bulundukları mekanda giderek sohbet ederek onların mihmanı olarak gönül gönüle, göz göze bakarak, ama en önemlisi de yüreklerimizi birbirimize açarak, bu meselenin hepsini çözeceğiz" değerlendirmelerinde bulundu.
Bosna Hersek'te bir ramazan günü yaptığı konuşmayı da hatırlatan Davutoğlu, burada bir öğrencisiyle yaşadığı diyaloğu da anlattı.
Davutoğlu, gönülden gönüle konuşanlar için tercümana da tercümeye de ihtiyaç duyulmayacağını ifade ederek, "Gönül dili Hacı Bektaş-ı Veli'nin dilidir. Allah ona rahmet eylesin. Onun dediği gibi elimize, belimize, dilimize sahip çıkarak edep sahibi olmayı hepimize nasip eylesin" diye konuştu.
Davutoğlu, Hacı Bektaş-ı Veli, Hz Hüseyin başta olmak üzere tüm Ehl-i Beyt'i rahmetle andığını sözlerine ekledi.
-Notlar
Başbakan Davutoğlu, konuşmasının ardından Hacı Bektaş-ı Veli Türbesi'nde sergilenmek üzere Hacıbektaş Belediye Başkanı Ali Rıza Selmanpakoğlu'na Hazreti Ali'nin kılıcı Zülfikar'ın bir replikasını hediye etti.
Selmanpakoğlu, Başbakan Davutoğlu'na teşekkür ederek, hediyenin türbenin en güzide yerinde sergileneceğini söyledi. Zülfikar kılıcının sapının "aklı", çatal şeklindeki uçlarından birisinin "adalet" diğerinin de "ilmi" temsil ettiğini anlatan Selmanpakoğlu, Zülfikar kılıcı ile adalet ve ilme dayalı aklın en büyük güç olduğu mesajının verildiğini belirti.
Başbakan Davutoğlu'nun konuşmasından "eşit yurttaşlık konusunda en ufak tereddüte mahal vermeyecek önlemler alacağız" anlamını çıkardığını ifade eden Hacıbektaş Belediye Başkanı Selmanpakoğlu, "Öyleyse zorunlu din dersleri konusunu tartışalım ve kaldıralım diyorum. Dersim'i de karıştırmayalım Sayın Başbakan, boşverin. Çünkü çok zaman geçti, o zaman Suriye konusu vardı, ülkede başka ortamlar vardı. Biz barış ve dostluktan yana verdiğiniz mesajı kucaklayarak devam ettirelim" diye konuştu.
Belediye Başkanı Selmapakoğlu'nun bu sözleri üzerine de Başbakan Davutoğlu, "Dersim'i de Tuncelilere sormak lazım. Her acı düştüğü yeri yakıyor, acıyı çekene sormak lazım. Onun için biz vatandaşlarımızın çektiği her acıyı hiçbir ayrım gözetmeden, düşmanlık üretmeden sadece o yarayı kapatmak için... O acıları kapatırız ve yolumuza devam ederiz inşallah" ifadelerini kullandı.
Selmanpakoğlu da Başbakan Davutoğlu'na barışın simgesi olduğunu hatırlatarak porselenden beyaz güvercin hediye etti.
Davutoğlu, beyaz güvercinin temsil ettiği barışın Ortadoğu ve tüm dünyada egemen olması için dua ettiğini belirterek, Necef Valisi Adnan Al Zurufi'nin de Kerbela toprağı getirdiğini ve toprağın Hacı Bektaş-ı Veli'nin türbesinde diktiği fidanın toprağına katıldığını söyledi. Davutoğlu, "O Kerbela toprağı ki uğrunda bin can feda vermeye hazır olduğumuz Hazreti Peygamberin torunlarının şehit düştüğü topraktır. Şimdi o toprak Hacıbektaş toprağıyla buluştu" diye konuştu.
Başbakan Davutoğlu, Necef Valisi Zurufi'ye de Zülfikar kılıcının bir replikasını takdim etti. Vali de gümüş bir kase içinde Kerbela toprağını Davutoğlu'na sundu.
Hacıbektaş Veli Kültür Derneği Başkanı Mustafa Özcivan da Başbakan Davutoğlu'na porselen bir güvercin ile hat sanatıyla yapılmış bir tablo hediye etti.
Daha sonra Hacı Bektaş-ı Veli Türbesi'nin önünde hazırlanan masalarda vatandaşlara aşure dağıtan Başbakan Davutoğlu, kendisine seslenen vatandaşlara da hitap etti.
"Allah'ın selamı üzerinize olsun, Hazreti Ali'nin, Hazreti Hüseyin'in ve bütün Ehl-i Beyt'in selamı üzerinize olsun" diyen Davutoğlu, "Allah, Kerbela acılarını kimseye bir daha yaşatmasın. Hepimizi de Hazreti Hüseyin'in yolunda yürümede, zulme karşı omuz omuza durmaya ve her zaman mazlumların yanında aşını paylaşmaya layık olan kullarından eylesin. Aşureniz bereketli, hayatınız huzur içinde olsun. Allah Hacıbektaş'a, ülkemize ve bütün insanlığa hep barış ve huzur nasip eylesin, bu tür acıları bir daha hiç yaşatmasın" diye dua etti.
- Ankara
Son Dakika › Güncel › Başbakan Davutoğlu Nevşehir'de - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?