Selçuk Acar - Birleşmiş Milletler'in (BM) bugün sona erecek 68. Genel Kurul'unun "P5+1 ve İran", "Ortadoğu 4'lüsü" ve " Suriye'nin Dostları Grubu"nun toplantılarının öne çıktığı Genel Görüşmeleri'ne İran'ın nükleer proramı ve bununla ilişkili olarak ABD-İran yakınlaşması damgasını vurdu.
BM'nin bir haftadır devam eden Genel Kurul Genel Görüşmeleri bugün sona erecek. Uluslararası anlamda, zirvedeki en akılda kalıcı olaylar ABD ile İran arasında "nükleer program" konusunda tarihi adımlar atılması ve Suriye konusunda yıllardır Rusya engeline takılan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) tasarısının kabul edilmesi oldu.
-Nükleer program üzerinden tarihi ABD-İran diyaloğu-
BM Genel Kurulu'nun yıllık üst düzey görüşmelerinin yapıldığı hafta AB Dışişleri Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton'un İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif'le görüşmesinin ardından, BM çatısı altında da görüşme yapılacağının bildirilmesi, sadece Batı ile İran arasında yeniden bir diyalog başlaması anlamında değil, aynı zamanda ve daha da önemlisi ABD-İran için ilk diplomatik temas niteliğinde bir toplantının gerçekleşeceğine işaret etti.
ABD Lideri Barack Obama'nın 24 Eylül'de ülke lider ve temsilcilerinin Genel Kurulu'na hitap ettiği görüşmelerde İran'la ilgili sözleri ve İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'nin de benzer ifadeler kullanmasının ardından, Obama'nın John F. Kennedy Havalimanı'nda ülkesine dönmek üzere olan Ruhani'yi araması, 1979'dan bugüne kesik olan iki ülke arasındaki diplomatik ilişkilerde temas niteliğinde de olsa ilk tarihi adım atılmış oldu.
-Suriye taslağında Rusya engeli aşıldı-
Suriye'de 2,5 yıldır devam eden ve 100 binlerce kişinin ölümüne neden olan iç savaşın sona erdirilmesine katkı sağlayacak BM Güvenlik Konseyi kararı konusunda, Rusya'nın "kırmızı çizgisine" takılan tasarı sorunu nihayet çözüldü. Bu durum 2. Cenevre Konferansı öncesi çözüm için önemli bir adım olarak değerlendirilse de Rusya ve ABD'nin BM Şartı 7. bölüm tartışmaları devam ediyor. Öte yandan, Suriye'nin, elindeki kimyasal silahların imhasını kabul etmesine rağmen, diplomatik kaynaklar, rejimin kimyasal silah depolarının nerelerde olduğunun bilinmesinin zor olduğuna işaret ediyor.
- Türkiye'nin diplomasi atağı sonuç verdi-
Yaklaşık 48 yılın ardından 2009-2010 döneminde BM Güvenlik Konseyi Geçici Üyeliği'ne seçilen Türkiye, 2015-2016 yılları için yeniden adaylık yarışı nedeniyle Cumhurbaşkanı Abdullah Gül başkanlığında, başta Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu olmak üzere, bakanlar Fatma Şahin ve Cevdet Yılmaz'ın da kısmen dahil olduğu diplomasi trafiğindeki hızını biraz daha artırdı. Toplantılarda İstanbul'un uluslararası diplomatik bir merkez olarak öne çıkmasına katkı sağlayan önemli adımlar da atıldı.
Gezi olaylarına ve 2020 Olimpiyatları'nı kaybetmesine rağmen, İstanbul'un "dünya şehri" özelliğine katkıda bulunacak bir zirvenin daha ev sahipliğini yapacağı duyuruldu. BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun, Dışişleri Bakanı Davutoğlu'nun da katıldığı toplantıda, 2016 İnsani Yardım Zirvesi'nin İstanbul'da yapılacağını ilan ederken, "ciddi bir değerlendirme sürecinin ardından Türk Hükümeti'nin talebini kabul ettiğini ve 'zirvenin İstanbul'da düzenlenmesine karar" verildiğini bildirdi.
BM Kalkınma Programı'nın (UNDP) bölge ofisinin merkezinin İstanbul olacağı, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve BM Kalkınma Programı (UNDP) Başkanı Helen Clark'la Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz'ın da katıldığı imza töreniyle resmileşti. Orta ve Doğu Avrupa'daki 15 ülkenin kalkınma konusunda ulusal toplantı, panel gibi etkinliker düzenleyip destekleyen, gerçekleştirdiği istişare ve anketlerle 150 bin kişiden bulgular toplayan BM Kalkınma Programı'nın ilk toplantısı 6-8 Kasım tarihleri arasında İstanbul'da yapılacak.
Dışişleri Bakanı Davutoğlu, ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ile Terörle Mücadele Küresel Forumu'nu yönetirken, Türkiye- Finlandiya eşbaşkanlığında yürütülen Arabuluculuk Dostlar Grubu Dışişleri Bakanları çalışma yemeğinde Türkevi'nde bir araya geldi. İstanbul'da "Arabuluculuk Merkezi" kurulması konusunun ele alındığı toplantıda, İstanbul'un BM'nin arabulucuk çalışmalarının merkezi olması konusunda bir adım daha atılmış oldu.
-Güvenlik Konseyi Reformu eleştirileri-
Birçok ülke lideri ve dışişleri bakanları, BM Genel Kurulu'ndaki konuşmalarında Güvenlik Konseyi'ni eleştiren ifadeler kullanırken, Konsey'in daha demokratik ve şeffat olması için gerekli olan ve yıllardır sözü edilen "Güvenlik Konseyi Reformu" talebinde bulundu.
- Filistin ilk kez gözlemci olarak kürsüde-
"Üye olmayan gözlemci devlet" statüsündeki Filistin'in ilk Genel Kurul hitabını gerçekleştiren Devlet Başkanı Mahmud Abbas, "Filistinliler'in hedefinin tüm çatışmalar ve toprak iddialarına son verecek, daimi ve kapsamlı barış anlaşması olduğunu belirterek, İsrail'in yeni yerleşim yeri inşaatlarını eleştirdi.
-Suriye'yi Muallim temsil etti-
Suriye'yi temsilen BM Genel Kurulu'na hitap eden Suriye Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Velid Muallim, BMGK'nin geçen hafta kabul ettiği 2118 sayılı Suriye kararı hakkında hiçbir ifadeye yer vermezken, Suriye'nin kimyasal silahlar konusunda verdiği sözü tutacağını dile getirdi. Genel Kurul'a hitabında, Suriye'de bir iç savaş olduğunu kabul etmeyen Suriye Dışişleri Bakanı Muallim, terörizme karşı bir savaş olduğunu ve bir adım daha ileri gidip, El Kaide terör örgütünün 11 Eylül saldırısını kastederek, "New York halkının, Suriye'deki gibi, terörizmin yıkımına; aşırılığın ve kanın neden olduğu ateşte yanmaya tanıklık ettiği" sözlerini kullandı. ABD Daimi Temsilciliği'nin Muallim'in sözlerine cevabı ise "saldırgan olduğu kadar samimiyetsiz ve hiçbir inanırlığı olmayan ifadeler" şeklinde oldu.
-"Muhalif gruplar tek temsilciyle katılsın"-
Yıllık BM Genel Kurul genel görüşmelerinin yapıldığı sırada birçok ülke temsilcisiyle görüşen Suriye Muhalifler ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK) Başkanı Ahmed Asi el-Carba, BM Genel Sekreteri Ban tarafından Genel Sekreterlik rezidansında ağırlandı. Genel Sekreter Ban ile El-Cabra arasındaki ilk toplantı özelliğindeki görüşmede Ban, Cabra'dan diğer muhalif gruplarla konuşup, Cenevre'deki konferansa tek bir temsilciyle katılmalarını istedi.
-Çin'in yumaşak dili-
BM Genel Kurulu'nda Rusya gibi bu yıl da dışişleri bakanlığı düzeyinde temsil edilen Çin'in, önceki yıllara göre daha yumuşak ifadeler kullandığı ve özellikle Japonya'yla aralarında olan Senkaku Adaları problemini rafa kaldırma konusunda bir yaklaşım gösterdiği dikkati çekti. Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, Çin'i hegemonya arayan bir ülke değil, barışsever bir ülke olarak niteledi.
Bu arada bir başka Asya ülkesi Güney Kore de 68. Genel Kurul çalışmalarına dışişleri bakanlığı düzeyinde katılırken, Güney Kore Dışişleri Bakanı Yun Byung, ilginç bir konuyu öne çıkardı. Yun da Japonya'nın adını anmadan, 2. Dünya Savaşı sırasında, Japon askerlerin kadınlara yönelik cinsel şiddetine değindi. Cinsel şiddet mağdurlarının hala acı çektiklerini dile getiren Yun, onların bu acılarını dindirmek için itibarlarının iade edilmesi konusunda önlemler istedi.
-KKTC Cumhurbaşkanı Eroğlu-
Genel Kurul görüşmeleri sırasında, Genel Sekreter Ban'la BM Genel Merkezi'nde bir araya gelen KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Kıbrıs müzakerelerine ekimde yeniden başlanacağını ve başarılı olunmazsa Avrupa Birliği'nin KKTC'ye uyguladığı hukuki ve insani temeli bulunmayan ambargo ve izolasyonların kaldırılmasına odaklanacaklarını ifade etti. - New York
Son Dakika › Güncel › BM'nin 68. Genel Kurul'nun Ardından - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?